AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-20-2012, 11:54   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Fazıl Say sövecek de, biz susacak mıyız? / Hasan Karakaya - Yeni Akit
Hi­ka­ye­yi bi­lir­si­niz...Vakt-i za­ma­nın­da, şe­hir­ler­den bir şe­hir­de “kü­für­baz” bir adam ya­şar­mış... Ne yap­tı­lar, ne et­ti­ler­se, ada­mı “küf­ret­me” alış­kan­lı­ğın­dan bir tür­lü vaz­ge­çi­re­me­miş­ler.


En so­nun­da

Bir “tek­ke”ye git­me­si­ni is­te­miş­ler...

Ora­da, alim bir zat var­mış...

Adam da, “söv­gü” alış­kan­lı­ğın­dan ra­hat­sız ya, git­miş “tek­ke”ye, “şeyh” efen­di­nin em­ri­ne ama­de ol­muş...

De­miş ki şeyh efen­di­ye;

“Böy­ley­ken böy­le... Ben, bu hu­yum­dan kur­tul­mak is­ti­yo­rum...

Em­ri­niz­de­yim.”

Şeyh efen­di bak­mış; adam ger­çek­ten sa­mi­mi... Ni­ye­ti ha­lis... Ge­ri çe­vir­mek ol­maz...

“Mü­rit”ler­den bi­ri­ne ses­le­nip, “bir avuç bak­la” ge­tirt­miş...

Bun­la­rı oku­yup üf­le­dik­ten son­ra, ye­ni der­vi­şe ver­miş ve şu tem­bi­hat­ta bu­lun­muş;

“Şim­di bu bak­la ta­ne­le­ri­ni al... Bi­ri­ni di­li­nin al­tı­na, di­ğer­le­ri­ni ce­bi­ne koy... Ko­nuş­mak is­te­di­ğin va­kit bak­la di­li­ne ta­kı­la­cak, sen de kü­für et­me­me is­te­ği­ni ha­tır­la­yıp o an­da söy­le­ye­ce­ğin kü­für­den vaz­ge­çe­cek­sin... Bak­la ağ­zın­da ıs­la­nıp da eri­me­ye baş­la­yın­ca, ce­bin­den ye­ni bir bak­la­yı di­li­nin al­tı­na yer­leş­ti­rir­sin.”

Adam­ca­ğız, de­ni­le­ni ay­nen yap­ma­ya, do­la­yı­sıy­la ken­di­ni kont­rol et­me­ye baş­la­mış..

Ta­biî, şeyh de “bak­la”yı ver­mek­le kal­ma­mış... Ada­mı, he­men he­men her git­ti­ği ye­re gö­tür­me­ye baş­la­mış...

Ya­ni, çif­te kont­rol...

Gün­ler­den bir gün, yi­ne yo­la çık­mış­lar...

Ama o da ne?..

Ha­va öy­le bir yağ­mur­lu ki, yağ­mur “bar­dak­tan bo­şa­nır­ca­sı­na” ya­ğı­yor.

“Sı­rıl­sık­lam” va­zi­yet­te bir so­kak­tan ge­çer­ler­ken, bir evin pen­ce­re­si hız­la açıl­mış ve bir kız ço­cu­ğu ba­şı­nı uza­ta­rak; “Şeyh efen­di, bi­raz du­rur mu­sun?” de­miş ve ay­nı hız­la pen­ce­re­yi ka­pat­mış...

Şeyh efen­di ve mü­rit­le­ri “hayırdır inşallah” deyip bek­le­me­ye baş­la­mış­lar.

De­dik ya;

Yağ­mur, bar­dak­tan bo­şa­nır­ca­sı­na yağ­ma­ya de­vam edi­yor...

Şu işe ba­kın ki;

Sı­ğı­nı­la­cak bir sa­çak al­tı da yok...

Kız ço­cu­ğu ise git­miş, ge­le­ce­ği yok!..

Üzer­le­rin­de­ki el­bi­se­ler­de bir mi­lim bi­le ku­ru yer kal­ma­dı­ğı es­na­da, kız ço­cu­ğu tek­rar pen­ce­re­ye çık­mış ve de­miş ki;

“Şeyh efen­di, bir­kaç da­ki­ka da­ha bek­le­ye­bi­lir mi­si­niz?”

