04-07-2012, 14:36 | #1 |
Suriye İhvan Lideri: İran, Katliamların Ortağıdır
Suriye İhvan lideri: İran, katliamların ortağıdır
Suriye Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) lideri Muhammed Riyad el Şakfa, İran'ı, Beşşar Esed'in yaptığı katliamlara destek vermekle suçladı. Zaman'a mülakat veren el Şakfa, "İran, Suriye'deki katliamların asıl ortağıdır." dedi. Tahran'ın, Irak üzerinden Suriye'ye mühimmat sevkiyatı yaptığını savunan İhvan lideri, ellerinde bu konuda birçok delil olduğunu söyledi. Katliamları gerçekleştirenler arasında çok fazla İranlı askerler olduğunu ileri süren el Şakfa, şöyle konuştu: "İran mazlumun değil, bir zalimin yanında yer alıyor. Hz. Hüseyin'i seviyorlarsa böyle davranmamalılar." Riyad el Şakfa, ateşkes ve siyasi diyalog süreci başlatılmasını öngören BM ve Arap Ligi Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın barış plânının da başarıya ulaşmasını temenni ettiklerini söyledi. Annan plânında öngörüldüğü şekilde uluslararası gözetim altında gerçekleşecek bir demokratik seçimin, rejimin sonu olacağını vurguladı. Ancak rejimin, zamana oynayarak plânı başarısız kılmak için uğraşacağını sözlerine ekledi. Batı ülkelerinin ve BM'nin Suriye'deki durumla ilgili ciddi tavır almamalarından yakınan El Şakfa, rejimin iki şekilde son bulabileceğine dikkat çekti. Birinci yolun askerî müdahale, diğerinin ise Özgür Suriye Ordusu'nun yönetimi devirmesi olduğunu belirtti. Esed rejimine karşı olan bütün muhalif grupları 'Suriye Milli Meclisi' adı altında bir çatı altında topladıklarını belirten İhvan lideri, muhalifler arasında bir bütünlüğün geçiş dönemini kolaylaştıracağını ve garanti altına alacağını dile getirdi. Sadece Kürt bir grubun meclise henüz dâhil olmadığını ifade ederken, "Kürtlerin bazı talepleri var ama bunlar olabileceğin çok üstünde. Biz onlara tüm hakları vermeye hazırız ve veriyoruz. Fakat bazı grupların özerklik talepleri var ve bunlar da Suriye'yi bölmeye götürecek talepler. Yalnız bu bütün Kürtlerin görüşü değil. Şu anda çok ciddi bir Kürt nüfusu Milli Meclisi'mizde temsil ediliyor." diye konuştu. PKK HARİÇ TÜM SURİYE KÜRTLERİ ESED KARŞITI El Şakfa, şu anda terör örgütü PKK haricinde bütün Kürtlerin Esed rejimine karşı olduğunu belirtti. Esed'in PKK'ya çeşitli kamplarda eğitim imkânı sağladığını ve bunu da Türkiye'ye karşı kullanmak istediğini vurguladı: "Suriye rejimi komşu ülkelere hep zarar vermiştir. Lübnan'da mezhepsel bir savaş ortaya çıkarmak istemiştir. Ürdün'de siyasetçilere suikastlar düzenlemiştir. Şimdi de PKK'lıları eğitiyor." Suriye'de bir iç savaş ihtimalini değerlendiren El Şakfa, "Şu anda böyle bir tehlike görmüyorum. Esed rejimi, iç savaş olsun diye uğraşıyor. Bunu gerçekleştirmek için bazı istihbarat kuvvetlerini Humus'taki Alevi ailelerini vurmaları için gönderdi. Aynı zamanda Sünni ailelerini öldürmek için de aynısını yaptı. Peki bunu niye yaptı? Çünkü dünyaya Suriye'de mezhep çatışması olduğunu göstermek istedi. Şu anda Özgür Suriye Ordusu ve muhalif silahlı gruplar arasında anlaşma var. Sivil hedeflere ve hükümet binalarına saldırmayacaklar. Sadece sivilleri koruyacaklar." dedi. Kaynak Zaman 07.04.2012
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
04-07-2012, 14:40 | #2 |
iranı bu tutumundan dalıyı kınıyorum !
|
|
04-07-2012, 14:50 | #3 |
İran, zalim Beşşar Esad'ı ve Zalim Suriye Ordusu'nu destekleyerek tarihî bir hata yaptı. Suriye'deki azınlık diktatörlüğü eninde sonunda yıkılacaktır inşaallah.
|
|
04-07-2012, 14:52 | #4 |
bende öyle düşünüyorum.
|
|
04-09-2012, 16:32 | #5 |
|
|
04-09-2012, 16:51 | #6 |
|
|
04-10-2012, 19:10 | #7 |
|
|
04-10-2012, 19:20 | #8 |
İran hakkında bazı gazeteler, politikasındaki hataları günyüzüne çıkartmaya çalıştığında,
'sen şeriatla yönetilen bir ülkeyi nasıl kötülersin,birde cemaat olucaksın' diye duygusal çıkışlar yapan İran sempatizanları, bu somut yanlıştan sonra zannediyorum büyük Hüsran yaşadılar... şimdi sorgulamak lazım, İran samimiyetle hangi mazlum mağdur müslüman halkın yanında olduki şimdi sırf kör çıkarları için Suriye ile birlik olup müslüman kanı akıtmasına şaşıyoruz... |
|
04-11-2012, 19:20 | #9 |
İran: İslam Cumhuriyeti mi, Fars Cumhuriyeti mi? 1- “Her türlü diktatörlük, keyfi idare ve tekelcilik ruhunu kaldırmak.” Anayasasının aksine İran, Suriye’deki Alevi-Nusayri diktatörlüğünü alenen destekliyor, hatta diktatörü ayakta tutmak için cepheye silah ve adam gönderme düzeyine varacak kadar yardım veriyor. Bu, anayasada vurgulanan “La ilahe illallah” ilkesine de aykırı. Çünkü kendini ilah olarak gören ve genel Şia ekolü içinde olsa da, gulat kesimden olup, “liderin ilahlaşabileceği inancı”na sahip bir anlayış taşıyan zümrenin önderi olan Esed zaliminin desteklenmesi, hatta yaptığı kıyımlarda ona yardım etmesi başka neyle izah edilebilir? 2- “İslâm kardeşliğini ve genel yardımlaşmayı bütün halk arasında yaygınlaştırmak ve sağlamlaştırmak.” Her ne kadar İslam kardeşliğinden söz edilse de İran’da Şahlık döneminden bu yana bir devlet politikası olarak, Fars olmayan halkların kimliklerini izhar etmeleri tehdit sayılmış, kendi kimliğini ve dilini koruma talepleri “yönetime sadakatsizlik” olarak algılanmış ve Farslaştırmaya devam edilmiştir. Yine, Azeri kimliğinin giderek kuvvetleneceği endişesiyle, kendileri gibi Şii Müslüman olan Azerbaycan’ın bir kısmını işgal eden Hıristiyan Ermenilere maddi ve manevi destek verilmiştir. İran’da Şia dışındaki diğer Müslüman topluluklara tanınan haklar siyasi değil, kültürel düzeydedir. İran’da yaşayan dini azınlıklardan Zerdüşt, Musevi, Asuri ve Keldani Hıristiyanları ile Ermenilerin parlamentoda birer temsilcisi olduğu halde, Şiilik anayasada devletin resmi mezhebi olarak belirlendiğinden, İran Sünnileri azınlık da sayılmaz, temsil hakkı da tanınmaz. Yani İran’ın uyguladığı “İslam kardeşliği”, aslında etnik olarak Farslılaştırmayı zorunlu kılan “Şii kardeşliği” şeklinde tezahür etmektedir. 3- “Dış siyaseti; İslâmi ölçüler ve bütün Müslümanlarla kardeşlik taahhütlerine bağlılık ve dünyanın bütün mustaz’aflarını himaye temelleri üzerine tanzim etmek.” İran, anayasasındaki bu ilkeyi de uygulamıyor. İran’ın desteklediği herhangi bir Sünni İslami hareket yoktur. Hatta, nerede bir İslami hareket varsa, orayı önce kendi kontrolüne almaya, “Şii kütürünün hakimiyeti”ni kabul ettirmeye çalışmış, bunu sağlayamamışsa oradaki İslami hareketin başarısızlıkla sonuçlanmasına yönelik çalışmalarda bulunmayı ihmal etmemiştir. Örnek verelim: Cezayir’de İslami hareket başarıya kavuştuğunda İran hemen “İslam Devriminin sedası”ndan ve başarısından söz eden beyanatlara başladı. Zaten İran’a tahammül edemeyen Avrupa, hemen dibinde “İranvari bir devlet” daha kurulacağı korkusuyla harekete geçti ve Cezayir’de İslami yönetimin kurulması önlendi. Afganistan’daki İslami hareket bugün bu noktaya gelmişse, bunun baş sorumlusu İran’dır. Oradaki Gulat Şii varlığını başat unsur haline getirmeye çalışan İran, bunu başaramayınca, Ehl-i Sünnet bir İslam devletinin kurulmasına engel olacak politikalar yürütmüştür. İşte Yemen... Halk yönetimi devirme noktasına geldiğinde, oradaki Şii varlığını harekete geçiren İran, İran etkisinin yayılmasını istemeyen ABD ve Batı’nın etkin müdahalesine sebep oldu ve Yemen’deki Ehl-i Sünnet varlığı yönetim karşısında başarısız kaldı. Lübnan’da Ehl-i Sünnet ile ittifaktan ısrarla kaçındı. Suriye’deki Sünni İslami hareket karşısında Gulat Şii ekolü içinde bulunan Alevi-Nusayri yönetimi açıkça destekliyor. İran’ın bölgedeki etkisinin genişlemesini istemeyen güçler, gözden çıkardıkları Esed’i şimdi başta tutmanın formüllerini arıyorlar. Bütün bunlara bakıldığında denebilir ki, herhangi bir yerde Şii varlığı varsa, İran’ın müdahalesi sonucu oradaki İslami hareketin başarı kazanma şansı kalmamakta. Yani İran nereye el atsa, oradaki Ehl-i Sünnet varlığı başarısızlığa uğruyor. Üstelik İran, anayasasına da aykırı olarak, tevhid inancı dışındaki Gulat Şii ekollerini desteklemeyi, Ehl-i Sünneti desteklemeye tercih ediyor. Bir başka husus: Geçtiğimiz haftalarda İran, “zina ve livata suçlarına uyguladığı recm cezası”nı kaldırdığını ilan etmişti. Şunu sormak lazım: Eğer recm İslami bir hüküm değil idiyse, bu zamana kadar “İslam Cumhuriyeti”nde niçin uygulandı? Yok, eğer İslami bir hüküm ise, nasıl olur da bir “İslam Cumhuriyeti” İslami bir hükmü kaldırır? Bana öyle geliyor ki İran, başlangıçta belki İslami bir devlet olarak kurulmuş olabilir, ama bugün gidişatı Fars Cumhuriyeti olmaya doğru hızla ileriyor. Yanılıyorsam, biri izah etsin! Faruk Köse - 11 Nisan 2012 - Yeni AKİT |
|
04-11-2012, 23:52 | #10 |
Rezalet ve ihanet
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|