12-06-2013, 16:54 | #1 |
Ali Karahasanoğlu "Balbay da, Baransu da, Uslu da.. Yalandan Mahkûm Olmalı!"
Önce Mustafa Balbay’dan örnek.. Anayasa değişikliği referandumunda, “Hayır oyu verilmesi” önerisinde bulunuyordu.. Halkı yanlış bilgilendiriyor, bilerek yalan yazıyor ve 11.9.2010 günü Cumhuriyet’te yayınlanan yazısında, şunları söylüyordu: “Gelinen noktada 12 Eylül’de yapılacak referandumun maddeleri anlamını yitirmiştir. İktidarın ‘Evet’i net: Devlet memuru gidecek, hükümet memuru gelecek. Devlet kurumları gidecek, hükümet memuru gelecek.. Buna tek parti iktidarı denmez. Tek parti rejimi denir. Parti devleti denir..” Balbay’a göre, referandum kabul edildiğinde, insan hakları konusunda düne göre daha kötü bir Türkiye olacaktık.. Ama ne oldu? Ertesi günü yapılan referandumda, Balbay ve onun gibi düşünenlere rağmen, Anayasa değişikliği kabul edildi. “Parti devleti olacağız” diyerek, anayasa değişikliğini yerin dibine batıran Mustafa Balbay.. O gün yanıldığı için öyle yazmış olsa bile(!).. “Kast”en yalan yazmamış olduğunu bir anlığına kabul etsek bile!.. Geçen süreç içindeki uygulamasını görüp.. Anayasa değişikliğinin hiç de tahmin ettiği gibi “Parti devleti”ni doğurmadığını söyleyip.. Birazcık utanıp.. Küçücük bir özür ile kendisini affettirmeye çalışması gerekmez miydi? Ama nerde, onlarda böylesi bir dürüstlük!.. Halkı kandırdıklarını, bilerek yalan yazdıklarını adeta ispatlarcasına.. Menfaati o yönde olduğu için.. Hayır oyu verilmesini istediği Anayasa değişikliğinden yararlanıp, bireysel müracaatta bulundu... Yüzünde küçücük bir kızarıklık .. Ve önceki akşam, o anayasa değişikliği ile yarıdan fazla üyesi değişen Anayasa Mahkemesi.. Balbay lehine kararlar aldı.... Hem de, daha önce Anayasa’da olmayan “bireysel müracaat hakkı”nın sonucunda.. Özür dileme zorunluluğu, ikiye çıktı.. Ama bunların böyle bir dertleri yok. Önce halkı kışkırtırlar.. Önce subayları kışkırtırlar.. Sonra da utanmadan, “Ne yapacaktık? Subaylar tedirgin ise, biz ‘subaylar rahat’ diye haber mi yapacaktık?” derler.. Onun için diyorum ki, gazeteciler için tek suç olmalı: “Yalan yazmak”! Ve sadece bundan mahkûm olmalı, “yalan yazan” gazeteciler! ¥ İkinci örneğimiz de, Taraf’ın iki yalancısı.. Mehmet Baransu ve Emre Uslu.. Baransu için devletin üst katmanı, suç duyurusunda bulunmuş bile. Yok MGK kararları gizli imiş.. Yayınlanması suç imiş.. Falan.. Filan.. Oysa ben isterdim ki.. İşi gazetecilik olan insanlara, “O belgeyi yayınladın, bu belgeyi yayınladın” diye soruşturma açtırılacağına.. “Gerçekleri tahrif ettin” diye soruşturma açtırılsaydı.. Yalan yazdığı için şikâyette bulunulsaydı.. Haber vermek, gazetecinin görevidir. Ama “tahrif etmek”, gerçekleri değiştirmek, çarpıtmak, haberin işine gelmeyen kısımlarını gizlemek, gazetecilik değil, ahlâksızlıktır... Ayrıntılarına girmeyeyim. İki gün önce.. Baransu’nun, son üç yılda da fişlemenin devam ettiğine yönelik haberinin yalan olduğunu, fişlendiği ileri sürülen üç öğretim üyesi örneğinde yazmıştım.. Bu öğretim üyelerinin, AK Parti iktidarında hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadıklarını belirtmiştim. Bu uyarıma rağmen, Baransu özür dileyeceğine, haberini devam ettirmiş, bir de topu Emre Uslu’ya verip, onun aracılığı ile şu yalanı yazdırmış: “Üç rektör adayı Gülen grubundan oldukları için, en fazla oy almalarına rağmen tasfiye edildiler.” Yalan.. Ahlâksızca, adice bir yalan.. Üniversitelerdeki seçimin sonuçları ortada.. Üç değişik üniversitedeki Gülen grubunun adayları da, birinci değil, üçüncü olmuşlar.. YÖK’te yapılan oylamada, üç aday da listeye alınmış. Cumhurbaşkanı, en fazla oy alan üç adayı rektörlüğe atamış.. Gülen ekibine mensup olduğu için rektör seçiminde tasfiye edildiği iddiası kuyruklu yalandan başka bir şey değil.. İşte bu yalan sebebiyle, Baransu ile Uslu savcı önüne çıkmalı.. Bu fitne amaçlı haber sebebi ile, ceza almalılar.. MGK kararını biri yayınlamış ise, birisi de sızdırmış.. Ne var bunda? Sen koruyamıyorsan.. Birisi de ele geçirince yayınlar.. Ama yalan yazmanın, hiçbir mazereti olamaz. Doğruları gizlemenin özrü olamaz.. Balbay gibi Baransu da.. Uslu da.. Tek suçtan yargılanmalılar: “Halkı aldatmak için, yalan yazmak”! “Yalan”dan mahkûmiyet de, onlar için sabıka olarak yeter zaten![/center]
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|