AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 12-10-2007, 16:06   #1
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart Vakit... Yalanlara karşı, gerçeğin sesi!
Herhalde sizlerin de dikkatinizi çekmiştir... "Ortamı germeye" yönelik haberlerde gözle görülür bir artış var... Bazı gazeteler, özellikle bugünlerde, yani "sivil anayasa" tartışmalarının hız kazandığı şu günlerde, "başörtüsü aleyhinde" olabilecek haberleri öne çıkarmaya ve böylece "hükümete psikolojik baskı" uygulayıp, "örtüye özgürlük" kararından vazgeçirmeye uğraşıyor... Dikkat edilirse; bu "psikolojik baskı"da argüman olarak "Alevilik" kullanılıyor... "Sünni"lerin "cemevine imam tayin ettirdiği"(!)nden tutun da, "sünni öğretmen"in "alevi öğrenci"ye dayak attığına kadar, bir sürü "asparagas" ve bir sürü "ayağı yere basmayan" haberle gündem bulandırılmaya çalışılıyor.

LİSEDEKİ OLAYA ALEVİLİK ŞIRINGASI
İşte, İstanbul Esenyurt'ta bir lisede meydana gelen olay... Olaylar o kadar "çorba" ki, işin içinden çıkılacak gibi değil... "Derste bir şeyler yiyen" kız öğrenciye yapılan "uyarı" ile "alevi" bir erkek öğrencinin sınavdan "sıfır" alması ve "dayak yemesi"(!) birbirinden o kadar farklı ve meydana geliş tarihleri o kadar "ayrı günlerde" ki, bu iki olay nasıl meczedilir ve nasıl "aynı olaylar"mış gibi sunulur, hayret etmemek elde değil!..
Neyse ki "gerçeği arayan" bir gazete var... Neyse ki, Vakit var... Neyse ki, "doğru"ları merak eden "duyarlı okur"lar var... Başkanlığını Zafer Üskül'ün yaptığı TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporuyla "linç" edilen öğretmen olayının "aslını" merak eden "Vakit okurları"nın talebi üzerine; gittik, olay mahallinde bir araştırma yaptık... "Öğretmen"lerle ve "öğrenci"lerle konuştuk... Ve gördük ki; olay, hiç de "rapora yansıdığı" gibi değil... Sorunun aslını ve gündeme gelen "soru"ları bugünkü birinci sayfamızda okuyacak ve "gerçeği" öğreneceksiniz!..

BAŞÖRTÜLÜLER SİSTEME KARŞI MI?
Dediğimiz gibi, bu tür "aslı-astarı olmayan" haberlerin bir tek amacı var: "Hükümet üzerinde psikolojik baskı" uygulayıp, "başörtüsü özgürlüğü"nü engellemek!..
Ancak, "haber"lerinde böyle bir "gerilim" politikası uygulayan gazetelerin "köşe yazarları" arasında "fikir namusu" taşıyan insanlar da yok değil!.. Onlar, "omurgalı" oluşlarını, "haktan ve haklıdan yana" duruşlarını her fırsatta gösteriyorlar!..
Bunlardan biri de, Hürriyet'ten Enis Berberoğlu... Berberoğlu, "Anayasalar korkuyla kaleme alınmaz" diyor ve ekliyor: "Aksi halde darbe ürünü 1982 Anayasası'nı değiştirmeye gerek kalmaz!"
Berberoğlu, 8 Aralık 2007 tarihli köşe yazısında; "türban(!) korkusu" yaşayanların tutarsızlığını şöyle dile getirdi:
"Tarhan Erdem'in türban rakamlarına destek verenler ile itiraz edenleri topluca dinlediğinizde meselenin adını koymak gerektiği anlaşılıyor.
Türban bir laiklik sorunu mudur? Yoksa temel hak ve özgürlüklerin parçası mı?
Türbanı laikliğe tehdit sayıyorsanız, Anayasa'nın mevcut dördüncü maddesine sıkı sıkı sarılır...
Sıkma başlı kızların üniversite yasağında ısrar ve inat edersiniz.
Olabilir, tabii ki her düşünceye saygı gerekir.
Amma ve lakin, türbanın özgürlük meselesi olduğu inancındaysanız...
O zaman ikinci bir soruya daha yanıt bulmanız gerekir.
"Türbanlı kızlar, sisteme katılmayı mı, yoksa ayrışmayı mı savunuyor?"
Üniversite kapısına yığıldıklarına göre sanırım birincisi.
Yani evde oturmak yerine okuyup, meslek kazanmayı seçiyorlar.
Peki siz onları türban yüzünden eve mi yollamak istiyorsunuz?
"Çoğalacaklar, köşe başlarını tutup sistemi değiştirecekler" dediğinizi duyar gibiyim.
Bakın, 51 yaşındayım, gençliğinde okula parkayla gidenlerdenim.
Sayın bakalım, eski parkalılardan kaçı hâlâ Kızıl Bayrak sallıyor."
Berberoğlu'nun teşhisi ve sorusu, sürekli sorulması ve cevabının inatla istenmesi gereken bir sorudur:
"Türbanlı kızlar sisteme katılmak istediklerine göre; siz onları eve mi hapsetmek istiyorsunuz?"
Galiba, problemin ana kaynağı burada... "Başörtülü" hanımlar, gerek "okul"lara giderek, gerek "devlet daireleri"nde görev alarak, aslında "sisteme katılma" arzularını dile getiriyorlar!..
Yani, "sistem"le bir problemleri yok!..
Ama "sistemi savunduklarını" ve "sistem"e sahip çıktıklarını söyleyenler; "başörtülü" hanımları, "kale önüne" kadar gelen ve "kaleyi ele geçirecek bir düşman" gibi görüp; sürekli "püskürtmeye" çalışıyor!..
Oysa, ortada bir "düşman" yok... O "kale" de, herkese ait!.. Hiç kimsenin babasının malı değil!..

MADEM ÖYLE, SİZ BİR ŞEKİL BULUN!
Olayın bir başka boyutu da şu: Kendilerini bir "kale"ye hapseden ve kale önüne gelen başörtülüleri sürekli püskürtmeye çalışanlar, "kale burçları"ndan bağırıyorlar:
"Kaleden içeri böyle giremezsiniz!.. Gidin; analarımızın bacılarımızın örtündüğü gibi örtünün, öyle gelin!"
Böyle diyenlere, Taraf'tan İsmail Özcan cevap veriyor:
- "Bu ayırımı yapanlar, bunu akan suları durduracak; kendilerinin asla yasakçı, özgürlük karşıtı olmadıklarını kanıtlayacak bir argüman olarak sunuyorlar.
Ancak!!!"
- "Türbanlı kızlar türban yerine Anadolu tarzı, yani bizim otoriter bürokratlarımızın sevdiği deyimle analarımızın, bacılarımızın tarzı başlarını örtseler, türban karşıtları kendilerine hemen "Buyurun üniversiteye!" mi diyecekler? Asla demeyecekler! Bu göstermektedir ki Türkiye'de karşı çıkılan türban değil başı örtmektir. "
Gerek Enis Berberoğlu'nun, gerek İsmail Özcan'ın tesbitleri, birilerinin nasıl bir "tutarsızlık" içinde olduklarını ve nasıl "çuvalladıklarını" göstermeye yeter de artar bile!..
Bir "başörtülü" hanım, "sisteme katılmak" istiyor ama sen onu "sistem düşmanı" ilân ediyorsun!.. Sisteme "düşman" olan biri, niye sisteme "katılmak" istesin ki?!?..
Başındaki örtü eğer bir "simge" ise, o halde buyrun "simge olmayan bir baş örtme şekli" gösterin de, hanımlar öyle örtünsün!..
Ama, mesele o değil!.. Mesele "üzüm yemek" değil, "bağcıyı dövmek"!..
Tabiî, bir de "saltanat"ı sürdürmek!..

GÜNEYDOĞU SORUNU VE ÇÖZÜM YOLLARI
Sadece "başörtüsü" meselesinde değil, "Kürtler" ve "Güneydoğu" meselesinde de, hep "sistemi koruyucu" görüşler öne çıkıyor!.. Çözüm teklifleri "insan" odaklı değil, "sistem" odaklı... Güneydoğu veya Kürtler denildiğinde hemen "terör" öne çıkarılıyor...
Peki, bu konuda "bölge halkı" ne diyor?..
Haber Koordinatörümüz Serdar Arseven tam 15 gün süreyle bölgede dolaşıp, işte bu soruya cevap aradı... "Resmî" zevatla konuştu, "STK temsilcileri" ile görüştü... Hayır, "tek bir pencere"den bakmadı olaya... "Tüm bakış açıları"yla, işe yarar çözüm tekliflerine ulaşmaya çalıştı...
Serdar Arseven'in kaleminden bugünden itibaren okuyacağınız "Güneydoğu... Meseleleri ve Çözüm Yolları" yazı dizisinin dertlere derman olmasını temenni ediyoruz.
Gerek İstanbul/Esenyurt'taki bir lisede yaşanan olay, gerek Güneydoğu araştırması... "Soru ve sorunları yerinde incelemeyi" ve gerçeği ortaya çıkarmayı şiar edinen Vakit, inşallah aynı titizliği bundan sonra da göstermeye devam edecek...
"Gerçekleri, sadece gerçekleri" öğrenmek istiyorsanız Vakit okumaya ama vaktinde okumaya devam edin!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Hasan KARAKAYA / VAKİT 10/12/2007

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi