Makedonya'nın başkenti Üsküb'ün en mutena meydanına dikilen dev İskender heykeli.Yazarlık hayatımda okuyucularımdan en fazla soru aldığım bir konu Cengiz Han Türk mü Moğol mu? muammasıdır. Şimdi de Büyük İskender Yunanlı mı Makedon mu? furyası başladı. Zira Makedonya Cumhuriyeti, başkenti Üsküb'ün en mutena meydanına muazzam bir İskender heykeli dikti ve... Atina'da kıyamet koptu. Yunanistan, bir Yunan olan İskender'in Makedonya ilgisi nedir, ne demektir yaygarasına başladılar. Malûm Yunanistan, Makedonya'nın hem NATO'ya, hem Avrupa Birliği'ne üyeliğini engelliyor. Makedonya, Yunanistan'ın bir eyaletinin adı olmakla, bir devletin de adı olamazmış! Dostumuz Yunanlılar'ın bu çeşit fantezi ve fantastik iddialarına biz Türkler alışığız ama böyle bir girişim gerçekten sınırları aştı. Efendim, Milâd'dan önce 4. asrın adamı olan İskender'le, 13. asrın başlarının şahsiyeti Cengiz'in ille alâkasını bulmaya zorlanırsam, benzerlik şudur: İkisi de, bütün insanlık tarihinin en büyük iki cihangiri, kıt'alar aşan büyük askerleridir. İskender Yunanistan'dan kalkıp bütün Anadolu'yu İranlılar'dan alarak Mısır'a, İran'a, Türkistan'a, Hindistan'a kadar bizzat gitti. Cengiz, Çin ile Orta Avrupa arasında cihangirlik yaptı. İskender'in ölümü (M.Ö. 323) ile Cengiz'in ölümü (1227) arasında tam 1550 yıl var.İSKENDER YUNANLIDIRİskender, bir Ârî ırk olan ve bugünkü Makedonlar gibi bir Slav Bulgar ırkı olmayan Eski Makedon ırkındandır. Fakat Yunanca konuşan, Yunanlı'laşmış bir hanedana mensuptur. Hocasının Aristo olduğunu söylemek, İskender'in hangi kavimden olduğunu net şekilde açıklar. Aristo, gerek Antikite'de, gerek Hristiyan ve Rönesans Avrupası'nda ve gerek başlangıcından günümüze İslâm dünyasında en büyük bilge (üstad, hoca) kabûl edilen emsalsiz bir filozof, mütefekkir, bilgindir (klasik İslâm literatüründe Aristo hâce-i evvel, Eski Yunan felsefesini Arapça'ya nakleden Türk asıllı Fârâbî ise hâce-i sânî sayılır).O halde İskender, açık ve kesin şekilde Yunanlı'dır. Bir millete mensubiyet için o milletin kanından gelmek asla gerekmez, milliyet kültürle oluşur. Ama bu, kökeni ve taht şehri kendi topraklarında bulunan İskender'i Makedonya Cumhuriyeti'nin sevip benimsemesine de asla ve kat'â engel değildir. Ancak at üzerinde kılıç çeken Üsküb'deki heykeli anlaşılan Yunanistan tarafından tehdit şeklinde algılandı. Halbuki günümüzün Makedonya devletinin Yunanistan'dan bir talebi yoktur. Makedonya 1912'de Osmanlı'dan ayrıldıOsmanlı Makedonyası denen bölge, 1912 sonunda Türkiye'nin elinden çıktı. Sırbistan'la Yunanistan arasında paylaşıldı, birkaç ilçe Bulgaristan'a verildi. Osmanlı Makedonyası "Vilâyât-ı Selâse = 3 Eyalet" denen 96.400 kilometre kare, Ege Denizi'ne çıkışlı bir coğrafya bölgesi idi. 1910'a doğru 4.2 milyon nüfus içeriyordu. Şu 3 eyalet: Selânik 35.000 km2, 1.415.000 n. (28 ilçeli 4 sancak = il) + Manastır 28.500 km2, 1.061.000 n. (23 ilçeli 5 sancak) (Manastır 3. Ordu'muzun merkezi idi) + Kosova (merkezi Üsküb) 32.000 km2, 1.726.000 n. (32 ilçeli 6 sancak). Manastır eyaletimiz, aşağı yukarı bugünkü Makedonya Cumhuriyetidir. Selânik eyaletimiz Yunanistan'dadır. Kosova (Üsküb) eyaletimiz de bugünkü Kosova Arnavut Cumhuriyeti'dir.İskender'den sonra gelen Romalı Sezar, cihangir olarak İskender'i geçemedi. Tıpkı Cengiz'den 2 asır sonra gelen Timur'un -Moskova ile Delhi ve Çin arasındaki askerî faaliyetine rağmen- Cengiz'i geçemediği gibi...Cengiz Han bir MOĞOL hükümdarıdır1908'den sonra pek çok Türk'e adını vermekle beraber Cengiz, bir Moğol hükümdarıdır. Göktürk hâkanlarından inen, dolayısıyla Mete Oğuz Han'ın kutlu kanını taşıyan bir aileden gelen Cengiz'in dedeleri Moğol'laşmışlardı, Türkçe değil Moğolca konuşuyorlardı. Ancak Cengiz'in 4 oğlundan üçünün muhteşem Çağatay, Altınordu, İlhanlı, Kırım gibi namlı Türk devletlerinin hükümdarlarının babaları olması, üstelik Cengiz'in ordusunda çok Türk bulunması, Gökalp ekolü tarihçilerimiz ve politikacılarımızın onu benimsemesine sebep oldu. Meşrutiyet'ten sonra bir Osmanlı şehzâdesine bile Cengiz adı verildi ki bizim Enver'in eşi Nâciye Sultân'ın ağabeyi Osmanlı albayı Şehzâde Abdülhâlim Efendi'nin oğludur.MOĞOLİSTAN'IN SİMGESİBiz Türkiye'de Cengiz heykelleri yapsak, Moğolistan sevinir mi, yadırgar mı bilmiyorum. Bugün Moğolistan'da Cengiz, Özbekistan'da Timur; Türkiye'de Atatürk ne ise odur. O ülkeler Cengiz ve Timur heykelleri ile doludur. Timur'un Semerkand'daki muhteşem türbesi, bizim Anıt Kabri'miz gibidir. Cengiz'in mezarı ise bilinmiyor, -Attila'nınki gibi- gizlenerek gömülmüştür. Her ikisi de hiçbir arkeolojik araştırmada henüz bulunamadı. Attila ise Türk'tür. Attila ve Cengiz pagan'dır, zaten Attila, Peygamberimiz'den 2 asır öncedir. Cengiz'in 1 oğlunun nesli Budist, diğer 3 oğlunun nesilleri ise Sünnî-Hanefî-Mâtürîdî Müslüman olmuşlardı ki Selçuklu ve Osmanlı'nın mezhebidir.Çocuk yaşta okuyucularım da var. Bu kadar özel isim akıllarında kalmayabilir. Özetliyorum: İskender Yunanlı ve Cengiz Moğol'dur. Moğollar, bir Türk boyu değildir, Moğolca bir Türk lehçesi değildir. Keza Türkçe ile akraba olduğu nazariyesi bugün tutulmuyor. Ancak Türkçe ile Moğolca birbirlerine kelime alıp vermişlerdir ki kelime alış verişinin dil akrabalığı ile ilgisi yoktur (tay ekli bütün kelimeler ve ulus gibi bazı kelimeler Moğolca'dan alınmıştır).Kitaplar Arasındaİlber ORTAYLI, Defterimden Portreler (Tarihten ve Günümüzden), İst. 2011, 256 s. Sezar'dan hayattakilere kadar 71 her meslekten kişinin bir kaç sayfalık biyografileri. -Haddim olmayarak- bendeniz de varım. Asrımızın büyük tarihçisi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın son kitabı.İlber Ortaylı, gerçek derin tarihçi olmak için doğan bir allâme (Fr. érudit=erüdi). Osmanlı kültür ve siyasî tarihçisi ama, konularını, çok iyi bildiği dünya tarihi çerçevesinde sunuyor, bizim tarihçiliğimizde çok nadirdir. Özelliklerinden diğeri, inanılması zor yabancı dil kültürü. Hayatımda pek çok müstesna şahsiyet tanıdım. Sâdeddin Arel'den sonra en çok dil bilen kişinin Ortaylı olduğunu söyleyebilirim.Siyasal'da ve başka Ankara ve İstanbul fakültelerinde binlerce genç yetiştiren Ortaylı, 5 yıldır Topkapı Sarayı Müzesi başkanıdır. Onu bu göreve ikna etmek başarısı Kültür Bakanlığımız'a şeref verir. Avrupa müzelerine nadiren böyle müstesna şahsiyetler gelip o müesseseleri ihya etmişlerdir. Topkapı Sarayı, Türkiye'nin 1. müzesidir. En ağırlıklı tarihî mekânımız olduğu da muhakkaktır. Bütün Türk edebiyatlarında en büyük biyograf (biyografi yazarı) İbnülemin Mahmud Kemal İnal'dır (1870-1957). Çok seçici idi, kendisine bir şeyi beğendirmek zordu. Ortaylı'nın 71 biyografisini görse idi, sevinirdi. Ele aldığı kişileri tahlil ve tasvir gücünün olağanüstü olduğunu söyleyebilirim.