|
04-04-2009, 11:40 | #1 |
Genel seçim olsaydı?..(Serdar Arseven )
Bu, “yerel” değil de “genel” seçim olsaydı hangi parti kaç milletvekili çıkartacaktı?.. Dr. Ahmet Erdem hesaplamış:
AK Parti: 296 CHP: 130 MHP: 99 Bğmsz: 25 (DTP’liler dahil) • Yerel seçim neticelerinden Genel’e ulaşmak ne kadar sağlıklıdır, bilemem. DTP’nin durumu ne olacak, genel seçime bağımsız adaylarla girdikleri takdirde aynı neticeyi mi alacaklar, daha fazlasını mı, daha azını mı?.. DSP’liler CHP’nin sırtında gelmişlerdi Meclis’e... Genel seçimde meselenin bu tarafı ne olacak?.. DTP’lilerin dışındaki “muhtemel bağımsızlar” için de kesine yakın bir şeyler söylemek mümkün değil... • Mahallî seçimin havası başka, sonuçları etkileyen faktörler de öyle. Mesela; AK Parti, aday tespitlerinde bir dolu “acemilik” yaptı, daha doğrusu; bazı art niyetli vekillerinin oyununa geldi!.. Ben, yerel seçimdeki oy kaybının büyük ölçüde bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Genel seçimde “milletvekili tercihlerindeki hatalar” ne kadar etkili olur?.. Ya da yine bu kadar “vahim” hatalar yapılır mı?... “Bu yerel değil de genel seçim olsaydı AK Parti daha fazla oy alırdı” filan demek istemiyorum!.. Yerel seçimde, “Belediye Başkanı mutlaka iktidar partisinden olmalı” yaklaşımı AK Parti’nin işine yaradığından, genel seçimin neticesi onlar açısından daha da kötü olabilirdi!.. Özetlemek gerekirse, yerel seçim sonuçlarından hareketle “Genel seçim olsaydı hangi parti kaç vekil çıkartırdı?”ya pek çok sebepten dolayı tam olarak ulaşamazsınız. Lâkin, böyle bir hesaplama çalışmasının sonucunda elde edilen neticeler “genel tablo” hakkında fikir vermez de değil. Mesela; Denilebilir ki, “Bu seçimden sonra CHP-MHP koalisyonunun gerçekleşme ihtimali kuvvetlenmiştir!..” En azından “kâğıt üzerinde” kuvvetlenmiştir. Böyle olunca da, genel seçimin söylemi şimdiden ortaya çıkmış demektir!.. AK Parti diyecek ki; “Ey vatandaş; CHP-MHP koalisyonunu istemiyorsan bana oy vereceksin!..” Ötekiler de açık ya da örtülü olarak diyecek ki; “Ey millet, AKP’den kurtulmak istiyorsan bizi destekleyeceksin!..” Aynı oyun!.. • Türkiye önümüzdeki seçimde de bunu mu tartışacak?.. AK Parti’nin karşısında hep böyle “vatandaşı korkutmak için kullanılmaya müsait” partiler mi olacak?.. CHP’den ne çıkar? Bu partinin civarındaki medyanın ağır toplarından biri “CHP ümitsiz vak’a” demiş!.. MHP de, “Kürtçe Mevlid”i bile “Anayasaya aykırı eylem” olarak değerlendirebilen yapısıyla yüzde 20’lerin altında dolaşmaya mahkûm bir partiymiş gibi duruyor. Bu ikisi, toplamda bir AK Parti’ye denk gelen oyları ile “iki bloklu siyaset oyununu” idame ettirmenin vasıtası olmaktan öteye gidemiyorlar!.. Erdoğan milletin yarısına onları; onlar da milletin diğer yarısına Erdoğan’ı göstererek siyaset yapmaya devam edecek!.. Ben gidersem o gelir, ben gelmezsem o durur!.. • Bu arada, milletin temel meseleleri ne olur?.. Hak ve özgürlükler, adalet, refah... Bu çekişmeden milletin payına düşen; Bugüne kadar ne olduysa, bundan sonra da o olur!.. • Türkiye önümüzdeki dönemde, şimdiden şekillenmiş gibi görünen “Ya o ya ben!” kısırlığını umarım aşabilir... “Umarım aşabilir” zira; bu bir “kilitlenme” tablosudur!.. • Uzun lafın kısası, sistemin kilitlendiğini düşünüyorum... Bundan dolayı da “Bu kilitlenme nasıl aşılır?”a kafa yormaya çalışıyorum... Mesela; “Dar bölge modeli”nin iyi gelip gelmeyeceğini düşünüyorum... Bu modelde memleket 550 seçim bölgesine bölünüyor ve her bölgeden 1 milletvekili çıkıyor. Her partinin bir adayı var; ve tabii bağımsız adaylar. Vatandaşlarla ilişkisi iyi olmayan, o bölge insanının derdinden anlamayan adayın seçilmesini imkânsız hale getiren bu sistem, liderleri “vatandaşa yakın isimlere” yönelmeye mecbur eder. Seçim kaybetmek istemeyen lider, vatandaştan “kopuk” adamları vekillik için aday göstermez!.. Bu model, mesela CHP gibi vatandaşın hazzetmediği bir partiye güç kaybettirir. AK Parti, Saadet ve BBP gibi vatandaşla bağları kuvvetli partilere ise güç katar. Bu arada, yüzde 10’luk ülke barajı da vardı değil mi?.. Ben, bunu “gayri ahlâki” bir düzenleme olarak görüyorum. “ANAP”ın bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden; Anayasa’nın “temsilde adalet” ilkesiyle çelişiyor; “yönetimde istikrar”ı sağlayamadığını da, içinde bulunduğumuz hâl ortaya koymuş bulunuyor!.. Bu sistemle yürümez, mevcuda sahip çıkan da ANAP’ın akıbetine uğramaktan kurtulamaz!.. Baraj dediğin, sadece mimarını boğacak değil ya!.. Serdar ARSEVEN Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|