Başlangıçta müzik sanatının ve sektörünün gelişimi için yeni değerler oluşturacak bir girişim olarak kabul edildi Eurovision. Gerçekten de ilk dönemlerinde Avrupa popüler müzik kültürüne yeni bir kan getirmiş olduğu da söylenebilir. Örneğin ABBA olgusu, Eurovision’un doğurduğu bir değerdir; Ama ABBA’dan sonra Eurovision, önce tatlı bir ivmeyle, sonra da hızlanarak değer kaybetmeye devam etti. Aslında EBU (Avrupa Yayın Birliği), Avrupa Birliği ortak popüler kültürüne bir müzik birliği ortak değeri sağlama fırsatı elindeyken, bunu başaramadı. Ve Eurovision, küçük burjuvazinin bir kurumu olarak, kendini uygun zamanda ve zeminde –özünde- yeniden üretemeyerek değer erozyonuna uğradı; müzikal değerlerden ziyade görsel değerlerin ve magazinin sıradan bir şovu haline dönüştü.
Bugün Eurovision, Avrupa küçük burjuva seyircisinin en dibinin, dünya seyircisinin de belki sadece küçük bir kısmının, çok da lezzet vermeyen bir eğlenceliği artık.
Eurovision’un dekadansı, neredeyse tek bir dile dönüşmesiyle netleşti aslında; İngilizce, pek çok katılımcı ülkenin şarkı dili haline geldi. Ve EBU, bu durumdan hoşnut gözüktü; Eurovision da, ideolojik olarak gittikçe daha çok bir anglo-vision’a dönüştü sanki.
Yarışmanın ilk zamanlarındaki müzikal kültür ve değerleri koruma-geliştirme, ortak bir Avrupa popüler kültürü oluşturma niyeti, şu anda radikal olarak tartışılabilir durumda bence; Eurovision bugün, daha çok Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerle, yeni kurulmuş ülkelerin medyası ve seyircisi sayesinde ayakta kalıp, varlığını sürdürüyor zira.
Ama Türkiye için hala bir milli dava halinde; hala bir milli maç seyreder gibi seyrediyoruz Eurovision’u. Hadise, bu akşam yeterli puan alamaz da kaybederse, bir milli maç kaybetmişçesine üzüleceğiz gibi görünüyor.
Sesin yerini görüntünün aldığı, şarkının yerini ışık şovunun; güftenin yerini kolay akılda kalan tek hecelik seslerin aldığı, bestenin ise gittikçe nota kültüründen ve akustikten uzaklaşıp mekanikleştiği ve teknolojikleştiği bir anti müzik ortamı Eurovision.
Bugünkü Eurovision’un Avrupalılıkla, Avrupa kültürüyle bir ilgisi var mı diye soracak olursanız:
Yoktur, hem de hiç!
Avrupa Birliği’nin hedeflediği yeni Avrupa ve yeni insan projesine bir katkı sağlıyor mu peki?
Hayır, sağlamıyor!
Ayrıca, katılımcı ülkelerin paylaşacağı ortak bir misyonu var mı?
O da yok görünüyor!
O yüzden bu akşam Hadise ve Türkiye kazansa da kazanmasa da önemli bir hadise değildir derim ben.
TELESİYEJ