AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[solskjaer]

Rusya, AB ve ABD Neyi Engelliyor ve Kimler Destekliyor?

Nitekim Ahmet Davutoğlu’nun’’ BOP çöktü. Yenidünya düzeninde `istikrar ekseni' gerekiyor'' sözleri bu anlamda Türk dış politikası açısından çok önemliydi.

Ancak sorulması gereken bazı soruların olduğu muhakkak.

Amerika acaba Ortadoğu’daki hedefine tam olarak ulaştı mı?

Irak petrolleri kontrol altına alındımı?

ABD, Barzani ve Talabani’ye Kürt devleti için garanti verdi mi?

Türk hükümeti ABD’ye Kuzey Irak konusunda bir zorlama yapıyor mu?

İran konusunda Türkiye’yi sıkıştıran ABD, İran’a saldırma düşüncesini değiştirdi mi ki, Türkiye’yi Karadeniz’de zorlamaya başladı?

Karadeniz’de bizden ne isteniyor?

Kuzey Irak konusunda bir anlaşma sağlanmadan, Asya’ya yönelmesinin ardında görünmeyen gerçek nedir?

Evet,soruları çoğaltmak mümkün. Ancak, derdimize ve sıkıntımıza bu soruların cevapları da yeterli olmuyor.

*

Irak’ta tecavüz ve ölüm…

Darfur’da, Somali’de ve Zimbabwe’de katliam…

Sudan’da açlık ve sefalet…

Ruanda’da bitmeyen işkence ve diktatöryal rejim…

Mozambik ile Mali’de zulüm ve gasp…

Gazze’de yemek bulamamaktan, dört duvar arasında kalanları bekleyen son…

Çeçenistan, Mogadişu ve diğerleri…

Türkiye’de ki 24 yıldır ölen şehitlerimizi herhalde yazmaya gerek yok.

Bu katliamları kim bitirecek, kim durduracak.

Osmanlı yetimlerinin şu halini görüp, ızdırap çeken, ABD ve AB’nin zulüm ettiği coğrafyaya bakıp gecelerini gözyaşı içerisinde geçiren herhangi bir devlet lideri veya bürokratı acaba var mı?

Eşine ve çocuğuna yemek bulamamanın ızdırabını bilen var mı dır?

Siz bilir misiniz, tecavüzün ne olduğunu?

Çırılçıplak soyundurulup, sizin mahremiyetinize, namusunuza dokunulduğunu?

Gözünüzün önünde karınıza, kızınıza, erkek çocuğunuza tecavüz edildiğini?

Eşinizin ve çocuklarınızın gözleri önünde size tecavüz edildiği hayallerinizin ucundan hiç geçti mi?

İki erkek askerin sizin ve ailenizin çıplak bedenleri karşısında birbiriyle ilişkiye girdiğinde sizin halinizin ne hale geleceğini hiç düşündünüz mü?

Her gün ölüm ve tecavüz korkusuyla dışarı çıkacağınızı, evden çıktıktan sonra; acaba ben gelene kadar evimi basarlar mı, çocuklarımı kaçırırlar mı diye düşüneniz oldu mu?

Ya da askerlerin gelip, kasabayı basıp 9-25 yaş arası kız çocuklarını götürüp, bir hafta sonra ellerine 10’ar dolar verip aşağılayarak getirildiklerini; yaşları küçük olan kızları büyük rütbelilere, büyük olanları alt rütbeliler verdiklerini ve haftanın yedi günü boyunca istedikleri gibi eğlendiklerini hiç düşündünüz mü?

Ya da tüm bu yaşananların bizim başımıza gelme ihtimalini aklına getiren oldu mu?

Yaklaşık 80 küsür senedir, eski Osmanlı toprakların da ve şimdilerde bizim yanı başımızda yaşanan bu olayları Ebu Gureyb’te işkence gören birinin dilinden duymak ne kadar insanın içini acıtır bilemiyorum.

Ancak içinde biraz vicdanı olan insanı iki büklümken, dört büklüm hale getireceğini az-çok tahmin edebiliyorum.

Irak’lı gazetecinin fırlattığı ayakkabıyı bile ‘’çağdaşlığa yakışmayan’’ doneler içerisinde kullanan zavallıları gördükçe kahrolmamak elde değil. O gazetecinin Irak’ta neler gördüğünü, hangi olaylara vakıf olduğunu, ne işkencelere şahit olduğunu nedense hiç yazan olmadı.

*

Bu yapılan zulme ses çıkarmayan- ayakkabı fırlatmasa da demokrasi çerçevesi içerisinde herhangi bir tepki göstermeyen- hiltonlarda devlet kurup, devlet yıkanlar bu olayların kendi başlarına gelme ihtimalini hiç düşünmemiş olacaklar ki, Türkiye’nin lider devlet olma yolunda ki adımlarına bıkmadan-usanmadan- aylardır engel olmaya devam ediyorlar.

Veli Küçük’ü, Hrant Dink’i, Üzeyir Garih’i, Ergenekon-PKK bağlantısını, işlenen cinayetleri, Susurluk’u ve Ergenekon’un yurt içi ve dışındaki bağlantılarını ilk kez çözme imkânını yakalamışken, buna hala daha engel olmaya, darbe vurmaya çalışıyorlar.

Ve çok yazık ediyorlar.

Engel olmanın kendilerine özgürlük getireceğini ve güçlü kalacaklarını düşünüyorlar.

Düşünüyorlar ama büyük bir yanılgı içinde olduklarını ise düşünemiyorlar.

Son üç ay içinde güneydoğuda arabaları yakarak, polise saldırarak, Kürt-Türk çatışması çıkarmaya çalıştılar olmadı, devletin kurumlarını birbirine düşürmeye çalıştılar olmadı, Türk hükümetini Rusya’ya şikâyet ettiler olmadı, 11 tane cami yaktılar yine olmadı…

Şimdi sırada; hangi Moskova-Washington-AB oyunu bilemiyorum. Ancak sıradaki de, diğerleri de hiçbir işe yaramayacak.

Er-geç kaderin adalet edeceğini onlar bilmese de, biz biliyoruz. Hem Türkiye’de yapılan haksızlık, yolsuzluk ve cinayetler hem de dünya’da ki zulüm er ya da geç bitecektir.

Çünkü dünyada ki bu zulüm’ü ne toprak taşıyabilecek hale geldi, ne de saf ve temiz kalpler…

Evet, Türkiye ki bu zulmün önünde perde olanlar, sizi artık herkes tanıyor ve görüyor.

Gördüğü gibi unutmuyor.

Unutmadığı gibi aklından da hiç çıkarmıyor.

Bu yüzden, milletin nazarında bırakmış olduğunuz o pisliğin üstüne daha fazla pislemeyin, bırakın şu ülkenin kurumları rahat rahat işini yapsın ve içimizde ki şu kanser olmuş kalbi çıkarıp atsın.

Atsın ki daha fazla geç kalmasın, dünyada akan kanı, işkenceyi durduracak, dünyaya sulh ve huzur getirecek olan ’’milleti’’ bekleyenleri daha fazla bekletmesin.

*

Rusya, AB ve ABD ile aynı amaca hizmet edenlere destek verenleri, onlara destekleyici manşetleri atmadan önce bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.

Gazeteport