![]() |
#1 |
![]() Anlaşılan, CHP kavga çıkartmakta kararlı. Bir zamanlar nasıl Demirel, Çankaya’yı Özal’a haram etmek için elinden geleni yaptıysa, CHP’de Gül’e aynı muameleyi yapacak. Öte yandan Gül, bir basın toplantısıyla hepimizin kafasındaki kuşku ve kaygıyı silmeye çalıştı. Artık yeni bir döneme giriliyor. Bakalım bu sözleri, özde de gösterecek mi ? Dikkatle izleyeceğiz ve denetleyeceğiz. Gül, güler yüzlü bir basın toplantısıyla adaylığını açıkladı. Tüm liderleri ziyaret etti ve destek isteminde bulundu. Anayasanın temel ilkelerine uyacağını, özellikle laiklik konusunda kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini vurguladı. Bunların hepsi söz. Son derece de önemli sözler. Şimdi, bu sözlerin özde de benimsenip benimsenmeyeceğini göreceğiz. Daha da önemlisi ne oranda benimseneceğini izleyeceğiz, denetleyeceğiz. Gül’ün söylediklerini önümüze koyacağız ve attığı her adımı, bu sözleriyle karşılaştıracağız. Söyledikleri sözde kalmayıp, özde de sürdürülürse, Onu alkışlayacağız. Aksi halde eleştiri oklarımızın hedefi olacak. Gelelim, muhalefetin yaklaşımına. Anlaşılan CHP dışındaki partiler, Gül’ü izleyip ona göre bir hareket tarzı benimseyecekler. CHP ise, daha ilk günden itibaren kavga çıkarmak isteyeceğini ortaya koydu. Böylesine sert bir tutum saptamalarının bir nedeni de, seçimlerde aldıkları kötü sonucun da etkisi olsa gerek. Bu filmi daha önce, Demirel-Özal çekişmesi sürecinde de görmüştük. Gereksiz bir kavga yaşadık. CHP hala bu toplumun kavgadan bıktığını göremiyor. Oysa beklerdik ki, Gül izlensin ve verdiği sözlerle, özdeki politikalarının uyuşup uyuşmadığı denetlensin. Özünde farklı davranırsa,işte o zaman kıyameti koparsın. Hepimizin önünde iki yol var. Biri, Gül ile sürekli kavga edip, Çankaya’yı haram etmek ve bu arada ülkenin istikrarını da bozmak… Diğeri, verilen sözleri senet kabul etmek ve senet karşılıksız çıkarsa, o zaman karakola başvurmak… Hangi yöntemi seçeceğinize siz karar verin. * * * CUMHURBAŞKANLIĞINI MHP KESİNLEŞTİRDİ Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığının en başta gelen sorumlusu, AKP’ ye yüzde 46.7 oranında oy veren seçmenler ise, hemen ardından gelen diğer etken Bahçeli’ dir. Eğer seçmen böylesine beklenmedik oranda bir oy yağmuru yağdırmasaydı, hele seçimden sonra MHP Başkanı Bahçeli , kim aday olursa olsun 367’yi bulmak için MHP’nin salona gireceğini açıklamasaydı, Gül bugün aday olamayacaktı. Yeni bir aday arayışına girilecekti. Zaten, seçimlerden sonra Başbakan’ın sanki ayak sürüyormuş gibi bir tutum sergilemesi de, bu beklenmedik iki gelişmeye bağlanıyor. “ Başbakan, Anayasa Mahkemesi’nden 367 kararı çıktığı andan itibaren Gül’ün adaylığının sona erdiği izlenimini edindi. O andan itibaren kafasında başka adaylar aramaya başladı. Seçimlerin sonucu, hele ardından MHP’nin açıklaması, Onun için sürpriz oldu” diyen, AKP’ nin üst düzey bir yetkilisi, Gül’ün Cumhurbaşkanlığını tümüyle MHP’ye bağladı. MHP’liler nedense bu konu açıldığında fena halde sinirleniyorlar. Sanki suç işlemişler de, kendilerini affettirmek istiyorlarmış gibi bir tutum içindeler. MHP’liler aslında meydanlara ters düşmemek için bu şekilde hareket ettiklerini saklamıyorlar. Gül’ü engelleyecek bir tutuma girseler, bu defa kendi seçmeni tarafından “ türbana karşı tutum alınıyormuş” izlenimi doğacaktı. Bahçeli, bunu da istemiyor. Zira MHP seçmeni de türbandan yana. AKP ile aralarında pek büyük bir fark yok. Bazı konularda farklı tutum takınmalarına rağmen, MHP’nin gizli bir AKP yanlısı parti gibi de görebiliriz. İşte bütün bu gelişmeleri dikkate alınca, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı, Erdoğan’dan çok Bahçeli sayesinde gerçekleşti, diyebiliriz. * * * ERDOĞAN,BU SÜRECİ PEK İYİ YÖNETEMEDİ Artık bu iş bitti. Gül’ün 11 inci Cumhurbaşkanı olmasının önünde herhangi bir engel yok. Şimdi, bundan sonrasının hesapları yapılıyor. Tabii bir diğer taraftan da, bilanço... Bilançonun başında da, Başbakan Erdoğan’ın, başlangıcından bugüne kadarki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini nasıl yönettiği konusu geliyor. Erdoğan’ın son derece tutarlı ve kararlı bir yaklaşım sergilediğini söyleyebilmek epey güç. Cumhurbaşkanlığı adayını çok uzun süre gizli tuttu ve tartışma imkanı yaratmadığı için ortamı gereksiz şekilde sertleştirdi. Seçimler öncesinde yaşananlar, özellikle 27 nisan açıklaması ve 367 hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının yarattığı sürpriz, Başbakan’ın bu gelişmelerden haberi olmadığını ortaya çıkardı. Gül’ün seçilmesi suya düşünce, birden bire Cumhurbaşkanı’nın halkoyuna götürülmesine karar verildi. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini dahi tartışmadan atılan bu adım da, yeterince hazırlık yapılmadan gerçekleştirildi ve kargaşayı arttırdı. Nitekim, seçimlerin sonucu ve MHP’nin attığı adım da Erdoğan’ı şaşırtmışa benziyor. Bu konularda da hazırlıklı olmadıkları anlaşıldı. İnişli çıkışlı bu performansın ilginç ve kafaları karıştıran diğer bir yanı da, Erdoğan’ın seçimlerden sonra, Gül’ün adaylığına sıcak bakmadığı şeklindeki izlenim oldu. Kamuoyu anlayamadı. Seçim öncesinde alkışlattığı adayına, seçimden sonra neden soğuk yaklaştığı, bir türlü anlaşılamadı. İşin içinde bir şeyler vardı, ancak kimseler anlayamadı. Hala da esrar perdesi devam ediyor. Bütün bunları bir araya koyduğumuz zaman, Erdoğan’ın bu süreci büyük bir maharetle yönettiğini söyleyemeyiz.
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|