![]() |
#1 |
![]() Akgögenç, ekonomik krizi, gıda krizi ve petrol krizini değerlendirdi
İlk defa hafif hafif duyulmaya, sonra sesi daha çok çıkmaya, daha sonra da gümbürtüsünü herkes duymaya ve korkmaya başladı. Olaylar ehemdi, mühim oldu, şimdi vahime yaklaşıyor. Ne mi? Dünya ekonomik krizi ve onu takip eden gıda krizi, petrol krizi, su krizi ve diğerleri. Evet, 2008’in pek de hoş olmayan haberleri yılın ilk çeyrek değerlendirmesi içinde kendilerini göstermiş bulunmaktadır. Gelişmeler: a) Emlak dünyası: Kriz kendini ilk defa emlak dünyasında göstermiştir. ABD dünyanın en büyük ekonomisi olarak diğer ekonomileri de etkileyecek güçtedir. 2007 ortasından beri ABD’de tehlike işaretleri belirmeye başlamıştır. İlk defa Mortgage (Morgıç- yani emlak alımlarının uzun vadeli, yüksek banka borçları ile yapılması sistemi) alarm vermeye başlamış, bankalar verdikleri paraları geri alamamaya başlamışlardır. Sonunda bu ay, Amerika’nın beşinci büyük yatırım bankası iflas etmiş ve JP Morgan firması tarafından satın alınmıştır. Amerikan Merkez Bankası da bu işleme yüklü para yatırarak yardımcı olmuştur. Böylece seri halinde banka çöküşlerinin önü kesilmeye çalışılmıştır. Bu olay, ABD Merkez Bankası tarihinde bir ilktir. Konut kredileri alanındaki banka zararları trilyon dolarları aşmış durumdadır. Türkiye de Mortgage konusu tam anlaşılmadan kullanılmaya başlanmıştır. Yine gerçekçi bir bütçe hazırlamadan, banka kredileri ile “ev alma furyasına” giren yüzbinlerce kişi mevcuttur. Türk ekonomisinde de ABD tipi bir krizin olmasından korkulmaktadır. Zira, bu emlak krizi tüm dünyayı tehdit etmektedir. Bir bakıma, bu durum, küreselleşen ekonomilerin kaçınılmaz bir sonucudur. Dolayısıyla Türkiye’de bazı yetkililerin,” ekonomimizde korkulacak bir şey yok” gibisinden yaptığı açıklamalar ciddiyetten ve gerçekten uzak bir durum olup, halkı kandırmaktır. b) Ekonomik Gerileme (recession): Genelde her yıl ekonomilerin büyümesinden, gelişmesinden bahsedilir ama 2007 son çeyreğinden bu yana bunun tam tersi bir trende girilmiş olup, ekonomiler büyüyecek yerde küçülmeye ve daralmaya başlamış görünmektedir. Bazı rakamlarla durumu anlatmakta yarar vardır: * ABD de büyüme hızı, 17 yıldan bu yana müthiş bir düşüş göstererek %0.5’e inmiştir. * IMF’nin tahminlerine göre de ABD büyüme hızı 2009 içinde % 0.6’yı geçmeyecektir. * Yine IMF’ye göre dünya ekonomik büyümesinin 2008 ve 2009’da % 3’den fazla olamayacaktır. * Alman ekonomisinin büyümesi bu yıl % 1.4 olup, 2009’da % 1.0’e inme eğilimindedir. * İngiliz ekonomisi ise hem bu yıl, hem de 2009’da % 1.6 seviyesinde kalacaktır. * Japon ekonomisi bu yıl ancak % 1.4, 2009’da ise % 1.5 büyüyecektir. * Kanada ise bu yıl sadece % 1.3 olup, 2009’da % 1.9 büyüme ile devam edecektir. * Dünya ekonomisi içinde Asya ülkeleri çok daha iyi durumdadırlar. Hatta en iyi durumu Çin göstermekte olup, bu yıl % 9.3, 2009’da ise % 9.5 büyümeye devam edecektir. * Çin’den sonra Hindistan 2008’de % 7.9 ve 2009 da % 8 büyümeyi devam ettirecektir. * Rusya’nın ise büyüme gücü 2008’de % 6.8 ve 2009’da % 6.3 olacaktır. Dünya bu şartlar altındayken, Türk yetkililerin, “Türk ekonomisi dünya dalgalanmalarından etkilenmeyecektir” demeleri tamamen yalnış bir ifadedir. Bu halkı kandırmaktır. Yani ekonomik kurumları veya olayları bilenleri değil de, sokaktaki seçmeni aldatmaktır. Gıda Krizi: Tüm dünyada büyük bir gıda sıkıntısına doğru gidilmektedir. Birçok yerde kıtlık başlamış durumdadır. Geçtiğimiz haftalarda Mısır’da ve Bangladeş’te gıda ve ekmek