![]() |
#1 |
![]() Mahmut Nacar'ın sahibi olduğu ve Yazı İşleri Müdürlüğünü yürüttüğü Elazığ merkezli haftalık gazetenin web sayfasında ve gazetede yer alan "Kurtulmuş partiyi terk edecekti" ve "Şu bizim Numan bey" başlıklı yorumlarda Kurtulmuş'a ağır eleştiriler yöneltiyor.
"Son günlerde çeşitli sitelerde özellikle Saadet Partisi'nin genel başkan adayı olarak gösterilmeye çalışılan Numan Kurtulmuş'un gerçek yüzünü olayların dili ile anlatan bir yazı" spotuyla verilen ve C. Nihat Topçu tarafından kaleme alınan "Şu bizim Numan Bey" başlıklı yazıda Kurtulmuş'un Genel Başkan olacağını ilk açıklayan Vakit Gazetesi Ankara Temsilcisi ve köşe yazarı Serdar Arseven de eleştiriliyor. Sözkonusu yazıda Kurtulmuş'a şu eleştiriler yöneltiliyor; *** Şu bizim Numan Bey ! "Saadet Partisi, Genel Başkanlık Kongresi için geçte olsa kolları sıvamış durumda. Süreç içerisinde bir sürü mesele gündeme geldi. Parti içinde çeşitli kutuplaşmalardan söz edildi. Numancılar, Meteciler, Hocacılar vesair… Doğru yahut yanlış ama tüm bu süreç içerisinde gergin bir hafif dalga elektriği yaşandı-yaşatıldı. Bir kısım isimler partinin emekçilerini yerden yere vurdular (Başta Oğuzhan Asiltürk olmak üzere). Aslında Oğuzhan Asiltürk Erbakan Hocanın paratoneri durumunda. Hocaya direkt kızamayan adamlar Oğuzhan Asiltürk üzerinden Hocaya olan kızgınlık, küskünlük veya az da olsa nefretlerini dile getirdiler… Oğuzhan Bey'i karalamak için iftira dahi attılar. Zira Oğuzhan Bey "1.Tayip Vakıası"ında da set olmuştu birilerine. O zaman Oğuzhan Asiltürk'e kızanların bugün ÖZÜR borçları olduğu kanaatindeyim. Neyse meselemiz elbette Oğuzhan Asiltürk'ü muhafaza yahut müdafaa etme meselesi değil. NUMAN KURTULMUŞ DEMEK! Ailemin yasaklamalarına rağmen Milli Görüş geçmişi ve geleneğinden gelen birisiyim. Ömrümüz Milli Görüş teşkilatlarında geçti çok şükür. (Allah ayaklarımızı sabit kılsın.) Yazılarımı takip edenler bilirler, öyle süslü cümleler kurmayı beceremem. İçimden geçeni direkt anlatmayı tercih ederim. Bugün de öyle olacak. Vakit Gazetesinden (fikri saman alevi gibi sağa sola savrulan) Serdar Arseven'in kaleme aldığı makale sonrası bir şeyler yazmak gereği hissettim. Şimdi yazacaklarıma bir kısım okurlar "fitne-fesat,fısk-ı fücur" cihetinden bakacaklardır. Onlara da selamlarımı gönderiyorum. Erbakan Hoca'mız bir iftar sofrasında Numan Bey'in elini kaldırıp "Numan Kurtulmuş demek, İstanbul'un Kurtulmuş'u demek" ifadesini kullandığından beri takip ediyorum kendilerini. ALİ MÜTİF GÜRTUNA'YI SAADET'TEN SOĞUTTU Numan Bey'in Fazilet Partisi İl Başkanlığı döneminde Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapıyordum. O sıralar Ali Müfit Gürtuna bağımsız şekilde başkanlığı sürdürürken Numan Bey'de Başkan danışmanlığı sıfatı ile belediye nimetlerinden faydalanarak Ali Müfit Gürtuna'yı Saadet Partisi'nden soğutmanın yollarını arıyordu. Zira muhtemel bir belediye başkanlığı seçimlerinde önündeki en büyük engel Ali Müfit Gürtuna idi. Numan Bey Tayip Erdoğan döneminde bile Milli Görüş'ün bu kadar rahat hareket alanı bulamadığı Büyükşehir Belediyesini yıpratmak için ciddi ciddi çalışmalar yaptı. Başarılı da oldu. Ali Müfit Bey, Erbakan Hoca ile yaptığı bir görüşme sonrası "Beni Saadet Partisi'nden soğutmak için elinden geleni yaptı" şeklinde ifadeler ile Numan Beyi işaret etmişti. Saadet Partisi'ne AKP'li İlçe Başkanı O sıralar Saadet Partisi'nin oy oranı yüksek ve nüfusu da en kalabalık bir ilçesinde parti çalışmalarımı yürütüyorum. Daha doğrusu yürütmeye çalışıyoruz. Zira yaptığımız hiçbir çalışmadan netice alamıyor zaman ilerledikçe de heyecanımızı yiyip bitiren hadiseler yaşıyorduk. İlçe Başkanlığımızı yapan kişi içten içe AKP'ye çalışma yapan bir ademdi. Milli Görüşlü olduğunu vurgulamasına rağmen her faaliyeti çalışmaların hızını kesmeye ve AKP'nin hareket alanını genişletmeye yönelikti. İL BAŞKANLIĞINA BASKIN İl Başkanlığına defalarca gidip durum izahı yaptık Maalesef bugün TABAN DEMOKRASİSİ ile çalışma yapan Numan Bey ve ekibi bizi dinlemek dahi istemediler. Mahalle Başkanları ve yönetimlerinin tamamı, hatta bağlı beldeler dahi kazan kaldırmasına rağmen Numan Bey bildiğini okumak sureti ile TABAN ı dinlememeyi tercih etti. Bir akşam vakti 200 kişilik bir teşkilat mensubu ile İl Başkanlığına baskın yaptık. Numan Bey bizi o aman dinlemek zorunda kalmıştı. Kendisine NEDEN BU ADAM? diye sorduğumuzda ise yüreklerimizi burkan o cevabı almıştık "Belediye başkanına danıştım. Kendisinden çok iyi bahsetti…." Belediye Başkanı ise AKP'li bir müteahhit. Şu an İstanbul Milletvekili. Yani Saadet'in İlçe Başkanına AKP'li referans. O gün o toplantıdan Numan bey tarafından FİTNECİLER suçlaması ile ayrıldık. NUMAN BEY'İN BAŞKANI AKP'DE Aradan zaman geçti ve Numan Bey İl Başkanlığını bıraktı. Bir Kongreye gidildi. Arzu edilen ve sevilen kişi İlçe Başkanı oldu. Numan Bey'in 7-8 yıl bizim başımıza ATADIĞI çok sevdiği ilçe Başkanı icra heyeti ile birlikte bir hafta sonra AKP'ye geçtiler. Ve işin aslını da sonradan öğrenmiş olduk. Bizim ilçemizin aynı zamanda genel merkez kongre delege sayısı hayli fazladır. Bunun bile hesaplamaları yapılmış. Bu teşkilatta yıllarca çile çekmişlerin o an düştüğü KANDIRILMIŞLIK ve (bence) uğradığı İHANET'İN sorumlusu olan Numan Bey'imiz değilse KİMDİR? Mesele Numan Bey'den mi kaynaklanıyor, yoksa olası bir Genel Başkanlıkta Genel Başkan Yardımcılığı görevine gelmek için etrafında kümelenmiş kişilerden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama o gün bu gündür Numan Bey denilince hep "MESAFE" diyorum. Her an bir İHANET çemberini içerisinde yer alacakmış gibi korkuyorum. Endişelerimi (bir kısım okurlar tarafından vehim olarak adlandırılacak) düşüncelerimi dizginleyemiyorum KARIZMA, BİRİKİM, UFUK "ÖLÇÜMÜZ NEYE GÖRE?" Yıllarca "Kulağı kesik köle" hikâyeleri ile büyümüş ve Milli Görüş eğitimi almış kardeşlerimizin malum süreç sonrası değer yargılarında meydana gelen değişimi hayretle izliyorum. Milli Görüşlü olmak başlı başına VİZYON ve MİSYON sahibi olmaktır zaten. Artıları aramak hastalığının ne denli şiddetli sarsıntılar yaşattığı ve yarattığını biliyorum. Bizim içimize de soktular "genç, yakışıklı, boylu poslu, ağzı laf yapan" kriterleri ile genel başkan aramayı. O aradığınız tüm meziyetler Tayip Erdoğan'da var zaten SAADET PARTİSİ içinde işiniz ne? Hani, Allah bizim samimiyetimize bakıyordu? Ayet-i Kerimeye inancımızı tekrarlamıştık yıllarca! Şimdi bu Ayet'in neresindeyiz? Kriterlerimiz ne zamandan beri AB kriterlerine uygun olmaya başladı? Allah aşkına birisi çıkıp Numan Bey'in Milli Görüş ve Saadet Partisi'ne yıllardan beri Genel Başkanlık kulisleri haricinden yaptığı katkılardan bahsetsin! Yılladır adı entrikalarla, kulisçilikle, AKP'Lİ ERDOĞANLA YAPILAN BAŞINA BUYRUK GÖRÜŞME ile anılan ve tüm bunları başına buyruk yapan birisinin Milli Görüş'e getireceği ne olabilir ki? Meselemiz bir adamın değişmesi meselesi mi? Recai Kutan Beyefendiden neden bu kadar uzaksınız? Hani sizin İslami KRİTERLERİNİZ ve hassasiyetleriniz.? ESKİ DEFTERLER Bir kısım okurlar üslubumu katı ve sert ayrıca fitneye sebebiyet verir mahiyette bulabilirler. Canları sağ olsun. Başta dedim ya "süslü cümlelerin adamı değilim" diye. Şimdi Milli Görüş'e dışarıdan elbise biçmeye çalışan bir kısım yazar ve çizerimiz hararetle Numan Bey'imizi destekler oldular. "Neden üstüne çok gidiyorsunuz? Hala parti içinde değil mi? Hatasından dönmüş birisinin geçmişini karıştırmayın? Kurtuluş Kurtulmuş'ta? Bakın! Adı açıklanır açıklanmaz ülkeyi bir heyecan kapladı? Herkes Milli Görüşlü oldu? Yaşa Varol Numan Bey? Parti'de başka hata eden yok mu? Onarlı da suçlayın!" Tüm bu yazıları acı tebessümle okuyorum. Zira bu kişiler "dava" ya mı "kişi" ye mi inanıyorlar çözmeye çalışıyorum. Saadet Partisi bugün mü kuruldu? Nedir bu SAADET PARTİSİ AŞKI? Yeni mi depreşti? Tekrar ediyorum! Bizim sorunumuz KİŞİ meselesi mi? Yoksa oturup durumu gözden geçirmek sureti ile "narkozdan uyanamamış milleti nasıl uyandırabiliriz"e yeterince kafa yorup zaman ayıramayışımız mı? ERBAKANCI OLAN DIŞARI ÇIKSIN! Çok sevdiğim Yusuf Baykay Ağabey'i Ramazan ayı öncesinde ziyarete gitmiştim. Kendisi yıllardır Milli Görüş içerisinde mücadele eden yaşı ilerlese de yüreği genç bir büyüğümüz. Orada başından geçen bir hadiseyi aktarmıştı. Milli Selamet Partisi döneminde Ankara'ya bir toplantıya giderler. İçerisi tıklım tıklım. Herkes Erbakan Hocayı dinlemek için pür dikkat göz gezdirirken Erbakan Hoca söze şöyle başlar: - "Aranızda Milli Selamet Partili olan varsa dışarı çıksın!" Ortalık derin bir şaşkınlık ve sessizliğe gömülür. Hoca bu sefer daha yüksek bir sesle: - " Aranızda Erbakancı varsa dışarı çıksın!" Der. İçeride bulunanlar ve Yusuf Baykay Ağabey şaşkınlık içerisinde Erbakan Hocayı dinlerken hoca tekrar seslenir - "Bizim davamız partilerin davası, Erbakan ve şahısların davası değildir. Biz bir inancın temsilcileriyiz." diye söze devam eder. ***** Aslında bu mesele üzerinde çok şey yazılabilir. Lakin şu soru hiç gündeme gelmemiştir! Numan Bey neden çıkıp " Arkadaşlar, benim Genel Başkanlık gibi bir düşüncem yok. Böyle bir çalışmamda yok. Bizler Milli Görüşlüyüz hizmette neresi uygun görülürse orada varız" şeklinde yahut benzeri bir açıklama yapma gereği duymamıştır. Bunun yerine her türlü kulis haberine sebebiyet verilmiş ve bir sefer olsun itiraz dahi edilmemiştir. YA GENEL MERKEZ! Peki Genel Merkezimiz ne yapmıştır!? Genel merkez sağolsun! Ne oldurmuş ne de soldurmuştur. Net ve ciddi bir tavır sergilemek yine en sonunda Erbakan'dan Rahatsız olanların sevmedikleri Oğuzhan Asiltürk'e kalmıştır. Numan Bey il il gezip Genel Başkanlık için zemin yoklarken Genle Başkan Yardımcısı sıfatı ile çalışma yapmış ve Genel Merkez tüm bu gelişmelere seyirci kalmıştır. Görüntüde bu tür çalışmalara HAYIR diyen Genel Merkez yetkileri böyle bir çalışma için ses çıkartmadıklarına göre sanırız onlarında kendi içlerinde çözemedikleri meseleleri var. NETİCE: Milli Görüş öyle ya da böyle mücadelesini sürdürecektir. Milli Görüş içinde istediği gibi at oynatıp ardından "konuşma ve kendilerini ifade etme hakları olmadığını" iddia edenlerin şu an bulundukları ORTAK AKIL platformalarında nasıl bir statüko ile karşı karşıya kaldıklarını hepimiz görüyoruz. Kim ne derse desin bu teşkilat herkese sayısız özgürlük imkanı tanıyan eşsiz bir teşkilattır. Zaman zaman bu mücadele kendi içine dönük olsa da gelecek yine Milli Görüşlülerin ellerinde şekillenecektir. Biz, kongre sürecine kadar söylememiz gerekenleri söyleriz. Numan Bey'in kişiliği değil, Milli Görüş geçmişinde karşılaştıklarımızdan bir kısa özet sunmaya çalıştım. Kongrede çıkacak karar neticesi bizi pek o kadar bağlamayacaktır. Zira KİŞİ değil derdimiz. Ama bir kısım tarihi geçmişi karar vericilere hatırlatmadan da edemeyeceğiz. ÇELİK ZIRHI GEÇİP gerçekleri YETKİLİ MERCİLERE ANLATMAK ÇOK ZOR. Ancak bu şekilde ulaşmak mümkün. Neticede kararı verecek olan Saadet Partisi delegesidir. Belki konu üzerine yine yazacağız şimdilik bu kadar." habervaktim
![]() Konu Ak_Kelebek tarafından (10-13-2008 Saat 11:08 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|