10-27-2008, 03:58 | #1 |
Neydi O Günler .....
NEYDİ O GÜNLER!!! Neydi o günler… anam sığırlardan taze sütü getirir sekiz kardeşin önüne ısıtır ısıtmaz koyardı. .. biz onu beklerdik akşama kadar… birde poda ekmeği bulursak içine doğramak için ohhhhh gel keyfim gel! Neydi o günler… mısır ekmeğini yoğurda doğrayınca sanki baklava gibi gelirdi bize… dereye giderdik arasıra… bizim zamanımızda dereden alabalık bile çıkardı. Bereketliydi anlıcağın her taraf… kısardık bi gölü akşama kadar sonra toplardık taze balıkları. Kaç kişiysek bölşürdük kardeşçe…bir yarım ekmeğimiz olsa öyle zamanlar gelirdi ki ona bölerdik eşit şekilde…içimizdeki insan sevgisi bahar ayında gelen yağmurlar kadar çoktu… aşağı mahallenin çocuklarıyla az kavga etmezdik. Ama kin tutmazdık birbirimize. Öylesine geçer giderdi. Çocukluk hevesi birde bilyali arabalar yapardık. Kabandan aşağa yarışırdık cümbür cemaat. Bazen kazalar olurdu yaralananlar falan ama yine durmazdık. kazretin zariyozun erikleri armutlari karamişlari az çekmedi elimizden. Bi girdiğimiz hamucara tarlasina bir daha girilemezdi. Toplardık hamucaralari poşet bulamadığımız için kucağımızda biriktirirdik… doğal olarak batardi üstümüz… ama annemiz bize hamucarali kek yapınca her şeyi unuturduk..sıcak sıcak yumulurduk o keklere. Ağaçlara tırmana tırmana ağaçlarda dal kalmamıştı… bazen ok yapardık fındık dalından… kuşların peşine düşerdik. Az düşmedik çakal kuyularına… neydi o günler beee! Baksana çakallarla bile dost olmuşuz… bir adem vardı en samimi dostumdu o zamanlar… Rıfat, cemal, Bilal hep oyun arkadaşlarımdı. Şimdi konuşmuyorum hiçbiriyle. Neden mi? Yer mevzusu… yok sen benim sınırıma vurdun yok ben senin tarlana girdim… Böğürtlen mevsimi geldiğinde saldırırdık böğürtlenlere. Dedem – ula uşaklar! Haberlerde duydum bi çocuk böğürtlen yemiş içinde karınca var diye ölmüş! Derdi ama aldırış etmezdik. Geceleri ateş yakardık kocaman. Dalları çalı çırpıları toplardık bizim muhammet iyi ateş yakardı. Sonra ateşin başında horonlar türküler söylerdik. Taaaa aşağı kakaylardan omzumuzda bi sebet yük yukarı çıkardık… biraz zorlanırdık ama ona göre de yemek yerdik. Şimdi bi tabak yemeği zor yiyorum… en sevmediğim işte çaylıktan ifterileri lıhçıyalari koparmaktı. Arasıra elim bile kesilirdi. Hele fındık toplama zamanı yaklaştığında kaçacak delik arardım. – yarın malbedun dikenleri temizlenecek! Diye bir ses duyduğumda o gece biraz zor uyurdum. Ama kaçış yok. Sabah gider hemen işe başlarduk. Bereket çabuk biterdi. Nufus kalabalıktı o zamanlar. Sonra fındıkları toplamaya başlarduk. Gözlerime Ranalar makas böcekleri kaçsada kaçış yoktu fındıklıktan… akşama doğru ağır sepeti yüklenirdik omzumuza eve doğru çıkarduk. -Ya ana! Bari şu orakları nacaklari al benim sepetimden derdim.! Yinede fayda vermezdi. Kurutma ayıklama derken fındıklarda böylece biterdi. Burası köy arkadaş köy! İş olmadan aşın olmadığı yer! Biz köyümüzün her toprağına ter dökmüş insanlarız. Memleketimizin her karışında emeğimiz, gençliğimiz saf ve duru duygularımız yatmaktadır. İşte o yüzden memleket denmektedir buralara. Memleket… Neydi o günler... Gübreleme zamanı gelince gübreleri vurduktan sonra yağmur duasına çıkardım çaktırmadan. Eğer yağmur yağarsa gübre dibe inecek ve benimde bir daha çayluğa inmeme gerek kalmayacaktı. Yağmazsa gider tek tek her gafulu döverdik, gübra yere insin diye… Kar yağardı köye…bir iki metre. Bazen daha da fazla… kar yağarken ben onları küçük kıristallere benzetirdim. Sonra gider hemen karın ortasından patika yol açardık. Yüksek bi, yere de kardan adam yapardık… kar topu savaşı yapardık arkadaşlarla. Bizim bi kazım vardı bigün karın arasına taş koymuştu kafamı yardı. Ama iyi bi dayakda yedi sonra babasından. Aklı başına gelmiştir. neyse o günler şimdi uzakta kaldı. Bizde gurbete çıktık. Çıktık ama çocuklarımız bizim gibi şanslı değillerdi. Onlar ne bi metre kar ne mısır ekmeği ne çay gafulu ne fındıklık ne açlık ne kıtlık ne hamucara ne lıhçıya ne ifteri ne böğürtlen görmüş değiller. Onlar hıyarluklari bile basamadılar. Şimdi eski hıyarluklar da kalmadi hep ziraat. Onlar adına endişe duymalıyız. Onlara nasıl bir dünya bırakıyoruz biraz düşünelim. Beton yığınlarının arasında bir kutuyla akşama kadar oynayan çocuklarımız, büyüdüklerinde acaba bizim gibi şunları şunları yaptım diye sayabilecekler mi? Ne düşünüyorsunuz? Ahhh! Globalleşen dünya bizden neleri koparmış da haberimiz bile yok. Neydi o günler neydi beeee… Timeturk
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|