01-01-2010, 16:02 | #1 |
Şamil TAYYAR "Yandaş medyaya sızdı "
Hem kamuoyunda hem medya sektöründe “askerin sesi” gibi algılanan Radikal Yazarı Mehmet Ali Kışlalı, üç gün önce Akşam Gazetesi’ne verdiği demeçte, kozmik odadaki arama ve sorgulama sonuçlarının “yandaş medya”ya sızdırılacağını iddia etti. Hakkını teslim ediyorum, haklı çıktı. Şüpheli subaylar Yusuf Akal, Erkan Yılmaz Büyükköprü ve İbrahim Göze’nin 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki sorgu ifadeleri, ayrıntılı şekilde dün yandaş medyada yayınlandı. Sırasıyla sayalım; Hürriyet, Milliyet, Radikal, Vatan ve Sabah... Doğan Grubu tam kadro, çeşitlilik olsun diye sanırım Sabah eklenmiş. Sabah’ın zaten Ergenekon yayınları konusunda baştan beri tutarlı bir çizgisi var. Üçüncü yolcu Habertürk ve Akşam dışlanmış. Niyetim, yapılan haberciliği küçümsemek değil. Eski yazılarımı hatırlarsanız, “sızma” veya “sızdırma” türü haberciliğin Erman Toroğlu ağzıyla “gazeteciliğin babası” olduğunu söylemiştim. Güzel iş yaptılar tebrik ederim. İtirazım, sızdırma faaliyetinin adresine göre gazetecilik tarifi yapılmasınadır. Geçen yıl Nokta Dergisi’nde yayınlanan andıcı hatırlıyor olmalısınız: İki tür gazeteci vardır, TSK karşıtı, TSK yandaşı... Medya literatürüne Genelkurmay andıcıyla giren “yandaş” tabiri, şimdi yerli yerine oturdu. Demek ki neymiş? İstenirse, “gizli” sorgu tutanakları haber yapılabiliyormuş. İstenirse size de geliyormuş... Hepimiz aynı gemideyiz Meslektaşlarımız unutmasın, hepimiz aynı gemideyiz. Basın özgürlüğü ve tehdit unsurlarını, konuşlandıkları ideolojik platforma göre tanımlamasınlar. Dilerim, yılın son haberleri ve basına kesilen hapis cezaları 2010 yılında kendine gelmenin miladı olur. Vakit’ten Hasan Karakaya aradı: “Şamil başını dik tut, utanılacak bir iş yapmadın.” “Nerden çıktı” demeye kalmadı, Hasan ağabey şöyle devam etti: “Yıllar önce beni gözaltına aldıklarında başım öne eğikmiş. Eşim televizyondan izlerken görmüş. ‘Hasan’a söyleyin başını eğmesin dik tutsun, o utanılacak bir iş yapmadı’ diye haber gönderdi.” Milliyet’ten Hasan Cemal ise tarihi bir laf etti: “Bazen gerçeklerin açığa çıkması için böyle suçları işlemek gerekir.” Sağolsunlar, güzel duygularını, temennilerini benimle paylaşan çok sayıda meslektaşım oldu. Destek mesajlarındaki fikri yelpaze öylesine genişti ki, hem şaşırdım, hem mesleğim adına gururlandım. Cumhuriyet Yazarı Hikmet Çetinkaya’nın yazısı, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’ın doğrudan “geçmiş olsun” dileği, çok anlamlıydı. Köşelerden ters düştüğümüz Ahmet Hakan ve Balçiçek Pamir gibi kalemlerin, kırgınlıklar üzerinden pozisyon almayıp basın özgürlüğüne sahip çıkmaları kayda değerdi. Enis Berberoğlu’nun Hürriyet’te “Hepimiz Şamiliz” diyerek empati fişeğini ateşlemesi, Ferai Tınç’ın güzel duyguları unutulamaz. Demokratikleşme ve şeffaflaşma yönünde katkıları asla inkar edilemeyecek Taraf Gazetesi’nin Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Nabi Yağcı ve Rasim Ozan Kütahyalı başta olmak üzere değerli yazarlarının sahiplenmesi, ilkeli bir tavırdı. Mümtazer Türköne başta olmak üzere Zaman yazarlarının ruhumuzu derinden etkileyen yoğun desteği, Ekrem Dumanlı yönetiminde gazetenin birkaç gün boyunca sorunu tartışmaya açarak canlı tutması, tarihi değerdeydi. Düşünce zenginliğimizde önemli bir yeri olan Fehmi Koru’nun Yeni Şafak’ta, Cengiz Çandar’ın Radikal’deki çıkışı, hem şahsım hem basın özgürlüğü adına büyük kazançtı. Mahmut Övür’ün Sabah’taki o keyifli yazısı, duayenimiz Yavuz Donat’ın bizzat gelerek “geçmiş olsun” dileklerini iletmesi, onur vericiydi. Yargı girdabında birlikte boğuştuğumuz Mehmet Baransu ve Nedim Şener gibi meslektaşlarımın ilgisi ise bir başkaydı. Daha niceleri; Nazlı Ilıcak, Emre Aköz, Reha Muhtar, Fikret Bila, Murat Yetkin, Mustafa Ünal, Nuri Elibol, Okan Müderrisoğlu, Mehmet Çetingüleç... Özellikle Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Altan, Ahmet Kekeç, Aziz Üstel başta olmak üzere çalıştığım gazete Star ve yazar dostlarımın sınırsız desteğinin anlamı, daha farklıydı. Umuda yolculuk Kuşkusuz, bir yazar için feedback çok önemlidir. Onu canlı tutan en önemli dinamiklerdendir. Bu süreçte Türkiye’nin bir ucundan dünyanın bir başka köşesine kadar desteklerini ve hayır dualarını ileten gönül dostlarına minnet duyuyorum. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere çok sayıda devlet adamı ve siyasetçinin basın özgürlüğüne darbe niteliğindeki yargı kuşatmasından duydukları üzüntüleri dile getirmelerini, ülkem adına “kazanç” olarak görüyorum. Hakkında ağır yazılar kaleme aldığımız CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun, aynı şekilde konsept değişikliğini eleştirdiğim Kurtlar Vadisi’nin yapımcı ortaklarından Mehmet Canpolat ve dizinin kahramanı Necati Şaşmaz’ın (Polat Alemdar) duyarlılığını çok önemsiyorum. Sanatçı Özdemir Erdoğan’ın takdir duygularını ise ayrı bir yere koyuyorum. 2009’a karamsar başladım, öyle devam ettim, 2010’a umutlarla girdim. Umarım, 2010, daha yaşanabilir bir Türkiye özlemine kilometre taşı olur. Bizler de bu umuda yolculukta nefer olarak koşmaya devam ederiz. Özdemir Erdoğan’ın bir kez de yüzümüze canlı okuduğu sevda yüklü dizeleri, memleket aşkına uyarlayıp iyi bir yıl geçirmenizi diliyorum. Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem, deli diyorlar bana, desinler değişemem...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|