Yaş Günü Hediyesi
Genç adam cadde boyunca ilerlerken ruhunu okşayan bir kokuyla irkildi . Sonbahar çoktan bitmiş , mevsim kışa dönmüştü . Bu yüzden de ağaçlardan koku yükselmezdi . Elbette aylar önce ölen çiçeklerden de ... Adam hafızasının en ücra köşesinden gelen sinyalle kendisini bir anda çocukluk yıllarına döndüren bu esintiyi daha iyi hissedebilmek için derin bir nefes aldı . Duyduğu şey , küçükken top oynadıkları çayırın ezilirken buram buram kokan reyhanlarını ya da ablasının gelinliğine benzettiği kiraz çiçeklerinin kokusunu andırmasına rağmen onlardan çok güzeldi . Genç adam kendini bildiği günden itibaren bütün benliğini saran , fakat lise yıllarında birden kaybolan o kokunun ne olduğunu anlamakta gecikmedi . Koku kaldırım kenarında yükselen bir duvarın arkasından gelmişti . Adam bir türlü bitmek bilmeyen o duvar boyunca önce adımlarını sıklaştırmaya , hemen sonra da koşmaya başladı . Ve tarihi bir kapı görüp içeri girdi . Başka bir alemdi sanki burası . Heryeri sükunet kaplamıştı . Ne gürültü vardı , ne de koşuşma . Titizlikle hedefine yöneldi . Kokunun geldiği yerde büyük bir servi vardı . Altında da taşı kırık bir mezar . Adam yavaşça çömelip bir Fatiha okudu . Ve o mezarın üstündeki çimenleri okşarken ''Her zamanki dalgınlığım herhalde!'' dedi , ''Doğum günüm olduğunu yeni farkettim . Ama senin o kokunu unutmam anne!''
|