06-01-2008, 16:25 | #1 |
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
Patronu Aydın Doğan’ı mahkum eden Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında şöyle diyordu: “Büyüyen gençlerimizin bu tür ahlak dIşI, halkIn ar ve haya duygularInI inciten yayInlardan korunmalarI gereklidir.” Evet; Oktay Ekşi’nin patronu Aydın Doğan’ın, mahkumiyet belgesinde yazıyor bu gerekçe.. Aynı mahkeme kararında şu ifadeler de yer alıyor: “Müstehcenlik, toplumun ar ve haya duygularInI inciten, içinde yaşadIğI toplumun ahlak ve kültür anlayIşIna ters olan eylemler dizgesidir. Bizim toplumumuzun bu konudaki değer yargIlarI dergideki yazI, resim ve çizimlerin bu konuda en hoşgörülü toplumu dahi rahatsIz edici niteliktedir.” Mahkeme kararı ile, bu tesbitlerin yaftasını boynunda taşıyan patronun gazetesinde başyazarlık yapan Oktay Ekşi ise, dün bize şöyle saldırıyor: “Ve lastik, Önder Sav’In yaptIğI konuşmanIn mesleğimiz için utanç verici bir basIlI kağIt parçasInda yayInlanmasIyla patladI.” Affedersiniz sayın Oktay bey, ne yapmışız biz? Sizin patronunuz gibi, büyüyen gençlerimizin korunması gereken ahlak dışı resimleri mi basmışız gazetemizde? Sadece bizim toplumumuzu değil, en hoşgörülü toplumları bile rahatsız edecek kadar ahlaksız resimleri mi basmışız gazetemizde? Söyleyin, sizin patronunuz aleyhine mahkeme kararı ile bu hüküm verilmişken, Vakit aleyhine bu yönde, bir savcılık iddianamesi bile gösterebilir misiniz siz? “Mesleğimiz adına utanç verici” imiş! Sizin mesleğiniz ne ki? Gazetecilik demeyin sakın.. Gazeteci olman için, darbecilerle bir ilişkin olmaması gerekirdi.. Siz değil misiniz, 1960’daki darbecilerle kol kola giren! Daha birkaç ay önce de, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Adnan Menderes’in sonunu hatırlatarak tehdit eden kimdi? Ben miydim Oktay bey? Hayır Oktay bey, hayır.. Sizin mesleğiniz; “darbe kışkırtıcılığı” olabilir, “darbeye zemin hazırlama mühendisliği” olabilir.. Ama kesinlikle, gazetecilik olamaz!.. Dolayısıyla, darbeci kafanızla, sizin bizden utanç duymanız mümkündür. Özgürlükten, bağımsızlıktan yana tavır alanlardan, tabii ki siz, darbeci kafanızla utanç duyacaksınız! Çünkü siz, halkı; kendi kendisini idare etmesi gereken insanlar olarak değil, bir şey bilmeyen, cahil, güdülecek sürü olarak görüyorsunuz.. Mantığınız şu: “Yaparsın darbeni, asarsın başbakanı, olur biter!” Halkın isteklerine kulak veren gazete, tabii ki senin darbeci kafa yapınla uyum sağlamaz.. Sağlamayacaktır.. “Benim mesleğim, yazarlıktır” da demeyin sakın.. Sizin yazdığınız gazetenin patronunun aldığı mahkumiyetin gerekçesini, şuraya alıntılamaktan bile hicap ediyorum. Bir seferinde boşta bulunmuş, gerekçeli kararın bir kısmını yayınlamıştım da, okuyucular bombardımana tutmuştu: “Bu rezaletleri köşenizde nasıl yayınlayabiliyorsunuz?” diye. Evet, Oktay bey, mahkeme kararında, sizin patronunuzun dergisi hakkında “Büyüyen gençlerimizin, bu tür ahlak dışı, halkın ar ve haya duygularını inciten yayınlardan korunmaları gerekir” tesbiti vardı.. Bir araştırır mısın, Vakit için, böyle bir karar bulabilir misin hiç? Bulabilir misin ki; kendi grubunuzdaki dergi/gazetelerde yayınlanan resimlerden, mahkemelerin verdiği kararlardan utanç duymuyorsun da, Vakit gazetesinden mi utanç duyuyorsun? “Patronumun her şeyini tasdik etmem gerekmez. Onun eyleminden bana ne?” savunmasıyla da kurtulamazsın bu işten.. Sen de benzer rezaletlere imza atan birisisin.. Sen değil misin, Türk Ceza Kanunu değiştirilirken, “Basın özgürlüğü kısıtlanıyor” diye yazılar döktüren?.. Palavra sıkmıyorum, aç yazdığın yazıları, bir oku... Önce TCKyenilenirken yazdıklarını oku, sonra da dün yazdığın yazını oku.. Karşılaştır ve utan.. Bir örnek vereyim.. Diğerlerini de sen bul.. 25 Mayıs 2005’te yazmışsın.. Aynen şöyle diyorsun, Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girmeden 5 gün önce: “... bizim yeni Ceza YasasI'nIn bazI hükümleri, örneğin gazetecileri doğrudan ilgilendiren ve haber verme görevini yapmalarInI engelleyecek olan 132, 133 ve 134'üncü maddeler, gazeteciyi hapse atmak için aportta bekliyor.” Üç sene önce böyle yazıyordun.. Peki dün Vakit’i suçlamak, onun aleyhinde bir şeyler ortalığa saçmak için neler yazdın?.. Dünkü yazını da aynen alıntılıyorum: “KaldI ki Sav’In telefonu açIk kalmIş olsa, yani emniyetin bu olayda rolü olmasa bile olay bitmiyor. Yeni Ceza Kanunu’nun 133’üncü maddesi, bu konuşmayI Sav’In rIzasInI almadan kaydedip yayInlayan káğIt parçasI sorumlusunun sonuç olarak 3 aydan 9 aya kadar hapsini öngörüyor. Suç sabit olursa fail de bu faturayI öder, olay biter.” Dün basın özgürlüğünü kısıtlayan madde olarak gösterilen 133. madde, bugün Oktay Ekşi’nin can simidi olmuş! Al o maddeyi, tepe tepe kullan. Ama “Ben 50 yıllık gazeteciyim” lafını da, ağzına alma artık!.. Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 01/06/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|