11-10-2014, 03:34 | #1 |
Halep'in düşmesine hazır mıyız?
Halep'in düşmesine hazır mıyız? Suriye direnişinde önemli bir nokta olan Halep şu anda rejim güçleri tarafından muhasaraya alınıyor. Eğer rejım güçleri Handerat bölgesi ile Leramon bölgesini birleştirirse Halep komple bir muhasaraya alınmış olur. Bu muhasarayla birlikte Zehra, Nübül ile Yeni Halep arasındaki yol da rejım lehine kullanıma açılmış olacak. Rejimin Lazkiye, İdlib, Humus ve Halep'e getirdiği yabancı askerler Sefira Bab bölgesini dolaşmadan Yeni Halep'ten direk Zehra Nübül bölgesine çıkabilecek. Haleple Kilis arasındaki bölgelerin irtibatı kesildiğinde Kilis ve Rasulayn bölgesini muhaliflerin tutmasına imkan kalmayacak. Diğer taraftan Zahra bölgesinden Afrin içinden hareket edecek Esed güçleri Reyhanlı karşısında bulunan Atme'ye kadar hiçbir zorlukla karşılaşmadan gelecekler. Atme ile BabülHava arası yaklaşık 10 km. Muhaliflerin bu kayıpları Türkiye-Suriye sınırında ciddi güvenlik zaafiyetlerine yol açacaktır. Aslında Halep'in kaybedilmesi Suriye muhaliflerinin değil Türkiye'nin kaybedilmesi gibi okunmalıdır. İran, Esed yönetimine gizli ve açıktan silah ve askeri yardımda bulunmuş ve bunu tüm dünyaya karşı açıklamıştır. Türkiye Esede karşı muhalifleri el altından desteklemiş ancak sahadaki yöneticilerini iyi seçemediği için kaybetmeye aday bir ülke olmuştur. Halep'in muhasarasının kırılması Türkiye'nin geleceği açısından çok kritik bir noktadır ve daha geç olmadan Türkiye Halepteki muhasarayı kırmak için Halep bölgesindeki muhaliflere gerekli askeri bilgi ve lojistik desteğini vermelidir. Bugün Suriye'ye yardım ediyormuş gibi gözükmenin ve nitelikli yardımların düzenli ve emin ellere verilmemesinin bedelini Türkiye halkı çok ağır ödeyeceğini bilmelidir. Halepteki yerel gruplar acilen desteklenmeli ve sesleri dünyaya duyrulmalı. Eğit donat, ılımlı İslamcı , ılımsız İslamcı, düzenli ordu sistemine geçiş ile uğraşılacağına Halepteki muhaliflerin silah gücü ve gerekli silahlar temin edilmeli. Öte yandan bugün Halep'te direnen gruplar yiyecek gıda dahi bulamamakta, çok basit ve el yapımı silahlarla Halep'i korumaya çalışmaktadır. Bugün Halep'te direnenlere gerekli yardımları yapılarak muhasara kırılmaz ise yarın Türkiye'ye can ve mal maliyeti yüzlerce kat daha büyük olacaktır. Halep düşerse Türkiye sınırında 900 km boyunca Türkiye ile savaşmaya hazır örgütler olacaktır. Türkiye'nin muhaliflere yardım etmesinin cezasını İran ve Esed yönetimi Türkiye'ye kesmek isteyecektir. Türkiye içindeki birtakım bürokratların ise Esed sonrası dönem için Batı eliyle yaptıgı baskı da bunda etkili olmakta, savaşın aslında Türkiye içinde olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin İsrail ve Amerika'ya kafa tutması ve bunların hepsi beraber düşünüldüğünde savaşı Türkiye'nin içerisinde görmemek ya da olmayacağını düşünmek basiretsizlikten başka birşey değildir. PEKİ SİZE SORUYORUM TÜRKİYE HALKI VE YÖNETİCİLERİ OLARAK HALEPİN DÜŞMESİNE HAZIRMISINIZ ? AYHAN ALTINTAŞ http://milathaber.com/haber-5729-hal...zir_miyiz.html
Konu Özgür Suriye tarafından (11-10-2014 Saat 03:39 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
11-10-2014, 03:50 | #2 |
Halep düşmemeli. Özgür Suriye Ordusu'nun, Suriye'nin Ergenekon Terör Örgütü olan Zalim Suriye Rejimi terör örgütünü ve o terör örgütünün silahlı kuvveti olan Zalim Suriye Ordusu'nu ortadan kaldırmak için daha fazla asker alımına ihtiyaç var. Suriye Halkı tarafından Suriye'deki % 10 civarındaki Nusayri azınlığa teslim ol çağrısı yapılmalı. Suriye'deki % 10 civarındaki Nusayri azınlık, Suriye Halkı'na teslim olursa, eğer Nusayriler Müslümanların hâkimiyeti altında yaşamak istemezse onların can güvenliği içinde İran'a ya da Rusya'ya tehcir edilmeleri sağlanabilir. Suriye'deki ana mesele Nusayri Sorunu'dur. Müslümanların hâkimiyeti altında yaşamak istemeyen Nusayrilerin İran'a ya da Rusya'ya tehcir edilmeleriyle Suriye'nin Nusayri Sorunu çözüme ulaştırılabilir.
|
|
11-10-2014, 04:58 | #3 |
ÖSO'nun ve diğer muhalif grupların savaşacak askere değil, acil silaha ihtiyaçları var. Küçücük Kobani'yi koruma bahanesiyle Dünya'nın öbür ucundan kalkıp PKK'ya silah veren ABD'ye inat biz de Suriye'li muhalifleri en ağır silahlarla donatmalıyız.. Eğer Halep düşerse Türkiye'ye bir milyondan fazla yeni Suriye'li mülteci gelir ve Türkiye, İran-Esed-Hizbuşşeytan şer ekseni karşısında çok ağır bir darbe almış olur. Böyle olmasını istemiyorsak, acilen Halep'e yardım etmeliyiz. Unutmayalım ki son pişmanlık fayda vermez. Konu Özgür Suriye tarafından (11-10-2014 Saat 05:01 ) değiştirilmiştir.. |
|
11-15-2014, 00:03 | #4 |
Halep'e veda ederken... Büyük Türkiye hayalleri kurduğumuz şu günlerde, Suriye imtihanını kaybeden bir Türkiye'ye doğru yol alıyoruz. Halep kuşatmasına kadar Esed'in gideceğini düşünen Türkiye yöneticileri, Halep',in elimizde ''Sabunlu Bir Balon'' olduğunu ve her an kaçtığında tutamayacağımızı hala anlayamamış. Halep, muhasaraya alınırsa, sadece Halep değil; tüm Suriye, TÜRKİYE sınırından başlayarak muhasaraya alınacak... Bunun farkına varmamız gerekiyor! Bu muhasarayla sadece kuşatma yapılmak istenmiyor. Suriye'de kaybeden bir muhalefet havasıyla birlikte, panik havası yaratılmaya ve halk göçe zorlanmaya çalışılıyor. Esed yanlısı yazarlar ve siteler savaş baltalarını çıkarmış, Suriye'nin zaferini kutlarken, bir taraftan da Türkiye'den alacakları intikamı dillendiriyorlar. İslami STKlarımız, Suriye Cihadı başladığından bugüne, Suriye algısı senede bir iki kumanya paketi dağıtmak ve vicdanlarını rahatlatmak gibi gördü. Suriyeyi, Suriyelilerin imtihanı görüp, kendini unuttu. Unutmamak gerek; Suriye, Suriyelilerin değil bizim imtihanımız. Onlar, çocuklarını, evlatlarını, mallarını, canlarını veriyor... Mücadele ediyor. Savaşı kaybetseler de ahireti kazanacak olanlar Suriyeliler. Biz ise, lüksümüzde ve ruhsatçılığımızda, eleştiriciliğimizde vs boğulup kalacağız. Halep'in ihtiyaçlarını sorduk; direnen kardeşlerimiz “Halep kuşatmasını yarmak ve düşmanın ilerleyişini durdurmak için nöbet tutan gençlerimiz aç. Askerimiz ve malzememiz yeterli değil” dediler. Bizim askeri malzeme konusunda yapacak bir şeyimiz yoktu, birkaç dostumuzun kapısını çaldık. Bir miktar konserve ve bir miktar gıda alarak Halep'de direnen kardeşlerimize ulaştırmak için, Suriye'ye doğru yola çıktık... Teslimatı yapmadan, Hatay’a gelmişken, bir kaç dostumuzu görelim diye aradık. Ebu Ömer'in cep telefonu kapalıydı, whatsapp’tan mesaj attım görüşelim diye. Arkadaşın skype’ından bağlandık. Ebu Ömer Halep'de olduğunu söyledi. Ne zaman geleceksin, dedim . ''Sen bilmiyor musun? Halep muhasaraya alınıyor'' dedi . Evet ben de bu konuyla alakalı konuşacaktım dedim. Ben Halep'den çıkamam dedi. Önce anlamadım ne dediğini. Sonra, dedi ki ''Halep muhasaraya alınacak ve ben de eşimle çocuklarımı aldım Halep'deki mücadele eden kardeşlerimin yanına geldim. Muhasaraya alınırsa Halep, benim çocuğum, hanımım buradaki diğer ailelerden üstün değil'' dedi. Ebu Ömer Halep'te muhasara olursa kaçayım demedi. Çocuklarımı kaçırayım demedi. Çocuklarım da eşim de Halep'de muhasarada bizimle kalsın dedi. Bedeni öldürseniz de bu ruhu öldürebilir misiniz? BU RUHU anlayabilir misiniz? Anlayabilseydik, bu şekilde olur muyduk? Bu kadar duyarsız kalır mıydık? Reyhanlı'da, bu duygularla dolaşırken, acaba Devlet ne yapıyordur dedik. Halep için planı var mı? Halep'in düşmemesi, Esed ve yandaşlarının defedilmesi için bir planı var mıdır, diye düşünürken birkaç ziyaret gerçekleştirdik. Evet, devletin planları varmış. Göçecek mültecilerin sınırda karşılanması, karınlarının doyurulması için yiyecek ve barınaklarının ayarlanması ve kumanyaların dağıtılması. Sahi ‘Büyük Türkiye’ veya yeniden şahlanış bu muydu? Tarih geçti gözümün önünden. Acaba Selahhaddin Eyyübi yaşasaydı, Fatih Sultan Mehmet yaşasaydı,Yavuz Sultan Selim yaşasaydı ne yapardı? Üzerlerinde vakfiyelerin isimleri yazılı kolilerle sınırda gelecek misafirleri mi beklerdi? Yoksa, kılıçlarını kuşanıp, Şahin Topları döktürüp, minberi de önüne koyar sefere mi çıkarlardı? Sahi! Neydi bu devlet aklı? Nasıl ‘büyük devlet’ olunuyordu ve nasıl oyun kurucu olunuyordu? Biz de bekliyorduk ki Suriye ve Halep haritasını önüne alacak, düşmanın saldırı yollarını belirleyecek ve savaşmayı bilmeyen muhaliflere, nitelikli yardımı yapacak bir yeni oyun kurucu bir Türkiye olacak. İstihbarattan anladığımız: Vatandaşının telefonlarını dinlemek, duvar dinlemek. Yönetmek demenin de afet anında koli dağıtıp vicdan rahatlatmak olduğunu anladığım da bu işlerin bir üst akıl gerektirdiğini yeniden öğrendim. Ayhan Altıntaş http://genconcu.com/halepe-veda-ederken/142/ |
|
11-15-2014, 03:57 | #5 |
Özgür Suriye siz bilirsiniz el nusra ile IŞİD birleşti deniyor kobanide... Bu el nusra denilen şey zaten Özgür Suriye ordusu ile aynı değil mi? Yoksa farklı mı? Bilgi almak için soruyorum
|
|
11-15-2014, 16:13 | #6 | ||||
Alıntı:
Aksine şuan Nusret Cephesi'nin de içinde bulunduğu muhalif gruplar Işid'e karşı savaş halindedirler. Ama PKK'ya Işid'e karşı savaşıyor diye silah veren ABD, Işid'e karşı savaşan muhalifleri ise savaş uçakları ve füzelerle bombalıyor!.. Bu ''IŞİD ile Nusret Cephesi birleşti'' şeklindeki yalan haberleri Batı medyası ve PKK medyası bilinçli olarak çıkartıyorlar. Maalesef Türk medyası içindeki cahil ve(ya) satılmış unsurlar da bu haberleri doğruluğunu araştırmadan veya yanlış olduğunu bile bile kasıtlı olarak yayıyorlar. Muhafazakar geçinen haber7.com da bile yayımlandı bu haber. http://www.haber7.com/ortadogu/haber...-icin-birlesti Haçlı koalisyonu, IŞİD'in yanı sıra Suriye muhalefetinin en güçlü gruplarından birisi olan ve hem IŞİD'e hem de Beşşar Esed'e karşı savaşan bununla birlikte batı uşaklığını reddeden Nusret Cephesi'ni de bombalıyor. ''Katil ABD yine muhalifleri vurdu !'' http://www.akpartiforum.com/katil-ab...u-t174947.html Ama Nusret Cephesi, Suriye halkı tarafından çok sevildiği için ABD bu bombalamaları rahat gerçekleştiremiyor. Emperyalist ABD, Nusret Cephesi'ni ve diğer İslam'cı-mücahid grupları bombalıyor ama olmayan bir örgüt ismi uydurup ''Horasan grubunu'' vurduk diyorlar. Halbuki Suriye'de ve Dünya'da böyle bir örgüt yok! ABD, Nusret Cephesi'n daha rahat bombalayabilmek ve PKK da ABD'nin Nusret Cephesi'ni daha fazla bombalamasını sağlamak amacıyla bu yalan haberleri yayıyorlar!.. Fark ettiysen, son günlerde terörist başı Cemil Bayık, Nusra, Afrin'e saldırırsa (PKK'nın batıdaki kantonu) çözüm süreci biter. Daha Nusret Cephesi ve diğer muhalif gruplar Afrin'e saldırmadan PKK'lı reziller yaygara yapmaya başladılar. Nusret Cephesi: Işid sapkın bir örgüttür http://www.akpartiforum.com/nusret-c...r-t174841.html IŞİD tövbe edip, Müslümanları (Nusret Cephesi'ni ve diğer İslamcı grupları) tekfir etmekten vazgeçmediği sürece, Nusret Cephesi ile IŞİD'in birleşmesi mümkün değil!.. IŞİD, savaş halinde olduğu Nusret Cephesi ile birleşmek bir tarafa, Nusret Cephesi'nin yaptığı ateşkes teklifini bile reddetti. Nusret Cephesi'nin de içinde bulunduğu muhaliflerin kontrolündeki Halep'e bir taraftan Beşşar Esed'in itleri ve İran tarafından dünyanın dört bir tarafından toplanan şii milisler saldırırken diğer taraftan da IŞİD saldırıyor. iki güncel haber: Suriyeli muhalif gruplar, Halep'in kırsalında rejim ve IŞİD örgütüne karşı iki cephede mücadele veriyor. http://timeturk.com/tr/2014/11/13/ha...l#.VGdQa8Y5nmI IŞİD muhaliflerin barış çağrısına ne dedi? Rejimin saldırıları yoğunlaştığı bu günlerde muhalefet Halep düşmesin diye her yolu deniyor. 14 Kasım 2014 Cuma - 00:41 Esad ordusu, İran ve Hizbullah’ın da büyük desteğini alarak başta Halep olmak üzere birçok şehri kuşattığı bu günlerde muhaliflerin de çözüm arayışı sürüyor. Halep düşerse yüzbinlerce insanın mülteci durumuna düşeceği ve büyük bir katliamının yaşana bileceğini vurgulayan muhalifler dünyadan destek gelmeyince en son çareyi IŞİD ile aralarındaki savaşı durdurmak için girişimde bulundular. Suriye’de ilk kurulan Cemaatlerden olan Ensar-ve muhacirin Cemaatinin genel emiri Selahaddin Şişeniyi (çeçeni) ara buluculuk için Rakkaya gönderdiler. IŞİD yetkilileri ile Rakkada görüşen Selahaddin döndükten sonra 6 Kasımda leroman'da yaptığı açıklamada: ''Ben Selahaddin Şişeni olarak İslam cephesinin ve Nusret cephesinin ricası üzere Esad ordusunun bu kadar güçlendiği ve bizi kuşattığı bir zaman da kuvvetlerimizi birleştirerek onlara karşı savaşalım teklifini yaptım. Fakat onlar (IŞİD yöneticileri) beyan ettiler ki: ''Bahsettiğin o gruplar mürted ( dinden çıkmış) ve kâfirdirler. onlar ile bir anlaşma yapılması söz konusu olamaz.'' '' Daha sonra açıklamalarına devam eden Selahaddin: ''Aslında ben ilk başta oraya gitmekte bir fayda olacağını düşünmüyordum ama yine de gittim görüşme bittikten sonra kalbime büyük bir üzüntü ve karartı çöktü’’ Suriye’de bazı analizciler bu görüşmemin yapılmasını: ''Küresel Cihad Hareketi'nin önde gelen ideologlarından olan Ebu Muhammed el-Makdisinin teşvik ettiğini’’ söylüyorlar İŞTE SELEHADDİN ŞİŞENİ'NİN O AÇIKLAMALARI:
TİMETURK / FURKAN AZERİ http://timeturk.com/tr/2014/11/14/isid-muhaliflerin-baris-cagrisina-ne-dedi.html#.VGdQ9sY5nmI Konu Özgür Suriye tarafından (11-15-2014 Saat 17:02 ) değiştirilmiştir.. |
|||||
11-15-2014, 16:31 | #7 |
Okuduğum haberlerden hatırladığım kadarıyla zaten IŞİD ile el Nusra tamamen ittifak yapmıyor, kısmi bir ittifak yapıyor yani tamamen örgütsel olarak değil de mesela sadece Aynel Arab'da.....
Bunlar ittifak yapsa da yapmasa da geçen gün fatih tezcanı dinlediğime göre halep düşerse tehlikenin bize sıçrama ihtimali var.... Ama ben yine de bu kadar iç karışıklığı olan suriyeden ne ışid ne de esad kesiminin bize salça olabileceğini düşünmüyorum... Kendi dertlerine bakıyorlar... |
|
11-15-2014, 16:41 | #8 |
Kobani'de PKK'ya karşı kısmi işbirliği de yapmadılar.
O da yalan haber. Nusret Cephesi'nin Kobani'ye sınırı da yok zaten. Orası tamamen IŞİD ablukası altında. Halep düşerse, tehlike tabi ki bize de sıçrar, bu ''iki günde Esed bize savaş açacak'' manasına gelmiyor. Ama Esed güçlendikçe, ve Türkiye sınırını ele geçirdikçe, Beşşar Esed ve hamisi İran, Suriye'li muhalifleri destekleyen Türkye'den intikam almak isteyeceklerdir. Reyhanlı da Beşşar Esed nasıl onlarca vatandaşımızı öldürdüyse Türkiye sınırını ele geçirdikçe yine benzer şeyler yapar. Halep düşerse etkileri daha çok uzun vadede olmak üzere Türkiye çok büyük zarar görür. Halep, düşerse Türkiye'nin büyük devlet hayali tarihe gömülür ve güney sınırımız (Suriye, Irak ve İran sınırları) boyunca Türkiye ve sünni düşmanı İran-Şii ekseni tarafından kuşatılmış olur. Halep düşerse, Sünni Arap dünyasıyla coğrafi bağımız kopar.. İran'a ve Esed'e karşı Halep'i koruyamayan Türkiye bunlara karşı Hatay'ı da koruyamaz!.. Kısaca eğer Halep düşerse, uzun vadede Hatay da düşer , Ankara da düşer , İstanbul da düşer!.. Konu Özgür Suriye tarafından (11-15-2014 Saat 16:53 ) değiştirilmiştir.. |
|
11-15-2014, 17:09 | #9 |
Türkiyeye bir şey olmaz...
|
|
11-16-2014, 23:03 | #10 |
Kanuni'den beri bize bişey olmaz diyerek geriliyoruz zaten.
Konu Özgür Suriye tarafından (11-16-2014 Saat 23:19 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|