08-02-2009, 16:14 | #1 |
Aziz ÜSTEL "Elinde konyakla Kuran böyle dolanır Ahmet Hakan!"
Piyanist Fazıl Say böyle eleştirmiş Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ı, ‘Yalnızlık Kederi’ adlı kitabında. Devamını da getirmiş:
“Zekidir, siyasi tespitleri akıcıdır... Tuhaftır ama bu adama güvenemezsiniz!” Neden? Çünkü eski bir radikal İslamcı ve “AKP’yi kuran akıncılardan” olması. Sonra da bir elinde konyak, bir elinde Kur’an falan filan... Orhan Veli’nin Bir elinde cımbız, bir elinde ayna... Umurunda mı dünya dizelerini gönderme yapıyor Fazıl Bey. Şimdi, her şeyden önce, böyle saçma sapan bi eleştiri olmaz. İnsanın geçmişteki yaşam biçimiyle bu günkü yaşam biçimini karşılaştırıp, o insana “Sen beş para etmezsin... Güvenilmezsin!” demekle, benim gibi hayatında piyano çalmamış birinin kalkıp, “Bu Fazıl Say da piyanonun ‘p’sinden anlamıyor... Hele bestakârlığı bir felaket ki akıllara ziyan” demesi üç aşağı beş yukarı, aynı kapıya çıkar. Ahmet Hakan’ı yıllar önce yaptığım bi programa çağırmıştım. Program sonrası üç beş laf ettik... Ondan sonra da yüzünü bile görmedim. Yazılarına da arada bi göz atarım o kadar. Ne geçmiş yaşantısını bilirim ne de bugünkü. Eleştireceksem, yazdıklarını eleştiririm, o kadar! İnsanların yaşam biçimlerini eleştirmek ve de ondan yola çıkarak yazılarına kara çalmak, hiç bi anlam taşımaz. Ha, Ahmet Hakan’ı yıllardır tanıyan, zamanında oınunla kader birliği yapmış sonra da şu ya da bu nedenle yol ayrımına gelmiş insanlar onun yaşam biçimini, dünya görüşündeki sapmaları eleştirebilir... Bu, onların en doğal hakkıdır. Ve de buna saygı duyarım! Çünkü kader birliği yapmış insan, aralarından biri ayrılıp gidince ihanete uğramış sayar kendini! Bu da son derece insani bir duygudur! Bense, Ahmet Hakan ya da bir başkasıyla ilgili bi şey yazacaksam, yazısını, kitabını, ekranda söylediklerini ele alırım... O kadar! Fazıl Say’ın da yapması gereken buydu! Beyefendi, insanları inanç ve eylem değişiklikleri nedeniyle eleştirmeye bu kadar meraklıysa eğer, Ahmet Hakan’la birlikte örneğin Doğu Perinçek’i de eleştirmeli. Neden mi? Zamanında ulusalcılığın karşısına dikilmiş, Manifesto’yu baş ucu bellemiş bir kişi, bugün Dugin gibi Nazileri göklere çıkaran bir faşistle el ele yürüyor ve ulusculuğu savunuyorsa sonuna değin, Ergenekon yapılanmasına karşı çıkanlara sür git çamur atıyorsa, insanların geçmişiyle bugününü sırf yaşam biçimindeki değişiklikler açısından eleştiren kafa yapısı, inançlarındaki yüz seksen derece sapmalar nedeniyle, Doğu Perinçek’e sallar asıl! ‘Osmanlı Hanedanı Türk değildi’ diyenlere Bakınız, bir hanedan kendi içinde kutsal (sayılan) bir kana sahiptir. Ancak bu, Padişah’ın yönettiği halkla aynı kandan olmasını gerektirmez. Örnek mi? Hemen verelim! Gazneli Mahmud ve ailesi yüz yıllarca Hindistan’ı yönetti. Çerkes / Türk kökenli Memluklar (Kölemenler) Mısır’da yüz yıllarca hüküm sürmedi mi? Napolyon Fransız mıydı? Hayır! Korsikalı! İtalyanlar’dan Fransızlar’a geçen bir adada doğmuştu yani. Siz hiç bi Fransızın kalkıp: “Napolyon Fransız değil, İtalyan’dır!” dediğini duydunuz mu? Oysa bizde, soyu sopu belli Osmanlı Hanedanı, yabancı kızlarla evlendiği için, “Türk sayılmamalı” diyen cahiller tümen tümen! (Mustafa Armağan ve Timaş Yayınlarına teşekkürler) İZMİR FACİADAN DÖNMÜŞ İzmir’den masama düşen bi haber var ki, akıllara ziyan resmen! “İzmir Büyükşehir Belediyesinin tartışmalı (!) ihaleleriyle anılan ESHOT’un yolcu otobüsü, Buca’ya doğru yol alırken, ortadan ikiye bölündü!” Düşünebiliyor musunuz? Siz otobüste gidiyorsunuz. Otobüsün önü alıp başını vınlıyor, arkası, nereye gidiyorsun kardeşim diyip zınk diye duruyor! Allahtan otobüs fazla dolu değilmiş de ölen olmamış! Yaralı var tabi. Eğer bu gerçekse, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın ESHOT’da hemen soruşturma başlatması gerekiyor! Güzelim İzmir’e bakar mısınız? Yazık ki ne yazık onca insana... Peçeliler soldan saymaya başlayın hele Sarkozy, Fernandel’den bu yana gelmiş en komik Fransız! Adam dünya sahnesinde oyuncu olmak istiyor, panayırda hokkabazlık yapıyor. En son numarası da burka, çarşaf, peçe, türban giyen hanımların kıyafetlerini yasaklamak için kanun çıkarmaya soyunmak! Bunun için de hiç üşenmiyor, bir komisyon kurduruyor! Komisyona bağlı istihbarat görevlileri kolları sıvıyor, saymaya başlıyor: -Hah işte bunun başı bağlı yaz bir... -Mon ami saçmalama, o paşmina şal burka ya da türban değil... -Haa... Ya şuradaki... - Tamam o tamam yazıyorum, biiiir! Böyle böyle kaç kişi bulmuşlar 50 milyonluk Fransa’da biliyor musunuz başı bağlı? Hepi topu 367 kişi! Dahası da var! Örtünen kadınların dörtte biri, İslam’ı seçen Fransız hanımlar. En güzel yorumu Le Monde Gazetesi yapmış: “Yahu onca işin gücün arasında, 367 hanım için yasa mı çıkaracaksın be adam!” star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|