|
04-06-2009, 14:29 | #1 |
Her Yangında Bir İbrahim Bulunsun
And olsun…
Suya can veren aşkın nur-u ilahisine… Ki Leyla’nın gözlerinden akan her damla, “Huu” ile fısıldanır suyun ahengine. Ateş kokan elleri ve bir fırça darbesi vurur gecenin esrarına. Bütün incileri dökülür gecenin ve yıldızları avuçlarsın, gece bir solukta can verir kollarında. Elinde binlerce ton silahıyla istediğince boyar kaderini. Söz ki kifayetsiz kaldığında, kalem düğümlenip kendini bir ötenazi masasına attığında son çare, bütün kifayetsiz anlatımlar sözsüz bir şarkının nakaratları gibi süzülür rengârenk… Sonra; Keyfi bir acıyla ellerinden damlayan kana aldırmadan, avuçlanmış gül dalları ne çok yakışmıştı sana… Aşkın sus olduğu, aşkın göz olduğu, aşkın hâl olduğu bir yangının alevsiz halidir sen… Bir damlası suyun aks-inde, elleri kınalanmış bir gelin gibi zerre miktarı akar, suyun rengine o anda zaman miladını doldurmuştur fırçanın ucunda. Duru bir benlikle şimdi hangi rengi istiyorsun dercesine sarılır ruhuna, hangi renge boyayalım geceyi aşkın hatırına, gül ile mi süsleyelim acıyı, vav ile mi anlatalım heceyi? Ruhu ilahiye ye verilmiş bir yürekle taş basılmış, gönül bağı ve sımsıkı sarılmıştır zamana, nice sırlar saklıdır her ahu zarında. Kim bilir, nice şiirler saklıdır oysa bir taşın bağrında, kaç Leyla saklıdır gök mavisi fontunda… Ilık rüzgârlar ile dağılan saçların belirir göz kapaklarında ve ellerinden akan koyu renk mürekkeple dolarsın köhne oyuklara ki elin değdi mi, bin can verir paslı tuvallere. Bir ateş yüzlü sevgi akıtırken toprağın bağrına yahut sus verdiğin bütün kırıklıkları çığlık çığlığa vururken, Leyla suretli elif uğruna gece kıskanacak siyahını çaldığın duvarlardan… Aklından bütün korkular düşüyor, gecenin karanlığını çiziyorsun siyahın alnına ki en beyaz utanır kirli oluşuna… Ay düşer, güneş yükselir, yıldızlar gecenin karanlığından sana sığınır da sen gönlünün huzurunda karanlığa dahi yer verirsin… Efsun-i bir nefesle sunsan sırrı ney ile kulak sağır, göz ama dil lâl olur sonra susarsın gecenin bir yerinde bütün gök kubbe senin eserin olur, konuşsan düşecek sanıp gökleri bir kalemde siliyorsun. Şimdi bütün renkleri sen boyuyor, bütün aşkları sen yazıyorsun… And olsun ellerinden gül dökülen nakkaşa Ve and olsun aşkın gerçek sahibine, Aşkın tarifini en çok sen biliyorsun… Hasip ÇİFCİ
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|