![]() |
#1 |
![]() Lübnan İslami Direnişi Hizbullah, el Halil eylemiyle 4 İsrailliyi öldüren ve 5 İsrailliyi de yaralayan Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nı kutladı.
Hizbullah dün yaptığı resmi açıklamasında “İslami Direniş Hareketi Hamas’ın askeri kanadı el Kassam Tugayları’nın el Halil’de gerçekleştirdiği eylem, işgalcinin siyasetine, yerleşim faaliyetlerine ve uluslararası toplumun Filistin halkı üzerindeki baskılarına direniş dışında karşılık verilecek bir seçeneğin olmadığını gösteren bir mesajdır” denildi. İsrailli yerleşimcilerin asker elbisesi giymeseler de esasında her birinin birer asker olduklarını hatırlatan Hizbullah, “Şimdiye kadar yapılan doğrudan ya da dolaylı tüm müzakereler, Filistin halkına hiçbir hakkını kazandırmamıştır. Uluslararası toplum da Filistin halkına gasbedilen haklarından hiçbirisini geri vermemiştir” dedi. isra haber
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Şarlatan abbas ta kankisi israil başkanı mıdır nedir onla ve obama ile görüştü.
israil lideri 'yol arkadaşım' dedi ona. Vay be... Bende haberi sunan kişiyi dinlerken ilk basta Hamas'la olacak sandım meğer abbasmış. Manyamış bunlar. |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Mahmud Abbas şerefsiz herif...
Haması yok etmek ve direnişi kırmak şartıyla barış masalarına oturdu isrille... Ama acziyetinden haberi yok... Seçimleri hamas kazanmıştır ve filistinin lideri şu an İsmail HEniyyedir... |
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() kardeşler;
siz gerçekten bu saldırıyı tasvip ettiniz mi ? yahu öldürülenler içerisinde asker yok..!! kimi öldürmüşler ? hamile bir kadını ve 3 kişiyi daha.. siyonizme bağlı olduklarını nerden biliyoruz? müslümanlara olumsuz bakışları olduklarını nerden biliyoruz? ilerde hidayete erip ermeyeceklerini nerden biliyoruz? siyonistlerden değil yahudilerden bahsediyoruz.! ve onların da bizim kadar bu dünyada yaşamaya hakları var. tamamen savunmasız, sivil insanları katletmek ne dinimizde ne kültürümüzde ne de ahlaki açıdan yerinde bir eylem değil. tamam, israil yüzlerce, binlerce filistinliyi katletti ama bunun cezasını israil askerleriçekmeli sivil vatandaşlar değil. eğer biz de sivilleri katledersek, lanetli siyonistlerin eylemlerini taklid edersek, onlardan ne farkımız kalır ? bu saldırı akılsızların işidir. dün gece, daha doğrusu sabaha doğru 3 gibi, netenyahu ve abbasın konuşmalarını izledim ABD den canlı olarak yayınlandı. tüm dünyada canlı olarak verildi, netenyahu hemen mazlum edebiyatını kullandı, affeder mi bu olayı. tüm dünyaya "güç kullandıkları için haklı oldukları konusunda mantıklı sebeplerinin olduklarını" anlatmaya çalıştı. tüm dünyaya hamile bir kadının öldürüldüğünü anlattı, islama karşı dünya genelinde nasıl bir nefretin oluştuğunu tahmin edebiliyor musunuz ? israil ne yaptı? hemen 150 hamas üyesini tutukladı. değer miydi 4 kişi için? şimdi dünyada kim tepki verecek israilin filistinlileri tutuklmalarına? çok yanlış bir işti. hamile bir kadın öldürülür mü yahu? bu nasıl müslümanlıktır, nasıl erkekliktir? çok yazık oldu.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Hangi sivil hangi masum?
O kafilrein el halile nasıl girdiklerini ve orada nasıl kendilerine yer edindiklerini biliyormusunuz? hicri 1414 yılı mübarek Ramazan ayının on beşine denk gelen Cuma günü sabah namazının kılındığı andı. Yani 25 Şubat 1994 sabahı... Camii şerife toplanan pırıl pırıl insanlar tertemiz bedenleriyle Rablerine yönelmiş tam bir huzur ve huşu içinde O'na rüku ve secde ediyorlardı ki, arkalarından gelen bir kurşun yağmuruna tutuldular. Yahudi kininin saçtığı o kurşunlar huşu ile Rablerinin önünde eğilmiş olan o pırıl pırıl insanların temiz bedenlerine saplanmaya başladı. Bu iğrenç katliama ve bütün insanlığın nefretle lanetlemesi gereken vahşete şahit olanlardan biri olayı şöyle anlatıyor: "Biz birinci rekatı kılarken Yahudilerden, asker elbisesi giyinmiş bir kişi yanımıza girdi. Kulaklarında kulaklık vardı. Bu kişi üzerimize ateş etmeye başladı. Silahının şarjörü boşaldıkça yanındaki ikinci kişi dolduruyordu. Ben sabah namazlarına gelmeyi adet edinmişimdir. Başka zamanlar her gün o vakitte burada otuz kırk asker bulunurdu. Ama o gün sadece dış kapıda yedi asker vardı. Sürekli yedi veya sekiz askerin beklediği iç kapıda ise hiç kimse yoktu. O sabah o kapıda hiçbir asker görmedim. Saldırgan Yahudi üzerimize ateş etmeye başlayınca dışarıdaki askerler içeri girip bizim üzerimize göz yaşartıcı bomba atmaya başladılar." Demek ki katliam, iddia edildiği gibi Barush Goldstien adlı Siyonist canavarın tek başına gerçekleştirdiği bir eylem değildi. Önceden planlanmış ve askerlerin yardımıyla sistemli bir şekilde gerçekleştirilmişti. Katliamın bu şekilde planlı ve grup halinde gerçekleştirildiğini ispatlayan pek çok delil var. Barush Goldstien canavarı yanındaki arkadaşının da yardımıyla Müslümanların üzerine yağmur gibi mermi yağdırıyordu. Siyonist canavarlar öylesine bir plan yapmışlardı ki kısa zamanda çok sayıda insanı öldürebilmek için iki kişi olarak camiye girmişlerdi ve biri sürekli mermi yağdırırken diğeri ikinci silahın şarjörünü dolduruyordu. Mermileri yağdıran Goldstien boşalan silahı arkadaşına veriyor ve ondan şarjörü doldurulmuş silahı alıyor böylece mermi yağmurunun kesintisiz devam etmesini sağlamaya çalışıyordu. Bazı Müslüman gençler cesaretle o canavarın üzerine atılarak işini bitirinceye kadar da bu mermi yağmuru devam etti. Olaya şahit olanlardan Talâl Ebu Sinine, Müslüman gençlerin canavar Goldstien'ın üzerine atılıp onu öldürmelerini şöyle anlatıyor: "Bazı gençler ayağa kalkıp caninin üzerine yürüdü ve onu öldürdüler. İlk harekete geçerek caninin üzerine doğru yürüyen gencin adı Selim İdris'ti. İkincisi de Nemir Mücâhid'di. Daha sonra her ikisi de şehit oldu." Siyonist askerler ikinci bir katliamı da Barush Goldstien adlı canavarın attığı kurşunlarla yaralananların hastaneye taşınması esnasında gerçekleştirdiler. Bakın yaralıları hastaneye taşıyan şoförlerden biri ne diyor: "Dört yaralıyı hastaneye götürdüm. İlk götürdüğüm kişinin beyni yolda dışarı çıkarak omuzumun üzerine düştü... Biz yaralıları ambulansa ulaştırmaya uğraşırken askerler sürekli üzerimize mermi yağdırıyorlardı." Olaya şahit olanlardan bir diğer kişi de şöyle diyor: "Askerler ateş açtı ve iki kişiyi şehit ettiler. Bunlardan biri Râci Gays'tı. Bu kişi askerlerin attığı kurşunlarla şehit edildi. Bir diğeri de Kefâh Merka adlı çocuktu. Bu çocuk da askerlerin attığı kurşunlarla şehit edildi." Kefâh Merkâ o olayda şehit edilenlerin en küçüğü ve en güzeli. Daha on bir yaşını doldurmamıştı ki, kin ve nefret duygularının saçtığı kurşunlar, misafirperverlerin atası Hz. İbrâhim (a.s.)'ın yanında onun canını aldı. Olaya şahit olanlardan bir çocuk da şöyle diyor: "Askerler kapı tarafından ateş ediyorlardı. Ben onların ateş ettiklerini gördüm." Şimdi olaya şahit olan bir başka çocuğu dinleyelim: "Ben ana kapıdan dışarı çıkmak istedim, ama çıkamadım. Askerler çıkmak isteyen herkesin üzerine ateş ediyorlardı. Dolayısıyla ben de geri döndüm ve ana kapının arkasında bekledim. Kafama bir mermi isabet ettiğinde şuuruma hâkim değildim. Birinin eliyle vurduğunu sandım. Bir de baktım ki başımdan aşağıya doğru kanlar akıyor. Olayın dehşetinden dolayı içimizden kimse şuuruna hâkim değildi ve herkes apışıp kalmış bir haldeydi." Askerlerin gerçekleştirdiği ikinci katliam hakkında, yaralıların nakledildiği Halk Hastanesi'nin doktorlarından Mahmud et-Temimi şöyle diyor: "Hastane çevresinde birtakım silah sesleri duyduk. Ardından hastanemize yeni yaralı dalgası akmaya başladı. Bu olaydan sonra on beş yaralı daha hastanemize getirildi. Bunların hepsi hastane çevresindeki yüksek binaların çatılarına çıkarak oralardan, kan bağışında bulunmak için hastaneye gelen insanların üzerine ateş eden askerlerin attığı kurşunlarla yaralanmışlardı. Hatırladığım kadarıyla Dâru'l-Bayıd'dan bir genç bir ünite kan bağışında bulunup çıkmıştı. Sonra kalbinden kurşunlanarak şehit edilmiş halde geri getirildi. Bu olayda şehit edilenlerin biri başından isabet almış ve kafatası parçalanmıştı. Yaralananların yaraları oldukça tehlikeliydi. O zaman hastane çevresindekilere yapılan saldırıda yirmi kişi isabet aldı ve bunlardan dördü şehit oldu. Yani isabet alan her beş kişiden biri şehit oldu. Bu da gösteriyor ki saldırıda bulunanlar kesinlikle hedef aldıkları kişileri öldürmek kastıyla ateş etmişlerdi." İşgal yönetimi Hz. İbrahim Camisi katliamını dünya kamuoyuna, akli dengesi yerinde olmayan aşırı dinci bir Yahudi tarafından işlenmiş katliam olarak kabul ettirmeye çalıştı. Ancak katliamdaki her şey gerçeği haykırıyordu... Katliamın bizzat işgal yönetiminin bilgisi dâhilinde ve onun yardımıyla gerçekleştirildiği gerçeğini. Askerler cami hareminin kapılarını kapatmış ve namaz kılanları dışarı çıkarmaya yahut dışardan şehitlere ve yaralılara ulaşmaya çalışanlara engel olmuşlar, daha sonra da yaralıların hastaneye nakli esnasında ikinci bir katliam gerçekleştirmişlerdi. Sonra da şehitlerin ahirete uğurlanması esnasında halkı kabristana kadar izledi ve katliamı burada tamamladılar. Böylece H. 1414 yılı Ramazan ayının on beşine denk gelen "Kanlı Cuma"da sabah namazı esnasında bir Siyonist canavar tarafından başlatılıp onunla aynı fikirleri paylaşan ve aynı duyguları taşıyan işgalci askerlerce