04-15-2012, 19:32 | #1 |
Türkiye Oyuna Geliyor
Türkiye oyuna geliyor
15/04/2012 Türkiye ile Suriye'yi savaşın eşiğine sürükleyen gerginlik Hataylı Alevileri tedirgin ediyor. Alevi müslüman nüfusun yoğun olduğu Samandağ'da Türkiye'nin dış politikasına yapılan eleştirilerden Türk medyası da payını alıyor. Hataylı Alevi müslümanlarTürkiye’nin Suriye’ye yönelik sert ifadelerine ve ‘katı’ politikasına tepkili. Vatandaşı oldukları ülkenin, kendileriyle özdeşleştiremedikleri bir dış politika izlediğini belirten Samandağlılara göre Türkiye göz göre göre savaşa itiliyor. Gazete köşelerinde sıkça dile getirilen bu ifadeleri ‘birinci ağızdan’ duymak için yolum Alevi nüfusunun yoğun yaşadığı ve Antakya’ya 24 km uzaklıktaki Samandağ’a düşüyor. Dolmuşta yankılanan Fairuz’un "Baytak" adlı şarkısını dinlerken bir ihtiyar yanaşıyor yanıma, “Kifik habibti?” (Nasılsın canım) diye soruyor. ‘Miniha’ (İyiyim) cevabını verip “Sohbet ilerlese bari” diye umarken o, 3.5 TL’lik dolmuş parasını 2.5 TL’ye çekmek için yol boyu şoförle pazarlık ediyor. Çoğunluğun Suriye lideri Beşşar Esad gibi Alevi olduğu ilçede, sorularım Suriye meselesine gelince başta dili dökülenler ani bir sessizlikle beni terkediyor. İlçedeki bu tedirginliğin sebebini Samandağ gazetesi sahibi Şahiye Say ve muhabir kardeşi Hikmet Say’la konuştuktan sonra anlıyorum. Samandağ gazetesi öfkeli “Burada herkes Suriye ile savaşa karşı çıkıyor ve ana akım medyanın meseleyi ele alışına tepki gösteriyor. Türkiye’nin herhangi bir müdahalesi burada herkesi ticari anlamda da zor duruma düşürecek. Türk basını da olayları çok abartılı yazıyor. Sanki hadi savaş çıksa da girsek gibi...” diyor Hikmet. İlçede sık sık savaş karşıtı mitingler yapıldığını belirten Hikmet, “Dün 22 Suriye askeri öldü, hiçbir Türk medyası yazmadı. Sırf muhaliflerin ölümlerini yazıyorlar, Suriye cephesinden bakan çok az gazete, televizyon var” sözleriyle doğru bilgi aktarılmadığını savunuyor. Gazete, haberlerini yabancı ajanslara başvurmak yerine Suriye’ye gidip gelenlerin anlattıklarına dayandırıyor ve Suriye ile Arap basınını yakından takip ediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın demokratik adımlar atmasını istediği Suriye’ye “Sandıklar kurulsun” uyarısı da Hikmet’in tepkisini çekmiş: “Demokrasi istemek güzel de Katar’da, Suudi Arabistan’da sandık var mı da komşumuza çağrı yapılıyor, onlara susuluyor?” ‘Dul kadınlar mağdur’ Gazetenin sahibi Şahiye Say da iki ülke arasındaki gerilimin "Sünni-Alevi" mezhep çatışmasına çekilmesinden korktuğunu, çatışma ortamında en çok Hatay’ın olumsuz etkileneceğini söylüyor. Sınır geçişlerindeki aksamaların ekonomik açıdan Samandağ’ı vurduğunu belirten Şahiye, “Burada birçok dul kadın, tek yaşayan kadın sınırdan kozmetik, mutfak gereçleri ve kadınlar için çeşit çeşit ürünler getirerek geçimlerini sağlıyordu. Artık sınırı geçemiyorlar, çok zor durumdalar. Halklar, ülkeler kaderini kendileri tayin etmeli. Neden müdahil olunuyor ki? Demokrasi ise o zaman Suudi Arabistan ve Katar’a da müdahale edilmeli” diyor. Hataylıların aylardır tedirgin olduğunu belirten Şahiye, Türkiye ve Suriye arasındaki gerginliğin mezhep çekişmesine getirilmeye çalışıldığını vurguluyor: “Türkiye bir şekilde çok fena oyuna getiriliyor.” Hıristiyanlar da ‘savaş çağrısı’na kulak tıkıyor Alevi müslüman nüfusun yanı sıra çok sayıda Hıristiyan’ın da yaşadığı Samandağ’da belediye meclis üyesi ve Çevre Koruma Derneği başkanı olan Mişel Atik ‘demokrasi adı altında din ve mezhep çatışmasına’ sürüklenildiğini dile getiriyor. “Zorla demokrasi götürmeye çalışıyorlar. Libya’ya, Mısır’a demokrasi getirmek istediler de ne oldu?” Türkiye ile Suriye arasındaki inişli çıkışlı diplomatik ilişkilere de değinen Mişel, “Ben artık bu ilişkileri anlamakta zorlanıyorum. Bir yerde ‘balayı’ diyorlar, bir yerde savaş tamtamları çalıyor. Mezhepsel bir savaşa dönüşürse çok gözyaşı akar, çok kan dökülür” diyor. ‘Belirli politikaların izlenebilmesi için’ Suriye ile ilgili yaygın ‘dezenformasyon’ olduğuna dikkat çeken Mişel basının da ‘kullanıldığı’ görüşünde. “Çok kolay provoke edilebilir. Bırakalım halklar kendi geleceklerini kendileri tayin etsin.” Antakya Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Yeral: "Alevi - Sünni savaşından tedirginiz" Hatay’da yalnızca biz Alevilerin değil, Sünnilerin de Hıristiyanların da çok sayıda akrabası Suriye’dedir. Düne kadar tel örgülerin arkasında akrabaların bayramlaşması utancından kurtulmuş olduk. Ancak ‘Arap Baharı’ adı altında bizim ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olarak gördüğümüz bu hareketlenme Suriye’ye sirayet ettirildiğinde işler değişti. Meselenin mezhepsel gerginliğe çekilmeye çalışıldığını müşahede ettik. Bakanlarımız, özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Siz niye oraya sahip çıkıyorsunuz? O sizin mezheptaşınız diye mi?” diye çirkin bir yaklaşımda bulundu. Olaya kesinlikle mezhebi olarak bakmadık. İtiraf edeyim Suriye’de ilk hareketlenme olduğu zaman ben orada da demokratikleşme olsun, tek parti olmasın diye içten içe destekledim. Ancak Alevilerden öç alma ve “Aleviler tabuta, Hıristiyanlar Beyrut’a” sloganları atıldı. Bu sloganların atıldığı bir yerde siz nasıl demokrasiden bahsedersiniz? İşin rengi değişmeye, terör örgütleri karanlık odakları caddelere, sokaklara yönlendirmeye başladıktan sonra Sünni kardeşlerimizin çoğunluğu, Aleviler, Hıristiyanlar, Dürziler, Kürtler Esad’ın yanında yer almaya başladı. Demek ki mesele demokrasi meselesi değildir. “Biz bu yönetimi ele alacağız ve görürsünüz ey Aleviler, ey Hıristiyanlar size yapacağımızı” diyorlar. Alevilere toplu intikam duygularının köpürtüldüğü bir ortamda bizim o çevrelere maşa olmamız, çanak tutmamız mümkün müdür? Suriye’de tabii ki demokrasi sorunu var. Peki Türkiye’de yok mu? Kürtlerin, Alevilerin sorunu yok mu? Türkiye’de de bir dizi insan hakları sorunu var. Hâlâ birileri konuştu diye hapse atılıyor. Şimdi bizde de insan hakları sorunu var diye birileri çıkar misal Kürtleri, Ermenileri veya Alevileri silahlandırmaya veya onları desteklemeye çalışsa iyi olur mu? "Bahreyn’e ses çıkmıyor" Şu an dünyanın birçok kesimi meseleyi anladı. Fransa, ABD bir nevi çekildi. Bir tek bizim hükümetimiz kaldı. Bizim hükümetimizi ateşin ağzına ittirdiler. Bize gülüyorlar, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışıyorlar. Maalesef meseleye mezhebi gözle bakılıyor, Suudi Arabistan’ın, ABD’nin gözüyle bakılıyor. Niye demokrasi Bahreyn’e lazım olmuyor? Eğer gerçekten demokrasi kelimesinden samimiysek, dünyada en çok Suriye’den önce demokrasiye muhtaç olan ülke Suudi Arabistan, Katar, Umman, Ürdün’dür. Kardeşlerimizle, komşularımızla aramızda savaş tamtamları çalarsa biz zarar ederiz. Medyada bazı kesimler İran’ı, Alevileri, Şiiliği kötülemeye başladılar. Düne kadar Esad kardeşimizdi de şimdi mi kötü oldu? Biz bütün Ortadoğu’yu kapsayacak bir Şii-Sünni savaşından tedirginiz. * * * Samandağ gençleri de provokasyon olduğunu düşünüyor. Lise öğrencisi Yusuf Çakmak, “Televizyonda sanki dünya savaşı varmış gibi gösteriyorlar. Halbuki amcam sürekli Suriye’ye gidiyor. Hiç anlatıldığı gibi olmadığını söylüyor” diyor. Yusuf, olayların mezhepsel çatışmaya çekilmeye çalışıldığını savunup, “Aleviler zaten hiçbir yerde sevilmiyor ki” diye kestirip atıyor lafı. Lise arkadaşı Nazlıcan Açıkgöz’e göre de Suriye karşıtı söylemlerin amacı “Demokrasi götürmek değil, savaş çıkarmak.” Nazlıcan; “Çok abartılıyor. Bir gün elektrik kesiliyor, ‘Rejim elektrikleri kesti’ diye haber yapıyorlar. Burada da kesiliyor” diyor. Gençler, olası çatışma durumunda Suriye’nin ‘mezheptaş şehri’ Hatay’ı koruyacağını, bunun da Türkiye’nin ağırına gidebileceğini’ savunuyor. Radikal http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=77
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|