04-25-2008, 15:45 | #1 |
Sakın ağlama annem..
Annem dedi son mektubunda, annem.
Eğer dönemezsem yanına, Bil ki pembe bulutlardan gülümseyeceğim sana. Ama sakın ağlama, sakın ağlama annem. Sakın ağlama ardımdan. Hani hep derdin ya, sıkı giyin üşütme. Yalnızlık vurursa, hasret düşerse yüreğine, Derdini yıldızlara anlat. İsimsiz bulutlarına sarıl asumanın. Firari semalarında ışıksız, tutuklu nefesim. Tek ışığın olacak yansılı seslerinden gecenin. Gözlerim…gözlerim demiştin.. Dönüşünle düşecek, gökyüzünden gözlerim. Ağaçlar koşuyor; yollar, direkler uçuyordu sanki. Yaklaşırken her metresi gurbetin. Nasıl desem, bir çizgiydi milyonlarca. Sadece yüzün vardı ufukta, alabora. Sesin, otobüsün camlarında. En tenha köşesine kazınmak için beynimin. Unutulur mu annem, unutulur mu, Yanağımda soluyan nefesin. Ana yüreği dedin, duyar dedin. Dedin ki, yıldızlarla haber sal. Salladım al mendilimi. Gördün mü, duydun mu bilemem ama, Canım bir yaprak dolması çekti ki hiç sorma. Bir de yaslanıp yanağına, kucağında uyumak. Hep seni bekledim, gelmedin. Hep sen vardın son mevsiminde gecemin. Ve, bütün dalgaları çocukluğumun. Ardından ağladığım kırmızı balonum. Ve, utanıyorum, ayıplama sakın. Bir de Ayşe’min hayali takıldı acılı düşlerime. Sen bu fırtınaları iyi bilirsin. Buraları, güz yaprakları gibidir her yanım dağ, taş. Sardı mı sarar kıskıvrak, tatsız tuzsuz bir yalnızlık. Öyle bir geceydi, gök gürültülü, baykuş gözlü. Geceyi giyinmişti her yer, zifiri karanlık. Sadece ulumalar vardı örtülü yıldızlarla. Gece ürkütücü, gece zalimdi annem. Bazı anlar ağlamak gelirdi içimden. Utanır, yıldızlara koşardım. Elimden başka ne gelir ki! İşte o gece de öyle yaptım, canım sıkkın. Ay’ın gölgesinde küçücük bir nokta. Titreşiyordu adını bilmediğim soğuklarla. Bir köprü kurdum aramıza. Döktüm yüreğimde ne varsa, adı Zuhal miydi, Venüs mü, her ne ise. O biliyor, son sözüm onda saklı. Ah annem ah! Bir bilsen yangınımı, Bir bilsen kör karanlıkta nasıl avlandığımı.. Gökyüzü yas gibi doğuyor yeniden. Her köşeden uğultular yükseliyor, Boğuluyorum, nefesim acıtıyor sol yanımı. Önümden bir ışık süzülüyor, uçsuz bucaksız, bembeyaz. Gece ayaz, yıldızlar yakın annem. Bu gece yıldızları yalnız bırakma sakın. Sözünü tuttum, sıkı da giyindim. Ama ellerim üşüyor şimdi. Gözlerimde kalkanlar uçuşuyor. Sanki.. sanki göğsümde bir yangın var. Nerden geldiyse kör kurşun, nerden geldiyse… Anlayamadan… Saplandı tam ortasına alnımın. Damlası gibi meteorların. Sıla hasretinden de beter. Kol saatime baktım, kararırken gözlerim. Sanırım, gece yarısını geçmiş olmalı. Hayal melal dudağımda sigara. Bağışla annem, yeni başladım da. Söz olsun, bırakacağım ilk fırsatta. Bulanıktı her yer, sadece yıldızlar… Sadece yıldızlar vardı tanığım, bir de, Işıldayan yapraklar, belli belirsiz. Korkuyorum annem, korkuyorum çaresizlikten. Bir de seni görememekten korkuyorum. Siz, gecenin sessiz bekçileri. Yönüm size dönük, size koşuyor ayaklarım. Bu gece kıpırdamayın bir yere. Yolumu aydınlatın…yolumu aydınlatın.. Bakmayın tünediğine zeytin ağacının, En kuytu köşesine umutlarımın. Bütün ışıkları yakın, bütün ışıkları yakın! Ben sonuncu değilim bu bayrak için. Kaç oğul, kaç ana, kaç baba.. Kim bilir daha kaç can koşacak uğruna Değmez mi annem, değmez mi yoluna.. Şehitler ağlamaz annem, şehit anaları ağlamaz. En güçlü anadır şehidi olan. Sakın ağlama ardımdan. Sakın ağlama….sakın ağlama annem…
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|