04-25-2009, 18:15 | #1 |
Bir bakanın itirazı
Dik duran insanları severim. Dik duruş sahibinin kişilikli olduğunu gösterir. Fikri zikri ne olursa olsun. Dik duruş aynı zamanda insanın kendisine olan güveninin işaretidir. İrade sahibi olduğunu ve iradesine sahip çıktığını gösterir.
Baasçı ve darbeci bir diktatör olan Saddam'ı hiç sevmedim ama hem devlet başkanıyken ABD'ye karşı hem de kendisini yargılayan mahkemeye karşı dik duruşuna hayran kaldım. Aynı şekilde Romanya devrik lideri Çavuşesku'nun kendisini yargılayan ve idam eden mahkeme karşısında "Siz de kim oluyorsunuz?" kabilinden çıkışını ve dik duruşunu takdir ettim. Kodeste hayatını kaybeden insan kasabı Miloseviç için de aynı şeyi söyleyebilirim. Adamların kendilerine güvenleri tamdı ve kendilerini idam edecek heyet karşısında bile düşüncelerini savunmakta tereddüt etmiyorlardı. Bu olumsuz örneklerin dik duruşları bile etkileyici olurken haklı ve isabetli fikirlere sahip insanların dik duruşları hiç etkisiz olur mu? Türkiye başbakanının Davos'taki duruşu gibi. Bu dik duruş, İslam dünyasını Rihter ölçeğiyle ölçülemeyecek şiddette sarsmadı mı?! Geçenlerde bir taksiye bindim, şoföre oyunu kime verdiğini sordum. "Tayyib'e." dedi. "İyi de o aday değildi ki, bu seçim belediye seçimiydi." diye itiraz ettim. "Öyle amma Yahudi'nin karşısında boynu eğilmesin diye, partisi güçlü olsun diye oyumu AK Partiye verdim." cevabını verdi. Davos'ta ki o dik duruş bazılarının ruhlarına işlemiş. DTP'lilerin açık sözlülüklerini de takdir ediyorum. Adamlar kıvırmıyorlar, tavırlarını koyuyorlar, törenlere katılmıyorlar, oturma eylemi yapıyorlar, terörist başına sahip çıkıyorlar. Bizi kandırmıyorlar, oldukları gibi görünüyorlar, takıyye yapmıyorlar. Tabii ki her dik duruşun bir bedeli vardır. Bedel bazen ceza bazen da mükafattır. Saddam ve Çavuşesko dik duruşlarının bedelini hayatlarıyla ödediler. DTP'liler yargılanıyor ve ceza alıyorlar. Başbakan da o dik duruşunun bedelini kah destek alarak kah destek kaybederek ödüyor. Yani dik duruyorsan bedelini ödemeyi de kabul ediyorsun demektir. İşte bu bağlamda Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay'ın dik duruşunu da takdir ediyorum. Merhum Yazıcıoğlu'nun kararnamesini imzalamıyormuş. Gerekçesi doğrudur yanlıştır orasını tartışmıyorum. Düşüncesini açıklamasını ve savunmasını takdir ediyorum. Kişilikli bir duruştur. Yalnız sayın Günay'ın bu kişilikli duruşu, bedel ödemeye direndiği için gölgelenmektedir. Kabine parti grubu değildir, icra makamıdır. Yapılan icraata engel olma makamı hiç değildir. Elbette ki icraata itiraz etme hakkınız vardır, fikrinizi açıklama hakkınız vardır ve elbette ki bir kararnameyi imzalamama hakkınız da vardır. Hatta bu haklarınızı kullanmanız sizi kamuoyunda kahraman bile yapar. Ama bir şartla. Bedelini ödeyeceksiniz. Ben hem hükümetin kararnamesini imzalamam hem de bakanlık koltuğumda otururum derseniz işte o dik duruşunuz anlamsız bir diklenmeye dönüşür ki hiçbir kıymeti yoktur. Aksine sizin kişiliğinizi de zedeler. Kararnameye itiraz edersiniz, imzalamazsınız bu sizin en tabii hakkınızıdır ama bu hak ve duruşun bedeli bakanlıktan çekilmektir, yani istifa etmektir. Azledilmeyi beklemek kusura bakmayın ucuz politikadır! Resul Tosun
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|