![]() |
#1 |
![]() Ufuk Ulutaş
![]() Ahlaki üstünlük savaşları Birçok alanda olduğu gibi siyasette de adımlarını ahlâkî ilkelere bağlı kalarak atmak suretiyle elde edilen meşruiyet zeminine işaret eder ahlâkî üstünlük. Bir tartışmanın her iki tarafı da, ideal bir ortamda sadece fiziki veya rakamsal üstünlüğü değil aynı zamanda ahlâkî üstünlüğü de diğer tarafa kaptırmama peşindedir. Ahlâkî üstünlüğün kaybedildiği noktada rakamsal üstünlüğe sahip olunsa bile meşruiyet sorgulanır hâle gelir. Başka bir açıdan baktığımızda ise rakamsal üstünlüğün kısa vadede mümkün olmadığı durumlarda ahlâkî üstünlük orta ve uzun vadeli bir siyasi yatırım olarak görülebilir. Rakamsal üstünlük, ahlâkî üstünlükle yıpratılır ve değiştirilmeye çalışılır. Sıkıcı kavramsal girişten sonra hemen merâmımı ifade edeyim: Türkiye siyasetinde tam da bu tarz bir ahlâkî üstünlük savaşı yaşamaktayız. Yani rakamsal üstünlüğün siyaseten mümkün olmadığı bir kesim ahlâkî üstünlüğü ele geçirme sevdasıyla sistematik bir kampanya yürütmekte. Fakat ciddi problemlerle karşılaşmaktalar. Kafaya göre ahlâk tanımı yok Öncelikle ahlâkî üstünlükteki “ahlâk”ın tanımını kendi kafalarına göre şekillendirebileceklerini düşünmeleri önemli bir problem. Oysa ahlâk, siyasi mühendislikle şekillendirilemeyecek bir kavram. Örneğin, insan ölünce üzülmek ahlâki bir davranıştır. Fakat ölen insanın siyasi kimliğine göre üzülmek, diğerini insan yerine koymamak değil. Üstüne üstlük ölen insan üzerinden siyasi hesaplar içerisine girmek, ahlâkiliği bırakın insanî bir davranış bile değil. Tam da bunu yaşamıyor muyuz? Türkiye’de rakamsal üstünlüğü başka baharlara bırakan yine de siyasi emele sahip olan kesimlerin sömürmediği cenazemiz kalmadı. Soma’dan Berkin Elvan’a kadar her acı bir sömürü aracına dönüştürüldü. Gerginlikten bahsediyorlar ya her acıyı sömürerek gerdiler Türkiye’yi. Bu kesimin bir diğer problemi, ahlakî üstünlükten bahsedebilecek arka plâna sahip olmamaları ve bu mecraya girdiklerinde her hareketlerinin buram buram siyaset kokmasıdır. Tabii ki herkes siyaset yapabilir. Fakat siyasi pozisyonunuzu evrensel ahlâkî duruş olarak satmaya çalıştıklarında inandıracak adam bulmakta zorlanırlar. Birisi tuzu kuru eski elittir; diğeri eli silahlı teröristtir; bir diğeri ülkede otoriterliğin kitabını yazmış CHP aklının günümüzdeki temsilcisidir; kimisi soru çalıcı, özel hayat deşici, devlet sırlarını ifşa edicidir; kimisi ise özgürlük kelimesi aklına AK Parti iktidarında gelendir. Ancak Deccâl’in ahlâk savunuculuğuna girmesi kadar inandırıcıdır, bu kesimlerin barıştan, adaletten ve özgürlükten bahsetmeleri. Barışçı terörist? Tam da bunu yaşamıyor muyuz? Eli kanlı Baas-sevicilerin, DHKP-C terör örgütünün barışçı gösteriden bahsedebildiği; askere sus pus olanların seçilmiş sivil iktidara çemkirebildiği, tuzu kuru eski elitlerin “beni çapulcuymuşum gibi çek panpa” diyebildiği, paralel yapının bile kendisine demokratik mücadele yapıyor izlenimi verebildiği trajikomik günler yaşıyoruz. Bu problemlerin zirve noktası ahlâkî dayanağın Türkiye dışında aranmasıdır. Yurt dışında çalışan Türkiyeli gazetecilerin bir kısmı tüm mesailerini, yabancı yetkililerden Türkiye aleyhine demeçler almak için harcarken, paralel yapı yabancı kongrelerin kapısında sabahlarken, demokratik siyasetten umudunu kesenlerin sokak eylemlerini yabancı başkentlerde akredite ettirme çabası sürerken, ahlâkî üstünlük arayanların gelecekleri tek nokta “kerâmeti kendinden menkûlculuk”tur. Hani o an vardır ya... Siz ahlâki üstünlüğe sahip olduğunuzu düşünürsünüz ama ahlâkilik sizden usul usul uzaklaşır. Hikâyeyi bilir misiniz? ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünden Türkiye aleyhine bir demeç almış hükümet karşıtı gazeteci, ülkenin seçilmiş hükümetine mağrur bir ifadeyle “alın size sert bir demeç” demiş. Seçilmiş hükümet de “ben sana demeç alamazsın demedim, ahlâkî üstünlüğe sahip olamazsın dedim” demiş. Sonuç niyetine: Türkiye’de gerçek ahlâki üstünlük olmadan rakamsal üstünlüğün gelmesi artık çok zor. Kaynak Akşam 25.05.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|