AK Gençliğin Buluşma Noktası
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-15-2009, 22:15   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Aziz ÜSTEL "Onur Bey, ‘Dersim İsyanı’nda görevli askere kulak ver"

Abdullah Çiftci, Dersim İsyanı’nda görevli askerdi. Tam tamına 69 yıl sonra, 112 yaşına geldiğinde suskunluğunu bozdu, yaşadıklarını anlattı ve bir hafta sonra da öldü! Dersim İsyanı önderi Seyit Rıza yakalanmış, Elazığ’a götürülmüştü. Jandarma karakolu yanındaki meydana getirildiğinde, sonradan Dışişleri Bakanı olacak, İhsan Sabri Çağlayangil’i gördü:

“Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?” diye sordu. Cağlayangil yanıt vermedi. Son sözü soruldu:

“Saatim var, 40 lira da param. Oğluma verirsiniz.” Sehpaya çıktı. Meydan bomboştu. Ama meydan ağzına kadar doluymuşcasına, konuştu:

“Evladı Kerbelayız. Günahsızız. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir.” sözleri meydanda yankılandı...

Dersim’i yazan bütün tarih kitaplarında bu satırlara raslarsınız. Ama bugüne değin yalnız mağdurlar konuştu. Peki ya harekata katılanlar? Onlar ne dedi?
Örneğin Emekli Orgeneral Muhsin Batur anılarında ne yazdı? “Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ’a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. Ben 2 aya yakın Dersim’de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum!”

Dönemin Emniyet Müdürü ve sonranın Dışişleri Bakanı, TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil, kendi sesinden: “Dersimlileri fare gibi boğdular; gaz kullandılar!” diye anlatıyor.

Ama en önemlisi, Urfa Birecikli, Abdullah Çiftci’nin anlattıkları.

Çiftci 1938-39 yılları arasında, Dersim Hozat Piyade Birliği 2. Tabur’da erdi. Tam 112 yaşında, anlattı da anlattı... Sonra da 3 Ocak 2007’de öldü: “Bölüğümüzün çoğu Urfalı’ydı. Askerler hep Kürt’tü... Kıştı. Operasyona gittiğimiz köyleri önce çembere alırdık. Bu sırada köyün çevresine yerleşen isyancılar üzerimize taş atardı. Atılan taşlar çığa neden oluyordu. Çığ yüzünden çember dağılır, düzenimiz bozulur, zayiat verirdik çokça...
Gıda sorunumuz yoktu. Ahırlardan küçük memeli inekler çıkardı. Onları alır, keser, pişirir yerdik. Köpeklerini, eşeklerini serbest bırakıyor, geri kalan hayvanları kendimize alıyor, evleri ateşe veriyorduk. Bu iki yıl sürdü. “Kadın, çoluk çocuk demedik...”

Çiftci’nin anlattıkları çok uzun... Bi yumruk gibi tıkıyor insanın boğazını,

gözlerinizden yaşlar iniyor sicim sicim. Yazmak dahi istemiyorum daha fazlasını. Merak ederseniz kitapları alın okuyun. Yalnız Çiftci’nin söylediği önemli bir şey var ki, kulak verile:
“Bu yaptıklarımızın emrini İnönü verdi Atatürk değil. Atatürk savaşın çıkmaması için çok çabaladı. O öldükten sonra İnönü dedi ki, vurun! Ve 39’un başında isyan tümüyle bastırıldı!”

Onur Öymen verdiği örnekle, özelikle Alevi kardeşlerimizin geçmişindeki bu yarayı yeniden kanatmıştır, ne yazık ki!

CHP devleti kuran partiden, devleti, her koşulda ve ne yapmış olursa olsun, savunan parti anlayışına dönüşmüştür. Aleviler, geçmişte hep CHP’nin ‘arka bahçesi’ olmuştu. Onur Öymen’in düşüncesizce konuşması, CHP’yle Aleviler arasında, zaten pamuk ipliğine bağlı, ilişkiyi hepten koparmıştır!



Kürt sorununu ilk fark eden Türkeş’ti

Ömer Çelik, MHP’lilere, “Rahmetli Alpaslan Türkeş’in Kürt sorunu üzerine, yazdığı yazıyı okuyun” dedi, TBMM’de. Ve o saat MHP’lilerin saldırısına uğradı. Belli ki, MHP’lilerin Türkeş ya da Türkeş’in Kürt sorunuyla ilgili söylemlerinden ve düşüncelerinden haberi yoktu!

Bakınız, Faruk Bildirici’nin ‘Yemin Gecesi’ adlı kitabı Leyla Zana’nın hayatını anlatır. HEP’liler, Süleyman Demirel’den görüşme isteminde bulunurlar, 1992 Nevroz kutlamaları sonrasında çıkan olayların ardından. Dönem Milliyetçi Cephe dönemidir; Demirel Başbakan’dır. Bu isteği geri çevirir. Bunun üzerine HEP’liler Erdal İnönü, Bülent Ecevit,Necmettin Erbakan, Mesut Yılmaz ve Alpaslan Türkeş’le görüşür.

Türkeş’le alınan randevunun süresi yarım saatken, toplantı nerdeyse iki saati bulur! Türkeş, özellikle Leyla Zana’yla çok yakından ilgilenir. Ve şöyle der: “Bu ülke Türk-Kürt çatışmasıyla bölünür. Kürtlere karşı tepkinin Ülkücülerden geleceği hesaplanıyor. Ben tabanıma hakimim ve sözümü geçiriyorum. Siz de tabanınıza hakim olun. Bu tür çatışmaları el birliğiyle engelleriz. Size telefon numaramı veriyorum. Eğer bir olay çıkarsa, öncelikle beni arayın 24 saat arayabilirsiniz..”

Bu görüşmeden sonra Fethiye ve Alanya’daki olaylar son buldu ve gerginlik yavaş yavaş azaldı.

Ömer Çelik’e bağırıp söveceğinize biraz okuyun, araştırın!

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi