07-16-2007, 09:49 | #1 |
Arkadaşımın Aşkısın
Aynı işyerinde görev yapıyorduk, ben ondan birkaç yıl daha kıdemliydim sadece.İlk tanıştığımızdan itibaren o olumlu elektrik hemen kendisini göstermişti. Ortak yönümüz o kadar çoktu ki, konuşmaya bir daldık mı zamanın nasıl geçtiğini anlayamazdık. Sohbete daldığımızda çevremiz hemen kalabalıklaşırdı. İşyerinin neşe kaynağıydık adeta, o ve ben adeta ekiptik, birbirini tamamlayan ve her işin üstesinden gelen iki insan.
Her sabah onu göreceğim umudu ile neşe ile kalkardım yataktan. Onun sıcak gülümseyişi, içtenlikle günaydın deyişini özlerdim. Verilen tüm görevleri beraber yapıyorduk, hem de en iyi şekilde. O da ben de halimizden memnunduk. Böylece uzun bir süre geçti, birbirimizi her geçen gün daha iyi tanıyorduk. Bir zaman sonra bizi birbirimize yakıştırır oldular, oysa biz çok iyi arkadaştık. Sorana da böyle söylüyordum, “ biz sadece arkadaşız, başka hiçbir şeyimiz yok” Bir gün , yine bir sohbetimizde bu konu gündeme geldi, o da duymuş bazı söylentileri. Ağzımı aradı resmen. - Geçen gün bir şey duydum dedi, güya senle ben çıkıyormuşuz.. Şu insanlar ne kadar kötü düşünceli.. - Evet ..dedim…Bana da söylendi buna benzer şeyler, ama gereken cevabı verdim. Boş ver üzülme o kadar, bizler kendimizi biliyoruz ya, o önemli. Hafifce başını salladı, gözleri hüzün doluydu. Eski neşesi yoktu, pek konuşmak da istemiyordu. - Eğer bu gibi sözler seni üzüyorsa, samimiyetimize sınır koyabiliriz, dedim sessizce. Yavaşca başını kaldırdı, yüzünü buruşturdu, -Neden kendini suçluyorsun ki? Dedi.. Bizi çevremizdeki dedikoducu insanlar mı yönlendirecek? Tamam ..biz arkadaşız, kaldı ki sevgili olsak kime ne? İnsanlar yorum yapma özgürlüğünü kendilerinde nasıl bulabiliyorlar? Bilmedikleri bir konuyu neden sağda solda konuşuyorlar işte ben asıl buna kızıyorum. Son sözleri içimi titretti adeta, arkadaştık, o kadar samimiydik ki? Sevgili olayını düşünmemiştik bile. - Neyse ben pek umursamıyorum açıkçası, sen de aldırma boş ver. Biliyorsun burası dar bir çevre ve insanların dedikodudan başka yapacak işleri yok. Sohbetimiz eskisi gibi değildi o gün, başka da bir şey konuşmadık pek. İşten ayrı ayrı çıktık. O gece yatağımda bu olayı düşündüm hep. Olanlara , onun üzülmesine üzüldüm. Genç bir kızın adını böyle çıakrmalarına içerledim, kendimi suçladım birazda, kimbilir ona o kadar yakın olmasaydım, o kadar samimi olmasaydım, bu gibi sözleri duymayacaktı. Ertesi günü nedense mesafeli davrandım, sıcak selamına soğuk karşılık verdim. Şaşırmıştı, nedenini sordu, pek keyfimin olmadığını söyleyerek geçiştirdim. Daha fazla ısrar etmedi, sustu ve kendini işine verdi. Birkaç haftayı böyle geçirdik, eskisi gibi pek konuşmuyorduk, şakalaşmıyorduk. Bir sabah beni kapıda yakaladı, - Seninle önemli bir şey konuşmam lazım, dedi.. Meraklanmıştım, neydi bu kadar önemli olan şey dedim kendi kendime.. Bahçeye çıktık “ Dinliyorum “ dedim..Derin bir nefes aldı önce, uzaklara bakan gözleri kısılmıştı. “ Hani ….dairesinde çalışan biri var, adı Berkay, tanıyormusun sen? “ Evet” dedim.”Tanırım, iyi bir arkadaştır, nooldu ? olay nedir? Hafifce yüüznün kızardığını fark ettim, bakışları yere doğru inmişti, ayakkabısının ucuyla küçük daireler çiziyordu toprağa. “ Bana birisi ile haber göndermiş, arkadaşlık teklif etti.. Sana bir sorayım dedim, sence ne yapmalıyım? İnan kafam çok karışık. Sanki kurşun yemişcesine sarsıldım, içimi ani bir öfke ve kıskançlık dalgası yaladı geçti.Aksi gibi neden öfkelendiğim ve neden kıskançlık hissine kapıldığımı da bilmiyordum. “ İyi de, bu konuya ben ne diyebilirim ki?, bu seni ilgilendiren bir şey, benim sözlerimin ne gibi önemi olabilir ki? Birden öfke krizine girdi, bağırmaya ve ardından ağlamaya başladı. “ Yaaa..sen ne biçim bir insansın böyle, benim için önemli olan bir olaya nasıl bu kadar duygusuz kalabiliyorsun anlayamıyorum, biz samimi değil miyiz seninle, hiçbir şey söylemeyecekmisin? Bir an durdu , kesik kesik nefes alıp veriyordu, “ Tamam yaaaaa..dedi sitem dolu “ Zaten sana anlatanda kabahat, tamam ben sormadım, sen de duymamış ol..Yine de bu kadar dinlediğin için teşekkür ederim Sözlerini bitirir bitirmez, içeri doğru hızla uzaklaştı. Bahçede kalakalmıştım, bu tavrını anlayamamıştım. Bir sigara yakıp bahçeyi turladım, daha sonra içeri girdim ben de. Birkaç gün sonra onları yan yana gördüm sokakta, neşe ile konuşuyor, gülüşüyorlardı. Daha sonra evli bir arkadaşın daveti üzerine akşam yemeğine beraber gittiklerini öğrendim. İçim sıkıntılıydı nedense, derin bir sızı hissediyordum nedensiz. Ayşe ile artık iyice kopmuştuk, işyerinde bile artık konuşmuyorduk pek, sadece resmi işlemler olunca resmi olarak konuşuyorduk. Oysa onun eski neşesi gelmişti, eskisi gibi gürültülü biçimde gülüyor, neşe ile konuşuyordu, suskunluğunu bozmuştu. İçimden sinirleniyordum ona, belki de kıskanıyordum, ama tüm bu duygularıma gem vurabiliyordum. Bir süre sonra aynı işyerinde bir bayan ile samimi olduk, adı Esin’di, çok sorunlu bir bayandı, beni sırdaş olarak duymuş o nedenle her şeyini bana anlatırdı. Ben de kendimce çözümler bulurdum ona. Bir süre sonra iyice samimi olduk onunla. Bir gün bana aşık olduğunu duyduğumda çok şaşırdım, istemiyordum böyle bir şey, ama onu da kırmak istemiyordum, ne gibi sorunlar yaşadığını, bu sorunlarını benimle birlikte atlatabildiğini biliyordum, Onu tekrar sorunları ile baş başa bırakmak istemedim. Birkaç gün sonra masamda çalışırken, neşeli bir ses duydum. “ Hayırlı olsun, sonunda birine aşık olmuşsun, kutlayayım dedim” “Teşekkür ederim” dedim gülümseyerek, “ Doğru duymuşsun, öyle bir şey oldu işte” “ İyi de , onunla nasıl anlaşabileceksin ki?, tamamen zıtsınız siz, sen hayat dolusun? Hareketli yaşamı seviyorsun, o ise sorunlardan zevk alıyor” “ Belki zamanla değişebilir, zaten sorunlarını yenmek için yeterince çaba gösteriyor” dedim. “ Bundan eminim, eee..senin gibi iyi bir dinleyici zor bulunur tabi..