nukleer santral gerçegi - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**xfce** · 01-19-2011, 14:11

Google Video

http://video.google.com/videoplay?do...90680055816842

Akkuyu’da güneşli günler!
Yorum ekle
Bu sayfada
Yenilenebilir enerjiler 8 kat daha fazla istihdam yaratıyor
Açılışa Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve GENSED de katıldı
Haber - 14 Kasım, 2010

Greenpeace Akdeniz’in, yenilenebilir enerjilerin ihmal edilen potansiyeline dikkat çekmek için Mersin Akkuyu’da kurduğu güneş panellerinin açılışı gerçekleşti. Büyükeceli Camisi artık güneşle aydınlanıyor.
Yakınlaş
Büyükeceli Camisi artık güneşle aydınlanıyor
Greenpeace Akdeniz’in, Akkuyu’nun yanı başındaki Büyükeceli Beldesi camisine kurduğu güneş enerjisi sisteminin açılışı bugün yapıldı. Açılışın ardından, güneş enerjisi kullanılarak sıkılan portakal suları dağıtıldı.

Güneş Enerjisi Sanayicileri Derneği [GENSED]’in teknik desteğiyle geliştirilen proje kapsamında yöre halkını güneş enerjisi sitemleri konusunda bilgilendirme çalışmaları yapıldı, yenilenebilir enerjiler hakkında söyleşiler gerçekleşti. Meclis önünde nükleere karşı geldikleri için yargılanan eylemciler ve geleceği güneşte gören gönüllüler de on gün süren proje boyunca Akkuyu’da, yöre halkıyla diyalog halinde çalıştı.

Maliyeti Greenpeace tarafından karşılanan sistem 2,25 kW kurulu güç kapasitesinde ve caminin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek durumda.

Yenilenebilir enerjiler 8 kat daha fazla istihdam yaratıyor
Greenpeace Akdeniz Proje Koordinatörü Alidost Numan, “Güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları enerji ihtiyacımızı doğayla barışık, bizim ve gelecek nesillerin sağlığını tehdit etmeden karşılamamız için yeterli. Hükümet ise kirli, tehlikeli ve pahalı bir nükleer santral ile Büyükeceli’nin ve tüm Türkiye’nin geleceğini karartmayı göze alıyor. Nükleer santral planlarıyla ekonomisi çökertilmiş Akkuyu’da hâlâ bir nükleer santral yok. Ancak bugünden itibaren Büyükeceli Camisi’nin panelleri güneşten tertemiz enerji üretmeye başlayacak. Hükümet enerji konusunda izlediği yıkım politikasını terk edip hepimizin geleceği için bir an evvel sürdürülebilir çözümlere yönelmelidir. Maalesef, bu hafta Yenilenebilir Enerji Kanunu’nda temiz enerjilerin önünü açacak değişiklikler tam TBMM’de görüşülmek üzereyken kapalı kapılar ardında bir müdahaleyle gündem dışına itilerek bilinmez bir tarihe erteledi” dedi.

Yakınlaş
Büyükeceli Camisi artık güneşle aydınlanıyor
Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği çözümleri nükleer enerjinin tam sekiz katı daha fazla istihdam sağlıyor. Güneş ise en çok istihdam yaratan saha; hükümet bu santrali inşa edeceğine aynı güçte fotovoltaik güneş sistemlerine teşvik verse 120 bin yeni, temiz, vasıflı iş yaratılacak. Doğamızı, geleceğimizi ve refahımızın yaygınlaşmasını düşünerek acilen enerji politikamızı yenilenebilir enerjilerin önünü açmak üzere değiştirmeliyiz.

Açılışa Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve GENSED de katıldı
Açılışta konuşan Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Sabahat Arslan da “Rusya’nın tamamen sahip olacağı teknolojisi, hammaddesi ve çalışacak tüm personelin Rusya’dan sağlanacak olan bu nükleer santral, ülkemizin ekonomik ve sosyal geleceğini tehdit edecektir. Nükleer santralin ve nükleer atıkların yayacağı radyasyon ve diğer ağır metaller bölgemizde tarıma ve turizme çok büyük darbe vuracak ve sağlığımızı bozacaktır. Akkuyu’dan hükümete sesleniyoruz. Ülkemizi nükleer maceraya sürüklemeyiniz. Bizler ülkemizde nükleer santral kurulmasına, ülkemizin nükleer çöplük olmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Fotoğraflar: Alper Tunga Çatal

http://www.greenpeace.org/turkey/tr/...gunler-141110/

**yusufurkan** · 01-20-2011, 14:11

ihtiyaçsa ve insanımız mutluluğu ve yarını için gerkiyorsa her türlü teknolojiden yararlanılmasının doğru olacağı kanaatindeyim..

**xfce** · 01-20-2011, 14:50

Alıntı:

yusufurkan Nickli Üyeden Alıntı

ihtiyaçsa ve insanımız mutluluğu ve yarını için gerkiyorsa her türlü teknolojiden yararlanılmasının doğru olacağı kanaatindeyim..

yukardaki videoyu izledikten sonramı yazdın bu yazıyı yoksa izlmedinmi daha?

**BeldeiTAYYIBe** · 03-26-2011, 02:33

Vidioyu henüz izlemedim. Fakat özellikle Japonyadaki nükler faciayida göz önünde tutarak , nükler enerjinin getirisi ve götürüsü hakkinda bilim cevrelerinin tartismasi gerekir diye düsünüyorum.
Su anda batili ülkelerde alternatif enerji kaynaklarina gecis sürecinin hizlandirilmasi tartisiliyor.

**HaArP** · 03-26-2011, 02:45

Dalga Dalga geliyorlar!

‘Görünmez’ tehlike kapımızı çalıyor. Sadece Japonya’dan değil her an her yerden! iyibilgi özel

Japonya’daki deprem ve tsunami sonrası yaşanan nükleer santral faciası insanları dehşete düşürdü. Mesafenin uzak ya da yakın olmasına bakmadan herkes ‘acaba nükleer serpintinin ucu bana da dokunur mu?’ sorusunu soruyor. Nükleer serpinti dediğimiz aslında bildiğimiz radyasyon. Üstelik sınıflandırma olarak en tehlikelisi yani ‘iyonlaştıran radyasyon’. Bu radyasyon tipi çarptığı ortamın (sözgelimi vücudumuzun) atomlarının yapısını değiştirdiği için aniden öldürebiliyor, sakat bırakabiliyor, ölümcül hastalıkları tetikleyebiliyor.
Çoğumuz Japonya felaketiyle nükleer risk ve radyasyon tehlikesini bir kez daha hatırladık. Ama bir şeyi daha hatırlamakta fayda var: Zaten hâlihazırda bir radyasyon denizinde yüzdüğümüzü! Aslında Japonya’daki reaktörden yayılanın daha düşük dozlarını günün her saatinde alıyoruz! Uyurken, çalışırken, hastanelerde şifa ararken, facebook’ta eski arkadaşları ararken! Fişi çekip kapsama alanı dışı ıssız bir adaya kaçmadığımız sürece bu radyasyon dalgalarından da kaçış yok!
Radyasyon çok sinsi! Gözle görünmüyor, varlığını hissetmek kolay değil. Genellikle ‘birlikte yaşadığımız’ cihazlardan yayılıyor. Dalgalar halinde yol alıyor, çocukların, insanların içine giriyor! Onların organlarına temas ediyor, ısıtıyor, yakıyor! Kansere ve baştan hesaplanamaz bir sürü biyolojik etkiye neden olabiliyor!
Radyasyon çağımızın en tehlikeli ‘şey’i. Çünkü teknolojinin ikiyüzlülüğünü kullanıyor. Teknolojinin sadece iyi tarafını gören birçok insan, radyasyon yayan aletlerin hasta eden, ölümcül tarafını görmemezlikten geliyor. Cep telefonları, telsiz telefonlar, kablosuz internet, bluetooth, bilgisayar monitörleri, plazma televizyonlar, tasarruflu ampuller, mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, tıbbi görüntüleme cihazları ve uzayıp giden bir liste. İlk bakışta hepsi faydalı, hepsi hayatı kolaylaştırıyor. Ama hepsi de radyasyon kaynağı.

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı'nda öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, Hayykitap’tan yayınlanan Dalga Dalga Geliyorlar! adlı kitabında önce radyasyon çetesinin tüm elemanlarını tek tek tanıtıyor. Sonra bu radyasyonların olası risklerinden nasıl korunacağımızı, ‘görünmez’ tehlike kapımızı çaldığında hangi tedbirleri almamız gerektiğini anlatıyor.
Elektromanyetik alanların biyolojik etkileri, son yıllarda kamuoyunu fazla meşgul eden bir konudur. Kamuoyunun bu konularla ilgileniyor oluşu da gelişmekte olduğumuzun bir göstergesidir. Ancak toplumumuz, elektromanyetik alanlar denince hemen cep telefonları ve baz istasyonlarının zararları konusuna odaklanıyor; oysa elektromanyetik alanlar sadece cep telefonları ve baz istasyonlarının iletişim sağladığı mikrodalga veya radyofrekanslar ile sınırlı değil! Bu tür alanların etkileri tartışılırken üç ana başlıktan söz etmek gerekiyor.
Bunlar sırasıyla elektrik alanlar, manyetik alanlar ve elektromanyetik alanlardır. Bu üç ana başlık altında toplanan alanların da özellik ve etkiler açısından alt grupları bulunmaktadır. Örneğin elektrik alanlar incelenirken, statik alanlar ve statik olmayan alanların etkileri ayrı ayrı incelenmektedir. Benzer durum hem manyetik hem de elektromanyetik alanlar için de geçerlidir. Elektromanyetik dalgalar, iyonlaştırıcı ve iyonlaştırmayan olmak üzere iki grupta değerlendirilmektedir. İyonlaştırmayan dalgalar, radyofrekanslar, mikrodalgalar, infrared, görünür ışık ve ultraviyole ışınlarını kapsar. İyonlaştırıcı ışınlar ise geçtikleri ortamlarda iyonlar oluşturan elektromanyetik dalgalardır. Bu grupta yer alan ışınlar, X ve gamma ışınları, kozmik ışınlar, nötronlar, alfa ve beta parçacıkları olarak özetlenebilir.
İyonlaştırıcı radyasyonların kontrolsüz kullanımının ciddi sağlık problemlerine neden olacağı bilimsel olarak ortaya konmuştur. İyonlaştırmayan radyasyonların biyolojik etkileri konusunda da ciddi bilimsel kanıtlar mevcuttur.
Burada sözü edilen alan ya da ışınların olumlu veya olumsuz etkilerinin bilinmesi, öncelikle insan ve tabiattaki tüm canlıların sağlığı açısından son derece önemlidir.

http://www.iyibilgi.com//haber.php?haber_id=202527

**HaArP** · 03-26-2011, 02:51

Ama Acizane derinliği olan bir bilgi aktarıyım size ;

http://www.greenpeace.org/turkey/ReS...mosk%20%20.jpg

Bunun altında yatan mesaj şudur : Dün Haçı Aydınlatan 'İlümine eden' İlluminati bugün Camiyi 'Sun'=Güneş ile yani Ramon Tanrısı şle aydınlattı ! Yani İllumine etti ! demektir !

Kaynaklarınıza Dikkat Acizane !!! (Kastım Güneş enerjisi ile ilmi çalışmaya değildir ! Verilmeye çalışılan mesajadır !)

**BeldeiTAYYIBe** · 03-26-2011, 03:12

Üstadim, verilmek istenilen mesaja dair tesbitiniz dogru olabilir.
Lakin sizinde paylastiginiz mesajda yansitildigi gibi Radyasyon büyük bir tehlikedir. Cevremizdeki radyasyon ile bir felaket sonucu nükler santralden sizabilecek radyasyon oraninin arasindaki fark kiyaslanilamiyacak derecede büyüktür sanirim.

**HaArP** · 03-26-2011, 03:44

Alıntı:

BeldeiTAYYIBe Nickli Üyeden Alıntı

Üstadim, verilmek istenilen mesaja dair tesbitiniz dogru olabilir.
Lakin sizinde paylastiginiz mesajda yansitildigi gibi Radyasyon büyük bir tehlikedir. Cevremizdeki radyasyon ile bir felaket sonucu nükler santralden sizabilecek radyasyon oraninin arasindaki fark kiyaslanilamiyacak derecede büyüktür sanirim.

Elbette Lakin Nükleer enerji Dünyada şeytani projelerle Askeri Silah alanında Askeri teknoloji babında çok tehlikelidir ! Örneğin Japonyadaki zarar gören Nükleer Tesis Dünyadaki en tehlikeli olanlardan bir kaçıdır !

**depare** · 03-26-2011, 13:22

Önce çok dayanıklı binalar yap 9'luk,10'luk depremleri tiiye al ondan sonra kur santrali kimse bir şey demez

Sen daha 6.0'lık depreme dayanamıyorsan ne işin olur santralle...

Japonların yanlışı reaktörleri okyanus kıyısına kurmaları yoksa deprem hiç bir etki yaratmadı her şey tsunami yüzünden oldun..

Tehlikeli ve çok riskli bunu teknoloji devi Japonya ile gördük daha bu felaketin boyutları nereye varacak belli değil bugün Japonya başbakanı açıklama yaptı durumun çok vahim olduğunu her şeye hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi...

Radyasyon Fransaya kadar geldi bir kaç gün sonra Türkiyeye ulaşacak insan sağlını etkileyecek düzey de değil miş kimse garantisini veremez..

03-26-2011, 13:30

01-20-2011, 14:11	#2
Kullanıcı Adı yusufurkan	ihtiyaçsa ve insanımız mutluluğu ve yarını için gerkiyorsa her türlü teknolojiden yararlanılmasının doğru olacağı kanaatindeyim..

03-26-2011, 02:33	#4
Kullanıcı Adı BeldeiTAYYIBe	Vidioyu henüz izlemedim. Fakat özellikle Japonyadaki nükler faciayida göz önünde tutarak , nükler enerjinin getirisi ve götürüsü hakkinda bilim cevrelerinin tartismasi gerekir diye düsünüyorum. Su anda batili ülkelerde alternatif enerji kaynaklarina gecis sürecinin hizlandirilmasi tartisiliyor.

03-26-2011, 02:45	#5
Kullanıcı Adı HaArP	Dalga Dalga geliyorlar! ‘Görünmez’ tehlike kapımızı çalıyor. Sadece Japonya’dan değil her an her yerden! iyibilgi özel Japonya’daki deprem ve tsunami sonrası yaşanan nükleer santral faciası insanları dehşete düşürdü. Mesafenin uzak ya da yakın olmasına bakmadan herkes ‘acaba nükleer serpintinin ucu bana da dokunur mu?’ sorusunu soruyor. Nükleer serpinti dediğimiz aslında bildiğimiz radyasyon. Üstelik sınıflandırma olarak en tehlikelisi yani ‘iyonlaştıran radyasyon’. Bu radyasyon tipi çarptığı ortamın (sözgelimi vücudumuzun) atomlarının yapısını değiştirdiği için aniden öldürebiliyor, sakat bırakabiliyor, ölümcül hastalıkları tetikleyebiliyor. Çoğumuz Japonya felaketiyle nükleer risk ve radyasyon tehlikesini bir kez daha hatırladık. Ama bir şeyi daha hatırlamakta fayda var: Zaten hâlihazırda bir radyasyon denizinde yüzdüğümüzü! Aslında Japonya’daki reaktörden yayılanın daha düşük dozlarını günün her saatinde alıyoruz! Uyurken, çalışırken, hastanelerde şifa ararken, facebook’ta eski arkadaşları ararken! Fişi çekip kapsama alanı dışı ıssız bir adaya kaçmadığımız sürece bu radyasyon dalgalarından da kaçış yok! Radyasyon çok sinsi! Gözle görünmüyor, varlığını hissetmek kolay değil. Genellikle ‘birlikte yaşadığımız’ cihazlardan yayılıyor. Dalgalar halinde yol alıyor, çocukların, insanların içine giriyor! Onların organlarına temas ediyor, ısıtıyor, yakıyor! Kansere ve baştan hesaplanamaz bir sürü biyolojik etkiye neden olabiliyor! Radyasyon çağımızın en tehlikeli ‘şey’i. Çünkü teknolojinin ikiyüzlülüğünü kullanıyor. Teknolojinin sadece iyi tarafını gören birçok insan, radyasyon yayan aletlerin hasta eden, ölümcül tarafını görmemezlikten geliyor. Cep telefonları, telsiz telefonlar, kablosuz internet, bluetooth, bilgisayar monitörleri, plazma televizyonlar, tasarruflu ampuller, mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, tıbbi görüntüleme cihazları ve uzayıp giden bir liste. İlk bakışta hepsi faydalı, hepsi hayatı kolaylaştırıyor. Ama hepsi de radyasyon kaynağı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı'nda öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, Hayykitap’tan yayınlanan Dalga Dalga Geliyorlar! adlı kitabında önce radyasyon çetesinin tüm elemanlarını tek tek tanıtıyor. Sonra bu radyasyonların olası risklerinden nasıl korunacağımızı, ‘görünmez’ tehlike kapımızı çaldığında hangi tedbirleri almamız gerektiğini anlatıyor. Elektromanyetik alanların biyolojik etkileri, son yıllarda kamuoyunu fazla meşgul eden bir konudur. Kamuoyunun bu konularla ilgileniyor oluşu da gelişmekte olduğumuzun bir göstergesidir. Ancak toplumumuz, elektromanyetik alanlar denince hemen cep telefonları ve baz istasyonlarının zararları konusuna odaklanıyor; oysa elektromanyetik alanlar sadece cep telefonları ve baz istasyonlarının iletişim sağladığı mikrodalga veya radyofrekanslar ile sınırlı değil! Bu tür alanların etkileri tartışılırken üç ana başlıktan söz etmek gerekiyor. Bunlar sırasıyla elektrik alanlar, manyetik alanlar ve elektromanyetik alanlardır. Bu üç ana başlık altında toplanan alanların da özellik ve etkiler açısından alt grupları bulunmaktadır. Örneğin elektrik alanlar incelenirken, statik alanlar ve statik olmayan alanların etkileri ayrı ayrı incelenmektedir. Benzer durum hem manyetik hem de elektromanyetik alanlar için de geçerlidir. Elektromanyetik dalgalar, iyonlaştırıcı ve iyonlaştırmayan olmak üzere iki grupta değerlendirilmektedir. İyonlaştırmayan dalgalar, radyofrekanslar, mikrodalgalar, infrared, görünür ışık ve ultraviyole ışınlarını kapsar. İyonlaştırıcı ışınlar ise geçtikleri ortamlarda iyonlar oluşturan elektromanyetik dalgalardır. Bu grupta yer alan ışınlar, X ve gamma ışınları, kozmik ışınlar, nötronlar, alfa ve beta parçacıkları olarak özetlenebilir. İyonlaştırıcı radyasyonların kontrolsüz kullanımının ciddi sağlık problemlerine neden olacağı bilimsel olarak ortaya konmuştur. İyonlaştırmayan radyasyonların biyolojik etkileri konusunda da ciddi bilimsel kanıtlar mevcuttur. Burada sözü edilen alan ya da ışınların olumlu veya olumsuz etkilerinin bilinmesi, öncelikle insan ve tabiattaki tüm canlıların sağlığı açısından son derece önemlidir. http://www.iyibilgi.com//haber.php?haber_id=202527

