![]() |
#1 |
![]() MAA: Beraber, birlikte.
MAAD: 1. Dönüp gidilecek yer. 2. Ahiret. 3. Dönüş, geri gidiş. 4.Dünya'dan sonraki hayat. 5. Gaye, amaç, ulaşılacak yer. MAA-HÂZA: Bununla beraber, bununla birlikte MAAMÂFİH: Bununla beraber. MAASÎ: Âsilikler, isyanlar, günahlar. MAAZALLAH: Allah korusun, Allah saklasın. MABA'D-TABİA: Fizikötesi, metafizik. MA'BUD: Kendine ibadet olunan, tapılan, Allah. MÂCİN: Hileyi, hile yolunu öğreten. MADDE: 1. Madde. 2. Maya, cevher. 3. Cisim. MADDE-İ ÛLÂ: İlk cevher. MADDİYET: Gözle görülür, elle tutulur şey. MADDİYYAT: Gözle görülür, elle tutulur şeyler. MADDİYYUN: Maddenin ezelî ve ebedî olduğuna inananlar, materyalistler. MA'DUM: Yok olan, mevcut olmayan. MÂDÛN: Alt, aşağı, alt derece, emir altında bulunan. MAFEVK: Üst, yukarı, üst derecede bulunan kimse, âmir. MA'FÜVV: 1. Suçu bağışlanmış, affolunmuş. 2. Muaf tutulan, istisna edilen. MAĞFUR: Günahları bağışlanmış, ölmüş kimse, rahmetli olmuş. MAĞRİB: Batı, garb, batı tarafında olan yerler. MAĞRİBÎ: Batılı, mağribli. MAĞRİFET: Allah'ın kullarını bağışlaması, yarlıgaması. MAĞŞUŞ: Karışık, katışık, saf olmayan.SİKKE-İ MAĞŞUŞ: Karışık, hileli madenî para. MAHALL: Yer. MAHARET: Ustalık, beceriklilik. MAHBUB: Sevilmiş, sevilen, sevgili. MAHFÎ: Gizli, saklı. MAHFUZ: 1. Saklanmış, korunmuş. 2. Ezberlenmiş.LEVHİ MAHFUZ: Allah tarafından takdir edilenlerin ezelde yazılı bulunduğu levha. MÂHİR: Maharetli, hünerli, becerikli. MAHİYET: Bir şeyin aslı, esası, içyüzü, özü. MAHKEME: Davaların görülüp karara bağlandığı yer. MAHKEME-İ KÜBRA: Âhirette Allah huzurunda kurulacak büyük mahkeme. MAHKÛM: 1. Hükmolunan, birinin hükmü altında bulunan 2. Hüküm giymiş. 3. Katlanma, zorunda olma. MAHLAS: 1. Kurtulacak yer. 2. Bir kimsenin takma adı, mahlası. MAHLÛK: Yaratılmış, yaratık. MAHMUD: 1. Hamd olunmuş, övülmüş, övülmeye layık. 2. Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak için getirdiği filin adı. MAHMUL: 1. Yüklenmiş. 2. Bir şeyin üzerine kurulmuş. MAHREC: 1. Dışarı çıkacak, çıkılacak kapı. 2. Ağızdan harflerin çıktığı yer. MAHREK: 1. Hareketli bir noktanın takip ettiği yol. 2. Bir gezegenin bir devrede üzerinden gittiği farzolunan dairevî hat, yörünge. MAHSUSÂT: Gözle görülür şeyler. MA'HUD: 1. Ahdolunmuş, bilinen, sözleşilen. 2. Sözü geçen. MAHV: 1. Yok etme, ortadan kaldırma. 2. Beşerî noksanlardan kurtulma hali. MAHZUF: Silinmiş, kaldırılmış, gizli tutulmuş. MAHZUR: Sakınılacak, korkulacak şey, engel, sakınca. MÂİ': 1. Men eden, alıkoyan, engel olan. 2. Engel, özür. MAİDE: 1. Yemek yenilen sofra, yemek, ziyafet. 2. Kur'ân-ı Kerim'in 5. sûresi. MAİŞET: Yaşama, yaşayış, geçinme, geçinmek için lüzumlu şey. MAİYYET: Beraberlik, arkadaşlık, bir büyük memurun emrinde bulunma. MAKAM: 1. Durulan, durulacak yer. 2. Memuriyet, memurluk yeri. MAKAM-I İBRAHİM: Kâbe'de bulunan ve Hz. İbrahim'in ayak izi olduğu söylenen taş. MAKAM-I MAHMUD: Peygamberimizin cennetteki makamı, şefaat makamı. MAKARR: Durulan yer, karargâh,ocak, merkez, başkent, payitaht. MAKBUZ: 1. Alınmış, alındı belgesi. 2. Sıkılmış, daraltılmış. MAKLÛB: Altı üstüne getirilmiş, ters çevrilmiş, başka şekle sokulmuş. MAKSUD: Kastolunan, istenilen şey, emel. MAKSURE: Camilere etrafı parmaklıklı yüksekçe yer. MAKTUL: Vurulmuş, öldürülmüş, katledilmiş. MA'KUL: Akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. MAL: Varlık, para, kıymetli eşya. MÂLİK: Sahip, bir şeyi olan, bir şeye sahip olan. MÂLİKÜ'L-MÜLK: Mülkün sahibi, Allah. MA'LUL: İlletli, hastalıklı, sakat. MA'LÛM: Bilinen, belli. MA'LUMAT: Bilinen şeyler, biliş, bilgi. MAMÛRE: İnsan bulunan, bayındır, şenlikli yer, şehir, kasaba. MÂNÂ: 1. Anlam. 2. İçyüz. 3. Akla yakın sebep. 4. Rüya, düş. MÂNEVİYE: İyilik ve kötülük ilâhı diye iki ilâha inanmaktan ibaret batıl bir mezhep olup zerdüştlerden alınmıştır. MANEVİYYAT: Maddî olmayan, manevî olan hususlar. MANSUB: Nasbolunmuş, konmuş dikilmiş, nesne. MANTIK: 1. Söz. 2. Mantık ilmi, vasıta ve delil arasında tutarlılık. MANTIKU'T-TAYR: Kuş dili, Feridüddin Attar'ın meşhur eseri. MANTUK: Söylenmiş, denilmiş, söz, kelam, nutuk, mefhum. MARAZ: Hastalık, illet. MA'RİFE: Mânâ ve mefhumu belirtilmiş olan söz, belirli. MA'RİFET: 1. Herkesin yapamadığı ustalık, ustalıkla yapılmış olan şey. 2. Bilme, biliş, bilgelik. MA'RİFETULLAH: Allah'ı tanıma, bilme. MARUF: 1. Bilinen, tanınan, meşhur ünlü. 2. Şeriatin emrettiği, uygun gördüğü. MASARİF: Sarfolunanlar, harcananlar. MASDAR: 1. Bir şeyin çıktığı yer, temel, kaynak. 2. Fiil kökü. MASHARA: Maskara, soytarı. MÂSİVA: 1. Bir şeyden başka olanların hepsi. 2. Dünya ile ilgili olan şeyler. 3. Allah'tan başka her şey. MASİVALLAH: Allah'tan başka her şey. MA'SİYET: İsyan, günah, âsilik. MASLAHAT: 1. İş, emir, madde, keyfiyet, önemli iş. 2. Barış, dirlik-düzenlik. MASLAHAT-I ÂMME: Kamu işler. MASRİF: Sarfetme, harcama mahalli. MASRUF: 1. Sarfedilmiş, harcanmış. 2. Çevrilmiş, döndürülmüş. MA'ŞUK: Sevilen, sevilmiş. MATBU': 1. Tabolunmuş, basılmış. 2. Hoş, latif, makbul. MATBUAT: Matbaada basılmış şeyler. MATLA': Doğacak yer, güneş vasair yıldızların doğması, kaside veya gazelin ilk beyti. MATLAB: 1. İstenilen şey, istek. 2. Bahis, mesele, kazıyye, önerme. MATLUB: İstenilen, aranılan şey. MA'TUF: 1. Eğilmiş, bir tarafa doğru çevrilmiş. 2. Birine isnat olunmuş, yöneltilmiş. MÂUN: 1. Malın zekatı. 2. Kendisinden faydalanılacak şey, eve gerekli olan şeyler. MÂVERÂ: Art, geri, bir şeyin ötesinde bulunan. MÂYE: 1. Maya, asıl, esas. 2. Para, mal. 3. İktidar, güç, 4. Bilgi. 5. Dişi deve. MÂYİ': Sıvı, akıcı. MAZÎ: Geçen, geçmiş olan, geçmiş zaman. MEAL: Anlam, kavram. MEBADİ: Başlangıçlar, ilkeler. MEBAHİS: Arama, araştırma yerleri, araştırma veya münakaşa konuları. MEBANÎ: Yapılar, binalar, temeller. MEBDE ve MEAD: Başlangıç ve dönüş, ruhun dünyaya gelişi ve dönüşü, dünya ve ahiret. MEBDE': 1. Başlangıç. 2. Kaynak, kök. 3. Bilgilerin ilk kısımları. 4. İlke. 5. Tasavvufta sâlikin ilk başlangıcı. MEBDE-İ KÜBRA: Büyük başlangıç. MEBDE-İ ÜMİD: Ümidin kaynağı. MEBİ': Satılmış şey, satılan mal. MEBNA: Yapı, bina, yapı yeri, bina yeri. MEBNÎ: 1. Yapılmış kurulmuş. 2. Bir şeye dayanan. 3. ...den dolayı. MEB'US: 1. Gönderilmiş, 2. Peygamber olarak gönderilmiş kimse. 3. Öldükten sonra diriltilmiş kimse. 4. Halk tarafından seçilerek parlementoda yer alan kimse, millet vekili. MECAZ: 1. Yol, geçecek yer. 2. Gerçeğin zıddı. 3. Kendi öz mânâsıyla kullanılmayıp benzetme yolu ile başka mânâda kullanılan söz. MECAZ-I AKLÎ: Akla uygun olan mecaz, akılla bilinen mecaz, bir şeyi asıl sebebinin dışında başka bir sebebe isnad etmek. MECAZ-I LÜGAVÎ: Mecaz-ı müsrseldir. MECAZ-I MÜRSEL: Benzetme dışında başka bir ilişki sebebiyle kullanılan mecaz: Meselâ: "O köye sor" demek, "o köyden birine sor" demektir. MECRUR: çekilmiş, sürüklenmiş, sonu kesre olan isim. MEC'ÛL: Meydana çıkarılmış, yapılmış olan, yapmacık, uydurma. ME'CUR: 1. Ecir veya sevabı verilmiş olan. 2. Kiraya verilen. MECUSİ: Ateşe tapanlara verilen ad. MECZUM: Kesin karar verilmiş. Sonu cezimli olan kelime. MEDAİN: Şehirler. MEDAR: 1. Bir şeyin döneceği yer, etrafında hareket edilen nokta. 2. Yörünge, gezegenin güneş etrafında dönerken çizdiği daire. MEDAYİN: Şehirler. MEDD: 1. Uzatma, çekme. 2. Yayma, döşeme. MEDENÎ: 1. Şehirli. 2. Medine'li. 3. Terbiyeli, kibar, nazik, 4. Medine'de nazil olan sûre veya âyet. MEDHAL: 1. Girecek yer, kapı, giriş. 2. Başlangıç. MEDİNE: 1. Şehir. 2. Eski adı Yesrib olan ve Peygamberimizin türbesi bulunan Hicaz şehirlerinden. MEDLUL: 1. Delil getirilmiş şey. 2. Delalet olunan, gösterilen. 3. Bir kelimeden veya bir işaretten anlaşılan. MEDYUN: Borçlu, verecekli. MEFAZE: Çöl, sahra. MEFHUM: 1. Anlaşılmış. 2. Sözden çıkarılan mânâ, kavram. MEFHUM-İ MUHALİF: Bir sözden çıkarılan zıt mânâ. MEFKUD: 1. Yok olmayan, bilinmeyen. 2. Ölü veya diri olduğu bilinmeyen kayıp kimse. MEFKURECİ: Ülkücü, idealist. MEFTUH: 1. Fethedilmiş, açılmış, açık. 2. Zaptedilmiş, ele geçirilmiş. Sonu üstün ile harekeli isim. MEFTÛN: 1. Sihirlenmiş, fitneye düşmüş. 2. Gönül vermiş, tutkun, vurgun. 3. Hayran olmuş, şaşmış. MEF'UL: 1. İşlenmiş, yapılmış, kılınmış. 2. Tümleç. MEHABET: Azamet, ululuk, korkunçluk. MEHÂFETULLAH: Allah korkusu. ME'HAZ: Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer, kaynak. ME'HUZ: 1. Alınmış, çıkarılmış, tutulmuş. 2. Ödünç olarak başka bir yerden alınmış. MEKÂN: 1. Yer, mahal. 2. Ev, oturma yeri, konut. MEKÂRİM: Cömertlikler, elaçıklıklar, iyilikler. MEKÂRİM-İ AHLÂK: İyi huy, güzel ahlâk. Peygamberimizin ahlâ-kı. MEKKÎ: Mekke ile ilgili, Mekkeli, Mekke'de nazil olmuş âyetler veya sûreler. MEKR: 1. Hile, oyun, düzen. 2. Hile ile aldatma, maksadından vazgeçirme. MEKRUH: 1. İğrenç, tiksinti veren. 2. Haram olmayan ve zaruret olmadıkça yapılması uygun görülmeyen iş. MELÂİKE: Melekler. MELÂİKE-İ MUKARREBÎN: Allah'a yakın olan melekler. MELCE': Sığınacak yer, sığınak. MELE': 1. Doldurma, dolma, doluluk. 2. Kalabalık, topluluk. MELE'-İ A'LÂ: Büyük meleklerin toplandığı yer. MELE'-İ FİRAVN: Firavun'un cemaati. MELEKE: Alışkanlık, yetenek, maharet, iktidar. MELEKÛT: 1. Hükümdarlık, azamet. 2. Alem-i melekût: Ruhlar ve melekler âlemi. MELHÛZ: Mülahaza edilen, düşünülebilen, hatıra gelen. MELİK: 1. Padişah, hükümdar. 2. Allah'ın adlarından. MEMAT: Ölüm. MEMLÛK: 1. Birinin malı olan. 2. Kul, köle. ME'MUR: Emir almış, bir işle vazifelendirilmiş kimse, emrolunan. MENÂKIB: Menkıbeler, övünülecek vasıflar. MENÂM: 1. Uyunacak yer, yatak odası. 2. Uyku, düş, rüya. MENÂR: 1. Nur, ışık yeri. 2. Yol işaretleri. 3. Fener kulesi. MENÂSİK: İbadet yerleri, görevleri. MENÂSİK-İ HACC: Hac ibadeti için ziyaret edilecek yerler, görevler. MENAT: Cahiliye devrinde Kâbe'de bulunan bir putun adı. MENDUB: 1. İyilikleri sayılarak arkasından ağlanan ölü. 2. Şeriatçe yapılıp yapılmamasında bir sakınca olmayan ama uygun görülen işler. MENEND: Eş, benzer. MENFİ: 1. Sürgün edilmiş, sürgün. 2. Bir şeyin tersini ileri süren. 3. Olumsuz. MENHİ: Yapılması şer'an yasaklanmış, haram olmuş.MENHİYYAT: Şeriatin yasak ettiği şeyler. MENKÛL: 1. Nakledilmiş, taşınmış. 