ayaklanmaları, isyanları yaşanmıştır. IMF Başkanı Strauss-Khan birkaç gün önce bir açıklama yapmak ihtiyacını duymuş ve dünyada gıda fiyatlarının artacağı ve pek çok bölgede “açlık ve kıtlıktan dolayı isyanlar ve kargaşalar çıkabileceği” uyarısında bulunmuştur. Hükümetleri hazırlıklı olmaya ve tedbir almaya çağırmıştır. Bu hafta içinde Asya’da ve Afrika’da birçok ülkede kargaşalar yaşanmıştır. Gıda Krizinin Sebepleri: * Son yıllarda yaşanan kuraklık ve iklim değişiklikleri. Küresel ısınma olayının etkileri. * Küresel ısınmanın en büyük müsebbibi ABD gibi sanayileşmiş ülkelerin (buna Çin, Hindistan, Rusya ve Japonya da dahildir) gerekli kontrolları yapmamaları, kısıtlamalara gitmemeleri, atmosferin dengesini sürekli bozmaları ve Kyoto protokolunu uygulamamaları gelmektedir. * İstifçilik. Hırs ve bencilliğin, fırsatçılıkla birleşmesi ve bu kişilerin kriz durumlarında, başkalarının ihtiyaç ve korkularından faydalanarak kazanç elde etmeye çalışmaları ile toplumda, fırsatçılar ve stokçular türemektedir. Stokcular, suni olarak fiyatları arttırmakta, mevcut malları saklamakta ve ortalıkta karışıklığa sebep olmaktadırlar. Bu karışıklık, kimi zaman ekonomik kazanç, kimi zaman da siyasi istikrarsızlık oluşturmak için yapılmaktadır. Hükümetlerin derhal yapması gereken işlem, bu durumu kontrol altına almak olmalıdır. * Dünya nüfusunun hızla artması ve gıda gelişiminin buna yetişememesi diğer bir önemli faktördür. Hükümet yetkilileri, bu konuda bilmeden konuşacakları yerde, ülke içindeki ve dünyadaki trendleri takip ederek gerçekçi tavsiyelerde bulunmalıdır. Bunun aksini yapmak, halkı aldatmak olur. * Türkiye bundan 5 yıl öncesi Gıda ve Tarım ürünleri ile kendi kendine yeten ve hatta bunları ihraç eden bir ülke idi. Tüm dünya raporlarında bu durum tescil edilmiş durumdadır. Bugün ise uygulanan yalnış tarım politikaları ve IMF’nin verdiği (kasıtlı veya kasıtsız ama YANLIŞ) önerilerin, aynen uygulanması sebebiyle Türkiye artık, eskiden ihraç ettiği gıda maddelerini dışarıdan ithal eder duruma gelmiş bulunmaktadır. Bu durum, bir hükümetin yapabileceği en büyük hatalardan birisidir. Kendi ülkesi herşeye yeterli iken, o ülkeyi dışarıya muhtaç hale getirmek adeta bir cinayettir. Halkın tokluğu ile,sağlığı ile geleceği ile oynamak demektir. * Şu anda yanlış politikaları ile TMO tamamen başarısızlığını tescil etmiş durumdadır. * Şu anda, Türkiye’de stokçular, fırsatçılar iş başındadır. Halkın korkuları ve temel ihtiyaçlarından yararlanmaktadırlar. Peki, ama onları durduracak hükümet nerededir? Ne gibi tedbirler almaktadır? Yoksa IMF Başkanı’nın uyarılarını bile duymamışlar mıdır? * En büyük sıkıntılardan birisi de Bio-Fuel veya (biodizel, bio-enerji) gibi adlarla anılan yeni bir uygulamadır. Bu tahıl ve özellikle Mısır’dan üretilen enerji kaynağıdır. Şu anda İngiltere ve ABD’de arabalarda ve sanayide kullanılan petrol içine belli miktarda bio-enerji katılması kanunlaşmış durumdadır. ABD’de, önümüzdeki 3 yıl tüm Mısır üretiminin % 90’ı buna ayrılacaktır. Özellikle gelişmiş ülke insanlarının petrol ve enerji hırsı artık insanların gıdalarına da göz dikmiş durumdadır. Durumlar çok vahim bir noktadadır. Türkiye her yönü ile bu gelişmelerden etkilenecektir. Hükümetin herhangi bir konuda bir tedbir aldığı izlenmemektedir. Halkı rahatlatmak için sadece konuşmalar yapılmaktadır ama bunlar da gerçeği yansıtmamaktadır. Halka doğruyu söylemek yine bizlere düşen bir görevdir. Küresel kriz artık eve ulaşmak üzeredir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|