AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 05-22-2014, 19:40   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart İbrahim Karagül - Cemaat, Davutoğlu'na Neden Saldırı Başlattı?
İbrahim Karagül



Cemaat Davutoğlu'na neden saldırı başlattı?

Zaman gazetesinden Abdülhamit Bilici, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu hedef alan oldukça ağır bir yazı yazdı dün. Davutoğlu'nun ciddi bir savrulma yaşadığını, hayal kırıklığı olduğunu, siyasi hırslarına yenildiğini iddia ediyor. Bilici, Davutoğlu'nun Freedom House'un Türkiye'deki gazetecilerin durumuna ilişkin haksız ve şaibeli raporuna yönelik tepkisini de hazmedememiş.

Sanırım bu 'savrulma' iddiası da, 'siyasi hırslara yenilme' iddiası da, 'hayal kırıklığı' da 17 Aralık sonrası oluştu. Yıllarca Dışişleri'nin her gezisinde, her toplantısında yer alan, bizim gibi gazetecilerden çok daha 'ayrıcalıklı' konumda olan Bilici ve Cemaat mensubu gazetecilerin 'savrulma' ve 'hayal kırıklığı' gibi kavramları bir kez olsun kendileri açısından düşünmeleri gerekiyor.

Altı ay boyunca Türkiye'ye nasıl bir travma yaşattıklarını, ne tür sıkıntılara yol açtıklarını, Türkiye'nin dış politikasına muhalif olan herkese destek oluşlarının nedenlerini, 17 Aralık darbe girişiminin kamuoyunda nasıl algılandığını, kendilerine yönelik sempati dalgasının nasıl olup da güvensizlik ve endişeye dönüştüğünü gözden geçirmeleri gerekiyor.

Bu gazeteci arkadaşlarımızın, bu 'algı ustaları'nın kendileriyle ilgili algıyı masaya yatırıp, hem kendilerine hem de ülkeye nasıl bir savrulma yaşattıklarına dair bir soru dahi sormamaları en büyük eksiklikleridir. Bir kez olsun, kendilerine dışarıdan bakma becerisini gösteremediler. Bu bir kibirden mi, güç zehirlenmesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum.

GAZETECİLERİ HAPİSLERE TIKMAK İSTEYEN KİM?

Herkes herkesi eleştirebilir. Eleştirmeli de. Siyasiler eleştirilir, gazetecilerin işi de eleştirmek, sorgulamaktır. Ancak söz konusu yazının 17 Aralık'tan sonra yazılması, bugüne kadar cemaatin medya mensuplarının sistematik kampanyaları göz önüne alındığında, Davutoğlu'na yönelik de sistematik bir saldırı girişimi olduğu izlenimini güçlendiriyor.

Türkiye'yi yöneten isimleri sırayla hedefe koyan bir çevre, eğer birini hedef alıyorsa bunun başka adımları da gelecek demektir. Gerçi Davutoğlu'na 'özür dile' dayatması yapmaları zaten böyle bir gerçeğin var olduğunun göstergesidir.

Bu saldırının Dışişleri'ndeki toplantının dinlenmesinden ve Türkiye'nin en mahrem sırlarının servis edilmesinden sonra artış eğilimi göstermesi dikkat çekici.

17 Aralık darbe girişiminin detaylarına, istihbarat operasyonlarına, MİT TIR'ları'na, siyasiler hakkında hazırladıkları acımasız dosyalara, kendilerinden olmayan herkesi tasfiye etmeye dönük büyük plânlarına, insanları yıllarca hapse atmaya dönük dosyalarına hiç girmiyorum. Cemaat mensubu gazetecilerin bütün bunlara yaklaşımı ortada. Söylenecek tek söz bile yok.

Freedom House'un Türkiye'den birine hazırlattığı şaibeli raporuna destek verenlerin, aslında gazetecileri hapislere doldurmak için ne plânlar yaptıklarını bilmek isteyenlerin emniyet ve adliye koridorlarında biraz dolaşmaları yeterli. Eminim duydukları ve gördükleri dudak uçuklatan şeyler olacaktır. Ve bütün bunlar o ekibin yargı ve emniyet kadroları tarafından hazırlanmıştır.

Bilici, Davutoğlu'na yönelik hayal kırıklığını kişisel yakınlığından hareketle ortaya koyuyor ama durum hiç de öyle görünmüyor. Zira bu tür bir reaksiyonun ne anlama geldiğini son altı ayda herkes öğrendi.

Ben de Davutoğlu'nu siyasete girmeden önceki yıllardan beri tanırım. 1992'lerde bizler Malezya'da öğrenciydik. Davutoğlu ile beraberdik. Bizim için, oradaki öğrenciler için yaptığı fedakârlıkları hiçbir zaman unutamam. Özellikle eşi Sare Hanım'ın iyiliklerini de bu fırsatla anmak isterim.


O zamanlar Malezya'da bir tane cemaat mensubu yoktu. Daha sonra geldiler. Hepsi Davutoğlu'nun kapısına geliyordu. Orada barınmalarına, okullara girmelerine o yardım ediyordu. Onun yardımları ve desteklerini unutmuş olmaları çok büyük bir vefasızlıktır.

DAVUTOĞLU ONLAR İÇİN NE YAPTI?

Dünkü yazıdan sonra Davutoğlu'nun çevresinde küçük bir yoklama yaptım. Yazı üzerinden cemaatin kendisine yönelik saldırılarının nasıl algılandığını öğrenmeye çalıştım. Davutoğlu'nun onlara yaptıklarına ve onların da Hoca'ya yaptıklarına dair aldığım notlar şu şekilde oldu:

1- Dünyanın her yerinde okullarının ne sorunu varsa hepsi ile bire bir ilgilendi.

2- Her yurt dışı seyahatinde okulları ziyaret etti. Verdiği destek ile ev sahibi ülkelere 'Biz okulların arkasındayız' mesajı verdi.

3- Başta TUSKON olmak üzere Afrika ve dünyanın her köşesinde cemaat iş adamlarının her sorunu ile tüm Türk iş adamlarının sorunları ile ilgilendiği gibi ayrım yapmaksızın ilgilendi. Toplantılarında Türkiye'ye gelecek iş adamlarına hep kolaylık gösterildi.

4- Cemaate karşı en acımasız kampanyalar yapıldığında hep yapılan hizmetleri savundu.

5- Bir yanda Yeni Şafak'ta köşe yazarken Aksiyon dergisinin de yazarları arasındaydı.

6- Cemaat basın kuruluşlarına karşı hiçbir olumsuz ayrımcılık yapmadı. Brüksel'deki 'Türkiye'de Zaman' fotoğraf sergisi için Belçika'ya gitti.

7- Özellikle 7 Şubat sonrasında yaklaşan krizi önlemek için her seviyede diyalog yolu aradı. Kardeş ve dost uyarılarında bulundu.

BU SORULARA KİM CEVAP VERECEK?

Peki bütün bunların karşılığında onlar ne yaptı? Yoklamadan şu tespitler çıktı:

1- Verilen bu kadar desteğe rağmen 'Biz sizden ne zaman bir şey istedik ki' dediler.

2- Okullarında, evlerinde, dershanelerinde Davutoğlu ve hükümetin ileri gelenleri için kahhariyeler okuttular.

3- Ailesiyle ahlâk timsali olan bir kişi hakkında yıllardır muta nikâhı yalanları uydurdular.

4- Tüm hayatı herkesin gözleri önünde olan ve ahlâki ilkelere azami dikkat eden Davutoğlu'nu, sadece iddialardan ibaret kendisiyle ilgisiz bazı bürokratlar hakkındaki asılsız ithamlardan oluşan seks skandallarının, casusluk faaliyetleri iddialarının parçası gibi göstermeye çalışıp, hiç ilgisi olmayan konular hakkında özür dilemesini istediler.

5- Suriye gibi en önemli konularda hep Suriye rejiminin işine yarayacak söylemler geliştirdiler.

6- MİT TIR'larının durdurulmasından sınırda iki ülke hava kuvvetleri arasındaki çatışmalarda hep Ankara'yı terörist devlet gibi göstermeye çalıştılar. İki gün sonra Cenevre'deki Suriye toplantısına gidecek Dışişleri Bakanı'nın masaya bu fotoğrafla oturmasını istediler.

Başbakan'ımızın Brüksel ziyaretine silah taşıyan TIR'lar şaibesinin düşmesi için çalıştılar.

7- Dışişleri'ndeki dinleme sonrası bu vatan hainliğini reddetmek yerine yapıldığı iddia edilen montajlanmış konuşmaların içeriklerinin arkasına sığınıp, bu ülkenin Dışişleri Bakanı ve en üst düzey güvenlik ve dış politika bürokratlarını hain, kendi ülkesine saldırmak isteyen kişiler olarak resmetmeye yeltendiler.

8- Malezya İslam Üniversitesi'ne öğretim üyesi olarak gittiği zaman daha hizmet o coğrafyaya adım atmamışken, Türkiye'den giden herkes Ahmet Davutoğlu'nun evine misafir olurken, 'Gittiğinde cemaat evlerinde kaldın' yalanını servis ettiler.

9- Tüm yalanlar ve kara propagandalar yüzlerine söylendiğinde hep 'Bizim dahlimiz yok, biz yapmadık' yalanına sığındılar.

10- Hükümetle ilişkileri iyi iken habercilik anlamında hep ayrıcalık istediler, 'Özel haberleri bize verin diğerleri sizin düşmanınız. Doğan Grubu, Cumhuriyet gibi gazetelere mesafe koyun' dediler. Yalanları deşifre olup gerçek niyetleri ortaya çıkınca da Cumhuriyet ve Doğan Grubu ile bir olup hükümeti hedef aldılar.

11- Yolsuzluk iddialarına bulaştıramadıkları ve itibarsızlaştıramadıkları için dış politikayı hedef alıp, Suriye'de Esad rejimi cinayetlerinin, Mısır'da Sisi'nin katliamları sonucu bozulan ilişkilerin sorumluluğunu Dışişleri Bakanı'nın üzerine yıkmaya çalıştılar.

12- Mavi Marmara gibi millî bir konuda mağdurun değil zalimin yanında durdular. Hükümet ilk başta Mavi Marmara'nın yola çıkmasına muhalefet etse de saldırı sonrası vatandaşlarını sonuna kadar sahiplendi. Bir devlet olmanın gereğini yaptı. Onlar yine sorumluluğu hükümete yıktı. Faile değil vatandaşına sahip çıkana saldırdı.
Davutoğlu çevresinde durum bu. Birileri asıl bu sorulara cevap vermeli. Hayal kırıklığını ve savrulmayı ondan sonra tartışabiliriz.

Kaynak

Yeni Şafak 11.05.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi