![]() |
#1 |
![]() Bir fotoğraf ve Ahmet Hakan analizi ... ![]() 10 Yıllık fotoğrafın sırrı ve Ahmet Hakan portresi Ahmet Hakan Coşkun'un bu fotoğrafı Sultanbeyli'de bir sünnet şöleninde çekildi. Yanındaki iri cüsseli kişi, Sultanbeyli'nin gerici (!) belediye başkanı sıfatıyla medya tarafından linç edilmek istenen Refah Partili Ali Nabi Koçak... 28 Şubat'ın en hızlı günleri.. ![]() ........... ........ Bu fotoğrafa yansıyan Ahmet Hakan, iç huzur açısından fevkalade rahat gözüküyor... Ahmet Hakan, akşam saatlerinde geldiği şölende huzur dolu 4-5 saat geçirdi. Bu şölene muhabir olarak da gitmediğine göre gönüllü gittiğine şüphe yok... Peki bu sayın.Ahmet Hakana ne oldu da ? Bir anda İslami kesimin ve sağın en koyu mualifi oldu ? Haber 7 mücahi islami kesimin en karizmatik ve en önde gazeteci ve programcısı iken; bir anda neden Doğanın ve sol kesimin yılmaz savunucsu oldu ? MERAK EDİYORUM !!!
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() işte o muhalif Ahmet Hakanın Bir yazısı...
Tayyip Erdoğan babayiğit midir? EĞER gerçekten "babayiğit" olsaydı...Eğer gerçekten hiçbir şeyden çekinmeyen, ürkmeyen ve sonuna kadar giden bir demokrasi delisi olsaydı... "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin seçilmiş hükümete posta koyması" karşısında... Yani o meşhur "e-muhtıra" gecesinde... Biraz sert bir karşılıklı durumu eşitleme çabasına girişmek yerine... Yani... Emrindeki bürokratlarla eşit duruma geçmekle iktifa etmek yerine... Görürdü restini, koyardı postasını... Ve derhal bir emekliye sevk etme operasyonunda bulunurdu... * * * Eğer gerçekten "babayiğit" olsaydı... Eğer gerçekten tek derdi "demokrat duruş" olsaydı... Mademki... Görevleri başındaki kuvvet komutanlarının ve bazı orgenerallerin "Sarıkız" kod adlı darbe planları yaptıklarından hepimizden önce haberi vardı... Mademki... Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in "Darbe Günlükleri" ortaya çıkmadan, Abdullah Gül "Sarıkız’dan haberimiz var" diyordu... O halde... Kuvvet komutanlarının ya da orgenerallerin emekli olmalarını falan beklemeden... Yani... Olayı zamana bırakmadan... Derhal bir emekliye sevk etme girişiminde bulunması gerekirdi... * * * Eğer gerçekten "babayiğit" olsaydı... Eğer gerçekten tek derdi hukuk olsaydı... Öyle ya da böyle... Sırf bir iddianame hazırladı diye... Ve o iddianamede bazı asker kişileri suçladı diye... Bir savcıyı "Fizan"a sürmekten beter duruma düşürmeye gönlü razı gelmezdi... Olaya bir biçimde müdahale eder ve o savcının hakkını korurdu... * * * Kısacası... Demem o ki... Son günlerdeki itiş kakışın ardından... "Şu Tayyip Erdoğan da yaman adammış vesselam... Devr-i iktidarında deve dişi gibi generaller darbeciliğe kalkışmak suçlamasıyla gözaltına alındı..." diyerek övgüde eli açık davrananlar... "Breh! Breh!" çekenler... "Türkiye Cumhuriyeti’nde bir ilk" diyerek olayı kutsayanlar... Korkarım ki... Çok kısa bir süre sonra... "Hey gidinin efesi" türküsünü çığırmak durumunda kalacaklardır... Çünkü... Uzlaşarak, konuşarak, hesaplanarak, bilgi vererek... Yapılmış bir gözaltı operasyonundan... Yani... Üniformasızlığın kıskacına düşmüş iki emekli generalin gözaltına alınmasından... "Milat" çıkmaz... "Artık bizde de Yunanistan’daki gibi olacak" cümlesi hiç çıkmaz... Sadece itiş kakış çıkar... Ki şu anda yaşanan biraz da budur... Katliam et lokantası İSTER Pir Sultan’ı sular seller gibi yut, ister Pir Sultan’dan tek bir dize çakma... İster Aşık Nesimi’nin torunu ol, ister benim gibi imam-hatipli... İster Alevi ol, ister Sünni... Hiç fark etmez... Değil mi ki... Şu Sivas denilen yerde... Hepimizi insanlığımızdan utandıran olayın üzerinden 15 yıl geçtiği halde... Her şeyi bir tarafa bıraktım... Sadece ama sadece "ölmüşlere saygı" adına... Katliamın yapıldığı Madımak Oteli’ni, yapılan onca girişime karşın, hálá müzeye döndürememişsek... Daha da fecisi... Otelin altındaki "et lokantası"nda kebap tıkınılmasına, atılan onca söyleve / patlatılan onca demece karşın, hálá mani olamamışsak... Ve bütün bunların yanında... Her yere ve her şeye ödenek bulan eski sosyal demokrat / yeni muhafazakar Kültür Bakanımız, "Ödenek yok" diyorsa... Ne diyeyim? "Yuh olsun insanlığımıza..." demekten başka... Ahmet Hakan/Hürr, 03/07/2008 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Gaza gelme
EY Tayyip Erdoğan... Senin için çok güzel şeyler yazıp çiziyorlar... Diyorlar ki: "Tayyip aslandır, kaplandır... Öyle Başvekil Adnan Menderes gibi, boynunu vurmaya kararlı yargıcın karşısında, ’Emrinizdeyim Reis Beyefendiciğim’ diyerek iki büklüm olmaz... Kükremiş sel gibidir, bendini çiğner aşar... Sıkıyı görünce şapkasını alıp gitmez... 8 saatlik MGK toplantılarında şıpır şıpır ter dökmez..." Gözlemleyebildiğim kadarıyla... Sen de "verilen bu coşku" karşısında... Etten ve kemikten yaratılmış bir insanoğlu olarak... Kayıtsız kalmıyorsun / kalamıyorsun... Ancak... Görüyorum ki... Bu "gazlamalar", maalesef senin yanlış bir "Memleket tasavvuru" içine girmene yol açtı/açıyor... Şöyle düşünüyorsun: Bütün "arıza"yı bir grup çeteci ve darbeci çıkarmaktadır... Onların derdest edilmesi durumunda ortalık güllük gülistanlık olacaktır... * * * Hemen söyleyeyim: Ne yazık ki bu yaklaşım, gerçek durumu karşılamaya yetmiyor... Keşke memleketteki "arıza", üç beş "kalleş maceraperest" ile "gözü dönmüş darbeci"nin işi olsaydı... Ancak olay bundan ibaret değildir. Bu toplum ikiye bölünmüştür Tayyip Erdoğan... Tamam... Bir tarafta sana kayıtsız şartsız mürit yazılanlar var... Sayıları da hayli fazla... Ama unutma ki... Diğer tarafta da sayıları hiç yabana atılamayacak oranda senden nefret edenler var... Ve esas "arıza" bu derin ikilikten çıkmaktadır. * * * Sana bir şey söyleyeyim mi Tayyip Erdoğan? Bence sen, altı yıldır devam eden devr-i iktidarında... "Laiklik karşıtı etkinliklerin odağı" falan olmuş değilsin... 5-10 demeci alt alta yazarak seni "laiklik karşıtı odak" diye nitelendiren "Başsavcı" fena halde yanılmaktadır. Senin asıl sorunun şudur: Pekala senden nefret etmeyebilecek bir kitleyi, senden nefret eder hale getirdin... O kitlenin hassasiyetini hiç anlamadın... "Dinin hiçbir yasal zorlama olmaksızın da baskı aracı haline dönüşebileceği endişesi"ne zerre kadar kulak vermedin... Haklı ya da haksız yaşam tarzlarına baskı yapılabileceğini düşünen insanların aradıkları garantiyi sunamadın... Senin önünde "herkesin başbakanı" olmak fırsatı vardı, maalesef bu fırsatı iyi değerlendiremedin... Gettondan dışarı çıkamadın... Bir iki çıkma denemesi yaptın, ama acayip rahatsız olup tekrar gettona dönüverdin... Eski cemaatinden üç beş üslupsuza bile "Hadi oradan" diyerek haddini bildiremedin... Tam tersine, tuttun, herifleri uçağına alarak taltif ettin... Atamalarda liyakati esas alacağına, "İlle de camiadan olsun" yaklaşımını benimsedin... "Türbanı Çankaya’ya çıkarmak" gibi bir hedef, senden kuşku duyanların kuşkularını hafifletmekten çok daha önemli bir hedef haline geldi... Bütün bunların üzerine... Bir "Hitabet sanatı" olarak gördüğün "öfke"ni, kontrolsüz biçimde kullandın... Hiçbir faydası olmayan, lüzumsuz demeçlerle ortamı gerdin... Bütün bunların üzerine... "İslam’da çokeşlilik" meselesinden tut da "İslam’da katili affetme yetkisi kime aittir?" meselesine kadar... Girmemen gereken konulara girdin... Hem "amatör ulemacılık" oyunu oynadın, hem de her türlü gelişme karşısında kıllanmaya hazır bekleyen kesimleri daha da kıllandırdın... * * * Şimdi de hatalar zincirine bir yenisini ekliyorsun... Sana gaz verenlerin telkin ettikleri yanlış memleket tasavvuru nedeniyle... "Arıza"nın tek ve geçerli nedeni olarak "çeteci-darbeci" tipleri görüyorsun... "Gık" diyene "Çeteci" diyorsun, "Gak" diyene "Darbeci" diyorsun... "İddianame"ye bile "çete" ve "darbe" imajlarını kullanarak itiraz ediyorsun... Çok ciddi bir taktik hata içindesin... Kalkıp, "Ben altı yıldır iktidardayım... Nasıl oluyor da laiklik karşıtı etkinliklerin odağı oluyormuşum?" diyeceğine... Yani şu meşhur "odak" sözcüğüyle hesaplaşacağına... "Çete/darbe" falan diyerek kestirmeden işi bitirmek istiyorsun... Ey Tayyip Erdoğan... Gaza gelme... Lüzumsuz delikanlılık gösterilerine girişme... "Boynumu giyotine uzatmam" falan diyerek ortamı daha fazla germe... Özeleştirini ver... "Nerede yanlış yaptım?" de... Bir başbakan olarak huzur ve güven ortamını yeniden tesis et... Senden nefret edenlerin nefretlerini boşa çıkaracak adımlar at... Bugün sana gaz verenlerin sırtlarında yumurta küfesi olmadığını düşün... Hem unutma ki: 27 Mayıs’ta ya da Menderes asıldığında... Menderes sevgisinin destanının yazıldığı bu topraklarda bir mantar tabancası bile patlamamıştır HÜRRİYET |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Tayyip Erdoğan tiranlaşacak mı? DENİZ Baykal mutsuz, Hüsamettin Cindoruk öfkeli, Sabih Kanadoğlu şaşkın, Vural Savaş kontrolsüz, Türkan Saylan umutsuz, Canan Arıtman taşkın, Yekta Güngör Özden karamsar, "Ergenekon sanıkları" yılgındır... Buna mukabil... Köksal Toptan rahat, Tayyip Erdoğan muzaffer, Abdullah Gül mütebessim, Fethullah Gülen maddi ve manevi olarak müsterih, Nazlı Ilıcak mağrur, iş dünyası gizliden gizliye iyimser, AKP milletvekilleri "çak" yapmaktadır... Tablo budur... Sonuç olarak: Laikler yenilmiş, Tayyip Erdoğan büyük bir zafer kazanmıştır... "Kapatmama kararı"nın matematiğine gizlenen, "laiklerin ağzına bir parmak bal çalma" durumu, sonucu asla değiştirmez... Yani... "Çok ciddi uyarı aldılar", "Mahkeme AKP'nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu tescil etti" ya da "Bundan böyle daha dikkatli olmak zorundalar" cümlelerinin, tartışmalarda laik kesime argüman olmanın ötesinde hiçbir karşılığı yoktur... O halde vakit kaybetmeyelim ve sorulması gereken soruyu soralım: "Bu zaferin ardından nasıl bir Tayyip Erdoğan portresi çıkacak?" "Tiranlaşma temayülü" artarak sürecek mi? "Firavunlaşma ihtimali" giderek yükselecek mi? "Putinleşme sendromu" daha fazla nüksedecek mi? * * * Tabloya bakalım: "İkinci adam" Çankaya'ya gönderilmiş... "Üçüncü adam" Manisa'da kabuğuna çekilmiş... "Dördüncü adam" başarısız bir başkaldırıya girişerek diskalifiye olmuş... "Arıza çıkarma potansiyeli" taşıyan bütün isimlerin kelleleri gitmiş... "Birinci halka", sadece emir ve talimatları uygular halde. "İkinci halka" ise "Sen Allah'ın lütfusun" tarzında cümlelerle iyiden iyiye mürit psikolojisine kapılmış... Erdoğan'a parti içinde bırakın "Ey Tayyip! Yanlış yaparsan seni kılıcımızla düzeltiriz" diyebilecek babayiğitleri, "gık"ını çıkaracak bir Allah'ın kulu bile kalmamış... Bir "Akşemsettin" yok, bir "Molla Gürani" yok... Oğullarından birinin "Mağrur olma" uyarısı da olmasa... Erdoğan'a "Ey oğul... Bundan böyle..." diye başlayan Şeyh Edebali öğütlerini anımsatacak adam kalmamış... Devam edelim: Anayasa Mahkemesi tehdidi sona ermiş... Rektör değişimleriyle YÖK'ün "hükümet karşıtı eylemlerin odağı" olma durumu büsbütün ortadan kalkmış... Askerin müdahil olma ihtimalinin sıfır olduğu dost düşman herkesin kafasına dank etmiş... "Rakip" desen yok... En esaslı rakip "Parti kapatılsın / Tayyip yasaklansın" beklentisinin arkasına saklandığından şimdi düş kırıklığı içinde debeleniyor. Ortalığı karıştırıp "darbe ortamı" yaratacak başıbozukların bir kısmı kodese tıkılmış... Geri kalanlar ise "kodese tıkılma" tehdidi altında... Ayrıca... Artık bir yandaş medya var... Bir yazar Tayyip'e çaktı mı üstüne çullanacak en az on adet yandaş yazar var... * * * Kısacası... Memleket Tayyip Erdoğan açısından öyle bir gül bahçesine dönmüştür ki... Bir tanecik bile "diken" kalmamıştır... Tiranları doğuran... Firavunları ortaya çıkaran... Putin'i Putin yapan... Koşullardır bunlar... Nefis sahibi bir insan olarak Tayyip Erdoğan'ın bu koşullar altında tiranlaşmaması çok zordur... "Firavunlaşma temayülü"ne karşı tek başına direnebilmesi için müthiş bir efor sarf etmesi gerekir... Yani... Erdoğan çok zorlu, çok çetin bir "büyük cihat" imtihanıyla karşı karşıyadır... Ben bu saatten sonra kendisine bu konuda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım... Ahmet Taşgetiren Abi, Ali Bulaç Üstat, Nazlı Hanımefendi, Hayrettin Hocam, Fehmi Bey, Gülay Abla... Bence siz de bir omuz verseniz çok iyi olur... Ahmet HAKAN [email protected] 1 Ağustos 2008 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Adolf ile Tayyip TAMAM... Tayyip Erdoğan'ın, oy çokluğuna sahip olmayı en temel haklılık gerekçesi olarak algılamak gibi mühim bir idrak sorunu var... Tamam... Tayyip Erdoğan'ın demokrasi algısında "Çoğunluğun dediği olur birader!" yaklaşımı epey kuvvetli bir yer tutuyor... Tamam... Tayyip Erdoğan, "Ya çoğunluğu alırsın... Ya da susar oturursun" tarzında bir edanın sahibidir... Tamam... Tayyip Erdoğan, "Değil mi ki çoğunluğun oyunu aldım... O halde hiçbir kayıt ve şart tanımam" şeklinde özetleyebileceğimiz bir görüşe iman etmiş gözükmektedir... Ve tamam... Bu yaklaşım sorunludur... Hatta ürkütücüdür. Ancak... Bütün bunlara rağmen... Tayyip Erdoğan ile milyonlarca insanın katline ferman veren Adolf Hitler arasında paralellik kurmak yakışık alır bir davranış mıdır? 83 yaşındaki bir yazar, 40 saat gözaltında tutuldu diye Tayyip Erdoğan'a "Hitler gibi bir adam" demek insafa sığar mı? Çoğunluk vurgusu yapıyor diye Tayyip Erdoğan'a, potansiyel "Nazi lideri" muamelesi çekmek hakkaniyete sığar mı? Erdoğan'ın demokrasi anlayışındaki çarpıklığa işaret etmek için ille de hakkaniyetsizliğe, insafsızlığa ve ölçüsüzlüğe savrulmak zorunda mıyız? Farkındayım, "Heyecan gelince mantık savuşuyor"... Ama bari insafı elden bırakmasak... 24 Mart 2008 Ahmet HAKAN |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() [size=14pt]Ayıp ediyorsun Başbakan İSTER oruç başına vursun, ister "Delikanlı" imajını pekiştirmek istemiş ol... İster son günlerde ortaya atılan akçalı işlerle ilgili iddialardan bunalmış ol, ister "Baskın basanındır" ruh haline bürün... Kısacası... Ne kadar çılgınlaşırsan çılgınlaş... Bir başbakan olarak, frenleri boşalmış bir kamyon gibi davranamazsın... Sözünün nereye gittiğini bilerek konuşmalısın... Söyler misin? "Senin maaşlı köşe yazarların, silahşorların var... Benim yok" ne demek? Bir başbakan olarak, bir medya grubunda yazıp çizen herkesi töhmet altında bırakmaya utanmıyor musun? Ayıp değil mi? Biz silahşor muyuz? "Maaşlı köşe yazarları", maaş aldığı kişinin silahşorluğunu yapıyorsa... Söyler misin? Bu silahşorlar, bazen senin de okuyunca haz aldığın yazıları nasıl yazabiliyorlar? Nasıl silahşor bunlar böyle? * * * "Benim maaşlı silahşorum yok" diyorsun... "Halkın içinden geliyorum" diyorsun... Bence artık "Çakırcalı Efe" havası basmaktan bir an önce vazgeçmelisin Başbakan! Çünkü... Devletin bankalarından verdiğin kredilerle satın alınan gazete ve televizyonların başında damadın oturuyor... Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunun başında damadın var ve sen buna rağmen, "Benim maaşlı silahşorum yok" diyebiliyorsun... Allah gözünü doyursun Başbakan! Ne yani? Sana göre... Damat Bey, "doğruya doğru / eğriye eğri" diyen, yeryüzünün en tarafsız ve en hakkaniyetli gazetecisidir... Biz de burada "patronun silahşorluğu"nu yapmak dışında hiçbir derdi olmayan maaşlı çete elemanıyız... Öyle mi? Ayıp değil mi Başbakan? Yakışıyor mu? * * * Sadece "damat" mı? Her gün yeniden yapılandırdığın... Her gün yeniden oluşturduğun... "Yandaş medya"na baksana! Farklı fikirlere tahammülsüzlük, tek seslilik, haber gizleme, olguyu yansıtmama, Tayyip’i üzmeme... Üzerine kurulu yeni bir medya oluşumu başlatmadın mı? Hem seni üzmeyecek haber ve yorumlardan oluşan güçlü bir medyadan destek alacaksın... Hem de seni üzecek haber ve yorumlara yer veren yayın organlarında yazıp çizen herkesi "maaşlı silahşor" olarak nitelendireceksin... Bunun neresi delikanlılığa sığar Başbakan? Ayıp olmuyor mu? * * * Kime savaş açarsan aç... Hangi stratejiyle hareket edersen et... Kime kol kanat gerersen ger... Yeter ki... Buralarda onuruyla yazıp çizen insanları malzeme olarak kullanma! "Silahşor" arıyorsan... En yakınına, damadına bak! Hürriyet Ahmet Hakan ---------------- 08 Eylül 2008 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() o günkü adam ve bugün bunları yazan... Başbakana söylediği laf beni ırgalamaz her kes birey bu toplumda
ama birileri başbakanın kisvesinden T.C vatandaşlarının %47 'ni karşısına alıp saldırırsa bizi karşısında bulur... sen kimsin halka rağmen diyorsun be adam... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Anasına babasına seyyar müslüman diyen,12 eylülde altına işeyen,başörtülülere hakaret eden,yalaka,bazılarının köpek klübesinde gönüllü görevli olmayı kabul eden,şeytana uyan,erotik gazetede yayın yapan birisine ne denebilir ki ?
Herşey ortada. İnsanlıktan idiotluğa ilk adım. |
|
![]() |
![]() |
#9 |
![]() [b]AHMET HAKAN-HÜRRİYET
KONUŞ! İLKESİZ ADAM "İslami mücadele veriyoruz" falan diyerek, her türden alçaklığının mazur görülmesini bekleyen Vakit adlı gazete, manşetten Abdüllatif Şener’e "giydirmiş". AKP’den ayrılmayı ya da AKP’ye karşı mesafe koymayı, dinden ayrılmak ya da dine mesafe koymak olarak algılayan bu çarpık kafa, güya Şener’in bir açığını yakalamış, manşetten infaz ediyor. Peki neymiş Şener’in açığı? Ankara’da Rotary toplantısına katılmak... Şener’in Rotary toplantısına katıldığına dair kocaman fotoğrafları yayınlayıp okurlarına, "Gördünüz mü? Şener Rotaryen oldu" demeye getiriyorlar. "İslami mücadele verilirken ilkesizlik mubahtır" anlayışıyla hareket eden bu ilkesiz adamlara şunu sormak istiyorum: Ey ilkesizler! Tayyip Erdoğan, yanına Bülent Arınç’ı da alarak Antalya Belek’teki Rotary toplantısının şeref misafiri olmamış mıydı? Erdoğan böylece "Rotary toplantısını şereflendiren ilk başbakan" unvanını almamış mıydı? Erdoğan ve Arınç’a da şükran plaketi verilmemiş miydi? Bülent Arınç, "Rotary toplantısında pek bir bahtiyar oldum" mealinde sözler söylememiş miydi? Konuşsanıza yahu... Ne susuyorsunuz? vakitten cevap... ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Ahmet hakan kanal7 yayın yaparken anahaber ve iskele sancak prığ. sunarken bizim için vaz geçilmez birisiydi.Taki kanal 7 ayrıldı sonra anladık bunun ne olduğunu.
İnsan şaşırıyor... İskele sancak proğ. vakit gazetesinden yazarları çağrırdı şimdi ise vakitedüşman Adam küçükken mahmut efendi hz cemaatinden hocanın birisininin evinde büyümüş.Geçen yıllarda Bayram hoca şehid edildikten sonra yazdığı yazıdan dolayı cemmatten Ahmet hakana bakan hocanın oğlu ; NE ÇABUK UNUTTUN AHMET ANNEMİN SENİN SİDİKTİ ELBİSELERİNİ YIKADIKLARINI.İnsan yediği ekmeğe vurur mu? insan bu kadarmı vefasız olur .... Diye söz söyledi hatta hasan karakaya bunu köşe yazısına taşıdı. İnsanın ne olacağı belli değil.Allah bizi yolundan şaşırtmasın (amin) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|