![]() |
#1 |
![]() İddianame usulen hatalı mahkeme iade etmeliHukukçular, Yargıtay Başsavcısı'nın kapatma davasına Gül'ü de dahil etmesini skandal olarak nitelendirdiler. Hukukçulara göre sadece bu gerekçeyle iddianame Yalçınkaya'ya iade edilmeli. BİLAL ÇETİN/ANKARA
Hukukçular, AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davanın siyasi olması ve iddiaların mesnetsiz olması bir yana sadece Cumhurbaşkanı Gül'ün adının geçmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından iade edilebileceğini söylediler. Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun, Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'ya göre sadece vatana ihanetten yargılanabileceğine belirterek, "Anayasa'ya göre cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten mahkeme önüne çıkarılabilir. Bunun için ise Meclis'in en az dörtte üçünün vereceği kararla Yüce Divan'a yargılanabilir. Bu nedenle iddianamenin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. İlk aşamada şekil incelemesi yapacak olan Anayasa Mahkemesi, Gül'ün yer almasına bakarak şekil aykırılığı nedeniyle iddianameyi geri çevirebilir" diye konuştu. Hukukçuların iddianamede Gül'ün isminin geçmesine ilişkin görüşleri şu şekilde: RED İÇİN BU YETERLİ Prof. Levent Köker: "Davanın reddi için sadece bu husus bile yeterli. Cumhurbaşkanları ancak vatana ihanetten yargılanabilir. Ancak Hıyaneti Vataniye Kanunu'nun kaldırılması sonrası, neyin vatana ihanet olduğu bilinemiyor. Kanunsuz suç ceza olamaz. Türkiye'de artık Cumhurbaşkanları vatana ihanetle suçlanamazlar. Zaten bir cumhurbaşkanını vatana ihanetle kim suçlayacak? Bunlar ancak darbe dönemlerinde olmuş şeyler." Prof. Yavuz Atar: "İddianamede Cumhurbaşkanı'nın olması apaçık Anayasa'ya aykırı bir hukuk garabeti. Diğer hususların hemen hemen tamamı da ifade özgürlüğü kapsamında düşünülecek şeylerdir. Laikliğe aykırılıktan odak olmak için eylem gerekir." Meşruiyeti tartışmalı Doç. Dr. Mustafa Şentop, iddianamenin iade edilmesi için birçok sebep olmasına rağmen siyasi dava olmaları nedeniyle içeriğin davayı etkilemediğini söyledi. Şentop, "Savcı 'ben kapatma davası açtım' diye bir cümle yazsa ve bunu verse yine de bir parti kapatılabilir" dedi. Türkiye'yi 6 yıldır yöneten bir partiyi kapatma kararının sadece Başsavcı ile verilemeyeceğini ifade eden Şentop'a göre savcıya iddianameye hazırlaması talimatı veren güçler, aynı talimatı mahkemeye de vermişlerdir. Şentop AK Parti'ye 'kopuş savunması' yaparak davanın meşruiyetini sorgulamasını öneriyor: "2 sayfalık bir savunma verebilir, parti kapatma prosedürünü anlatan. Çünkü savunma yapmak savcının iddialarını ciddiye almaktır. Bu siyasi davadır, biz siyaseti Meclis'te yapıyoruz, demelidir. Bu kopuş savunmasıdır ve bu savunma siyasi davalarda çok iyi sonuçlar verir. Yani davanın meşruiyetini tartışmaya açmalıdır. Bunun dışında Anayasa değişiklikleri yapılabilir ve bu değişiklikler referanduma götürülebilir." Şentop, iddianamenin ve savcının stratejisinin en zayıf yerinin ise Cumhurbaşkanı'nın isminin davaya dahil edilmesi olduğunu ifade etti. Gül'ün olması skandal Yard. Doç. Dr. Adnan Küçük: "Cumhurbaşkanı'nın iddianameye girmesi hiçbir usuli mantıkla bağdaştırılamaz. Bu gerçekten skandal. Mahkeme usulen reddedebilir, açmayabilir davayı. Cumhurbaşkanı dışında da diğer hususların hiçbiri çeşitli sebeplerle bu iddianamede yer almamalıydı. Çünkü bunların bir kısmı ifade ve inanç özgürlüğü kapsamına giriyor. Bir kısmı da Danıştay sanığının sözleri ve YÖK Başkanı'nda olduğu gibi AK Parti ile ilgisi olmayan hususlar." ÖNEMLİ HATA Prof. Fazıl Hüsnü Erdem: Usüle dair önemli bir hata. Anayasa Mahkemesi bu iddianameyi reddedebilir. İddianameyi destekleyen çevreler Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemdeki sözlerinin iddianameye girdiğini söylüyorlar ama bu elbette kapsamaz. Şeklen iade edilebilir. Anayasa Mahkemesi iddianameyi kabul kararı verirken usulen inceliyor. İddianame usulen uygunsa kabul ediyor değilse reddediyor ve iddianameyi de iade ediyor. HUKUKEN MESNETSİZ Doç. Dr. Serap Yazıcı: "Anayasamız siyasi partilerin kapatılmasına bazı hukuki sonuçlar yüklemiştir. Bunlardan biri de kapatma kararına eylem ve sözleriyle sebep olan milletvekillerinin milletvekilliği statülerinin düşmesidir. Ama Anayasamız'da bu konuyla ilişkin olarak Cumhurbaşkanı'nı içeren hiçbir düzenleme yoktur. Tam aksine Cumhurbaşkanı'nın cezai bir yargılamanın konusu olması istisnai bir durumdur. Anayasamız'ın 105. maddesine göre sadece vatan ihanet sebebiyle TBMM'nin üye tam sayısının 3'te 1'inin önerisi üzerine üye tam sayısının 4'te 3'ünün kararıyla Yüce Divan'a sevk edilebilir. Dolayısıyla iddianamede Cumhurbaşkanı'na yönelik iddialar hukuken mesnetsizdir.” 19.03.2008 Kaynak: http://yenisafak.com.tr/gundem/?t=19...8&c=1&i=106389
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|