![]() |
#1 |
![]() [i]Yorgunum, ağzımdan düşürdüğüm son-baharla, kendime sürgün yitik adreslerden geliyorum. Dinle bak; kavgalarımı susturdum. Kundaklanmış sığınaklarımdaki bitap vurgunlarımı dağıttım. Tedirginim; hasretin voltasında gölgesiz kaldım. α∂ıη уιтιк, ѕєѕιη уιтιк, мєνѕιмιη уιтιк... Ölüme rehin ömrümün sağanak kayıplarını, ruhsuzluktan acuze bedenimin arka sokağına astım. Nerede, nereye esir bilmem avuntum yitik... Kısır sancılı düşler vurulur bileklerime. Sen gitmeler topladın ceplerine, ben intiharlar dilime. Sen düşler sattın aşka, ben korkular yalnızlığa. Görmedin; ayrılığın satırbaşında, son damla mavi gözyaşıma düşürdün gözlerini. Đüşтüкçє уαη∂ıм, уαη∂ıкçα кαηα∂ıм, кαηα∂ıкçα ѕαηα çσğαℓ∂ıм. Her çoğalmamda kendime eksilen sen yanımla aşka çattım. Ben gözümü ölüme açtım, önüme sen uzandın. En çok sen kesilmiş soluğumdan asıldım. Bilmedin; vakitsiz gitmelerine tökezlerken sol yanım, ben çocuk yanımın ayrılık yaşındaydım. Biraz durgun, biraz yorgun, biraz yabancılaşmıştım. Sür beni şimdi yörüngesi kendi içinde kayıp kentinin yedi tepesinden. Zehir zemberek intizar kokulu soluğuna kat hadi. Artık; ne ucu yanık ayrılık yaşıma, ne dilime mahkûm müebbet suskunluğuma, nede hüküm giymiş zamanda eksilen "sen" hücrelerime uğramam bir daha...
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|