![]() |
#21 | |
![]() Alıntı:
Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Herhangi bir insana emniyet güçlerinin bir operasyon yaptığını ve mevcut uygulamada olduğu üzere hemen birkaç gün içinde onun şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulduğunu varsayalım. Ya o insan suçsuzsa ne olacak? Yerel mahkemede yargılanması sonucunda ya da Yargıtay aşaması sonrasında beraat ederse ne olacak? Adamın ticari itibarını bitirip şirket düzenini allak bullak ettikten sonra malını mülkünü ona geri versen ne anlamı var! Ayrıca şu da var ki evli olan veya çoluğu çocuğu bulunan bir insanın tüm mal varlığına hukuken el konulamaz! Çünkü insanların mallarında hanımının ve çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Evli olan veya çoluk çocuğu bulunan insanlardan mallarının müsaderesini gerektirecek kadar büyük suç ya da suçlar işlemiş olanların mal varlığının en fazla üçte ikisine âdil yargılama sonucunda el konulması hukuki olabilir diye düşünüyorum. Geri kalan üçte bir oranındaki malın mülkün ise suçlunun hanımına ve çocuklarına devredilmesi doğrusudur. Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılmasının ardından birkaç gün içinde onların mal varlığına el konulması onlara yapılan büyük birer zulümdür. Burada hukuk yok! Bu insanları yargıladınız mı? Yargılamadınız! Bu insanları yargılamadan onların şirketine veya şirketlerine niye kayyum atayıp mallarına mülklerine niye el koyuyorsunuz a zalimler?! Bir parantez de Türkiye'de yayın hayatını devam ettiren İslami gazetelere açmak istiyorum. Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra ertesi gün Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri başta olmak üzere İslami gazetelerin görebildiğim kadarıyla çoğunluğunda Adnan Oktar'a ve talebelerine yapılan operasyonu olumlayan ve Adnan Oktar'a sert sözlerle yüklenen haberler yer aldı. Yazıklar olsun! Bu şekilde davranmış olan hangi İslami gazete varsa hepsine yazıklar olsun! Sizde hiç vefa yok mu hiç mürüvvet yok mu?! Bu insan (Adnan Oktar), İslam'a hizmet yolunda çok mücadele verdi, çok kitap yazdı ve çok belgesel hazırlattı; uyduruk Evrim teorisine karşı verilen mücadelenin en ön safında yer aldı ve materyalizm bâtıllığının hiçliği gösteren pek çok deliller sundu. Bunları nasıl unutursunuz?! Yaptığınız bu vefasızlığınız ve mürüvvetsizliğiniz alnınıza kazınmış ve yüzünüzden hiç silinmeyecek birer yüz karası oldu! Yaptığınız bu kötülük, üzerinden yüz yıl geçse unutulmaz! Nasıl ki Sabah'ın, Hürriyet'in, Milliyet'in 28 Şubat manşetleri onların alınlarına kazınmış ve yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karası olduğu gibi; Türkiye'nin, Yeni Şafak'ın, Yeni Akit'in ve Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra onun hakkında kötüleyici haber yapmış olan diğer İslami gazetelerin Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı yapmış olduğu vefasızlık ve mürüvvetsizlik izi de bu gazetelerin yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karasıdır! Yazıklar olsun! Ebu Hanzala'ya sadece fikirleri yüzünden 15 yıla yakın hapis cezası verdiler. Hukuk mu bu?! Asla değil! Zulüm bu! Lanet olsun! Bizler hür insanlarız. Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin köleleri gibi düşünmek zorunda değiliz ve onların düşündüğü gibi düşünmüyoruz. Bu zalim rejimin köleleri niye biz Müslümanlara saldırıyorlar, niye? Sizin dininiz size bizim dinimiz bize ey kâfirler! Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminden nefret ediyorum. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve bunların benzeri durumda olup zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan 'fikir suçlusu' Müslümanlar'ın bir an önce serbest bırakılmasını diliyorum. Ele geçirdiğin Müslüman tutsakları derhâl serbest bırak Allah düşmanı rejim! Müslümanlar'dan uzak dur İslam düşmanı rejim! Türkiye'nin mevcut İslam düşmanı rejiminin şimdiki hedefi ne acaba? Sırada hangi dîni cemaat var? Bundan sonraki muhtemel operasyonla İsmailağa Cemaati'ne mi saldıracak yoksa Süleymancılara mı saldıracak veya başka bir dîni cemaate mi saldıracak bu Allah düşmanı zalim rejim?! Türkiye'nin mevcut zalim rejimi zulümle kuruldu. Türkiye'nin cari rejiminin kuruluşunda İstiklâl mahkemeleri zulümleri vardır. İstiklâl mahkemeleri denilen 'mahkemeler' hukukla alâkası bulunmayan soytarılık düzenleridir ve o 'mahkemeler'de insanlar hukuksuz bir biçimde zulümle cezalara çarptırılmış ve aralarından bazıları da şehid edilmiştir. İstiklâl mahkemelerinin sonrası da yine zulümdür. Türkiye'de 1923-1950 yılları arasında 27 sene boyunca CHP'nin gayrimeşru tek parti diktatörlüğü hüküm sürmüş ve millet o gayrimeşru diktatörlüğün zulmü altına inim inim inlemiştir. CHP iktidardan düştükten sonra da bu alçak zulüm rejiminin zulmü bitmek bilmemiştir. 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle birlikte Türkiye'de gizli askerî diktatörlük dönemi başlamıştır ve o gizli askerî diktatörlük döneminde 27 Mayıs mahkemesi olan hukuksuz Alçak Zulüm Divanı'nın zulümleri başta olmak üzere devamlı zulüm üretilmiştir. Bu rejimin işi gücü zulüm üretmektir! Bu rejimin dünü de bugünü de zulümle doludur ve zulüm yapmadığı toplum kesimi de yok gibidir. Bu alçak zulüm rejimi, dindarlara da Kürtlere de Alevilere de solculara da ülkücülere de zulüm üstüne zulüm yapmıştır. AK Parti iktidara geldikten sonra bazıları AK Parti'yi rejimi yıkmaya çalışmakla suçlamıştı ki o iddiada bulunanlar haklıymışlar; fakat yöntem konusunda yanıldılar. AK Parti, rejimi onların tahmin ettiği yolla yani laik rejimi İslami bir düzene dönüştürerek yıkmıyor; zulmü gittikçe arttırarak veya zulmün gittikçe artmasına ses çıkarmayarak, göz yumarak yıkıyor. Bu zalim rejimi kuruluşundan bugüne kadar devamlı olarak yaptığı zulümler yıkacak! Kanaatim budur. Yüce Allah'tan duam odur ki Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin yıkıldığını dünya gözüyle görmeden canımı almasın. Konu Cihannur tarafından (07-15-2018 Saat 15:50 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#22 | |
![]() Alıntı:
Dediğiniz olağan süreçtir. Olağanüstü durumlarda vardır, Ancak; (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır. Acil durumlarda savcı da el koyma kararı verebilir, daha sonra mahkeme bu kararı onar yada kaldırır. Devletin elinde kuvvetli suç süphesi olduğuna dair belli deliller var ise burda TEDBİR amaçlı yapılan kayyum atamalarını eleştirmek mantıklı değil. Ebu Hanzala ve A.Kuytul'a çağrım çıkar cübbeni siyasete gir. Din adamının işi değil siyaset yapmak. Siyaset yapanı dinsiz imansız gibi göstermek. Burası Türkiye Cumhuriyeti, yanlış yapan kimliği dinine bakılmaksızın bedelini öder. Bu rejim de Türkiye Cumhuriyeti'de biz gençler olduğu sürece yıkılmaz. Siz şahısların münferit davranışlarını koskoca bir Ülke ve rejimine yüklüyorsunuz. Hiç adil değil. Ak Parti bu rejimdeki bozuklukları düzeltti. Müslümanları 2.sınıf insan olmaktan çıkardı. Bağırsaklarını temizledi. Artık adil düzen kuruluyor. Ak Parti gelmemiş olsaydı, bu ülke ya iç savaşa ya da bölünmeye gidecekti. Çok şükür ki, %5'lik vesayet ideolojisinin hükmü kapandı. HAKİMİYET MİLLETİNDİR |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#23 | |
![]() Alıntı:
Bu ülkede insanların ve tüzel kişilerin hukuk güvenliğine sahip olduğunu iddia edebilir misin?! Birisi fikrini söyledi diye ona 15 yıla kadar hapis cezası veriyorlar; hukuk nerede, insanların hukuki güvenliği nerede?! Başka birilerine operasyon yapıyorlar ve daha yargılamadan etmeden birkaç gün içinde şirketine veya şirketlerine kayyum atayıp tüm mal varlığına da el koyuyorlar. Niye? Ortada hukuk yok çünkü! Çürümüş, kokmuş bu zulüm rejimin hukuk sistemi iflas etti! Yapılan bütün o zulümlerden asla razı değilim ve tümüne de karşıyım. Keşke elimde imkân olsa da bu zulüm rejiminin tutsak etmiş olduğu Müslümanları cezaevlerinden kurtarabilsem. Ona gücüm yok ama yapılan zulümlere fikren itiraz edip tepkimi gösterebilirim ki bunu yapıyorum ve Türkiye'nin mevcut zalim rejiminin esir almış olduğu Müslüman tutsakların hapishanelerden kurtulması için Allah'a dua ediyorum. Konu Cihannur tarafından (07-15-2018 Saat 16:54 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#24 |
![]() Cihannur hocam,
Siz Müslümanlar için hassasiyet gösteriyorsunuz. Ancak Müslüman olan birisi de suç işlemiş olabilir bunu düşünmeden direk kendilerini masum kabul ediyorsunuz. Bence bu insanları devlet %100 suçlu olarak ıspatlasa da siz yargılama ve sisteme inanmadığınız için bunu kabul etmeyeceksiniz. Önyargınız oluşmuş. Ben bahsettiğimiz şahısların hukuk kuralları çerçevesinde kalmadığını düşünüyorum. Hukuk liyakat iyi noktada mı? Bence de değil. Ama eski ile düşününce çok daha iyi noktalarda ve gelişiyor. Umutsuz olmamak lazım. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#25 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#26 |
![]() Şevki Karabekiroğlu @karabekiroglu_
Asimetrik örgütlere akıl dışı bağlılık Aklı iptal eden Kabala büyüsü ile mümkündür. İki kesimde bu net olarak görülüyor Fetöcüler ve Adnancılar |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#27 | |
![]() Alıntı:
Dikkat edersen esir, tutsak kavramlarını kullanıyorum. Bana göre bu insanlar (Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve İslami bir hareket içinde bulunup da rejim tarafından esir alınmış olan diğer mazlumlar) Türkiye'nin mevcut zalim rejimi tarafından esir edilmiş olan Müslüman tutsaklardır. Bu insanları normal yargılama prosedürü içerisinde yargılanmakta olan insanlar olarak görmüyorum, zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan mazlum insanlar olarak görüyorum. Ebu Hanzala ve Alparslan Kuytul 'fikir suçu'yla itham ediliyor ve Ebu Hanzala'ya 'fikir suçu' yüzünden 15 yıl civarında hapis cezası verildi. Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da bir çatapat patlatmış mı?! Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da birisine ya da birilerine 'Şuraya gidin buraya gidin oraya gidin de bir çatapat patlatın' demiş mi?! Yok böyle bir şey! Öyleyse niye bu insanlardan birine 15 yıla yakın hapis cezası verdiler ve diğerini ise aylardır hapiste tutuyorlar? Bu hukuk mu adalet mi?! Değil elbette! Bu; haksızlık, hukuksuzluk ve zulümdür! Adnan Oktar'a yapılan operasyona gelelim. Oktar'a operasyonu yapanların amaçları ne? İşlendiği iddia edilen bir suçu ya da suçları ortaya çıkartıp adaleti sağlamak mı?! Amacın asla bu olmadığı kanaatindeyim. Çünkü Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtları ona yapılan operasyondan sonra sızdırıldı. Bu hiç şüphesizdir ki itibar suikastidir! Burada düşmanlık var ve bu da yapılan operasyonun arkasında kötü niyet bulunduğunu ima ediyor. Adnan Oktar'ın daha önceden gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona yapılan operasyondan hemen sonra kamuoyuna sızdırılması sana bir şey hatırlattı mı? Bana FETÖ'yü ve FETÖ'nün 'farklı ülkücülük' kisvesiyle MHP'nin üst yönetimine ve dolayısıyla MHP'ye yaptığı uygunsuz görüntüler operasyonunu hatırlattı. MHP'ye o operasyonu yapmış olan alçaklar 'farklı ülkücülük' kisvesiyle kendilerini nasıl da masum gösteriyorlardı hatırlıyorsun değil mi? Orada da iyi niyet yoktu, Adnan Oktar'a yapılan operasyonda da iyi niyet yok; kanaatim budur. Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona operasyon yapılmasının ardından kamuoyuna sızdırılması yapılanın hukuki yargılama değil siyasi yargılama olduğu görüşümü perçinledi. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve benzeri durumdaki Müslümanlar hukuken değil siyaseten yargılanıyor ve yapılan siyasi yargılamalara hukuk kılıfı giydirilmeye çalışılıyor. Yapılan bütün zulümlere karşıyım elbette; fakat İslami bir hareket içinde bulunup da insanlara, topluma İslam'ı anlatan insanlara yapılan zulümlere karşı daha fazla hassasiyet gösteriyorum. Bu da çok doğaldır çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Bu yüzden tepkim daha yoğun ve daha sert oluyor. Türkiye'nin genel hukuki durumu kanımca eskiye göre daha iyi değil daha kötü. Çünkü ortada hukuk diye bir şey kalmadı. İnsanlara operasyon yapıyorlar ve operasyonun ardından daha yargılama başlamadan birkaç gün içinde onların malı-mülkü, şirketi neyi varsa tüm mal varlığına el koyuyorlar! Bu tam bir hukuksuzluk durumudur! Türkiye'de şu sıralar gizli bir 28 Şubat dönemi yaşandığını düşünüyorum ve bu kayyum olayının Türkiye'nin cari zulüm rejiminin tabutuna çakılan son çivilerden biri olduğu kanısındayım. Çürümüş, kokmuş bu rejim, zulümlerini arttıra arttıra malûm sonu olan yıkılışına doğru hızla ilerliyor. Türkiye'nin mevcut rejimi bir zulüm rejimidir. Bidayetinde zulümle, zulüm üzerine kurulmuş, akabinde zulümle devam etmiş ve devamlı olarak zulüm üretmiş bir rejimden bahsediyoruz. İstiklâl mahkemelerinden 27 Mayıs'ın Alçak Zulüm Divanı mahkemesine, Diyarbakır Cezaevi işkencelerinden 28 Şubat dönemi zulümlerine kadar hep zulüm üretti bu bozuk zalim rejim. Eski Dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil'in "Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı mağaraların kapısının içinden, bunları fare gibi zehirledi ve 7'den 70'e o Dersim Kürtleri'ni kestiler" anlatımında yerini bulduğu şekliyle Dersim Kürtleri'ni 7'den 70'e katletti bu zalim rejim! Masum insanları derelere doldurup öldürdü bu zalim rejim! Kutu Deresi'nin, Zilan Deresi'nin ah bir dili olsa da kanlı gözyaşlarını akıta akıta konuşşa! Onlara sor bu alçak zulüm rejiminin çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanları nasıl acımasızca öldürdüğünü! Genetiği zulüm olan bu rejim, yaptığı bu kadar zulmün sonunda hukuku ortadan kaldıracak bir duruma gelip tam hukuksuzluğa geçti. Türkiye'nin nefret ettiğim zalim rejimine karşıyım ve bu rejimden asla razı değilim! Çürümüş, kokmuş bu zalim rejimin yıkılıp gidip kötü ve acı bir hâtıra olarak tarihin tozlu sayfalarında kalması Allah'tan dileğimdir. Konu Cihannur tarafından (07-17-2018 Saat 23:15 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#28 |
![]() ![]() Konu akses tarafından (07-21-2018 Saat 15:28 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#29 |
![]() Adnan Oktar'ın ve talebelerinin, Ebu Hanzala'nın, Alparslan Kuytul'un, 28 Şubat döneminin hâlâ cezaevlerinde bulunan mazlumlarının ve diğer Müslüman mazlumlar başta olmak üzere cezaevlerindeki tüm mazlumların beraat ederek hapisten kurtulmalarını diliyorum.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#30 |
![]() Milyonlarca dolar .Müthiş bir para dönmüş yıllar boyunca .
Bu pek öyle "zengin çocukların evden çalıp getirecekleri paraya" benzemiyor. Kimlere şantaj yapılmış, kimlerden haraç alınmış, değirmenin suyu nereden gelmiş, hepsi ortaya çıkacaktır. Peki bu örgütün silahları nasıl açıklanacaktır? Tabancaları savunmak kolaydır, "kendimizi korumak amacıyla almıştık" deyip işiniçinden çıkarsın, birkaç yılla da yırtarsın. Lakin, iki de makineli tüfek var. Bir de dürbünlü tüfek! Dürbünlü tüfek "suikast" silahıdır. Kendini korumaya falan yaramaz. Bunları herhalde Tahtakale'de Sarsılmaz'da satmıyorlar ruhsatını getirene. Nereden bulmuş olabilirler, ve de hangi amaçla? Yüzlerce kamera, bir sürü ekran ve monitör, sürekli tarassut... Kötüsü gelirse bahçedeki gizli geçitten kaçıp deniz kıyısına intikal etme, oradan da motorla tüyme gibi birtakım "önlemler"... "Her Şey Çok Güzel Olacak" filmindeki uyuşturucu satıcısı Nusret'in dediği gibi, "ne biçim şebeke lan bu?" Genç kızlarla genç erkekleri çiftleştirip "yakından seyreden" bir sapık var, orasını anladık da...Suikast silahı ne oluyor? Hem kitap deposunun damından Lee Harvey Oswald'ın, hem de ikinci bir noktadan, yol kenarındaki bir çitin arkasından Kennedy'ye ateş eden CIA ajanı katillerin kullandıkları alet... Bir darbe silahı. "Coup d'etat"... CIA ve Fetö, Tayyip Erdoğan'ı Gezi ayaklanmasında deviremedi. Buna Alman gizli servisi de çanak tuttu ama nafile. Hakan Fidan'ı öne sürüp tutuklamayı da başaramadılar. Hastanede öldürüp "ameliyat masasında kaldı" diyeceklerdi, tutturamadılar. En son 15 Temmuz gecesi basıp "temizlemeye" kalktılar, onu da beceremediler. "Bir kalıyor suikast" demiştik... ENGİN ARDIÇ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 6 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir) | |
|
|