Şanslı biri , şansını iyi değerlendirmesini dilerim..Neyse senin adına sevindim, umarım üzülmezsin” dedi ve gitti. Ayşe’ninöylediği gibi Esin ile ortak pek noktamız yoktu, onun hoşlandığı şeylerin hiçbirinden hoşlanmıyordum. Günler geçtikçe o bir şeyler kazandıkça ben kaybediyordum, işyerinde bile devamlı göz hapsindeydim, zaman zaman gereksiz kıskançlıklarına maruz kalıyor, ama tekrar sorunlu haline dönmesini istemediğim için pek sesimi çıkarmıyordum. İlkbahar geldiğinde tüm işyerindeki arkadaşlar piknik için planlar yapmaya başladılar. Bir hafta sonu toplanıp, hep beraber piknik yapacaktık. Esin o hafta hastanede sağlık kontrolleri için sevk almıştı, hafta sonu buluşacak ve pikniğe birlikte katılacaktık. Hafta sonu bir otobüs kiraladık, önce kente gidecek, daha sonra piknik yapacağız yere gidecektik. Yolda telefonla aradım Esin’i, şu an yolda olduğumuzu, kentte belirttiğim yere gelmesini ve onu da alacağımızı söyledim. Esin’in çok sert tepkisi oldu, benim yalnız gelmemi ve beraber,sadece ikimizin olacağı bir piknik düşündüğünü söyledi. Şaşırmış kalmıştım, içimden bir şeyler kopmuştu, çok da sinirlenmiştim, tekrar telefon açtım, gelirse alacağımı, gelmezse tek başıma gideceğimi söyledim ve kapattım. Biraz sonra restime rest çektiğini bildiren cevap geldi, pikniğe filan gelmiyordu, ne halim varsa görecektim. O gün kaybolmuş neşem tekrar geri gelmişti sanki, akşama kadar çocuklar gibi oyunlar oynadık, çaldık, içtik, söyledik. Akşama doğru bir ağaç dibinde oturuken, Ayşe geldi gülerek, “ Hayrola, seni pek neşeli gördüm, Esin yok oysa üzgün olman lazımdı” dedi alaycı biçimde. “ Ben de seni pek özgür gördüm, duyduğuma göre Berkay ile kavga etmişsiniz, hatta çocuk söz yüzüğünü sobaya fırlatmış” Birden yüzü asıldı, gözleri buğulandı, bir düre sustu, “ Doğru duymuşsun” dedi, “ Evet, kavga ettik geçen gün, çok sıkıyor beni, çok kısıtlayıcı davranıyor, keşke…keşke…… Sustu, yutkundu, yüzünü buruşturdu . “ Neyse..amaannnn…. boş ver, kalsın ..” “ Keşke nedir Ayşe? Cümlenin ardını getirmeyecekmisin?” Kaşları çatılmıştı, gözleri çakmak çakmak yanıyordu.. “ Getirmeyeceğim” dedi öfkeyle “ sadece şunu söyleyeceğim, sen çok aptalsın… hiçbir şeyin farkında değilsin, Birden ayrıldı yanımdan, koşarak uzaklaştı.. Yaza doğru, Esin ile tamamen ayrılmıştık, Esin başka yere tayin istedi, bir daha benimle aynı ortamda bulunmak istemiyordu, Ayşe ….Ayşe de Berkay’dan olaylı biçimde ayrıldı, yine konuşuyor ama eskisi gibi değildik. O keşke sözünün gerisini hiçbir zaman anlatmadı. O yaz tatilin de, ailesinin baskısı ile nikah yaptığını ve eş durumundan tayini çıktığını öğrendim.. Bir daha görüşemedik, haberleşemedik. Aylar sonra, birlikte kaldığı ev arkadaşından öğrendim bazı gerçekleri, Ayşe bana karşı bir şeyler hissetmiş, arkadaşına anlatmış, ama benim sürekli arkadaş gibi davranmama kızmış, beni kıskandırmak için Berkay olayını anlatmış, benden tepki göremeyince, bile bile onunla çıkmış, Bu gerçekleri duyunca bir kez daha içim ezildi, kendime lanetler savurdum, oysa ben de ondan hoşlanıyordum, ama arkadaşlığımız bozulmasın diye hiçbir zaman açılamamıştım. Evet, ben Ayşe’nin dediği gibi, gerçekten aptalın tekiydim..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|