![]() |
#1 |
![]() ![]() I. Rahmân ve Rahîm olan bir Allah’ın adıyla; Başladığım bu sözde seni andım Efendim!.. Ney misâli dağlandım ayrılığın oduyla; Düştüm o gül rengine yandım yandım Efendim!.. II. Âdemden gelen bir nûr kararıp nasıl söner? Şirkle nasıl örülür bir ömrün itibârı?.. Nefsin o saf edâsı, inkâra nasıl döner? Kalpten nasıl sökülür bir adalet damarı?.. Yedi kat göğü tutu çiçeklerin çığlığı… Kan kokan o karanlık, hangi putun isyânı?.. Dinsin, dursun, durulsun umudun hıçkırığı; Kumlara inen nûrun şavkı aldı dört yanı!.. Kisra’nın temelinde çöktü bir bir sütunlar; Söndü ateşgedeler tarihe düştü külü!.. Silindi ne şerefler, dağıldı nice şanlar; Hilkâtin ateşinde kurudu Sava gölü!.. Sende ihlâs, metânet, sendedir izzet, azim; Rahmet ile donandı, aşk ile döndü âlem!.. Âdil sensin, Emin sen, sen ey öksüz, ey yetim; Seninle aşka düştü aşk ile levh-ü kalem!.. III. Sen kuşandın Hirâ’da sabır yüklü çileyi; Çektiğin her acıda bin derdin dermânı var!.. Sen yardın himmet ile o gökteki şûleyi; Taif’te şafaklara akseden gül kanı var!.. Canında doğan nûru, kalp gözünle okudun; Bir içli çölde verdin en ağır imtihanı!.. Takvânın tezgâhında bir sevdâyı dokudun; Uyardın, müjdeledin, şahit tuttun zamanı!.. Tevhît ile yoğurdun kaç yüreğin özünü; Elif elif nakşoldu nabzına inen fermân!.. Ömrün hüzün yılında hasret yakan izini; Vuslâtın nûru ile Mir’âç’ta buldu cihân!.. Açtı hicret gülleri ensârın gülzârında; Sen canlara bir cansın, cânânsın sen Efendim!.. Gül gül ile kaynaştı kardeşlik kararında; Okunan gül kokulu Kur’ân’sın sen Efendim!.. IV. Bedir’de bir vaattir Mevlâ’dan inen çağrı; Melekler, ashâp ile iç içe aynı safta!.. Yağdı rahmet bulutu, yeşerdi çölün bağrı; Âlem âlem içinde tesbih eder tavafta!.. Uhut’da gül matemi damladı dağdan taşa; Eğildi edep ile gül üstüne âsuman!.. Hayber’de hamd sancağı dikildi arzdan arşa; Al tüllere büründü güle döndü gülistân!.. Varlığın sırrı sende, sendedir aşk iksiri. İrâdenle dağıldı idrâki ezen efkâr!.. Kırıldı şirk zinciri ikbâle erdi esir; Açıldı gül kapısı Kâ’be’ye geldi bahar!.. Kaynayan parmağından kaç ensar suya kandı? Sen damlada bir deryâ, ummansın sen Efendim!.. Hem yer ehli gök ehli, melekler seni andı; Âlemleri şerh eden lisânsın sen Efendim!.. V. O derin duâlarda titreyen her dileğin; Şefâat nağmesidir merhâmet pınarında!.. Bir kulluğun yükünü canda eler eleğin; Kaç mahşeri yaşadın o gönül diyârında?.. Beyaz, sarı, al güller senden aldı rengini; Seninle vecde geldi başımda dönen rüzgâr!.. Dilim nasıl anlatır bu aşkın ahengini? Mâ’rifet ikliminde kızardı, açtı gülzâr!.. Sen, canını Mevlâ’ya kalbini kula verdin; Bağladın gök ipini sonsuz olan bir sona!.. Sen özünde âlemi, âlemde özü gördün; Ötenin ötesinden haber sundun dört yana!.. Melekler salat eder, selâm eder şânına; Devrân içinde dönen devrânsın sen Efendim!.. Takdirin tedbir anı, şahittir imânına; Sen gönül sahibine mihmânsın sen Efendim!.. VI. Âh bu âlem içinde, ne oldu bende bana? Sana hangi hâlimle, hangi yüzle geleyim?.. Od almış bir yüreği açmışım senden yana; Dinmeyen gözyaşımı bir umut ver, sileyim!.. Bir bir kalktı hudutlar mülküm, malım kalmadı; Her secdede değişti renk, ahenk, biçim, edâ!.. Sınandım nefes nefes tende hâlim kalmadı; Aşkınla yanan canım uğruna oldu fedâ!.. Her sözün bir diriliş, bir kâinat kitabı; Sen ezeli bağladın ebedîn menziline!.. Sezdin inceden ince bir ilâhî hesabı; Hakkı teslim eyledin o hakkın Vekil’ine!.. Zamanı arla süzdün, aşkla sundun âleme; Sen mü’minin nabzında mîzânsın sen Efendim!.. Âh bu aşkın ahvâli nasıl yansır kaleme? Bir Sultan’a can sunan Sultan’sın sen Efendim!.. Rıfat ARAZ *Bu şiir İstanbul’da Kuba Camii Vakfınca Türkiye genelinde “Peygamber Efendimize Övgü Şiirler” adıyla 26 Nisan 2008 tarihinde düzenlenen şiir yarışmasında, 995 şiirin arasında birinci olmuştur .....
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|