sürdürülen korkunç katliamda 67 Müslüman şehit oldu, 300'e yakın Müslüman da yaralandı. Barush Goldstien kimdi? el-Halil'de o korkunç katliamı başlatan Barush Goldstien'ın kimliğinden biraz söz etmek gerekiyor. Kimdi bu cani ve nereden gelmişti? Bu cani aslında Siyonizmin bir aynası, Filistin'i işgal altında tutan zihniyetin bir prototipiydi. O, Filistin üzerinde işgal hâkimiyeti kuran kitlenin arasından çıkmıştı ve bu derece vahşi bir katliamı gerçekleştirmeye yönelten duygular kendisine bu kitle tarafından kazandırılmıştı. Yani o bir kitleyi ve zihniyeti temsil ediyordu. Bu cani mesleğiyle ilgili tüm insani değerleri unutmuş bir doktordu. Daha önce Amerika'da oturuyor ve ABD kimliği taşıyordu. Orada doğmuş, sonra işgal altındaki topraklara göç etmiş ve terör yuvası Kiryat Arba Yahudi yerleşim merkezinde oturmaya başlamıştı. Kach terör örgütünün eski bir mensubuydu. Terörist haham Meir Kahane'nin en katı bağlılarındandı. Üç yıl İsrail ordusunda yedek subay olarak görev yapmıştı. Bu caninin hangi ortamda ve ne gibi ilkeler üzere yetiştirildiğine baktığımızda, onu böyle bir katliama sevk eden etkenleri de keşfedebiliriz. Bunun için ilk önce New York'un Yahudi mahallesi Bruklin'de oturan dindar anne ve babasının onu nasıl bir anlayışla yetiştirdiklerine bakmamız gerekir. Annesi onu orada en önce, kaynağını kutsallaştırılmış birtakım yalanlarla dolu uyduruk kitaplardan alan kin ve ırkçılık sütüyle emzirmişti. İşte bu sütle emzirilen çocuklara öğretilen müzik parçalarından biri: |
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() El halil katliamına şahit olmuş ve o sıralarda bu toprakalra yerleşen bir yahudinin 1994 yılındaki katliamla ilgili görüşleri:
Bakın Filistin topraklarına adeta mayınlar gibi yerleştirilen Yahudi yerleşimcilerden biri ne diyor: "Belki insanlığın çoğu bu olayı duymak bile istemez. Ama bize göre bu gerçekten büyük bir eylemdir. Biz yeterince insan öldürülmediğine inanıyoruz. Yine de Tanrı'ya şükürler olsun. Öldürülen insan sayısı pek fena sayılmaz. Bu iyi bir başlangıç sayılır." Bu zihniyet sadece bir iki kişiye özel değil. Kendilerini insanlığın efendileri, diğerlerini ise hizmetçi ve köle sürülerinden ibaret sayan bütün Siyonizm bağlıları böyle düşünür. Bakın bir başka Yahudi yerleşimci ne diyor: "İsterdim ki bu cesareti ben gösterebilseydim. Öyle bir cesarete sahip olsaydım hiç çekinmeden bu eylemi ben yapardım." "Goldstien'ın size göre bir kahraman olduğuna inanıyor musunuz?" sorusuna muhatap olan bir başka Yahudi yerleşimci de şu cevabı veriyor: "Evet. Onun bir kahraman olduğuna ve övgüye değer kahramanca bir eylem gerçekleştirdiğine inanıyorum." |
|
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Bakın el-Halil katliamında bacaklarından iki kurşun yarası alan 20 yaşındaki Muhammed Sâri olaylar hakkında ne anlatıyor:
"Olaylar Perşembe günü yatsı namazı esnasında başladı. İsrail askerleri ve silahlı sivil Yahudiler o sırada caminin etrafına toplanarak, bu günün Yahudilere özel bayram günü olduğunu ileri sürdü ve Müslümanları camiye girmekten alıkoymak istediler. Namaz kılmak isteyenler dışarıda bir yerde toplandılar. Bu sırada sivil Yahudiler namaz kılmak üzere toplanan Müslümanlara doğru el bombaları attı. Müslümanlar camiye girmek için ısrar edince Yahudi askerler önce küçük gruplar halinde sonra teker teker camiye girmelerine izin verebileceklerini söylediler. Gece saat on sıralarında da askerler namaz kılmak üzere camiye toplanan Müslümanlardan camiyi tamamen terk etmelerini istediler. Yahudi askerler Müslümanların camiyi terk etmeleri esnasında çok sayıda Müslümana dayak attı. Ertesi sabah Müslümanlar sabah namazını kılmak için camiye toplu halde geldi. Sabah namazına toplananların sayısı 1500'ü bulmuştu. Bunların arasında kendilerine tahsis edilen yerde namaz kılan kadınlar da vardı. Müezzin namaz için kamet getirdi. Biz saf tuttuk ve namaza başladık. Rüku ettik. Sonra birinci secdeye vardığımızda seri bir şekilde ateş edildiğini duyduk. Yüzümü sesin geldiği yöne çevirdiğimde askeri elbiseler giyinmiş ve otomatik makineli tüfek taşıyan birinin namaz kılanlara doğru mermi yağdırdığını gördüm. Saldırgan, caminin sütunlarından birini siper almış oradan ateş ediyordu. Arka arkaya sekiz şarjör boşalttı." |
|
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
http://www.akpartiforum.com/bati-ser...u-t135775.html Elbet sivillere yapılması doğru değil. Haber okuyunca senin gibi bende 'acaba bunlarda siyonist olmayabilir mi?' diye düşündüm. Hamile kadının çocuğunu düşündüm belki ileride kim bilir ne olumluadımlar atacaktı diyerekten. Sivil kayıp çok veriyor Filistin,buna karşın düşmanın sivil unsuruna saldırılması,hele ki şuan Filistin haklı konumdayken bu saldırıyla kendini haksız konuma düşürmesi mantıklı değil. Filistin'e asıl zararı veren askerlerdir ve Filistin'i savunmanınen güzel ve doğru yolu da askeri unsurlara saldırmaktır.Sivillere değil. Filistin'de ölen sivillerin haberi dünyaya nasıl yansıyor bilemem,ama bu hamile kadının ölümü jet hızıyla yansıyacağından eminim. Ama bana göre bu olay abbasın olayıdır. Şuan abd'de,2 şeytanla görüşüor kendisi 3. şeytan. Herkesin gözü orada ve bu 4 kişinin ölüm olayıda yansıdı elbet.Olay zaten batı şeria'da gerçekleşmiş. El Kassam üstlense bile,bu el fetihin yapmadığı anlamına gelmez. Düşününce Batı Şeria'da uzun amandır çatışma haberide pek gelmiyor.Özellikle israil askerine karşın.Hamas'ta sivillere karşı saldırı yapmıyor zaten.Anca füze atıyor,o füzelerde zaten torpil gibi,ya yönünü şaşırıyor ya da patlasa bile ölümsaçmıyor. Bu işin içinde abbas güçleri var. Ek Kassamın üstlenme haberi de çarpıtma olabilir. |
||
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Kassam sitesinde duyurdu olayı...
Olay gerçektir... El Halil filistin toprağıdır... Yıllarda dost biçimde yaşanılmıştır... 1994 te yahudi halk ve asker birliklte kıyım yapmışlar ve gaspçı olmuşlardır... Romantizme gerek yok onların her biri katil ve gaspçı... Siyonist yerleşimler filistin genelinde camileri yıkıyor kutsal mekanlara siyon yıldızı çiziyor... Nerede masum... İdrib qassam (Vur kassam) |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|