02-06-2008, 04:49 | #11 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
101. ''Ne de yakın bir dostumuz''.
102. Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! 103. Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. 104. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 105. Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar. 106. Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? 107. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 108. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 109. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 110. Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin. |
|
02-06-2008, 04:49 | #12 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
111. Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç!
112. Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur. 113. Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düşünseniz! 114. Ben iman eden kimseleri kovacak değilim. 115. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım. 116. Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın! 117. Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı. 118. Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar. 119. Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. 120. Sonra da geri kalanları suda boğduk. |
|
02-06-2008, 04:49 | #13 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
121. Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
122. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 123. Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. 124. Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? 125. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 126. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 127. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 128. Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz? Ayetteki “ri” kelimesi “yol” manasına da geldiği için “siz her yol üzerine...” şeklinde bir meal vermek de mümkündür. Bu kavmin bina ettiği şeyler hakkında, tefsirlerde; güvercin kaleleri, gelip geçenlerle eğlenmek için yapılmış yüksek binalar, tepelere dikilen abideler gibi izahlarla karşılaşılmaktadır. 129. Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? Bu yapılar hakkında, muazzam köşkler, müstahkem kaleler, su mahzenleri gibi tefsirler yapılmıştır. 130. Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? |
|
02-06-2008, 04:50 | #14 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
131. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
132. Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren, Allah'dan korkun. 133. ''O size verdi : davarlar, oğullar". 134. "Bahçeler çeşmeler." (Allah'a karşı gelmek) den sakının. 135. Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum. 136. (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir. 137. Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir. Burada “gelenek(huluk)”den kastedilenin ne olduğu hakkında farklı tefsirler vardır: 1)Şu yaptıklarımız veya üzerinde bulunduğumuz şu din, ilk atalarımızdan beri sürüp gelen şeydir. 2)Senin getirdiğin şu din veya öldükten sonra dirileceğimiz iddiası, geçmişlerin uydurmasıdır. 138. Biz azaba uğratılacak da değiliz. 139. Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler. 140. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. |
|
02-06-2008, 04:50 | #15 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
141. Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
142. Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? 143. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 144. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 145. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 146. Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)? 147. "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?" 148. "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?" 149. (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz). Ayetteki “farihin” kelimesine “ustaca” anlamı verilebileceği gibi, “şımararak” anlamı da verilebilir. 150. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin. |
|
02-06-2008, 04:50 | #16 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
151. "O aşırıların emrine uymayın."
152. "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin). 153. Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin! 154. Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir. 155. Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi. 156. Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir. 157. Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular. 158. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. 159. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 160. Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı. |
|
02-06-2008, 04:50 | #17 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
161. Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
162. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 163. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 164. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 165. Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz! 166. Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz! 167. Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın! 168. Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim! 169. Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar. 170. Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık. |
|
02-06-2008, 04:51 | #18 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
171. Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).
Burada Hz. Lut’un karısına işaret edilmektedir. Tahrim suresi’nin 10. Ayetine ve 12. Ayetindeki açıklamaya bakınız. 172. Sonra diğerlerini helâk ettik. 173. Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü! 174. Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çokları iman etmezler. 175. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 176. Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı. Eyke, bir orman türünün adıdır. Rivayete göre, Medyen yakınlarında bulunan bir bölge de bu isimle anılmaktaydı. Şuayb (a.s.) Eykeli olmadığından, 106, 124, 142, ve 160. Ayetlerdekinden farklı olarak gönderilen peygamber için “kardeşleri” denmemiştir. 177. Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? 178. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 179. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. 180. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. |
|
02-06-2008, 04:51 | #19 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
181. Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın.
182. Doğru terazi ile tartın. 183. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. 184. Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun. 185. Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin! 186. Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz. 187. Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır. 188. Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi. 189. Velhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! Çok sıcak günlerden sonra gökte bulutlar belirmiş, onların gölgesine sığınmışlardı. Allah bulutlardan ateş yağdırarak azgınları, asileri yakmış ve cezalandırmıştı. 190. Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. |
|
02-06-2008, 04:51 | #20 |
KURAN-I KERİM MEALİ:ŞUARÂ SURESİ
191. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Yukarıdaki ayetlerde, birçok peygamberin, kavimlerini ikazları, getirdikleri mucizeler ve kavimlerinin tutumları ortak çizgilerle anlatıldıktan sonra, aşağıdaki ayetlerde, Kur’an’a yöneltilen iftiralara özlü reddiyelerde bulunulmuş, Hz. Peygamber’e sabır ve metanetle ulvi görevini sürdürmesi telkin edilmiştir. 192. Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. 193. (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi. 194. Senin kalbine; uyarıcılardan olman için, 195. Apaçık Arapça bir dille. 196. O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır. Kur’an’ın Hz. Muhammed’e indirileceği, yahut da Kur’an’ın manası, özü ve ana prensipleri önceki hak kitaplarda da vardı. Ayette her ikisi anlatılmış olabilir. 197. Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir? 198. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, 199. Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi. 200. Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|