![]() |
#1 |
![]() Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörüye Toplu Bakış/Ali EREN
"Hıristiyan ve yahudiler de yaratıcı olarak Allah 'a Peygamber olarak Hz İsa'ya Ve Hz. Musa' ya kitap olarak İncil ve Tevrat'a inanıyorlar. Onlara biz de inanıyoruz. Ancak bizde olup onlarda olmayan ve aramızdaki farkı meydana getiren üç önemli nokta var 1-) Son Hak Din İslamdır. 2-)Son Hak Kitap Kur'andır 3-)Son Hak Peygamber Hz. Muhammed (S.a.v) dir Bu üç maddeyi onlar da kabul etse aramızda hiçbir fark kalmayacak. Diyalogcular, dialog uğruna işte bu üç noktada taviz veriyor. ve bunlardan bahsetmememiz gerektiğini söylüyorlar. Bunları niçin söylemeyecekmişiz biliyor musunuz? Efendim, onlar zaten bunu kabül etmiyorlarmış. Böyle sürersek dialog falan olmazmış. Dialog olacaksa Bu cümleleri söylememeliymişiz. Değerli okuyucular, bu dialog denilen şey ne kadar kıymetliymiş ki onun uğruna inancımı söylemeyeceğim ve ağzımı kapatacağım. Hani siz "Dialog karşılıklı olarak inançlarımızı birbirimize anlatmaktır" diyordunuz! Meğer öyle değil, sizin zihninizden geçen dialog ve hoşgörü, "Hıristiyan ve Yahudiler karşısında susmak" demekmiş. Hoş, bunu açıktan açığa söylediniz ya... Lütfen, " Dialog hakkında böyle birşey söyleyen olmadı" demeyip Ankara Hiltonda 1998 Ekiminde Diyabetin tertip ettiği 2. Diğn şurasının zabıtlarına bakınız D.İ.B Yüksek din kurulu üyesi Değerli Şükrü Özbuğday!!! O zabıtlar Ne zaman kitaplaştırılacak? İskele sancakta, İyi niyetli olmak şartıyla, şu dönemde diyaloğun yararlı olacağına inanıyorum diyen D.İ.B yardımcısı Sami Uslu Hocam...! "Dialog isteniyorsa şu şu şu söylenmemeli denilen yukarıdaki sözler Diyanetin 1998 Ekiminde organize ettiği 2. din şurasınfa söylenmedi mi? Dinlararası Komisyonunda komisyon başkanı olan sayın Prof Mehmet Aydın Siz iyi bilirsiniz, bu sözleri söyleyen kimndir? Türkiye sağlık iş sendikası başkanı Mustafa Başoğlu da hatırlar bunu Çünkü tahammül edemeyip son gün kürsüde bulunan D.İ.B Mehmet Nuri Yılmaz ın yüzüne karşı itiraz etmiş, şöyle demişti: - Ben burada öyle şeyler duydum ki bana öğretilen dine uymuyor. Son hak din İslam demeyeceksiniz ne demek? Son hak din İslam sa Kur'an böyle diyorsa öyledir. Diyalog isteniyorsa öyle konuşmayacaksınız ne demek? Sayın başkanım hatırla mısınız, siz de topu bu sözün sahibiğne hadi söyleyeyim, Prof Mehmet Aydın beye atmış ve - BAkın Mehmet Bey , itiraz ediliyor Ne diyorsunuz? O da - Bana bir proğram verildi bende onu yaptım, diyerek size," siz söylediniz ben yaptım" demek istemişti. Hatırlamadınızsa zabıtlara bakabilirsiniz. Sayın Başkanım. konuşmaların kaydedildiğini de söylemiştiniz orada zaten, o kayıtlar duruyordur. Sayın Başkanım bu diyaloğun 1998 den bu yana hala niye kitap haline getirilmediğini de merak etmiyor değilim Orada yenilir yutulur cinsten olmayan gaflar işlendiği için tenkit edileceğinizi düşünüyorsanız çekinmeyin, Durmadan aynı şeyi yazacak değiliz ya! Mesela The Marmara otelde geçen sene yaptığınız dialog toplantısında Hollanda'dan arayıp, bulup, davet edip konuştuğunuz adamdan ikide bir bahsediyor muyuz? Hani şu , "Mürted olduğuna hükmedilip" karısından ayrılan Mısır'da yaşayamadığı için Hollandaya gidip Laden Üniversitesinde ders verdirilen adamdan... Bilgi Ünv. Hukuk fak. Öğretim üyesi prof Niyazi Öktem de diyalog taraftarlarından. Niyazi beyi iyi tanıyalım ki diyaloğu iyi tanıyalım. 