03-26-2011, 02:51	#6
Kullanıcı Adı HaArP	Ama Acizane derinliği olan bir bilgi aktarıyım size ; http://www.greenpeace.org/turkey/ReS...mosk%20%20.jpg Bunun altında yatan mesaj şudur : Dün Haçı Aydınlatan 'İlümine eden' İlluminati bugün Camiyi 'Sun'=Güneş ile yani Ramon Tanrısı şle aydınlattı ! Yani İllumine etti ! demektir ! Kaynaklarınıza Dikkat Acizane !!! (Kastım Güneş enerjisi ile ilmi çalışmaya değildir ! Verilmeye çalışılan mesajadır !)

03-26-2011, 03:12	#7
Kullanıcı Adı BeldeiTAYYIBe	Üstadim, verilmek istenilen mesaja dair tesbitiniz dogru olabilir. Lakin sizinde paylastiginiz mesajda yansitildigi gibi Radyasyon büyük bir tehlikedir. Cevremizdeki radyasyon ile bir felaket sonucu nükler santralden sizabilecek radyasyon oraninin arasindaki fark kiyaslanilamiyacak derecede büyüktür sanirim.

03-26-2011, 13:22	#9
Kullanıcı Adı depare	Önce çok dayanıklı binalar yap 9'luk,10'luk depremleri tiiye al ondan sonra kur santrali kimse bir şey demez Sen daha 6.0'lık depreme dayanamıyorsan ne işin olur santralle... Japonların yanlışı reaktörleri okyanus kıyısına kurmaları yoksa deprem hiç bir etki yaratmadı her şey tsunami yüzünden oldun.. Tehlikeli ve çok riskli bunu teknoloji devi Japonya ile gördük daha bu felaketin boyutları nereye varacak belli değil bugün Japonya başbakanı açıklama yaptı durumun çok vahim olduğunu her şeye hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi... Radyasyon Fransaya kadar geldi bir kaç gün sonra Türkiyeye ulaşacak insan sağlını etkileyecek düzey de değil miş kimse garantisini veremez..

03-26-2011, 13:30	#10
Kullanıcı Adı Özgür Çağrı

Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)