AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-24-2010, 15:39   #1
Kullanıcı Adı
ÜMİT-AK
Standart Şükretmenin derinliği ve güzelliği ..
Şükretmenin derinliği ve güzelliği




"ŞÜKÜR" KELİMESİNİN aklımıza getirdiği ilk mana teşekkür ermektir. Gördüğümüz bir iyiliği yine iyilikle anmak, bize karşı yapılan güzel bir davranışa, yine güzel bir davranışla karşılık vermektir.


Şükür aynı zamanda nankör olmamaktır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) buyuruyor ki: "Kim insanlara teşekkür etmesini bilmezse, Allah'a da teşekkür etmez. Kim aza şükretmezse, çoğa da şükretmez."


Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de mealen buyuruyor: "O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten de bir su indirdi ki, onunla sizin için rızık olarak meyvelerden bitirdi. O-nun emriyle denizde seyretsinler diye gemileri sizin hizmetinize verdi. Nehirleri de yine sizin hizmetinize verdi.


"Birbiri ardınca dönüp duran güneşi ve ayı da sizin hizmetinize verdi. Geceyi ve gündüzü de sizin hizmetinize verdi.
"O, sözünüz ve halinizle istediğiniz her şeyden size verdi. Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız saymakla bitiremezsiniz. İnsan ise, şüphesiz ki, çok zalim ve çok nankördür." (İbrahim Suresi, 32-34)


Demek ki şükür, bu kadar sayısız nimetlere karşı nankörlük yapmamak, onların kıymetlerini takdir edip minnettar olmak demektir. Şükür bize karşı yapılan iyiliklere, uygun karşılıklar vermemizdir.


Allah'ın verdiği nimetleri, Allah'ın izin verdiği, emrettiği şekilde kullanmak demektir.


Cenab-ı Hak, "Gördün mü o kimseleri ki, Allah'ın nimetlerini nankörlükleriyle nikmete çevirirler" buyuruyor.


Onlar, Allah'ın nimetlerinden günahlar fışkırtırlar. Cenab-ı Hak nimetler verdikçe onlar da karşılık olarak isyanlarını arttırırlar. Onlar tüm imkânlarını bir günah fabrikası gibi olan hayatlarım işlettirmek için çalıştırırlar. Allah, onlara hangi nimeti bağışlamışsa, onlar da o nimetle isyan ederler.


Mesela, Cenab-ı Hak onlara dil nimeti vermişse, o dille Allah'ı inkâr ederler. Allah'ın dinine, peygamberine iftira ederler. Allah'ın kitabını inkâr ederler. Sadece inkâr da yapmazlar o dille... Yalan söyler, dedikodu yaparlar. Yani Allah'ın verdiği dil nimetini günah fabrikası gibi çalıştırırlar. Böyle bir davranış sizce de o nimeti inkâr etmek, o nimeti bize bağışlayana isyan etmek manasına gelmez mi?


Bu şükürsüzlük demek değil mi?


Demek ki şükür Cenab-ı Hakk'ın verdiği bütün nimetleri, ihsanları O'nun razı olacağı şekilde kullanmaktır. Sadece dille "Çok şükür" demek de yeterli değildir.


İnsanların öylesi vardır ki Cenab-ı Hak onun .çevresini servetle doldurduğu halde, o malıyla, mülküyle zekât ve sadaka vermemekte, hacca gitmemekte, hayır yapmamakta, aksine bütün gücüyle isyan etmek için tüm mal varlığını kullanmaktadır.
Zenginliğiyle şımarmakta, kumar oynamakta, içki içmekte, fuhşiyata girmekte, insanlara karşı gururlanmakta ve o zenginlik yoluyla, Allah'a nankörlük ermektedir.


Cenab-ı Hak her kuruşu, her bakmayı, her koklamayı, her duymayı, her sevmeyi bizden teker teker soracaktır. "Sana verdiğim nimetleri nasıl kullandın?" diyecektir. Eğer doğru kullandıysak şükreden kullar arasına gireceğiz. Eğri kullandıysak küfreden yani nankörlük eden kullar arasına gireceğiz.


Evladını sünnet ettiren birisini düşünelim. Bunu dinî usullere uygun yapmak dururken, bu adam tutuyor, haram yollara sapıyor.

Elbette oğlunun sünneti sırasında neşelenecek, neşesini dostlarıyla paylaşmak isteyecek, eğer gücü yetiyorsa akrabalarına, komşularına yemek verecek, ardından da ya dua, ya

Kur'an, ya da mevlit okutacaktır. Fakat öyle yapmıyor...


Çocuğuna güzel güzel elbiseler alıyor, sonra ne kadar tanıdık varsa onları bir salona dolduruyor; şarkıcılar, türkücüler, dansözler getiriyor. İçkiler su gibi içiliyor, sarhoşlar, ayyaşlar sünnet töreninde firik atıyor. Böylece Peygamber sünnetiyle şeytanın âdetleri birbirine karışıyor. "Ben çocuğumu sünnet ettirdim" diye, kendi kendisini teselli ediyor. Bilmiyor ki, bu yaptığı Peygamber Efendimizin sünnetine hakaret etmektir. Bu sünnet değil "cinnettir!"


İşte aynen böyle... Buna benzer kötü hadiseler her yerde yaşanıyor. Düğünlerde, askere uğurlamada, askerden geldiğinde vs. yine böyle yanlış yollara gidiliyor.


Oysa bakın Cenab-ı Hak bize ne buyuruyor: "Eğer şükrederseniz, nimetimi daha da çok artırırım. Eğer küfreder, nankörlük ederseniz, biliniz ki benim azabım çok şiddetlidir."
Öyleyse kârın nerede olduğu iyi idrak edilmeli ve bize bunca nimeti veren Allah'a içten ve samimi bir şekilde teşekkür edilmelidir.


Peki, "Elhamdülillahi Rabbi'l-Âlemin" derken nasıl bir mana ifade etmiş oluyoruz?


Cenab-ı Hakk'ın sayısız esması vardır. En meşhurları 99 tane olmakla birlikte Cevşen'de bin tanesi geçmektedir. "Bütün güzel isimler Allah'ındır" ayetinin de işaretiyle anlıyoruz ki, Cenab-ı Hakk'ın isimleri sonsuzdur, sayısızdır.


O'nun zatının ismi "Allah"tır. Bunun dışında kâinattaki tasarrufatına ait isimlendirmeler de yapılabilir. Allah'ın her fiiline delalet eden isimleri vardır. Allah halk eder (yani yaratır) ve bu fiili O'na Halik (yani yaratan) ismini vermemizi sağlar.


Bu açıdan baktığımızda, Cenab-ı Hakk'ın isim sayısının, fiillerinin çeşidi kadar çoğaltılabileceğini görürüz. Bu güzel isimlerden bir tanesi de "Rab" ismidir.


"Ya Rabbi!" çok kullandığımız, dilimizin çok aşina olduğu bir hitaptır. "Ey benim Rabbim" manasına gelmektedir.


"Ya Rabbena" ise "Ey bizim Rabbimiz" demektir. "Ya Rabbe'1-Âlemin" ise "Bütün Âlemlerin Rabbi" demektir.


Rab kelimesinin iki manası vardır. Bir tanesi sahip, hakim, sultan demektir. Yani istediği gibi tasarruf etme yetkisine sahip sultan ve hâkim anlamında kullanılır. Bir.tanesi de terbiye eden, eğiten demektir.


Durumu iyi insanların, çocuklarına eğitim vermeleri için bir mürebbi veya mürebbiye tuttuğunu mutlaka görmüş veya okumuşuzdur.


İşte Allah-u Teala da kâinatı öyle bir terbiye eder ki, hepsi gayelerine, maksatlarına uygun çalışırlar. İncir ağacını, Allah öyle bir eğitmiştir ki, kendi çamur yediği halde bizlere bal gibi meyveler verir.


Oksijeni öyle bir eğitmiştir ki, nefes aldığımız zaman kanımızdaki karbonları kendine çekerek temizler. Hayat kaynağımız olur. Yani hangi şey, ne için yaratılmışsa, Allah ona, o işleri yapacak kabiliyeti ihsan eder, öğretir.


Bütün nimetlerin, nimet haline gelmesi için, bütün mahlûkların yaratılış gayelerine doğru adımlarla yürümeleri için Cenab-ı Hak, kâinatı eğitmiştir.


"Elhamdülillahi Rabbi'l-Âlemin" diyerek aslında "Bütün âlemlerin sahibi olan, onları yaratan, eğiten, yönlendiren ve onları faydalı kılan ve bizlere nimetler olarak gönderen Allah'a, verdiği bütün ihsanları ve ikramları için şükürler olsun. Onların yaptığı bütün övgüler, teşekkürler O'nadır" demiş oluruz.



Abdülhamit Oruç

 

ÜMİT-AK isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi