09-05-2012, 15:14 | #1 |
Aşka Ağlayan Derviş - Yunus Emre
Ölümlünün ölümlüye aşkı, rüzgarda kuma yazı yazmak gibidir… “Bütün dünyadan vazgeçtim, ahiret gözümde kalmadı. Ölmeden evvel ölüp, kanımı nefesime helal ettirdim. Aşk ile yandım, aşka battımda aşktan doğan bir nur oldum. Aşk sarayının mumuna, Hakk’ın pervanesiyim. Belalardan çiçekler toplayıp, zehri bal eyledim. Doğduğum andan itibaren hep ağladım, hiç gülmedim. Nihayet uluhiyetin kutsal makamına erdim. Kendi vehmi varlığımı yok ettim. Hz. Peygamber’in, ‘li ma’allah’ makamına ulaşıp, aşk kainatının kitabını yazdım da bir damla yaş, nasibim oldu.” Yunus veda edip yola koyuldu. Köyün aşağı ucundaki hamamın yaslandığı yokuşu çıkınca aklı başına geldi. “Velayet erine vardım, bana nasip sundular, alıcımın her çekirdeği başına on nefes verdiler, kail olmadım. Ne olmayacak iş ettim, gafil oldum. İmdi bu buğday bir niçe gün içinde tükenir, nefes ise ölünceye dek tükenmez. Ola ki himmet ettikleri nasibi vereler” dedi. Kalbi buğulandı gözleri doldu, gözyaşları henüz yere düşmeden geriye döndü… BEN BENİ BIRAKTIĞIM ZAMAN, SEN BENİ BIRAKMA YARAB…
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-05-2012, 15:15 | #2 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|