08-24-2014, 21:28 | #1 |
Gökhan Bacık - Davutoğlu Dönemi
Gökhan Bacık
Davutoğlu dönemi Çok yakında Ahmet Davutoğlu başbakan olacak ve resmen Davutoğlu devri başlayacak. Demokrasinin diğer rejim türlerinden temel farkı yöneticinin değişmesidir. Yoksa “demokrasi muhakkak iyi idareci üretir” anlamına gelmez. Pek çok demokrasi birbirinden berbat yöneticiler çıkarmıştır. Bu yüzden Davutoğlu’nun başbakan olması son tahlilde bir değişimdir ve değişim iyidir. Emanetçi olmaz Elbette Davutoğlu’nun başbakan olmasında “Recep Tayyip Erdoğan faktörü” söz konusu. Ancak tersten bakarsanız da Erdoğan, Davutoğlu’na yönelmeye mecbur kalmıştır. Davutoğlu elbette “kendisini koltuğa oturtan dinamikleri dikkate” alacaktır ancak “klasik anlamda bir emanetçi” olacağını düşünmüyorum. Olursa çok şaşırtıcı olur. Beğenirsiniz beğenemezsiniz ama Davutoğlu kendince önemli paradigmaları ve “özgül ağırlığı” olan bir isim. O nedenle bir emanetçi yahut kukla başbakan olacağını beklemek doğru olmaz. Ancak öte yandan gücünü Erdoğan’dan alan bazı isimlere ve bakanlara karşı ne yapacağı da merak konusu. Bu arada bütün sağ liderler gibi uzun süre başbakanlık yapan Erdoğan’ın çok sayıda alternatif lider yetiştiremediğini görüyoruz. Davutoğlu’ndan beklentiler Siyasi ve entelektüel kişiliği dikkate alınırsa Ahmet Davutoğlu’nun yapabileceği büyük hizmet alanları var. Birincisi, acilen bir iç barışa ihtiyaç var. Siyasetin dilini bile soğutmak lazım. Davutoğlu son tahlilde kalibresi yüksek bir akademisyen. Umalım ki selefi gibi keskin dil kullanmaz, kendi akademik düzeyine göre “aşkın” ve daha yumuşak bir dil kullanır. İkincisi, hukuk devleti alanında çok ciddi sorunlar var. En olmayacak üçüncü dünya ülkelerini andıran hukuksal skandallar yaşanabiliyor. Davutoğlu acilen bu konuya eğilmelidir. Devlet bir şeyi tehdit görüyorsa hukuk içinde ne yapacaksa yapmalı, “karakuşi kurallarını” andıran yöntemlerle hukuku heba etmemelidir. Üçüncüsü, demokrasi, basın özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü alanlarında ciddi sıkıntılar var. Davutoğlu hızla ülkenin rotasını tekrar demokratikleşme istikametine çevirebilir. Dördüncüsü, devlet ve ekonomi arasındaki ilişkilerde “kötü kokular” var. İhaleler, belediye imkânları gibi konularda hükümete destek veren vatandaşlar dahi sıkıntıları kabul ediyor. Davutoğlu hakkında pek çok eleştiri dile getirildi ama “kimse yolsuzluk yapıyor demedi.” Bu çok önemli. Davutoğlu’ndan kamuoyunun beklentisi akçalı işlerde gelen kötü kokulardan devleti temizlemektir. Beşincisi, eskiden sürekli elitizmi eleştirirdik ancak şimdi de Mustafa Akyol’un deyimi ile neredeyse bir “halk dalkavukluğu” var. Popülizm, kaliteli her şeyi tüketiyor. Etrafında yıllardır “kaliteli bir entelektüel grup” oluşturmuş Davutoğlu, ikisi arasında bir denge kurabilir. Siyaseti içeriksiz popülizmden kurtarabilir. Altıncısı, eskiden sürekli Osmanlı kötülenirdi. Şimdi ise “her şeyin Osmanlısı güzel” gibi bir yanlış algı oluştu. “Osmanlı medeniyeti” konusunda önemli bir isim olan Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı ile dengeli ve gerçekçi bir ilişki kurmasını sağlayabilir. Halep orada arşın Davutoğlu’nun önünde Ahmet Davutoğlu neredeyse bütün akademik ömrünü Osmanlı modeli üzerine çalışarak geçirdi. Şimdi Allah, Davutoğlu’na bir fırsat verdi ve âdeta “hadi bakalım bu anlattıklarını yap” dedi. Şimdi bizler Davutoğlu’ndan duyduğumuz “mahkeme önüne çıkmaktan çekinmeyen Fatih”, “tevazu içinde protokol kabul etmeden şehre gece giren Süleyman” gibi misalleri onun hükümetinden bekliyoruz. Biz kendisinden bize yıllardır anlattığı Osmanlı; adaletini, hoşgörüsünü, çok kültürlülüğünü bekliyoruz. Kaynak Bugün 24.08.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|