![]() |
#1 |
![]() Ey genç adam! bu düstur sana emanet olsun/ Ötelerden habersiz nizama lanet olsun." Üstad Necip Fazılın mısraları çınlıyor kulaklarımızda. Son zamanlarda yaşananlara baktığımızda gençliğin bilinmeyen eller tarafından "ötelerden habersiz" bir nizam üzere inşa edildiğini görüyoruz.
Kahrolmamak elde değil... Olayların seyri gösteriyor ki bu neslin evlatları kendi elleri ile kendi sonlarını hazırlar oldu. Ahlâk ve maneviyattan uzak, özendirilmiş çarpık hayatlar üzere yetişiyor gençler. Her geçen gün artan ifsad ve sapkınlığın önünde, suda sürüklenen saman misali akıp gidiyor gençliğimiz… Bizler ise gözümüzün önünde cereyan eden bu hadiseye dur diyemiyor yada hep susturuluyor, konuşturulmuyoruz. Oysa böyle mi korunacaktı mukaddes emanet? Çanakkale´de şehit olanlar 18lik delikanlılar değil mi idi? 21. yüzyıl fitnesi bu kadar kolay yıkmamalı yeni bir dünyayı kuracak nesli. Tüm dünyaya örnek olmuş bir ecdadın torunları bugün maalesef içki, kumar, uyuşturucu, kapkaç kıskacında can çekişiyor. Altın nesilden teneke nesile Böyle bir neslinin evlatlarının bu gün içine düştükleri hal gerçekten yürekler dağlayacak bir hale gelmiştir. Sefer sırasında bahçesinden geçmek zorunda kaldıkları bahçe sahibinin hakkına girmemek için ağaçlara kese ile altın takan Yavuz´un askerleri bu gün mateessüf, insanları gasp eder hale geldi. O nesilin gençlerini sevinç ile karşılayan halk, bugünkü gençlikten korkar ve sokakta yürüyemez oldu. Peki ne oldu da o noktadan buraya gelindi? Bu sorunun cevabının maneviyatsızlık olduğu düşünülemez mi? İçi boşaltılmış şuursuz nesil kimlerin eseri? İnsanda fıtraten olması gereken bir takım değerler vardır. Hakkı söylemek, merhamet etmek, vicdan sahibi olmak, adil olmak gibi… Lakin yaşananlar gösteriyor ki şimdiki toplum bahsettiğimiz erdemleri kaybetmiş, ya da birileri kaybettirmiş. Tahrip etmiş, ayarı ile oynamış ve işlemez hale getirmiş. Bazı eller bu ülke evlatlarının mayasını bozarken bir çoğu da bunlara alkış tutmuş. Modernizm, çağdaşlık gibi ne idüğü belli olmayan içi boş ve manasız kavramlar peşinde koşturulan gençlik sonunda ne istediğini bilmeyen, maymun iştahlı ve şahsiyetsiz bir hal almış. Bahsettiğimiz erdemlerin tutunma noktasıdır şahsiyet... Tam merkezde, imanın içinde imanla kendini bulan insanın asıl ve asli kimliğidir. Eğer o olmazsa diğerleri koskocaman bir sıfırdır. Eğer o olmazsa kötülüklerin önünde duracak kimse yok demektir ne vicdan işler o vakit nede merhamet… Gelinen nokta da bu durumun ispatı için yeterli değil mi? Bütün bu yaşanan ürkütücü tablonun tek bir sebebi vardır; o da şek ve şüphesiz maneviyatsızlıktır. Yüzde 99unun Müslüman olduğu iddia edilen bu ülkede çocuklar on iki yaşından önce din eğitimi alamazken ve okullarda verilen din dersleri zaten yetersiz iken bu dersler hala birilerini rahatsız ediyorsa başka ne beklenebilirdi ki? Nasıl susuz kalan ağaç kurursa maneviyatsız gençte adeta kurur ve dünyaya niçin gönderildiğini unutur. Toplumun en hareketli ve dinamik yapısı olan gençlik hedef kitle olmasından ve kolay yönlendirilmesinden dolayı her türlü manipülasyona açıktır. Maalesef bugün gençler Modernizm diye yutturulan yoz ve boş bir yaşam tarzı girdabında öğütülmektedir. Son söz olarak : Mahkeme-i Kübrada “Gençliğini nerede harcadın?” sorusuna en güzel şekilde cevap verebilmek için Üstad Bediüzzamanın şu sözü ne kadar yerindedir: "En hayırlı genç odur ki ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışarak gençlik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır." Üstad Necip Fazıl örtüler içinden çıkıp, Batı taklitçiliğiyle açılıp saçılan ve içki içip hayvanca bağırmayı modernlik davası olarak algılayan gençlere şöyle diyordu: "Eğer dava sizin elli yılda aldığınız hızı devam ettirmekse yarım asır sonra torunlarınız ya önlerine bir yaprak bile takmadan gezecekler yahut yüreklerine bir utanç yıldırımı düşecek de ışık sızmaz çuvallar içine girecekler…
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Yüreğine iman sızıntıları ulaşmamış gençleri gördükçe bizlerde aynı şeyleri düşünüyoruz. Ama bir yandan da hayatın boşluk kabul etmediği, bizim boş bıraktığımız bir yeri "gayri"sinin doldurduğu hatrımıza gelerek hüznümüz katlanıyor ve asıl sorumluluğun üzerimize düştüğünü hatırlıyoruz belki de.... Belki elinden tutabilseydik aynı yolda yürüyebilirdik.. Elini tutabilseydik..
Belki altın nesil olamayacağız lakin altının değerli olduğunun farkında olarak yetişeceğiz.. İnşallah yetiştireceğimiz nesillerde bu bilinçle istikamette ulaşacaklar... Anlamlı paylaşımınız için teşekkürler gönülden kardeşim... (+) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() çok güzel bir paylaşım olmuş net olarak anladığım ender yazılarından bir tanesiydi.
(eleştiri kendimedir...) selametle....+ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Maneviyattan yoksun çağın zevklerine kendini bırakan ve bu rüzgarla dörtbiryana savrulan gençlik...
Ahlaki bir yozlaşma ve bunun için alacağımız önlemler içinde elimizden alınmış argümanlar... Yani geleceğimizi köreltmemek için yolumuzu çizme zamanı.. O güzel yorumlarınız için teşekkürler... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Örnek şahsiyetlerin az olması ve onlara ulaşmanın zor ( ! ) olması da gençleri gelişmesi için alanı daraltırken dininden kopuk yaşayan bir ailenin çoçukları ile olan arkadaşlıkları ,gençliği ahiret şuurundan adım adım uzaklaştıran tv programları , kutsal emanetlere ulaşmanın değilde gelen mesajı algılayacak frekanslara uygun olmayan alıcılara sahip olmaları ruh aleminin gelişmesine gem vuran birçok neden birkaçı muhakkak ! Necip Fazıl'dan devam edelim ;
Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, Allah'ın Kur'an'ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, Türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... Bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... ( Ne güzel özetliyor üstad gençliğin bu hale gelişini ! ) Beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik... Gökleri çökertecek ve yeni kurbağa diliyle bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik... Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...Halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bulan bir gençlik... Ümidimiz ve gayemiz uğrunda yürürken kendisine ulaşmayı nasip etsin RABBİM ! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() amin...
Paylaşıma katkınızdan dolayı teşekkürler |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|