![]() |
#1 |
![]() Rahim Er
![]() Darbeciler yargılandı ve cezalandırıldı Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya, 12 Eylül Dâvâsı'nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edildiler. Ceza, "sanıkların muhakemedeki iyi hâlleri" nazara alınarak hükmün ağırlaştırılmış ciheti kaldırılarak sadece "müebbet hapse" tebdil edildi. İdam cezası -AB uğruna- mevzuattan çıkartıldığı için faillere müebbet hapis cezası verilmiş olsa da esasında hüküm idamdır. Türkiye'de darbeciler ilk defa mahkeme önünde hesap verip terledi ve layık oldukları cezayı gördüler. Çok geç kalındığı bir vakıadır. Darbe tarihi 12 Eylül 1980'dir. O zamandan bu tarafa çok sayıda seçim yapıldı, parlamento teşkil oldu ve hükümet kuruldu. Fakat bu suç, henüz ceza gördü. Üstelik cunta mensuplarından çoğu ölmüştür. 97 yaşındaki Kenan Evren ve 89 yaşındaki Tahsin Şahinkaya, hesap verme zorunda kaldılar. Bu noktada Yunanistan'ın daha kıdemli olduğunu teslim etmek gerekir. Darbeciler, orada 40 yıl önce yargılanıp hapse atıldılar. Buna rağmen; hesaba çekilenler hayattan göçme demlerinde iki piri faniden ibaret olsa bile bu yargılamanın gerçekleşmiş olması çok değerlidir. Meseleyi iki kişi cezalandırılabildi diye okumamalı. Zaten 8 yıllık infaz, hastanede olacak. Cezalandırılan sadece suç failleri değil; ondan da öte darbe, cunta ve isyan cür'eti ceza görmüştür. Devletten maaş alıp milletin iktidarına silah çekmek ne demektir? Bu anlamda bakınca cuntanın yani 12 Eylül Komuta Konseyinin ölmüş mensupları da halk vicdanında müebbet cezaya çarptırılmış olmaktadır. Bu cezalandırmanın geriye ve ileriye doğru bir siftah olmasını temenni ederiz. Sultan Aziz'in hunharca katledilmesiyle nihayetlenen yakın tarih darbelerinin başlangıcı sayılabilecek 30 Mayıs 1876'dan başlayarak 27 Nisan 2007'deki E muhtıraya kadar bütün darbeler, bugün faillerinin mezarda kemikleri kalmamış olsa bile gıyaben muhakeme edilip tarih huzurunda hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. Bunu yapmanın ileriye doğru sonucu da caydırıcılık unsurudur. Bugüne kadar darbe yapanlar imtiyaz sahibi oluyorlardı. 27 Mayıs darbecileri kendilerine ömür boyu senatörlük pâyesi vermişlerdi. 12 Eylülcülerse yargılanamayacaklarını anayasaya madde olarak koymuşlardı. 12 Eylül 2010'da vaki anayasa değişikliğiyle bu yol açılmış oldu. Bu cezalandırma, diğer taraftan demokratikleşmenin tekâmülü için büyük bir adımdır. Sivilleşmenin tescilidir. Paşa demeyi kanunla yasaklayıp kendilerine "paşa" dedirtenlerin fani olduklarını onlara hatırlatmadır. Ve çok büyük bir ibretlik manzaradır: 12 Eylül 1980 Kenan Evren krallığını yaşamış olan nesiller ne demek istediğimizi iyi anlarlar. Kendileri kral, her sözleri kanundu. Ama her iş neticesiyle ölçülür. Ne oldu, nerede o asıp-kesmeler, saatlerce nutuk atmalar, taşıdığı cehaletten, patavatsızlıktan habersiz bilgiçlikler, nerede meydanlardaki yığınlar, nerede o alkış yarışındaki gazete manşetleri, çocuklarına "Evren" adını veren binlerce hayran? Hiçbiri yok... Hepsi yalan. Ömürlerinin sonunda yalnızlıklarıyla baş başalar. Bu darbecilerin posta erleri bugün onlardan çok daha rahatlar. Darbeciye ise hasta yatağında bile rahat yok. İşte buna "erzel-i ömür" denir. Ahir ömürde rezilliklerle boğuşmak. Meselenin bir de; ahiret cephesi, kul hakkı tarafı, mizan gerçeği var. Kaynak Türkiye 20.06.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|