![]() |
#1 |
![]() CHP İstanbul İl Başkanlığı, parti üyesi gençlerin ideolojik ve politik donanımlarını güçlendirmek amacıyla “Parti okulu” kurmuş. Parti okulunda ilk dersi de, genel başkan Deniz Baykal vermiş! “Demokratik siyaset; özgür vicdan ve özgür bilinç gerektirir” diyerek derse başlayan Baykal, “Türkiye, herkesin inancını özgürce yaşadığı, herkesin dinini, ibadetini yaptığı, inancı dolayısıyla başı dik dolaştığı özgür bir inanç ülkesi olacaktır” sözleri ile devam etmiş gençlere hitabına... Deniz Baykal, partili gençlere, “Türkiye, herkesin dinini, ibadetini yaptığı, inancı dolayısıyla başı dik dolaştığı özgür bir inanç ülkesi olacak” diye ders verdiği saatlerde, Denizli’de ilköğretim diploması almak için imtihana giren bayanlar, sınav salonlarından dışarı çıkarılıyordu.. Gerekçe neydi peki? Tahmin ettiğiniz gibi.. TBMM’de temsil edilen partilerden sadece CHPve DSP’nin ayak direttiği başörtü yasağı sebebiyle!.. Bir yandan Baykal gençlere ders veriyor ve Türkiye’yi “herkesin ibadetini yaptığı, dahası inancı dolayısıyla başı dik dolaştığı ülke” olarak tanımlıyor... Aynı saatlerde, aynı ülkenin bir başka ilinde, insanlar bırakın başı dik dolaşmak, ilköğretim diploması için imtihana bile giremiyorlar! Evet evet; alacakları üniversite diploması falan değil, ilköğretim diploması.. Yani zorunlu ilköğretimin diplomasını almak için bile, birçoğu evli barklı, çocuk sahibi kadınlara, “Başınızı açmazsanız, imtihana alamayız” dayatması yapılıyor! Bu dayatma yapılırken de, Baykal İstanbul’da ders veriyor: “özgür vicdan, özgür bilinç”! O gençler de eminim, “Bu ne diyor ya?!” diye, şaşkın şaşkın seyrediyorlardır genel başkanları Baykal’ı.. Ders sırasında dememişlerse de, bugün gazetelerden, Denizli’de imtihan salonundan dışarı çıkarılan, üniversiteye giden kızı olan hanımın dramını okurken vereceklerdir aynı tepkiyi.. İmtihana alınmayan annenin, bırakın Baykal’ın ifadesi ile “başı dik dolaşma”yı, konuşmaya bile mecali yok anlaşılan. Yıkılmış, moralman çökmüş.. Onun üzüntüsü ile, kızı Vildan isyan ediyor gazetecilere: “Ben annem için buradayım. Annem başörtülü olduğu için sınava giremedi. üniversitemde (ABD’de) ben başörtülü olarak derslere girebiliyorum. Savaşlar kazanılarak kurtarılmış yurdumda ben sınavlara başörtülü giremiyorum. Bu ne demek? İnsan bazen kendi ülkesinde böyle şeyler yaşandığı için utanıyor. Utanıyoruz yani. Amerika'da mı yaşayalım? Orası benim ülkem değil. Burası benim ülkem. Ben Türküm. Kararın hiçbir açıklaması yok. Saçmalıktan başka bir şey değil.” Olayı bu kadar net açıklayan bir haykırıştan sonra, kim, daha ne diyebilir ki? Deniz Baykal İstanbul’da anlatsın: “Bir varmııış, bir yokmuuş..” Denizli’den, annesi imtihana alınmayan Vildan kızımız haykırıyor: “Ben ABD’de başörtülü olarak okuyorum. Annem Türkiye’de başörtülü olarak imtihana giremiyor!” Deniz Baykal İstanbul’da masal anlatmaya devam ediyor: “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde..” Vildan kızımız devam ediyor: “Savaş kazanarak kurtarılmış yurdumda, başörtülü olarak imtihana giremiyorum.” Baykal amcası İstanbul’da “Parti okulu”ndaki masalına, pardon dersine devam ediyor: “Develer tellal, pireler berber iken..” Evet, resmen bir tiyatro oynanıyor Türkiye’de.. Yasakların bugün tek savunucusu konumundaki partinin genel başkanı, İstanbul’da, insanların inançları sebebiyle “başları dik” olarak dolaşacaklarından bahsediyor.. Denizli’de Vildan kızımız, “Utanıyoruz yani” diye ülkesinin konumunu özetliyor bize.. Seçim meydanlarında, afişlerde yer verecek kadar el üstünde tutulan başörtülülere, vicdansız, insafsız bir ayrımcılık uygulanıyor! Oysa hatırlayın, Deniz Baykal 2002 seçimlerinden hemen önce, türban ile ilgili çözüm formülünü şöyle izah ediyordu: “Bu konuyu bir müddet tartışmadan, rafa kaldırarak bekleyelim. Sorunun kendiliğinden çözülmesini bekleyelim. Konuşmayarak çözelim. Tartışmayarak..” üzerinden 5 yılı aşkın süre geçti, hâlâ bu yasak sürüyor.. Kaldırmadılar. Kaldıramadılar.. Ve bu yasağın kaldırılamamasının tek sebebi de, CHP’nin (bugün onunla birlikte DSP’nin) göstereceği dirençten duyulan çekingenlik! Baykal ise, başörtülülere bir adım yaklaşacağına, Nur Serter, Necla Arat gibi yasakçı kafaları 22 Temmuz’da milletvekili yaparak, başörtüye karşı durduğu noktayı daha da muhkemleştirdi! Bilmiyorum, daha ne kadar direnecekler? Yüzde 40’lardan yüzde 20’lere inmeleri yetmedi mi acaba? Yüzde 5’lere, 4’lere inmeyi mi bekliyorlar? Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 13/01/2008
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() “Demokratik siyaset; özgür vicdan ve özgür bilinç gerektirir” diyerek derse başlayan Baykal, “Türkiye, herkesin inancını özgürce yaşadığı, herkesin dinini, ibadetini yaptığı, inancı dolayısıyla başı dik dolaştığı özgür bir inanç ülkesi olacaktır” sözleri ile devam etmiş gençlere hitabına...
Hadi misyonunuza aykırı bir söylem için girdiniz Sayın Baykal,hiç mi gazete okuyup gündemi takip etmezsiniz.Tabi bu olayların içinde olmak yerine uzaktan takip edip , sadece eleştirdiğiniz için ,gazete takibi dedim bu yüzden.Masal yerine...Sevgili öğrencileriniz daha gerçek,elle tutulur şeyler öğrenseler fena mı olur ? Seçim dönemi de yaklaştı.Sizin inancı kıyıdan kıyıdan savunma vaktiniz de geldi ."Tabi yersek " ;) Teşekkürler Nusret |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|