1997 lerde Alevi vatandaşlarımızın çıkardıkları cem dergisinin yayın kurulundaydı. Sonraları onu hep diyalogcular safında görür olduk. STV ve Zaman gazetesi çevresi ve diyalog ve hoşgörü faaliyetleri yürüten “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” ile beraber görmeye başladık. Her diyalog toplantısında onu ön plana çıkarıyorlardı. Görelim bakalım diyalogcuların bu dostu nasıl bir kimsedir. Niyazi Bey diyor ki, Efendim Noel Baba fakirlere ,gemicilere yardım eden çok iyilğik sever bir insandı. Bu memleketin çocuğuydu. Vs … vs Ona göre Noel Baba yı bu milletin evlatlarına tanıtmamız lazımmış. Geçenlerde de Kanal 7 de “Noel bababın bir Anadolu Ereni olduğunu” söylemişti. Gördünüzmü diyalogcuyu? Nasıl Beğendiniz mi? Bundan sonra sadece yılbaşında değil, çocuklarımıza her zaman Noel Babayı anlatmamız gerektiğini unutmayalım. Yılbaşı günahındanda kurtuluruz artık.Ne güzel değil mi sayın okuyucular. Bu taze evliyamızı(!) Kanal 7 ve Ahmet Hakan vasıtasıyla öğrendiğimiz için onlarada teşekkür ederiz. Fakat en büyük teşekkür, Dinlerarası Diyalog Ve hoşgörü hususunda bir adım geri atmayan Zaman gazetesi ve Stv çevresine olmalı. Çünkü Niyazi Bey’e en fazla imkanı veren onlar. İskele Sancak'ın , “Dinlerarası Höşgörü” proğramına katılan biriside Vatikanbın İstanbul temnsilcisi George Maroviç Hani şu Fethullah hocayı öven onun lehine ifade veren kişi Diyor ki: - Diyalog ve hoşgörüden korkmamamız, birbirimizi tanımamız lazım. Mesela bizim burada(Türkiyede)okullarımız var. Burada okuyanlar var. İste birisi Niyazi Bey , Hıristiyan mı oldu.. Sayın Maroviç haklı Niyazi Bey Hıristiyan olmamış Sadece “Noel Babanın Bi Anadolu evladı, bir Anadolu evliyası olduğunu ve Türk çocuklarına öğretilmesi gerektiğini” söyleyiveriyor. Derdi tasası o… Bir de Aralık 1999 da Noel Baba vakfının kuruluşunda Antalya'daydı Hani “ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet” derler ya Niyazi bey de dil çabukluğu yapıyor. İskele Sancakta diyaloğa delil olarak Ankebut süresinin 46. ayetini delil olarak gösteriyor. İşte o ayetin meali: “İçlerinde zülmedenler hariç, ehli kitapla ancak en güzel olan usül le mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de zise indirilene inandık. Bizim ilahımızda sizin ilahınızda birdir ve biz ancak O’na teslim olanlarız.” Demek ki neymiş? Niyazi Bey’in dediği gibi değilmiş. Ne yapacakmışız? Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak mücadele edecekmişiz. Fikir mücadelesi.. Onlara herkesin yaratıcısının Bir olan Allah olduğunu söylecekmişiz. Allah ’a gereken şekilde inanmış olsalardı, ayet “Onlara böyle söyleyin” der miydi hiç? Diyalog yapılacaksa tarifi işte bu ayette. Diyalogcu kardeşlerimiz! Var mısınız böyle bir diyaloğa? Bir misalde Peygamber efendimizden verelim: Peygamberimiz, o zamanın Bizans imparatoru Herakliyusa yazdığı mektupta; “ Sizi İslama davet ediyorum….. Aramızda ortak olan kelimeye gelin… Allahtan başkasına ibadet etmeyelim ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım” diyordu. Hıristiyanlık inancı şirkten uzak olsaydı, onlara bu teklif yapılır mıydı? Halbuki, şimdiki Diyalogcular, onları oldukları şekilde kabul ediyorlar. Papa ile Fethullah hoca arasında tercümanlık George Maroviç daha önce bildiğimiz bir bilgi veriyor. -Fetullah hocayı papayla görüştürmek için gittiğimde Türkiye’nin Büyükelçisi karşıladı. Büyükelçilik arabası aldı. Sayın okuyucular, Büyükelçinin karşıladığı zatın mahkemeye verilmesi ne oluyor Bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu..? Kamuoyunu kandırmak değilse nedir acaba? Diyalog ve hoşgörüyü bizzat organize edenlerden Sayın Cemal Uşşak - "Kendime güveniyorsam diyalogtan çekinmem" diyor Peki var mı güvenecek halimiz? Sevgili Kardeşim, hangi güvenmekten bahsediyorsunuz siz? Her diyalog toplantısında konuşturduğunuz ve oturun başkanı yaptığınız zat diyalog olacaksa; son dinin İslam olduğunu Söylemeyeceksiniz diyor. Kendine güvenme dediğiniz şey Kur’an’ın “Allah indinde din İslamdan ibarettir” hükmünü konuşmamak mıdır? Prof. Mehmet Aydın 1998 de -Diyaloğu, dinin propagandası şeklinde kullanmamak lazım diyordu Misyonerliğin yoğun Hıristiyanlık propagandası ne oluyor peki? Onlar propaganda yapacak, biz “son hak din İslam” demeyeceğiz Bu diyalog denen şey imandan daha mı üstündür ki uğruna her fedakarlığı yapalım. Diyalogcu kardeşim! Kendi memleketinde, senin dindaşların dinine tam sahip mi? Dinini gereği gibi biliyor mu? Gereği gibi inanıp ibadet ediyor mu?edebiliyor mu? Onların kumar,yalan zina, içki ve buna benzer günahlardan uzaklaştırılması işini haletliniz de iş çuval çuval para harcayarak lüks yerlerde diyalog yapmaya mı geldi? Bu halimiz evini geçindirmekten aciz bir adamın dünya turuna, tatile çıkmasına benzemiyor mu? Millet Diyalog için ne paralar harcandığını bilse, evet bilse.. Bu milletin parasını lütfen böyle şeylere harcamayın İskele Sancakta başka bir konuşmacıdan bahsetmek istiyorum Şalom gazetesi eski yazarı Yusuf Altıntaş. Yusuf Bey, Diyalog ve Hoşgörü toplantılarında konuşturulan bir YAHUDİ Yahudilerin bir “arz-ı mevud vaad edilen topraklar” inancı vardır. Eninde sonunda o topraklara sahip olacaklarına inanırlar ve bunun için mücadele verirler. Bu arazi Nil ve Fırat arasında kalan bölgedir.Bizim güneydoğu Anadolu İle Doğu Anadolunun bir kısmı da bu arazi içinde yer alıyor. Bir genç Yusf beye soruyor: -“Bizim güneydoğu da sizin sahip olmak istediğiniz. Topraklar içinde, ne düşünüyorsunuz?” Cevap: “Tanrı vaad etmişse ben bunu tartışmam. Bu Tevrat’ta da var Kur’an’da da -O taprakların bizğimle bir alakası yok orası Mezopotamya’da bir toprak parçası” Ayıp! Çok ayıp. Milleti cahil yerine koyup bu kadar gerçek dışı konuşmak çok ayıp. Ben onun namına utandım Bir kere Tartışmam ne demek ? Tartışan yok ki sadece soru soruluyor. Kur’an’â böyle açık bir iftira çok yakışıksız oldu. Çünkü Kur’an’da öyle bir ayet yok. Üç. Orası Mezopotamya değil. Bir genç, Yusuf Beyin dediğini doğru kabul ederek tekrar sordu; -Peki sahip olmak istediğiniz o topraklar Mezopotamya da olsa. Biz de orada yaşasak, siz ne yaparsınız? Mükemmel bir soru! “Bu topraklarda Türkler yaşıyorlar. Burayı almak için mücadele vermeyelim der misiniz?” Demek istedi. Ne oldu biliyor musunuz? Yusu bey –zaten cevap veremezdi- cevap veremedi, ama esas vazifesi olan zat da vazifesini yapmadı. Yani Ahmet Hakan… Yusuf Bey bir soru cevapsız kaldı: cevaplandırır mısınız? Demedi. Dinler arası Diyalog ve Hoşgörü toplantıları “ Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” tarafından organize ediliyor. Cemal Uşşak Bey de oranın personeli. En çok onun tavrını merak ettim Dinlerarası Diyalog toplantılarında konuşturdukları zatların, gerçekleri ters yüz ettiklerini gördükçe; “Vay beee! Meğer bizim kürsülere çıkardığımız kimseler neymiş? Dedi mi acaba? Yoksa “Olsun…. Ne olmuş sanki” mi dedi.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|