![]() |
#1 |
![]() Salih Tuna
![]() Kabul edin ama siz de iyi yediniz Nedense bana Shohei Imamura marifeti 'Narayama Türküsü''nü fena hâlde hatırlatmaya başladılar. İzleyenler bilirler; 83 yapımı bu güzelim Japon filminde, 70 yaşına gelmiş, hayattan elini eteğini çekmiş yaşlılar, bizzat kendi evlatları tarafından Narayama dağının zirvesine bırakılırlardı. Korkunç bir 'gelenekti.' Ailelerinin sırtına daha fazla yük olmasın ve uğursuzluk getirmesinler diye soğuk ve açlıkla ölüme terk edilen zavallı yaşlıların çocuklarından ayrılma sahneleri nasıl yüreğimi yakmıştı anlatamam... Vaktiyle ne dediğine dikkat kesildiğimiz birçok aydının son dönem hâlleri de bana işte bu Narayama'ya bırakılan ihtiyarları çağrıştırdı. Hayır, yaşları yüzünden değil 'zihinsel kireçlenme' nedeniyle mâlûlen emekli oldular. Bundan mıdır bilmem, kızmıyorum, kızamıyorum, acıyorum onlara! Daha beter olsunlar da demiyorum, zaten daha beter olamazlar. Kendilerini iptizale uğratarak kendi kendilerini halktan sürgün ettiler. Hayatları yalan oldu. Yeni Türkiye'ye ayak uyduramadıkları için ne yapacaklarını şaşırdılar. Başpenguenin 'Narayama'yı çağrıştıran düşkünler sitesindeki saçmalıkları ve seçilmiş siyasi iktidara hakaretleri bu acınası hâlin dışavurumundan ibaret. Şu hâle bakın: Allah'ın her günü 'barış' dediler, barış süreci başlayınca da, 'Bizi satacak mısınız?' diye Kandil'e çıkıp ağlamaya başladılar. Liberallikleri de demokratlıkları da barıştan yana olmaklıkları da sahte çıktı. Meşruiyetlerini kaybettiler. C. Ç.'dan M. T.'ye kadar artık hiçbirinin yazıp çizdiklerini merak etmiyorum. A. H. C. ve C. Ö. gibiler de matah bir şeymiş gibi bunların izinde yürüyorlar. Refik Halit Karay dün hangi gerekçeyle Mustafa Kemal'i aşağılamaya çalışmışsa, üç aşağı beş yukarı aynı gerekçeler üzerinden AK Parti'nin Yenikapı'daki mitingine katılanları aşağılamaya çalışan bir zırtapozun zırvalarını matah bir şeymiş gibi referans gösterdiler. O değil de, hani Geziciler acayip zeki çocuklardı, müthiş espri yapıyorlar, sanattan anlıyorlar, paso kitap okuyorlardı. İsyankârdılar, devrimciydiler, otorite tanımaz, zıpkın gibi delikanlıydılar hani. Ne oldu peki? Sırrı Süreyya Önder kendini iş makinasının önüne attı; eylemse eylem dedi, sanatsa sinemaya hasbelkader bulaştı, devrimse o kadar da zindanda yattı. Yazık ki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu siyasi hareketin bir önceki seçimde aldığı oyları bile yakalayamadı. Demek ki şu bizim Gezici makulesi, yani, şu bizim müthiş esprili Y kuşağı, lafa gelince Sırrı dedi, ama gitti sandıkta Sarıgül'e verdi. Eminim orda burda Cihangir'de oyumu Sırrı'ya verdim diyorlardır. Hem kültürlüyüm, solcuyum, devrimciyim, antikapitalistim deyip hem de Sarıgül'e oyumu verdim demek kolay değil tabii. Hele ki Koray Ç. gibi bir şey değilsen hiç kolay değil. Anlaşılan o ki bu çocuklar mesleği şappadak kaptılar. Meslek dediğim takiye işte. Paralel yapının en mümeyyiz vasfı yani. Canım, mâlûm yapı da sizden toplu maklube yemenizi değil, bunları yemenizi bekliyordu. Bunun için de kaset maset bir yığın malzemeyle hazım kapasitenizi bi güzel hazırladılar. Kabul edin siz de piyasaya ne sürdüyseler iyi yediniz. O kadar ki, hem 'devrimciyim' deyip hem de MHP'li Mansur Yavaş'a oy verdiniz. Kaynak Yeni Şafak 01.04.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|