2. Ağızdan ağıza geçmiş söz. MENSUH: Hükmü kaldırılmış, nesholunmuş, yürürlükten kaldırılmış. MENŞE': 1. Bir şeyin çıktığı yer, esas, kök. 2. Yetişilen yer, bitirilen mektep. MENZİL: 1. Yollardaki konak yeri. 2. Ev. 3. Bir günlük yol, konak. 4. Mesafe. MERCİ: 1. Dönülecek yer. 2. Müracaat olunacak, baş vurulacak yer kimse. MERCUH: 1. Başka bir şeyin kendisine üstün tutulduğu şey. 2. Hasmından önce iddiasını ispata selahiyeti olmayan kişi. MERFU': 1. Kaldırılmış, yükseltilmiş. 2. Sonu ötre ile okunan kelime. 3. Merfû Hadis; senedi kuvvetli olsun veya olmasın Hz. Peygamber'e isnad olunan hadistir. MER'Î: 1. Riayet edilen, saygı gösterilen. 2. Yürürlükte olan, gözle görülen. MERTEBE: 1. Derece, basamak. 2. Pâye, rütbe. 3. Miktar. MERVÎ: Rivayet olunan, birinden işiterek söylenen. MESABE: Derece, rütbe, kadar. MESAFİH: 1. Sahife haline getirilmiş şeyler, kitaplar. 2. Mushaflar, Kur'ânlar. MESAĞ: İzin, ruhsat, cevaz, müsade. MESAİ: Çalışmalar. MESALİH: Maslahatlar, işler. MESBÛK: 1. Geçmiş, arkada kalmış. 2. Önde bulunan, ondan evvel geçmiş. 3. Önce namaza durmuş, sonra imama uymuş. MESEL: 1. Örnek, benzer, nümune. 2. Dokunaklı ve mânâlı söz. 3. Yararlı hikâye. 4. Delil, hüccet. MESELE: 1. Sorulup karşılığı istenen problem. 2. Önemli iş. MESH: 1. Silme, sığama. 2. Bir şeyi el ile sığama. 3. Abdest alırken ıslak eti başın dörtte birine sürme, mest üzerine sürme. MESH: Şeklini değiştirerek çirkin bir hale koyma. MESKEN: Oturulacak yer, oturulan ev. MESNEVÎ: 1. Her beyti kendi arasında kafiyeli ve baştan sona aynı vezinle yazılmış manzume. 2. Mevlânâ'nın ünlü eseri. MESNÛN: 1. Bilenmiş. 2. Sünnete uygun olan. 3. Yıllanmış şey. MESRUR: Memnun, sevinçli, meramına ermiş. ME'SÛR: Esir edilmiş, tutsak, yolu kesilmiş. Dinî geleneklere uygun olan, rivayete dayanan. MEŞÂİR: 1. Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. 2. Hasseler, duygular. MEŞAKKAT: Zahmet, güçlük, zorluk, sıkıntı. MEŞ'AR: 1. Hacı olmadan önce durulması gereken yerlerden her biri. 2. Duygu, hasse. MEŞ'AR-İ HARAM: Müzdelife'de şimdi üzerinde mescit bulunan yer. MEŞAYİH: Şeyhler, ihtiyarlar. MEŞHED: 1. Şehit olunan veya şehidin gömüldüğü yer. 2. İran'da bir şehrin adı. 3. Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit düştüğü yer. MEŞHUR: Şöhret kazanmış, tanınmış. MEŞİYYET: 1. İrade, arzu, istek. 2. Yürüyüş, yürütme. MEŞREB: 1. Mizaç, huy, ahlâk. 2. İçecek yer.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|