07-21-2008, 10:56 | #1 |
Düşmanlığınızı erteleyin...
DSP milletvekili Emrehan Halıcı söylemiş... Bir zamanlar rahmetli Bülent Ecevit’in en has adamlarından biriydi. Sağ koluydu.
Demiş ki özet olarak, ‘Demokrasiye ve siyasetin yönetme hakkına inanıyorsak, siyasi mücadeleyi seçmişsek, darbeyle ilgili girişimlere de karşı çıkmamız gerekir.’ Sonunda kendini ‘Ergenekon çetesinin avukatlığına’ terfi ettiren CHP lideri Deniz Baykal’a laf göndermeyi de ihmal etmemiş tabii: ‘Burası hukuk devleti olduğuna göre, işimize gelmediği zaman yargı süreçlerini yıpratmak doğru bir davranış olamaz.’ Sözüm, darbe çetesinin ortaya çıkarılmış fiillerini yumuşatmaya çalışan ve ‘Ergenekon yokmuş gibi’ davranan medyadaki bir kısım arkadaşa. Evet, siyasi iktidarı sevmiyorsunuz. Sevmeyebilirsiniz. Bu iktidarı, ‘imar izni’ ve birtakım çıkarlarınızın önünde engel olarak görüyorsunuz. Görebilirsiniz. Başbakan Erdoğan’dan nefret ediyorsunuz. Edebilirsiniz. Bu iktidarla birlikte oluşan ‘hava’nın, gerçek Türkiye fotoğrafı olmadığını düşünüyorsunuz. Düşünebilirsiniz. Bütün gücünüzü, bütün mesainizi, ‘öteki’leştirerek ıslah edilmeye hazır hale getirdiğiniz bu iktidardan kurtulmaya harcıyorsunuz. Hadi, meşru çerçevede bunu da yapabilirsiniz. Fakat, hiç değilse şu ‘dar zamanlar’da düşmanlığınızı erteleyin. Ergenekon çetesinin üzerine gitmek, ümraniye’de bulunan bombaların akıbetini merak etmek, Danıştay saldırısını tertipleyenlerle Cumhuriyet gazetesini bombalayanların aynı kişiler olduğu gerçeğini teslim etmek, ‘Ordu göreve’ pankartlarının peşine düşmek, ‘yargı bildirileri’nin mahiyetini sorgulamak, illegal çalışma gruplarının yaptığı değerlendirmeleri deşifre etmek AK Parti ve hükümet yalakalığı değildir. Bu, adlı adınca, siyaseti savunmaktır. çünkü, saldırı, siyaset kurumuna yöneliktir. İçinde Deniz Baykal gibilerin de yer aldığı parlamentoya yöneliktir. Demokrasiye yöneliktir. Deşifre etmekten korktuğunuz darbecilerin amacı, siyaset kurumunun yönetme hakkını elinden almak, parlamentoyu devre dışı bırakarak ‘bürokratik istibdada meşruiyet sağlamak’tır. Düşmanlıklarında sebatkar davranan refiklerimiz, 10 yıl önce de bu hatayı işlemişlerdi: Tarihe ‘postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinde siyaset kurumunu gözden düşüren yayınlar yapmış, darbeye zemin hazırlamışlardı. Bunu da (utanmadan) itiraf etmişlerdi üstelik: ‘1997 yılında ordunun baskısı sonucu istifaya zorlanan koalisyon hükümetine karşı medya organlarımız savaş verdi...’ Sonucu biliyorsunuz: Bu savaşı müteakip hükümet düşürüldü ve hemen bir ‘ara rejim hükümeti’ kurduruldu. Derken, hortumlamalar ve banka soygunları dönemi başladı. Derken, ülke, tarihinin en büyük ekonomik krizine girdi. Bu hatayı tekrarlamayın. Düşmanlığınızı erteleyin... Sonra Allah ne verdiyse yüklenirsiniz. Darbeciler kazanırsa, siyaset olmaz. Siyaset olmayınca, hukuk da olmaz. Ekonomi de olmaz. Para da olmaz. Dolayısıyla, ‘imar’a açmak istediğiniz arazileriniz ve petrol istasyonlarınız da elden gider. Ahmet KEKEÇ Star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|