Şeyh efen­di; için­den “la­hav­le” çek­se de de­ni­le­ni yap­ma­mak “ta­ri­kat ada­bı”na mu­ga­yir ol­du­ğun­dan bi­raz da­ha bek­le­me­yi gö­ze al­mış... O sı­ra­da, kü­für­baz der­viş de ken­di ken­di­ne söy­len­me­ye baş­la­mış... Yağ­mu­run şid­de­ti git­tik­çe art­mak­ta, bi­zim­ki­ler de ilik­le­ri­ne ka­dar ıs­lan­mak­ta­dır­lar.

Ni­ha­yet pen­ce­re üçün­cü de­fa açıl­mış ve kız ses­len­miş;

“Ar­tık gi­de­bi­lir­si­niz!”

Şeyh efen­di me­rak et­miş ve sor­muş;

“İyi de ev­la­dım; bir şey yok ise bi­zi ni­çin bek­let­tin?”

“Efen­dim, de­miş kız;

El­bet­te bir şey var, si­zi se­bep­siz ye­re bek­let­miş de­ği­liz... Ta­vuk­la­rı­mı­zı ku­luç­ka­ya ya­tı­rı­yor­duk... Yu­mur­ta­la­rı ta­vu­ğun al­tı­na ko­yar­ken bir ka­vuk­lu­nun te­pe­si­ne ba­kı­lır­sa pi­liç­ler de te­pe­li olur, ho­roz çı­kar­mış... An­nem si­zi ge­çer­ken gör­dü de yu­mur­ta­la­rı ku­luç­ka­ya koy­du! Onun için bek­let­tik si­zi!..”

Mü­na­se­bet­siz­li­ğin bu de­re­ce­si üze­ri­ne şeyh efen­di;

“Ulan der­viş” de­miş;

“Çı­kar ağ­zın­dan bak­la­yı!..”

BAK­LA, BAK­LA, GEL DE SAK­LA!

Ma­lûm;

Be­nim için de “kü­für­baz ya­zar” di­yor­lar... Di­ye di­ye, adı­mı “kü­für­baz ya­zar”a çı­kart­tı­lar.

Haa, şi­ka­yet­çi mi­yim?..

As­la...

Hat­ta, bir ara yaz­dım da;

“Söv­müş­sem, var­dır bir se­be­bi!”

Ben; “ne za­man, na­sıl ve ki­me sö­vü­le­ce­ği­ni” çok iyi bi­li­rim... O za­man gel­di­ğin­de de, ağ­zım­dan “bak­la”yı çı­kar­tır ve hak ede­ne hak et­ti­ği dil­den ce­va­bı­nı ve­ri­rim...

İş­te bu­gün­ler, “bak­la­yı ağız­dan çı­kar­ma”yı ge­rek­ti­ren gün­ler­dir.

Ön­ce Fa­zıl Say,

Son­ra Se­van Ni­şan­yan!..

Ne ga­rip­tir ki;

“Adı çık­mış do­ku­za, in­mez se­ki­ze” olan ben “kü­für­baz” ola­rak anı­lır­ken, bu iki­si, be­ni bi­le sol­la­mış du­rum­da...

Ara­mız­da­ki tek fark;

On­lar “İs­lam di­ni”ne ve “Din­ce kut­sal sa­yı­lan ki­şi ve me­kan­la­ra ale­nen ha­ka­ret” edi­yor­lar... Ben ise, bu gi­bi­le­re!..

On­lar “din”e küf­re­di­yor,

Ben, on­lar­da­ki bu “kin”e!..

Ge­lin, gö­rün ki;

On­la­ra “ay­dın” de­ni­li­yor,

Ba­na ise “kü­für­baz!”

Han­gi­si­ne küf­ret­sem aca­ba?..

On­la­ra mı, on­la­ra “ay­dın” di­yen “ca­hil sü­rü­sü”ne mi?..

Se­van Ni­şan­yan de­dik­le­ri ada­mın boy­nu­na ta­kı­la­cak tek ni­şan; “B.k do­lu bir ka­va­noz” ve­ya bir “he­la ta­şı”dır!..

Zi­ra;

Bu adam, Ma­yıs 2008'de “koy­nu­na al­dı­ğı ka­rı­sı”nın ba­şın­dan aşa­ğı, “ka­va­no­za dol­dur­du­ğu b.ku­nu dö­ken” adam­dır!..

“B.k”la bu ka­dar iç­li-dış­lı bir adam, koy­nu­na al­dı­ğı ka­rı­sı­na bi­le say­gı gös­ter­mi­yor­sa, hiç “mil­le­tin inan­cı”na say­gı gös­te­rir mi?..

Bu gi­bi­ler için, dü­zen­le­ye­cek­sin bir ödül tö­re­ni, çı­ka­ra­cak­sın kür­sü­ye, boy­nu­na bir “he­la ta­şı” ya da “b.k do­lu bir ka­va­noz” ta­kıp, al­kış­lar eş­li­ğin­de gön­de­re­cek­sin!..

Çün­kü bu adam­la­rın işi;

“B.k at­mak”tır!..

Baş­ka bir şey bil­mez­ler!..

Bun­la­ra, kal­kıp da laf an­lat­ma­ya ça­lı­şır­san, sa­de­ce çe­ne­ni yor­muş olur­sun!..

“B.ktan adam­lar”a,

Hiç laf mı an­la­tı­lır?..

HEM SÜ­LÜK, HEM SÜ­MÜK!

Ge­le­lim Fa­zıl Say'a...

Al bi­ri­ni, vur öte­ki­ne...

Onun da Se­van Ni­şan­yan'dan hiç­bir far­kı yok... O da, bu top­lu­mun sır­tın­dan ge­çi­nen bir “sü­lük” ve ay­nı za­man­da süm­kü­rü­le­si bir “sü­mük”tür!..

Ona “söv­mek” bi­le, bir “pa­ye”dir, “adam” ye­ri­ne koy­mak­tır... Ne var ki; “sü­mük” de, in­san vü­cu­du­nun bir üre­ti­mi­dir ve onu “Say-ma­mak” müm­kün de­ğil­dir.

“Sü­mük” de ol­sa,

Mec­bu­ren “Say-aca­ğız!”

El­bet­te;

Süm­kü­rüp, ra­hat­la­mak için!..

Bi­lir­si­niz;

Ba­zı “sü­mük”ler bu­run için­de du­ra du­ra ku­rur­lar, ka­tı­la­şır­lar ve ar­go ta­bi­riy­le “hap” olur­lar!..

Fa­zıl Say'ı bil­mem ama;

Onun “ço­rap”la­rı da, yı­kan­ma­ya yı­kan­ma­ya ka­tı­la­şır, ka­buk­la­şır ve ayak­tan çık­tı­ğın­da ye­re yı­ğı­lıp kal­maz, ko­la­lan­mış gi­bi “kas­ka­tı ve dim­dik” du­rur­muş iyi mi?..

Me­rak edi­yo­rum;

“Ço­rap­la­rı su yü­zü gör­me­yen” Fa­zıl Say'ın vü­cu­du hiç su gör­dü mü?!?..

Yü­zü­nün “nur­suz”lu­ğu­na, sa­çı­nın “ke­çe”li­ği­ne ba­kı­lır­sa, vü­cu­du da, “Hint­li­le­rin vü­cu­du” gi­bi, su­ya has­ret ol­sa ge­rek­tir!..

İş­te böy­le bir ada­ma;

Sırf “di­ne ve din­ce kut­sal sa­yı­lan şey­le­re ha­ka­ret” et­ti di­ye “ay­dın” di­yor­lar iyi mi?..

Za­ten öy­le de­ğil mi­dir;

Bu ül­ke­de “hal­ka rağ­men halk­çı­lık” ya­pan­la­ra “ay­dın” de­nil­mez mi?..

Bu ül­ke­de;

“Hal­kın inanç ve de­ğer­le­ri­ne sö­ven” adam­lar “ay­dın” de­ni­le­rek baş­ta­cı edil­mez mi?..

Bu ül­ke­de, bir üni­ver­si­te bi­ti­rip “dip­lo­ma” al­dın mı, he­le de “şar­kı­cı, tür­kü­cü, çal­gı­cı” olup, “din aley­hin­de” bir­kaç söz et­tin mi, bı­ra­kın “ay­dın” ol­ma­yı, “apay­dın” bi­le olur, omuz­lar­da ta­şı­nır­sı­nız!..

Çün­kü bu ül­ke in­sa­nı­nın, “ay­dın”(!)lar­la bir so­ru­nu var­dır!.. Bu ül­ke­nin in­sa­nı, son 200-250 yıl­dır “ay­dın” de­ni­len “pa­bu­cu­mun ay­dın­la­rı” ta­ra­fın­dan hep aşa­ğı­lan­mış, hep hor­lan­mış ve hep dış­lan­mış­tır!..

Bu yüz­den de;

Bu halk, “ay­dın”la­rı hiç sev­me­miş, on­la­ra hep “ga­vur aşı­ğı” ve­ya “ga­vur uşa­ğı” ola­rak bak­mış­tır...

İti­raf et­mek ge­re­kir ki;

“Ay­dın”(!)lar da, bu ba­kı­şı hak­lı çı­ka­ra­cak ey­lem ve söy­lem­le­re im­za at­mış­lar, hiç “halk­tan ve de­ğer­le­rin­den” ya­na ol­ma­mış­lar­dır.

Fa­zıl Say da bun­lar­dan bi­ri­dir...

HAN­Gİ KER­HA­NE&shyE DOĞ&shyU?

AK Par­ti Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Şa­mil Tay­yar'ın de­yi­miy­le, Fazıl Say da ken­di­si­ni bir “ker­ha­ne ürü­nü” ola­rak gö­rü­yor ol­ma­lı ki; “kut­sal” olan her me­ka­na “içi­ne doğ­du­ğu me­kan” gö­züy­le bak­ma­ya baş­la­mış...

Eee, “ge­ne­lev”de do­ğan, dün­ya­yı da “ge­ne­lev pen­ce­re­si”nden gö­rür!..

Ne de­miş­ler;

Önem­li olan “ne­ye” bak­tı­ğın de­ğil, “ne­re­den” bak­tı­ğın­dır!..

“Ge­ne­lev”den ba­kan­lar,

Her ta­ra­fı “ker­ha­ne” gö­rür!..

Fa­zıl Say da, “kut­sal me­kan”la­ra “ge­ne­lev” ola­rak bak­ma­sı yü­zün­den ön­ce­ki gün ha­kim önün­dey­di...

Ta­biî, ar­ka­sın­da­ki “ka­la­ba­lık”la!..

Ta­rık Akan, Rut­kay Aziz, Sel­çuk Yön­tem ve Bü­lent Ka­ya­baş gi­bi “ay­dın”(!)la­rı­mız da, ona des­tek için mah­ke­me­dey­di.

Hep bir ağız­dan ba­ğı­rı­yor­lar­dı;

“Yal­nız de­ğil­sin as­la­nım!..”

“He­pi­miz Fa­zıl'ız!..”

Ha­ni, Erol Kö­se;

“Bu Fa­zıl Say'ın, kü­çük­ken to­pu in­şa­ata kaç­mış... O yüz­den hep sal­ya­lı!” de­miş­ti ya; Fa­zıl Say'ın “sal­ya”la­rı­nı an­lı­yo­rum da, bu sal­ya-sü­mük ba­ğı­ran­la­ra ne olu­yor, iş­te onu an­la­ya­ma­dım...

Ne ya­ni;

Bu ül­ke­de; “Ga­ze­te­ci, pi­ya­nist, çal­gı­cı, pro­fe­sör ve ge­ne­ral suç iş­le­mez” di­ye bir ku­ral mı var ki, Fa­zıl Say gi­bi bir “çal­gı­cı par­ça­sı” yar­gı­la­nı­yor di­ye he­men “Bre­men Mı­zı­ka­cı­la­rı” top­la­nı­ve­ri­yor et­ra­fın­da!?!..

Bu yaptıkları “yargıya baskı” değil de nedir?

KE­NEF AĞIZ­LI ADAM!

Ha­di; iyi­ce azal­dık­la­rı ve ar­tık “ne­sil­le­ri tü­ken­mek üze­re” olan “Ke­lay­nak kuş­la­rı”na dön­dük­le­ri için, Fa­zıl Say'ın et­ra­fın­da­ki “çı­ğırt­kan­lar ko­ro­su”nu an­lı­yo­rum da; “Hür­ri­yet'ten ko­vul­du­ğu” hal­de, işi piş­kin­li­ğe ve ar­sız­lı­ğa vu­rup, “Hür­ri­yet'in in­ter­net si­te­si”nde yo­rum­lar ya­pan Tu­fan Tü­renç'e ne olu­yor, onu an­la­ya­mı­yo­rum...

Fa­zıl Say'ın ön­ce­ki gün­kü du­ruş­ma­sı son­ra­sın­da de­miş ki;

“Şim­di sı­ra Fa­zıl Say'da.

Şim­di onu mah­ke­me önü­ne çı­kar­dık. ‘Hal­kın bir ke­si­mi­nin be­nim­se­di­ği di­ni de­ğer­le­ri ale­nen aşa­ğı­la­mak...' fi­lan gi­bi abuk-su­buk suç­la­ma­lar­la da­va aç­tık ve yar­gı­la­ma­ya baş­la­dık.”

Lüt­fen dik­kat;

Tu­fan Tü­renç'e gö­re di­nî de­ğer­le­re ha­ka­ret, “abuk-sa­buk”luk­tur!..

İs­ti­yor ki;

Han­gi “de­ğer” olur­sa ol­sun, “ifa­de hür­ri­ye­ti sı­nır­sız ol­ma­lı” ve her­kes öz­gür­ce sö­ve­bil­me­li­dir!..

Ata­türk'e de mi?..

Yo­oo... Ka­ti­yen ha­yır!..

Ali İh­san Ka­ra­ha­sa­noğ­lu kar­de­şi­min dün ha­tır­lat­tı­ğı gi­bi; Tu­fan Tü­renç ad­lı bu zat, 30 Ekim 1998 ta­rih­li ya­zı­sın­da, “Re­fah Par­ti­li bir be­le­di­ye baş­ka­nı” hak­kın­da, ba­kın ne­ler de­miş;

¥ “Bir­den ek­ran­da kap­ka­ra su­rat­lı bir adam be­lir­di.

Sim­si­yah, dü­zen­siz, yağ­lı sa­kal­lı, su­ra­tın­dan me­la­net akan bu adam, ke­nef gi­bi ağ­zı­nı aça­rak, cum­hu­ri­ye­te ve Ata­türk'e söv­me­ye baş­la­dı.

Ada­mın dü­şün­ce­le­ri­ni bir ta­ra­fa bı­ra­kın, gö­rün­tü­sü tik­sin­di­ri­ciy­di.

2000'e iki yıl ka­la hem ka­fa­sıy­la, hem gö­rü­nü­müy­le böy­le bir çağ­dı­şı ya­ra­tı­ğın... Be­le­di­ye Baş­ka­nı ol­ma­sı şa­şır­tı­cıy­dı.”

¥ “Bu sa­pık açık­la­ma­lar, An­ka­ra'yı da ha­re­ke­te ge­çir­di ve ka­ra su­rat­lı adam, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan gö­rev­den alın­dı.
Kuş­ku­suz yar­gı­nın önü­ne çı­ka­rı­la­cak ve he­sa­bı­nı ve­re­cek.”

As­lın­da, Tu­fan Tü­renç'e “te­şek­kür” et­mek la­zım... Çün­kü bi­ze; “Fa­zıl Say'a giy­dir­mek” için yol gös­ter­di.

Onun “RP'li baş­kan” için söy­le­dik­le­ri­ni, biz de “Fa­zıl Say”a adap­te edi­yor ve üs­tü­ne ba­sa ba­sa di­yo­ruz ki;

“Su­ra­tın­dan me­la­net akan adam!”

“Ağ­zı­nı ke­nef gi­bi açıp, di­ne ve kut­sal me­kan­la­ra söv­me­ye baş­la­dı!”

“Dü­şün­ce­le­ri­ni bir ke­na­ra bı­ra­kın, gö­rün­tü­sü bi­le iğ­renç ve tik­sin­di­ri­ci!”

“Çağ­dı­şı ya­ra­tık!”

Da­ha ne di­ye­yim?..

En iyi­si mi, da­ha ile­ri git­me­den ağ­zı­ma bir “bak­la” ata­yım da, ken­di­mi fren­le­ye­yim!..

Yok­sa, bu iş “kan”ına ve “gen”ine ka­dar gi­der ama, “han­gi ker­ha­ne­de dün­ya­ya gel­di­ği” bel­li ol­ma­yan bir ada­ma da “ana-ba­ba, kan-gen” so­rul­maz ki!..

Böy­le adam­la­ra;

Ne de­sen boş!..


Müf­tü ve ya­lan

Baş­lık­ta­ki “te­zat” her­hal­de dik­ka­ti­ni­zi çek­miş­tir... Öy­le ya; “Müf­tü” ve “ya­lan” ke­li­me­le­ri as­la yan ya­na ge­le­cek iki ke­li­me de­ğil­dir... Çün­kü, “Müf­tü” de­nil­di mi, ak­la “doğ­ru­luk” ge­lir, “dü­rüst­lük” ge­lir, “iyi­lik” ve “gü­zel­lik” ge­lir.

An­cak, bir müf­tü “po­li­ti­ka”ya bu­la­şır, he­le de “CHP mil­let­ve­ki­li” olur­sa, ga­li­ba bu “özel­lik”le­ri­ni kay­be­di­yor.

Tıp­kı, CHP'li Müf­tü İh­san Öz­kes gi­bi... Söz ko­nu­su İh­san Öz­kes olun­ca; ma­ale­sef “ya­lan” ve “müf­tü” yan ya­na ge­le­bi­li­yor... İş bu İh­san Öz­kes de­miş ki; “Hac için 10 bin ek kon­ten­jan alın­dı, bu da AK Part­li­le­rin ya­kın­la­rı­na kul­lan­dı­rıl­dı!.. Hac­ca git­mek için sı­ra­mı bek­li­yo­rum!”

¥ Ya­lan 1: Hac için 74 bin kon­ten­jan alın­dı... Bu­nun ha­ri­cin­de tek kon­ten­jan bi­le alın­ma­dı.

¥ Ya­lan 2: Yü­rür­lük­te­ki mev­zu­ata gö­re, mil­let­ve­kil­le­ri, ta­lep et­me­le­ri ha­lin­de hac­ca gi­de­bi­li­yor... Bu çer­çe­ve­de baş­vu­ru­da bu­lu­nan 35 mil­let­ve­ki­li Çar­şam­ba gü­nü hac­ca git­ti... Ki, bun­lar­dan 5'i de CHP'li­dir!..

¥ Ya­lan 3: Hac­ca git­mek için sı­ra­sı­nı bek­le­di­ği­ni söy­le­yen CHP'li İh­san Öz­kes, hiç­bir “mü­ra­ca­at”ta bu­lun­ma­mış... Eğer mü­ra­ca­at et­sey­di, di­ğer “CHP mil­let­ve­kil­le­ri” gi­bi, her­hal­de o da hac­ca gi­de­bi­lir­di... Bay Öz­kes'in du­ru­mu; Mil­li Pi­yan­go'dan “bi­let” al­ma­dı­ğı hal­de, “Ba­na ik­ra­mi­ye çık­ma­dı” di­yen adam­la­ra ben­zi­yor... Hem “mü­ra­ca­at” et­me­miş, hem de “sı­ra” bek­li­yor... Hiç ola­cak şey mi?..

¥ Ya­lan 4: Sı­ra bek­le­di­ği­ni söy­le­yen Bay Öz­kes, “müf­tü­lük” yap­tı­ğı dö­nem­de, “tam 6 de­fa” hac­ca git­miş, iyi mi?.

De­mek olu­yor ki, bir müf­tü “CHP'li” olun­ca, ma­ale­sef “ya­lan”la da anı­la­bi­li­yor...

Ya­zık; CHP'li­li­ği, ma­ale­sef “müf­tü”lüğünün önüne geç­miş!..

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi