![]() |
#1 |
![]() Yıllar önceydi...
Güneydoğu'da bir ilimize... Haber yapmaya gitmiştik. Kameraman arkadaşımla... Otele yerleştik. Akşam yemeği için... Otelin restorantına gittik. Tam girişte masada... Tek başına bir adam oturuyordu. Rakı içiyordu, hafif çakır keyifti. Yanımızda kamera olduğunu görünce... "Hey siz, gelin buraya" dedi. Hangi kanalda çalıştığımız sordu. "Oturun masaya, misafirim olun" dedi. Oturduk, muhabbete başladık. Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a... Genelkurmay Başkanı'na kadar... Herkese ağır hakaretler savuruyordu. Şaşkına dönmüştük. "Biz kalkalım masadan" dedik. "Rahat olun" dedi. Ve ekledi; "Merak etmeyin ben bir askerim." Şaşkınlığımız zirve yaptı, sorduk;. "Neden devleti yönetenlere... Hakaretler yağdırıyorsun peki?" Adam anlattı; "Ben bugün Bekaa'da... Poşuyu giyip... APO'nun çadırına kadar giriyorum. Ancak Ankara'dan bana... 'Aman dokunma' diyorlar. Biz burada neden savaşıyoruz? Çocuklarımız niçin ölüyor? Kafayı yedim ben kafayı... Ben sövmeyeyim de... Kim sövsün?" Kafası güzel, herhalde bundan böyle... Sanırım asker falan da değildi. Yalan söylüyordu herhalde . Bizi ertesi sabah tabura çağırdı. İnanmadık ama gittik. Taburun başında komutandı o... Ve yüksek rütbeliydi... O gün kafamda şimşekler çaktı. İçime kuşkular girdi. Devlet "APO"yu öldürmek istiyor... Ama öldürtmek de istemiyordu. Derin analiz kafası lazımdı buna. Ancak ben derin değildim. O zaman "DERİN" olan kimlerdi? Tansu Çiller mesela... APO'yu Şam da öldürtmek istiyor... Ancak birileri haber veriyordu. Yalçın Küçük bu konuda diyordu ki; "Bana devlet adamları... Uyarmam için talimat verdi. Gittim Fransa'ya PKK'lıları uyardım. APO'ya suikast yapacaklar diye." Devletin başı ortadan kaldırmak istiyor. Devletin içi "Aman ortadan kalkacak" diye... Uyandırmak için elçi gönderiyor. Kafam basmıyordu bu derin yapılara. Ergenekon'dan cezaevine girerken... Yalçın Küçük'ün başında... Kalpak vardı. Muhabir "Suçunuz ne?" diye soruyor... Yalçın Küçük "Atatürkçü olmak" diyordu. Aynı Yalçın Küçük'ün... Google'da PKK konferasında... Binlerce PKK'lı içinde kürsüde... "En büyük baş Kürt başııı.. Selam olsun dağdakilere" diye haykırışını... Ve dahi omzundaki PKK kaşkolunu... Gördüğümde beynim dümura uğramıştı. Yahu bu nasıl bir "DERİN"likti? Çözmem mümkün değildi. Ve ilginçtir şu günlerde... Çözüm konuşuluyor yeniden. MİT-APO görüşmesi başlamış durumda. Ben en çok APO'nun... Kendisini ziyarete gelen BDP milletvekillerine... Söylediği şu cümleye takıldım; "Derin Türkler ve dahi... Derin Kürtler sabote etmezse... Bu iş tamamdır. * * * DERİN ŞARKI Özgün'ün bir şarkısı var: "Aylarca yıllarca sürdü bu... Alıştım ölmeye... Aklımda ki düşman artık... Mahkumdu gitmeye" Şarkının ismi de ilginç; En DERİN acılar. İyi mi?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|