Hocaefendilere Öyle Hrant'a Böyle...(SERDAR ARSEVEN) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Gönülden** · 09-03-2008, 10:18

İsmailağa Cemaati’nin önde gelenlerinden Bayram Ali Öztürk Hoca’yı, “katledilişinin ikinci yıldönümünde” rahmetle anıyoruz.
Evet, bundan tamı tamına iki yıl önce, 3 Eylül 2006’da işlenen cinayet...
Faili hâlâ meçhul!..
Yani, kayıtlara geçen “bir şeyler var” ama...
Başta cemaat mensupları olmak üzere, bu işle gerçekten ilgilenenleri “tatmin edecek” bir sonuç yok ortada.
Mahmut Hocaefendi’nin damadı Hızır Ali Muratoğlu Efendi, 17 Mayıs 1998’de cemaatle birlikteyken katledilmişti.
Sekiz yıl sonra da Bayram Ali Öztürk Hoca..
Cemaat kaynaklı olmayan, Mahmut Hocaefendi tarafından da asla doğrulanmayan iddialara göre her iki isim de “veliaht” pozisyonundaydı.
Önce, “veliaht” olarak ismi ortaya atılan Hızır Ali Muratoğlu Efendi katledildi...
Ve altı yıl sonra da...
Yine “veliaht” olarak “hedef gösterilen” Bayram Ali Öztürk Efendi.
O sütü bozuk, 28 Şubat süreci boyunca Çarşamba’dan görüntü servisi yapan “terörist medya” da...
Ortadakinin bir “taht kavgası” olduğunu öne sürecek...
Ve bu işi “tahtı ele geçirmek isteyen” bir “Cemaat önde geleni”nin tezgahladığını zırvalayacak kadar ileri gitti!..
¥
Dikkat çekici bir durum...
Mahmut Efendi de bu iki ismi “veliaht” olarak açıklamadığı halde...
Ve...
Bu konuda bir “iç çekişme” yaşandığına dair herhangi bir belirti olmadığı halde, bir takım medya organları, “veliaht”ları işaret ediyor...
Ve ismi geçenler teker teker katlediliyor!..
Bu bir cemaat içi çekişme olsa, yani Mahmut Hocaefendi’nin yerine geçmesi sözkonusu olanlardan biri ya da birileri, ‘rakiplerini’ (!) öldürtmüş olsa...
Bu işi, çok daha az ses getiren bir yöntemle gerçekleştirmez miydi!..
İlk maktul Şehit Hızır Ali Muratoğlu Efendi, her sabah namaz için evinden Çukurbostan Camii’ne yürüyerek gidiyordu.
“Sırf onu ortadan kaldırmış olmak için” cinayeti planlayan kişi ya da kişiler, bu işi etrafta kimseciklerin olmadığı bu “camiye gidiş” esnasında gerçekleştirebilirlerdi.
Failin eylemi cemaatin içinde gerçekleştirmiş olması, onu bir şekilde kullananların “medyaya malzeme” verme ve dikkatleri “cemaat üzerinde toplama” amacına işaret ediyor.
Aynı şekilde, Bayram Hocaefendi’nin de binlerce cemaat mensubunun önünde katledilmesi, hedefi ortaya koyuyor.
Yoldan yüksekliği 1 metre civarında olan çalışma odasının camından vurulması son derece kolay olan Bayram Hoca’yı binlerce cemaat mensubunun gözü önünde katletmek de...
Olayın “medyaya” mal olmasının ve cemaatin yeniden “gündeme” gelmesinin şartlarındandı!..
Cinayetler, büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirilmiş olsaydı ya da en kolay yöntemlerle gerçekleştirilmiş olsaydı “cemaat üzerinde” tartışma meydana gelmeyecekti...
Ve başta CHP’liler olmak üzere, cemaat karşıtı odakların “Devrim kanunlarına aykırı faaliyet gösteren bu tür oluşumların üzerine gidilmelidir” türünden kirli çağrılarına zemin hazırlanmayacaktı!..
Tartışmaya gerek var mı; 28 Şubat’ta yapılmak istenen neydi?..
Camisini, külliyesini, Kur’an kursunu muhasara altına almak suretiyle, o cemaati nefessiz bırakmayı ve ortadan kaldırmayı hedeflemediler mi?..
¥
Meselenin birçok ayrıntısı var.
Cemaat önde gelenleri tarafından hazırlanan ve “şüpheli noktaları” işaret eden bir mektup elimizin altında.
Cemaat mensupları, bu iki cinayetin mutlaka aydınlatılmasını talep ediyorlar.
3 Eylül’ün Bayram Ali Öztürk Hoca’nın katl yıl dönümü olması dolayısıyla, bu mektuplarında o cinayete dikkat çekiyorlar.
Üzerinde durdukları birçok “karanlık nokta” var...
Mesela;
Bu işlerle ilgili olduğunu ısrarla iddia ettikleri bir “Diyanet görevlisi!..”
Onun “Ergenekon’la bağlantısı”na dair bir takım iddialarda bulunmuşlar...
Bayram Ali Hoca’nın başına bir takım tayin işleri gelmiş...
(Ayrıntısını, gereksiz rahatsızlıklara yol açmamak için vermiyorum... Diyanet’i ziyaret edip konu ile ilgilendiğimizi ve onların da ilgilenmelerini beklediğimizi söyledim!.. Bunu belirtmekle yetiniyorum!..)
Geçelim...
Ve “birkaç soru” diyelim:
1- Bayram Ali Öztürk Hoca cinayetinin faili Mustafa Erdal’ın cep telefonu dökümleri nerede?.. Erdal’ın cinayet öncesinde nerelere gittiğine dair “baz istasyonu” tespitleri incelendi mi?..
2- Cinayeti işleyenin bir “meczup” olduğu söyleniyor. Cemaate yüzü dönük olarak ve dua halinde oturur duran bir kişiye ayaktayken saldıran bir kişinin, bıçağı iki kaburga kemiği arasından kalp damarlarına isabet ettirmesi, saldırganın profesyonelliğini göstermiyor mu?..
3- Bayram Ali Öztürk Hoca cinayetinin faili Mustafa Erdal’la onu öldürmekten cezaevinde bulunan İ.C. arasında eskiye dayanan bağlantılar olduğu ifade ediliyor. Araştırmada bu boyut üzerinde duruldu mu?..
4- H.A. adlı şahıs; “Bayram Hoca’yı öldürme görevi bana verilmişti!” (20 Eylül 2006-Sabah) dedikten sonra tutuklandı ve kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. “Cemaatten birinin Bayram Hoca’yı öldürürsen cinlerden kurtulursun” dediğini öne süren bu adamın söylediklerinin asılsız olduğu sonradan anlaşıldı. Bu adam, cinayetten iki hafta sonra niçin böyle asılsız iddialar ortaya atmıştı? Dikkatleri başka tarafa çekmek için mi görevlendirilmişti?..
5- O bölgeyi tamamen kontrol altına almak isteyen Fener Rum Patrikhanesi’nin, İsmailağa Cemaati’ni büyük bir engel olarak gördüğü biliniyor. İlgili resmi makamlar, cemaatin önde gelenlerinin teker teker öldürülmesi ile Patrikhane’nin “hedefleri” arasındaki bağlantı üzerinde niçin -yeterince- durmadı?..
DİNK CİNAYETİNE GÖSTERİLEN TEPKİNİN!..
Kamuoyunun “cemaat mensupları” dışında kalan bölümü bu cinayetleri unutmuş gibi görünüyor.
Biz unutmadık, peşindeyiz.
Hrant Dink katledildiğinde yer yerinden oynuyor ama hocaefendiler katledildiğinde pek de kimse oralı olmuyor!..
Hrant Dink cinayetini kınıyoruz evet...
Lâkin;
Müslümanların büyük sevgi ve saygı duydukları “cemaat önde gelenleri” katledildiğinde, Hrant Dink cinayetine gösterdikleri tepki ve alâkanın milyonda birini çok görenleri de kınıyoruz!..
Efendim;
Arkadaşlarımızın bu konuya ilişkin çalışmalarını haber sayfalarımızdan takip edeceksiniz...
Cinayetler konusunda farklı bilgileri paylaşmak isteyenler için iletişim kanallarımızın açık olduğunu ifade ederek bitirmiş olalım!..

09-03-2008, 10:18	#1
Kullanıcı Adı Gönülden	Hocaefendilere Öyle Hrant'a Böyle...(SERDAR ARSEVEN) İsmailağa Cemaati’nin önde gelenlerinden Bayram Ali Öztürk Hoca’yı, “katledilişinin ikinci yıldönümünde” rahmetle anıyoruz. Evet, bundan tamı tamına iki yıl önce, 3 Eylül 2006’da işlenen cinayet... Faili hâlâ meçhul!.. Yani, kayıtlara geçen “bir şeyler var” ama... Başta cemaat mensupları olmak üzere, bu işle gerçekten ilgilenenleri “tatmin edecek” bir sonuç yok ortada. Mahmut Hocaefendi’nin damadı Hızır Ali Muratoğlu Efendi, 17 Mayıs 1998’de cemaatle birlikteyken katledilmişti. Sekiz yıl sonra da Bayram Ali Öztürk Hoca.. Cemaat kaynaklı olmayan, Mahmut Hocaefendi tarafından da asla doğrulanmayan iddialara göre her iki isim de “veliaht” pozisyonundaydı. Önce, “veliaht” olarak ismi ortaya atılan Hızır Ali Muratoğlu Efendi katledildi... Ve altı yıl sonra da... Yine “veliaht” olarak “hedef gösterilen” Bayram Ali Öztürk Efendi. O sütü bozuk, 28 Şubat süreci boyunca Çarşamba’dan görüntü servisi yapan “terörist medya” da... Ortadakinin bir “taht kavgası” olduğunu öne sürecek... Ve bu işi “tahtı ele geçirmek isteyen” bir “Cemaat önde geleni”nin tezgahladığını zırvalayacak kadar ileri gitti!.. ¥ Dikkat çekici bir durum... Mahmut Efendi de bu iki ismi “veliaht” olarak açıklamadığı halde... Ve... Bu konuda bir “iç çekişme” yaşandığına dair herhangi bir belirti olmadığı halde, bir takım medya organları, “veliaht”ları işaret ediyor... Ve ismi geçenler teker teker katlediliyor!.. Bu bir cemaat içi çekişme olsa, yani Mahmut Hocaefendi’nin yerine geçmesi sözkonusu olanlardan biri ya da birileri, ‘rakiplerini’ (!) öldürtmüş olsa... Bu işi, çok daha az ses getiren bir yöntemle gerçekleştirmez miydi!.. İlk maktul Şehit Hızır Ali Muratoğlu Efendi, her sabah namaz için evinden Çukurbostan Camii’ne yürüyerek gidiyordu. “Sırf onu ortadan kaldırmış olmak için” cinayeti planlayan kişi ya da kişiler, bu işi etrafta kimseciklerin olmadığı bu “camiye gidiş” esnasında gerçekleştirebilirlerdi. Failin eylemi cemaatin içinde gerçekleştirmiş olması, onu bir şekilde kullananların “medyaya malzeme” verme ve dikkatleri “cemaat üzerinde toplama” amacına işaret ediyor. Aynı şekilde, Bayram Hocaefendi’nin de binlerce cemaat mensubunun önünde katledilmesi, hedefi ortaya koyuyor. Yoldan yüksekliği 1 metre civarında olan çalışma odasının camından vurulması son derece kolay olan Bayram Hoca’yı binlerce cemaat mensubunun gözü önünde katletmek de... Olayın “medyaya” mal olmasının ve cemaatin yeniden “gündeme” gelmesinin şartlarındandı!.. Cinayetler, büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirilmiş olsaydı ya da en kolay yöntemlerle gerçekleştirilmiş olsaydı “cemaat üzerinde” tartışma meydana gelmeyecekti... Ve başta CHP’liler olmak üzere, cemaat karşıtı odakların “Devrim kanunlarına aykırı faaliyet gösteren bu tür oluşumların üzerine gidilmelidir” türünden kirli çağrılarına zemin hazırlanmayacaktı!.. Tartışmaya gerek var mı; 28 Şubat’ta yapılmak istenen neydi?.. Camisini, külliyesini, Kur’an kursunu muhasara altına almak suretiyle, o cemaati nefessiz bırakmayı ve ortadan kaldırmayı hedeflemediler mi?.. ¥ Meselenin birçok ayrıntısı var. Cemaat önde gelenleri tarafından hazırlanan ve “şüpheli noktaları” işaret eden bir mektup elimizin altında. Cemaat mensupları, bu iki cinayetin mutlaka aydınlatılmasını talep ediyorlar. 3 Eylül’ün Bayram Ali Öztürk Hoca’nın katl yıl dönümü olması dolayısıyla, bu mektuplarında o cinayete dikkat çekiyorlar. Üzerinde durdukları birçok “karanlık nokta” var... Mesela; Bu işlerle ilgili olduğunu ısrarla iddia ettikleri bir “Diyanet görevlisi!..” Onun “Ergenekon’la bağlantısı”na dair bir takım iddialarda bulunmuşlar... Bayram Ali Hoca’nın başına bir takım tayin işleri gelmiş... (Ayrıntısını, gereksiz rahatsızlıklara yol açmamak için vermiyorum... Diyanet’i ziyaret edip konu ile ilgilendiğimizi ve onların da ilgilenmelerini beklediğimizi söyledim!.. Bunu belirtmekle yetiniyorum!..) Geçelim... Ve “birkaç soru” diyelim: 1- Bayram Ali Öztürk Hoca cinayetinin faili Mustafa Erdal’ın cep telefonu dökümleri nerede?.. Erdal’ın cinayet öncesinde nerelere gittiğine dair “baz istasyonu” tespitleri incelendi mi?.. 2- Cinayeti işleyenin bir “meczup” olduğu söyleniyor. Cemaate yüzü dönük olarak ve dua halinde oturur duran bir kişiye ayaktayken saldıran bir kişinin, bıçağı iki kaburga kemiği arasından kalp damarlarına isabet ettirmesi, saldırganın profesyonelliğini göstermiyor mu?.. 3- Bayram Ali Öztürk Hoca cinayetinin faili Mustafa Erdal’la onu öldürmekten cezaevinde bulunan İ.C. arasında eskiye dayanan bağlantılar olduğu ifade ediliyor. Araştırmada bu boyut üzerinde duruldu mu?.. 4- H.A. adlı şahıs; “Bayram Hoca’yı öldürme görevi bana verilmişti!” (20 Eylül 2006-Sabah) dedikten sonra tutuklandı ve kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. “Cemaatten birinin Bayram Hoca’yı öldürürsen cinlerden kurtulursun” dediğini öne süren bu adamın söylediklerinin asılsız olduğu sonradan anlaşıldı. Bu adam, cinayetten iki hafta sonra niçin böyle asılsız iddialar ortaya atmıştı? Dikkatleri başka tarafa çekmek için mi görevlendirilmişti?.. 5- O bölgeyi tamamen kontrol altına almak isteyen Fener Rum Patrikhanesi’nin, İsmailağa Cemaati’ni büyük bir engel olarak gördüğü biliniyor. İlgili resmi makamlar, cemaatin önde gelenlerinin teker teker öldürülmesi ile Patrikhane’nin “hedefleri” arasındaki bağlantı üzerinde niçin -yeterince- durmadı?.. DİNK CİNAYETİNE GÖSTERİLEN TEPKİNİN!.. Kamuoyunun “cemaat mensupları” dışında kalan bölümü bu cinayetleri unutmuş gibi görünüyor. Biz unutmadık, peşindeyiz. Hrant Dink katledildiğinde yer yerinden oynuyor ama hocaefendiler katledildiğinde pek de kimse oralı olmuyor!.. Hrant Dink cinayetini kınıyoruz evet... Lâkin; Müslümanların büyük sevgi ve saygı duydukları “cemaat önde gelenleri” katledildiğinde, Hrant Dink cinayetine gösterdikleri tepki ve alâkanın milyonda birini çok görenleri de kınıyoruz!.. Efendim; Arkadaşlarımızın bu konuya ilişkin çalışmalarını haber sayfalarımızdan takip edeceksiniz... Cinayetler konusunda farklı bilgileri paylaşmak isteyenler için iletişim kanallarımızın açık olduğunu ifade ederek bitirmiş olalım!..

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)