03-12-2008, 22:28 | #51 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Teslim olunacak kimseyi iyi tanımalıdır
Gafile uyanın kalbi uyanmaz. Cahile dert açanın derdi dinmez. İşinin ehli olmayan doktor insanı candan eder. Sahte mürşid de imandan eder. Birisi dünyayı, diğeri ahireti harap eder. O halde hak yolunda peşine düşülen kimseyi iyi tanımalı, manevi terbiye için ehli olmayan kimseye yanaşmamalıdır. Kâmil mürşid, her şeyden önce kendisi terbiye olmuş kimsedir. Ayrıca insanları terbiye için izinli ve ehliyetlidir. Çünkü kendisi ehliyetli bir üstadın elinde terbiye görmüş, takva ve edeple süslenmiş, hak yolunda imamlık vasfını elde etmiştir. Allahu Tealâ onu kendi yolunda kılavuz, örnek ve şahit yapmıştır. Önüne Kur’an ve Sünnet’i koymuş, insanları onlardaki gerçeklere davet görevi vermiştir. İşte bu noktada mürşid, Allah yolunda gitmek isteyenleri ciddi olarak ilgilendirmektedir. Öyle ki, İmam Rabbani K.S.’nin uyardığı gibi, bütün arzusu Allah rızası olan bir veliye itiraz, Allah’a itiraz gibi olmaktadır. Çünkü veli, herkese sadece Allahu Tealâ’nın kuldan istediklerini emretmekte, Hz. Peygamber A.S.’ın usulü üzere terbiye vermektedir. O kendisine değil, Hakk’a davet etmektedir. Tasavvuf terbiyesinin asıl hedefi kâmil insan yetiştirmektir. Ariflerin tarifine göre kâmil insan, Allah’a aşık olmuş, kalbi gaflet ve manevi kirlerden zikir ile huzur bulmuş, gönlü boş arzu ve sahte sevgilerden arınmış, nefsi ilâhi emirlere itaat edecek bir kıvama gelmiş; kısaca içi ve dışıyla Yüce Allah’a teslim olmuş insandır. İşte bu kıvamı bulmak için önündeki rehbere samimi olarak inanmaya, gücü nisbetinde emir ve tavsiyelerine uymaya teslimiyet denir. |
|
03-12-2008, 22:30 | #52 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Tedavi için teslim olmak şarttır
Allah’ın dostu olmak isteyen kimse, bunun gereğini yapmalıdır. Bu yola giren kimseye tasavvufta mürid denir. İlk aşamada mürid, ölümcül bir hastalığa yakalanmış hasta gibi düşünülür. Böyle bir hastaya ne lazımsa, müride de o lazımdır. Eğer ağır bir hasta şifa bulmak istiyorsa, aklını kullanıp kendisini ehil bir doktora teslim etmelidir. Hasta şunu bilmelidir ki, kendi aklı ve tecrübesiyle veya eline alıp okuyacağı tıp kitapları ile bu hastalığı tedavi etmesi mümkün değildir. Bu durumda karşısında iki seçenek vardır: Ya bilgi, tecrübe ve ehliyeti ispat edilmiş bir doktora gidip teslim olacak ve her ne derse yerine getirecek. Ya da bu hastalığı çeke çeke ölecek. Şüphesiz akıl ve insaf doktora teslim olmayı seçer. Çünkü bu teslimiyette sıhhat, hayat ve huzur vardır. Kendi bildiğini yapmakta ise yıkım, acı ve sıkıntı vardır. Böyle bir teslimiyet, aklını bir kenara bırakmak değil, aklını iyi kullanmaktır. Terbiye için mürşide teslim olmak da aynen böyledir. Çünkü müridin kalbi hasta, gönlü yaralı, vicdanı sıkıntı içindedir. Kalbi, geflet, günahlara meyil, şehvetine düşkünlük, kibir, kendini beğenme, haset, gösteriş, aşırı dünya sevgisi, gereksiz rızk endişesi, geçim kaygısı, ölüm korkusu, ibadetlere karşı tembellik gibi manevi hastalıklarla hastadır. Gönlü, Yüce Yaratıcısı’nı unutup eşyaya bağlandığı için yaralıdır. Vicdanı ise, içine düştüğü bu halden devamlı sıkıntı çekmektedir. Çünkü bu dertler karşısında aklı aciz kalmaktadır. Nefsi her gün derdine dert katmakta, devamlı hastalıkları artmaktadır. Kendi tedbir ve tecrübeleri tedavi için yetmemektedir. Günler geçmekte, fakat hastalıkları geçmemektedir. Bu durumda, aklı olan ne yapmalıdır? Bu kimsenin de önünde iki seçenek vardır: Ya aklını kullanıp bu işin ehli bir mürşide gidip teslim olacak; onun tedbir ve tedavi tecrübesine uyup manevi dertlerinden kurtulacak. Ya da bu hastalıklar içinde ölüp mahcup ve perişan bir şekilde Yüce Allah’ın huzuruna çıkacak. Elbette akıl, vicdan ve tecrübe, böyle bir hastanın da bu işin ehline teslim olmasını ister. Zaten Kur’an ve Sünnet bunu emreder. Sayısız tercübe ve görülüp yaşanmış olaylar da bunun gerçek olduğunu ispat eder. |
|
03-12-2008, 22:31 | #53 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Mevcut hastalığını kabul etmeyen, mütehassıs doktoruna güvenmeyen, tarif edilen usulde ilaçlarını içmeyen, kendi keyfine göre hareket eden kimse, maddi-manevi hiç bir hastalığından kurtulamaz. Böyle bir hasta kalkıp da ‘aklım bana yeter, ben doktor filan tanımam, kimseye teslim olmam, istediğim gibi yaşarım!’ derse, ona akıllı değil, belki deli denir.
Teslimiyet akıl ister Arifler der ki: Kâmil mürşide tam teslimiyet bir anda olmaz. İnsan, kalbi nurlandıkça, nefsini ve şeytanı tanıdıkça, iyiyi kötüyü seçtikçe, yani akıllandıkça, Allah’a giden yolda Allah dostuna teslim olur. Mürid, zaman içinde mürşidini gerçek haliyle tanır. Bu tanıma bir ömür sürebilir. Bu yolda samimiyetle sabreden kimse sonuçta sevinir, Allah sevgisini bulur, kalbi bu sevgi ile huzur bulur. Dağınık hali toplanır, ibadetlere sarılır, günahlardan uzaklaşır, bütün manevi hastalıklardan kurtulur. İşte o zaman hakkıyla ve tadıyla Yüce Rabbine kulluk edebilir. Buna ihsan makamı denir. Bu hedefe ulaşmak için rehberine tam teslim olanlar çok az olduğu için, bu makama çıkanlar da çok azdır. Herkesin bu yolda nasibi, iman, sadakat, edep ve gayretine göredir. Ancak, Allahu Tealâ dilediği kullarına bol ihsan ve ikramlarda bulunur. Allah dostları, “biz peygamber gibi masumuz, hiçbir kusur ve noksanımız yoktur, her sözümüz ayet ve hadis gibidir” demezler. Onlar, açık ve mertçe Hz. Ebu Bekir R.A. Efendimiz’in halife seçildiği gün, Ashab-ı Kiram’a söylediği şu sözü söylerler: “Ben Allah ve Rasulü’ne itaat ettiğim ve size hakkı emrettiğim sürece bana itaat ediniz. Çünkü bu durumda bana itaati sizden Allahu Tealâ istiyor. Ben hak çizgiden ayrılırsam, artık kimsenin bana itaat etmesi gerekmez.” (İbnu Kesir) |
|
03-12-2008, 22:34 | #54 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
nese yoRuldum bu gece butun hucrelerim aktı gittii pozitif duraganlardan negatif duraganlara dogru geldim biraz hakkınızı heLal ediniz
|
|
03-13-2008, 13:45 | #55 | |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Alıntı:
|
||
03-13-2008, 19:44 | #56 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
diyorsun ben yazmadım coppy etim :P |
|
03-13-2008, 23:35 | #57 | |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Alıntı:
|
||
03-13-2008, 23:53 | #58 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
Kardeşime hak veriyorum evet mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır...Mürşide bağlanan kişi direk sıratı müstakim üzerindedir...Her gün okuduğumuz Fatiha suresinde İstianeyi yani mürşidimizi Allahtan isteriz...Ama birçoğumuz bunu bilinçsiz okuyoruz sanırım...
|
|
03-15-2008, 15:07 | #59 |
mürşidi olmayanın mürşidi şeytan mı?
evet güzel bir açıklama tşk ederim |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|