![]() |
#18 | |
![]() Alıntı:
Konuyla ilgili basit bir misal vereyim: Herhangi bir insana emniyet güçlerinin bir operasyon yaptığını ve mevcut uygulamada olduğu üzere hemen birkaç gün içinde onun şirketine veya şirketlerine kayyum atanıp mal varlığına el konulduğunu varsayalım. Ya o insan suçsuzsa ne olacak? Yerel mahkemede yargılanması sonucunda ya da Yargıtay aşaması sonrasında beraat ederse ne olacak? Adamın ticari itibarını bitirip şirket düzenini allak bullak ettikten sonra malını mülkünü ona geri versen ne anlamı var! Ayrıca şu da var ki evli olan veya çoluğu çocuğu bulunan bir insanın tüm mal varlığına hukuken el konulamaz! Çünkü insanların mallarında hanımının ve çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Evli olan veya çoluk çocuğu bulunan insanlardan mallarının müsaderesini gerektirecek kadar büyük suç ya da suçlar işlemiş olanların mal varlığının en fazla üçte ikisine âdil yargılama sonucunda el konulması hukuki olabilir diye düşünüyorum. Geri kalan üçte bir oranındaki malın mülkün ise suçlunun hanımına ve çocuklarına devredilmesi doğrusudur. Alparslan Kuytul'a ve Adnan Oktar'a operasyon yapılmasının ardından birkaç gün içinde onların mal varlığına el konulması onlara yapılan büyük birer zulümdür. Burada hukuk yok! Bu insanları yargıladınız mı? Yargılamadınız! Bu insanları yargılamadan onların şirketine veya şirketlerine niye kayyum atayıp mallarına mülklerine niye el koyuyorsunuz a zalimler?! Bir parantez de Türkiye'de yayın hayatını devam ettiren İslami gazetelere açmak istiyorum. Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra ertesi gün Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazeteleri başta olmak üzere İslami gazetelerin görebildiğim kadarıyla çoğunluğunda Adnan Oktar'a ve talebelerine yapılan operasyonu olumlayan ve Adnan Oktar'a sert sözlerle yüklenen haberler yer aldı. Yazıklar olsun! Bu şekilde davranmış olan hangi İslami gazete varsa hepsine yazıklar olsun! Sizde hiç vefa yok mu hiç mürüvvet yok mu?! Bu insan (Adnan Oktar), İslam'a hizmet yolunda çok mücadele verdi, çok kitap yazdı ve çok belgesel hazırlattı; uyduruk Evrim teorisine karşı verilen mücadelenin en ön safında yer aldı ve materyalizm bâtıllığının hiçliği gösteren pek çok deliller sundu. Bunları nasıl unutursunuz?! Yaptığınız bu vefasızlığınız ve mürüvvetsizliğiniz alnınıza kazınmış ve yüzünüzden hiç silinmeyecek birer yüz karası oldu! Yaptığınız bu kötülük, üzerinden yüz yıl geçse unutulmaz! Nasıl ki Sabah'ın, Hürriyet'in, Milliyet'in 28 Şubat manşetleri onların alınlarına kazınmış ve yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karası olduğu gibi; Türkiye'nin, Yeni Şafak'ın, Yeni Akit'in ve Adnan Oktar gözaltına alındıktan sonra onun hakkında kötüleyici haber yapmış olan diğer İslami gazetelerin Adnan Oktar'a ve talebelerine karşı yapmış olduğu vefasızlık ve mürüvvetsizlik izi de bu gazetelerin yüzlerinden asla silinmeyecek birer yüz karasıdır! Yazıklar olsun! Ebu Hanzala'ya sadece fikirleri yüzünden 15 yıla yakın hapis cezası verdiler. Hukuk mu bu?! Asla değil! Zulüm bu! Lanet olsun! Bizler hür insanlarız. Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin köleleri gibi düşünmek zorunda değiliz ve onların düşündüğü gibi düşünmüyoruz. Bu zalim rejimin köleleri niye biz Müslümanlara saldırıyorlar, niye? Sizin dininiz size bizim dinimiz bize ey kâfirler! Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminden nefret ediyorum. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve bunların benzeri durumda olup zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan 'fikir suçlusu' Müslümanlar'ın bir an önce serbest bırakılmasını diliyorum. Ele geçirdiğin Müslüman tutsakları derhâl serbest bırak Allah düşmanı rejim! Müslümanlar'dan uzak dur İslam düşmanı rejim! Türkiye'nin mevcut İslam düşmanı rejiminin şimdiki hedefi ne acaba? Sırada hangi dîni cemaat var? Bundan sonraki muhtemel operasyonla İsmailağa Cemaati'ne mi saldıracak yoksa Süleymancılara mı saldıracak veya başka bir dîni cemaate mi saldıracak bu Allah düşmanı zalim rejim?! Türkiye'nin mevcut zalim rejimi zulümle kuruldu. Türkiye'nin cari rejiminin kuruluşunda İstiklâl mahkemeleri zulümleri vardır. İstiklâl mahkemeleri denilen 'mahkemeler' hukukla alâkası bulunmayan soytarılık düzenleridir ve o 'mahkemeler'de insanlar hukuksuz bir biçimde zulümle cezalara çarptırılmış ve aralarından bazıları da şehid edilmiştir. İstiklâl mahkemelerinin sonrası da yine zulümdür. Türkiye'de 1923-1950 yılları arasında 27 sene boyunca CHP'nin gayrimeşru tek parti diktatörlüğü hüküm sürmüş ve millet o gayrimeşru diktatörlüğün zulmü altına inim inim inlemiştir. CHP iktidardan düştükten sonra da bu alçak zulüm rejiminin zulmü bitmek bilmemiştir. 27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle birlikte Türkiye'de gizli askerî diktatörlük dönemi başlamıştır ve o gizli askerî diktatörlük döneminde 27 Mayıs mahkemesi olan hukuksuz Alçak Zulüm Divanı'nın zulümleri başta olmak üzere devamlı zulüm üretilmiştir. Bu rejimin işi gücü zulüm üretmektir! Bu rejimin dünü de bugünü de zulümle doludur ve zulüm yapmadığı toplum kesimi de yok gibidir. Bu alçak zulüm rejimi, dindarlara da Kürtlere de Alevilere de solculara da ülkücülere de zulüm üstüne zulüm yapmıştır. AK Parti iktidara geldikten sonra bazıları AK Parti'yi rejimi yıkmaya çalışmakla suçlamıştı ki o iddiada bulunanlar haklıymışlar; fakat yöntem konusunda yanıldılar. AK Parti, rejimi onların tahmin ettiği yolla yani laik rejimi İslami bir düzene dönüştürerek yıkmıyor; zulmü gittikçe arttırarak veya zulmün gittikçe artmasına ses çıkarmayarak, göz yumarak yıkıyor. Bu zalim rejimi kuruluşundan bugüne kadar devamlı olarak yaptığı zulümler yıkacak! Kanaatim budur. Yüce Allah'tan duam odur ki Türkiye'nin mevcut zulüm rejiminin yıkıldığını dünya gözüyle görmeden canımı almasın. Konu Cihannur tarafından (07-15-2018 Saat 15:50 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 6 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir) | |
|
|