AK Gençliğin Buluşma Noktası
Biliyor muydunuz? (AK Parti Forum) Öğretici, Bilgilendirici ve düşündürücü Tarih - Hak Sözler.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 12-20-2008, 23:16   #1
Kullanıcı Adı
yolcu44
Standart Atatürk'ün Manevi Oğlunun Kürt olduğunu Biliyor musunuz?
Bazı Atatürkçü (!) kişiler ısrarlar kürtlere olan düşmanlığını sürdürmekte, ve bu bilgiyi evirip çevirmektedir. Ama gerçek değişmiyor !
Bir çok Atatürkçü kişi tarafından şiddetle tavsiye edilen "Şu Çılgın Türkler" kitabında Turgut Özakman Abdürrahim bey'in Van'lı bir kürt çocuğunu olduğunu doğruluyor.


Bir Alıntı:

Atatürk'ün manevi oğlu öldü bu hafta; ön­ceki gün sessiz sedasız toprağa verildi. 90 yaşındaydı. 90 yılın 22'sini Atatürk'le geçirmişti. Büyük bir tesadüf üzerine ku­rulan hayatı, ilginç serüvenler, müthiş ta­nıklıklar ve deşifre edilmemiş sırlarla doluydu. Hepsini beraberinde götürdü. Söylenen, M.Ke­mal'in O'nu Van'da görüp evlat edindiğiydi. Ça­nakkale zaferinden sonra 1916'da Doğu Cephe­si'ne tayin olan M.Kemal, orada karşılaştığı sefa­letten çok etkilenmiş ve öksüz çocuklardan biri­ni yoldaş olarak yanına almıştı.

8 yaşındaki o çocuğun adı Abdürrahim'di.

Ana babasının kim olduğunu bilmeden büyü­dü. M.Kemal O'nu İstanbul'a getirip Akaretler'de Zübeyde Hanım'ın yanına yerleştirdi. Zübeyde Hanım'ı anne, Makbule Hanım ile kendisinden 13 yaş büyük olan Fikriye Hanım'ı abla bildi.

1917'de Kemal Paşa'nın Suriye Cephesi'nde yakalandığı bir kum fırtınasında kör olduğu ha­beri gelince Zübeyde Hanım Abdürrahim'i kaptı­ğı gibi Halep'e koşmuştu. Neyse ki Paşa'nın göz­lerinin durumu o kadar ciddi değildi. O gezide Kemal Paşa, Abdürrahim'e bir yerel kıyafet diktirtti ve birlikte fotoğraf çektirdiler. M.Kemal'i, Arap giysileri içindeki bir çocukla gösteren ünlü fotoğraf işte böyle doğdu. Abdürrahim, ilkokulu İstanbul'da okudu. Savaşın en zorlu döneminde yine Mustafa Kemal'in yanında, bu kez Anka­ra'daydı. O yıllarda da Fikriye Hanım kendisini okula götürüp getiriyor, dersleriyle ilgileniyor, an­ne şevkati gösteriyordu.

Ancak 1923'te işler değişti. Önce Zübeyde Hanım kendisine 20 lira miras bırakarak vefat et­ti. Ardından M.Kemal, Latife Hanım'la evlendi. İz­mir'deki nikah töreninde artık 15 yaşında olan Abdürrahim de vardı. Nikah sonrası Kemal Paşa, O'nu kayınpederi Muammer Bey'e emanet etti. Latife Hanım O'nun Ankara'daki evine taşınır­ken, O da Latife Hanım'ın İzmir'deki evine yer­leşti. Bir süre İzmir'de okudu. Yazları Ankara'ya gelip Çankaya sırtlarında Latife Hanım'la at sür­dü. "Anne" saydığı Fikriye Hanım'ın ölüm habe­rini de İzmir'de aldı. 2 yıl sonra M.Kemal boşan­ma kararı alınca Latife Hanım'la yeniden yer de­ğiştirdiler: Latife Hanım İzmir'e, Abdürrahim An­kara'ya döndü.

Artık üniversite çağındaydı. Kemal Paşa, "oğlu"nun kendisi gibi asker olmasını istemedi. "Artık harp zamanı geçti, şimdi iktisadiyatı ve fenni öğrenmeliyiz" dedi. Abdürrahim'i mühen­dislik eğitimi için Berlin Üniversitesi'ne yolladı. Abdürrahim, elektrik mühendisi olarak Türki­ye'ye dönüp Ankara Elektrik ve Havagazı İşletmesi'nde çalışmaya başladı. Yedeksubaylığını yaparken Dolmabahçe Sarayı'nda kaldı. Savarona yatının satın alınması görüşmelerinde tercü­manlık yaptı.

"Babası"ndan O'na Sadrazam Talat Paşa'nın "Çanakkale muzafferiyeti hatırası" olarak hediye ettiği iki halı ile Cumhuriyet'in 10. yılında İş Ban­kası tarafından armağan edilen bir otomobil kal­dı. Otomobili Anıtkabir Müzesi'ne hediye etti. Halıları unutulmaz bir dönemden kalan kutsal emanetler olarak evine serdi.



* * *



Ne gösterişi sevmiş, ne "babası"nın adını kul­lanmaya tenezzül etmişti.

Emekli olunca evine çekildi. Ortalıkta görün­mez, gazetecilerle görüşmezdi.

Mete Akyol, nefis bir röportajla O'nu Türkiye kamuoyuna tanıtana kadar adı bile duyulmadı pek...

Gazetelerde çıkan fotoğrafları Atatürk'e o ka­dar benziyordu ki, herkes O'nun üvey değil, ger­çek evlat olduğuna inanmaya başlamıştı. 4 yıl önce Mete ağabey, hazırladığım bir belgesel ve­silesiyle beni Abdürrahim Bey'e götürmüştü. Son derece sade döşenmiş bir evde, boyu, yüzü, burnu, alın açıklığı, geriye taranmış saçlarıyla gerçekten de Atatürk'ün son dönem fotoğrafla­rına tıpa tıp benzeyen bu zarif beyefendi ile tanış­tım.

Uzun uzun sohbet ettik, birbirinden ilginç anı­lar dinledik. Belgeseli izlerken adeta o günlere döndü; bir şarkı çalmaya başlayınca gizli gizli gözyaşlarını kuruladı. Laf, 'Atatürk'ün gerçek oğ­lu olma" iddialarından açılınca yeniden sessizliğe gömüldü. Bu konuda eşine bile bir şey söyleme­miş olduğunu farkettim. Üsteleyince, "Bazı sırlar benimle mezara gidecek, lütfen buna saygı gös­terin" dedi. Saygıyla boyun eğdik ve vedalaştık.

Bir dönemin sessiz tanığı, önceki gün sırlarıy­la mezara gitti.

Geride pek az servet, özenle saklanmış binbir anı ve çoklarına ibret olması gereken bir yaşam bıraktı.

 

yolcu44 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
abdurrahim, atatürk, kürt oğlu, manevi, mustafa kemal, oğlu


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi