![]() |
#1 |
![]() Yeni Nesil Tesettür Ülkü Özel Akagündüz Çoğunluğunu lise ve üniversite öğrencilerinin oluşturduğu genç tesettürlüler, hem kuralına göre örtünmek hem de özgün giyinmek istiyor. Kamusal alan tecrübesi onlara çok şey öğretti; sempatik ol, iletişime geç, rahat hareket et! Tek mesele; yozlaşmanın önüne geçebilmek. Tesettürün modası olur mu olmaz mı tartışmaları eski heyecanını yitirdi. Vitrinler, bıkkınlık verecek kadar birbirine benziyor, modanın esiri olmamak için terzilere kaçanları rengiyle deseniyle o yılın moda kumaşı bekliyor. Hâl böyleyken, yani bütün dünya belli başlı moda merkezlerinin etkisi altındayken, mütesettir kadınların ‘kurtarılmış’ bir alanda bütün akımlardan uzak yaşamasını istemek beyhude olur. Kaldı ki şimdiki genç kızların pek rağbet etmediği pardösüler bile düğme sayısından yaka ve kol biçimine, kumaş renginden darlık ve bolluğa kadar dünya modasının etkisi altında. Gömlek yakasında moda hâkim yaka ise, pardösüde de öyle. Sadece kumaş boyu uzuyor, o kadar... Tesettür modası ile yan yana anılan ikinci mesele, genç kızların tesettür çizgisinden sapması. Bilkent Üniversitesi doktora öğrencisi Ertan Keskinsoy, Radikal 2’de yayımlanan makalesinde “İkinci kuşak başörtülüler ortaya çıkmaya başladı.” diyor. “Metropol/kozmopol yaşamına ayak uydurmanın bir işareti olarak sokaklarda artık başörtüsü ile birlikte daha tuhaf kombinasyonlar görmeye başladık.” Keskinsoy’un ‘tuhaf kombinasyon’dan kastı, başörtünün gömlek altı pantolonla ve ağır makyajla oluşturduğu tezat. Tesettürdeki sapmadan rahatsız olanların hep eleştiregeldiği, türban karşıtlarının da istihzayla bahsettiği bu ‘yoz’ giyim, iki arada bir derede kalmışlığı ile giyineni hilkat garibesine benzetiyor, bu doğru; ancak gençlerin tesettür giyimdeki arayışlarını ve çoğu zaman el yordamıyla oluşturdukları yeni tarzları, tümüyle tehlikeli bir gidişata işaret saymak ne kadar doğru olur? Tesettürden taviz vermeden özgün giyinmenin peşine düşen genç kızların ‘farklı olma’ çabası, vaktiyle, alternatifi olmayan bir örnek pardösülerin verdiği gizli mesajdan sıyrılmak şeklinde açıklanabilir. Robadan büzgülü, kahverengi, koyu yeşil, lacivert renkli bol pardösüler, kimilerinin gözünde, ‘tek tip’leştiriyordu onları. Oysa kamusal hayat görünür olmayı, giyim tarzıyla kişiliğin uyum içinde olmasını gerektiriyordu. Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun neredeyse özlemle andığı, kamusal alana çıkmaya tenezzül etmeyen, evlerinin en kuytu köşesinde Müslümanca bir hayat içinde varolmaya devam eden kadınlar da çoktan çekilmişti aramızdan. Yeni arayışların bir nedeni de, ‘öteki’ olmanın, ‘uzaydan düşmüş bir yaratık’ muamelesine maruz kalmanın verdiği yorgunluk. Kabul görmek, iletişime açık olmak ve rahat etmek için seçtikleri yeni tarz, bir aferini de beraberinde getirdi. ‘[color=purple]Sen diğer örtülülerden farklısın.’ Tesettürlü kızlar bu iltifatı buruk bir gülümsemeyle karşıladı; çünkü zaten hepsi bir diğerinden farklıydı...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Murat Tunçak, tesettür giyimdeki değişimin, örtünenlerin sayısını artırdığını düşünüyor. Spor modeller, tesettürlü olmayanların da ilgisini çekiyor ve örtünmenin daha kolay olduğu mesajını veriyor. Burada bir ikilem var aslında. Tunçak, bele oturan çok dar kesim pardösüleri tasvip etmese de müşteri istediği için mağazasında bulunduruyor. Bir yandan da dünya modasının kimi modellerine ‘dur’ demek ve tesettür modasının gidişatını yönlendirmek istiyor: “Tesettür firmalarıyla konuşalım istiyorum. Neler üreteceğimizi belirleyelim. Kimileri modeli göstermek için bile bayan manken kullanmıyor. Kimi de defile düzenliyor. Akıntıya kapılmak yerine, gideceğimiz yolu belirlemeliyiz. Modellerin sporlaşması normal bir gelişme; ancak yozlaşmanın önünde durmalıyız.” DEĞİŞİMİN ÖNCÜLERİ Tesettürdeki değişimin 1980’lerden sonra başladığı söyleniyor; ancak daha eskiye, Meşrutiyet dönemine kadar inmek gerekiyor. Kadınlar Dünyası adlı derginin yazarları, ilk defa kadının sosyal hayatta yer alması ve kıyafetlerin değişmesi gerektiğini söylüyor. O dönem tartışılan konu, bugünkünden farklı değil: “Çarşaf giymeyelim; ama Avrupa modasını da bire bir takip etmeyelim.” ‘2. Meşrutiyet’te Osmanlı Kadın Hareketi ve Kadınlar Dünyası’ adlı kitap, ‘Milli kıyafetimizi bulmalıyız’ tartışmasına da yer veriyor. Milli kıyafeti destekleyenlerin başında Halide Edip Adıvar geliyor. Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye ise tesettüre riayet etmek şartıyla kimi zaman alafranga kimi zaman da alaturka giyilebileceği görüşünde. GENÇ TESETTÜRLÜLER KIYAFET BEKLİYOR ‘Genç tesettür’ üzerine kafa yoranlardan biri de N-Value Tekstil’in sahibi Kadir Gençoğlu. Tekstilci olmasına rağmen, eşinin ve kızının kendilerine uygun giysiler bulmakta zorlandığını fark eden Gençoğlu, hazırladığı modelleri henüz piyasaya sunmamış. Hedefi, 15-25 yaş arası gençleri yaşıtlarına benzer şekilde ama tesettürü ihlâl etmeden giydirmek. Koleksiyonun gözde parçası, uzun etekler, özellikle de büyük cepli, fermuarlı, parçalı kot etekler. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() rabbim hanım kardeşlerimize yardım etsin bu devirde işleri bizden daha zor onlara saygı duyuyorum
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() dünyaya gelince bir kız çocuğu erkekten farkılı olduğunu belli eder daha beşiğinde pembe eşyalarıyla erkeğin iki üç rengi varken butun renkler kızlara hediyedir hal böyleyken taaa bebeklikten büyüdükce gelişir renk ve model siz uslubuyla giysenizde batar renk cümbüşü çoğunun gözüne kimi kesim rahatsız olur kadınn tesettüründen buda nerden çıktı cahil cüheda kalmalıydı ayağını kaydıralım sussun konuşmasın asılalım giyim tarzından kimileride kadına tek rengi reva görür islam diye oysa kadının yaratılışında vardır .ahenk islamın çizgileri belli modacılar üretsin bizide kayla alarak sevketmesinler genc kızları abuk subuk tarzlara.kadın gözüyle ifade etmek isterim arzı halimizi saygılar.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() annelerimiz gibi kalsaydık hep aynı bakış açısıyla bakılacaktı bize modernleşemediler gittiler bunlarda gibi cümlelere yobazlar kültürsüzler gibi ifadelerde ekleniyor tabi.Şimdi hem giyim tarzı olarak modernleşmemizi hemde kendilerinden daha çok kültürlü olmamızı çekemiyorlar.Bunun sonucundada başörtüsüyle türbanı 2 ayrı obje görüyorlar.Kıskançlıktan olsa gerek başörtü deikleri ninemizin annelrimizin örtüsüne saygı duyuyorlarmışta modernleşen bizlerin türbanına saygı duymuyomuşlar.Bilemiyorum bir cafe ye yada bi restauranta ben türban dedikleri modern başörtümle değil de annemin yemenisiyle gitseydim bakışları eminim ayy bunun bu kılıkta burda ne işi var cinsenden bişi olur üzerinede bi ton dalga geçerlerdi .Bizler bu modern halimizle önemsendik.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() bide şu giyim çıkmış.....kısa diz izasında etek....altta ince çorap...bazıları çorapsız...
üste kısa kol penye...üntüne yelek.... bide en can alıca noktada burası ....başörtüsü..başta... onları görünce direk başımı üşüyo acaba dedim...10 yaşındaki yigenimde hayır tesettür insanı güzel gösterdiği için dedi... gerçekte bu başıyla uğraşmak istemeyen başörtüsüne sarılıyo... buda islamiyeti zedeliyo...bunun adıda moda oluyo |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() öyle düşünüyosa açılsınlar...töbe töbe...
görünce sinir oluyorum onada kapalı diyolar banada... islam bu kadar küçümsenemez.. haa onların kalpleri temiz ama |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Göz boyuyolar.. Etrafın , ailenin .. Kızım kapalı diyo öylelerinin annesi hem dininin gereğini yapıyo hem de kendini ifade ediyo.. pehh >
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|