AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 07-30-2008, 10:49   #1
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart Postmodern katillerin Güngören şantajı
Galiba eskiden bu işleri çözmek daha kolaydı. Kimsecikler üstlenmese de eylemin yapılış tarzından, üslubundan hangi örgüt tarafından gerçekleştirildiği şappadak ortaya çıkardı.

Zaten eskiden terör örgütleri propaganda vasıtası olarak gerçekleştirdikleri eylemlerini sahiplenirdi.

Hiçbir eylem ortada kalmaz, hatta bir eyleme birden fazla örgütün sahip çıktığı bile olurdu.

Kararlılıklarını, öfkelerini ortaya koyar; isteklerini duyurmaya çalışırlardı.

Mesajlarının ne olduğu hususunda istifhama neden olmaz, ne yapmak istediklerini yayımladıkları bildirilerle açık seçik söylerlerdi.

Şimdi öylemi mi ya!..

Taşeron örgütlerle ihaleyi veren örgütlerin, işbirlikçi çetelerle uluslararası istihbarat örgütlerinin iç içe geçtiği "postmodern terör" sürecini idrak ediyoruz.

Birbirine kıyasıya düşman olduğunu bildiğimiz örgütlerin tuhaf şekilde birbiri için eylem düzenlediği, ilişki biçimlerinin "kimin eli kimin cebinde belli değil" sözünü akla getirdiği bir dönem bu.

Yani, ortalık yerde bırakılan, sahipsiz "*** eylemlerin" arz-ı endam ettiği lanet bir dönem…

Eskiden şiddet adı altında maskelenen terörün anlaşılır bir tavrı, belli bir metodu, velhasıl-ı kelâm, belirleyici bir "ideolojisi" olurdu.

Halbuki, postmodern terör örgütlerinin ideolojileri yok; sadece "ilişkileri" var: Eroinle, silah kaçakçılığıyla, kara parayla, karanlık istihbarat örgütleriyle…

Klasik terör örgütleri en azından 3 yaşındaki bir çocuğu, 8 aylık hamile bir kadını hedef seçmeyi kendisine yakıştırmaz; yoldan geçen insanları kahpe tuzaklarla, alçakça katletmezdi.

Çünkü yaptıkları eylemi haklı-haksız, doğru-yanlış açıklamak gibi bir alışkanlıkları vardı.

Yaptıkları eylemle vermek istedikleri mesajı net bir şekilde halkla paylaşma gelenekleri sayesinde, mesajını açıklayamayacakları eylemlere pek imza atmazlardı.

Tamam, onlar da nihayetinde terör örgütü sınıfına giriyorlardı; lakin hiç değilse öldüren niçin öldürdüğünü, ölen kimler tarafından öldürüldüğünü bilirdi.

İmdi, kapkaranlık yüzleri, fail-i meçhul eylemleriyle postmodern teröristlerin gerçekleştirdiği Güngören'deki menfur katliamının amacı nedir?

Bu halkı kaotik ortamın cenderesinde korkutmak, panikletmek mi?

Otuz yıldır "şehitler ölmez" şeklinde haykırarak teröre direnen bir halkı yıldırmanın mümkün olmadığını…

İmparatorluk bakiyesi bu topraklarda iç savaş çıkarmaya güçlerinin yetmeyeceğini bilmezler mi?

Bilirler, hem de bal gibi bilirler…

Bunu bildikleri için de, Güngören'de yedikleri haltın amacı iç savaş çıkarmak değildir.

Dolayısıyla, menfur saldırının şekline, biçimine veya patlayıcının menşeine falan bakarak yapılan değerlendirmelerin çıkmaz sokaklara saplanacağı aşikârdır.

Çıkmaz sokaklardan biri şudur:

Postmodern katillerin ihsas etmeye çalıştıkları adresi enikonu düşünmeden suçlu ilan etmek…

Hiç kuşkunuz olmasın; adı sanı belli hiçbir örgüt dünya kamuoyunun mahkum edeceği bu müstekreh eylemi yapmayı göze almaz.

Ve, hiçbir eylem sürgit fail-i meçhul kalmaz, kalamaz.

Farzımuhal, PKK'nın uluslararası destekten adamakıllı mahrum kalmanın bedeli olarak bu iğrenç katliamı yapmasının bir mantığı var mı?

Klasik bir "El Kaide" eylemi de değildir. (Fason olursa, o başka tabii.)

Çünkü ABD'nin mezkur örgüt sayesinde türettiği imajı zevale uğratır.

"Terörist İslam" yerine teröre kurban giden "Masum Müslüman" imajı işlerine gelmez de ondan.

Köşeye sıkışan, çaresiz kalan bir örgütün işidir bu:

Kuşatılmışlıktan kurtulabilmek için ne kadar "kural dışı" oynayabileceğinin mesajını veren adi şantajcı bir örgütün…

Bir adım daha ileri giderek şunu söylemek mümkün:

Ağır aksak işlese de Türkiye'nin demokratik ortamı hedef alınmıştır.

Maksat, 12 Eylül'ün o meşhur bildirilerinde gerekçe olarak öne sürülen kaotik ortamın hasıl olmasıdır.

Hazır siyaset mahkemeye taşınarak kadük bırakılmışken, teröre duyulan öfkeyi, yaşadığımız duygusal ortamı fırsat bilerek, siyasi parti liderlerine yönlendirerek siyasetin elini kolunu hepten mecalsiz bırakmaktır.

Dünkü yazısında malum şahıs hiç vakit kaybetmemiş, haberiniz olsun.


Salih TUNA
yeni şafak

 

Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi